Transfer dönemi başlamamış olmasına rağmen Antalyasporumuzun ilk transferi belli oldu: Isaac Promise... Bu transfer ile ilgili genellikle olumlu yorumlar okusam da bazı olumsuz yorumlara da denk geliyorum. Bunların başında 'düşen takımların oyuncularını toplamak' içerikli olanları var ki söz konusu Isaac Promise olunca bu yorumlara katılmak benim için çok da mümkün olmuyor. Böyle düşünmemin nedenini yazacağım ama ondan önce Isaac Promise'in kariyeri ile ilgili hazırladığım küçük bir derleme ile başlayalım.
2 Aralık 1987 doğumlu olan Isaac Promise dikkatleri ilk olarak Hollanda'da düzenlenen 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda (şimdiki adıyla FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası) çekti. Isaac Promise'in takım kaptanı olduğu Nijerya bu şampiyonada finale kadar yükseldi ancak finalde Arjantin'e -bu şampiyonayla beraber yıldızı iyice parlamaya başlayan Messi'nin attığı 2 penaltı golüyle- 2-1 yenilerek şampiyonayı 2. olarak tamamladı.
Bu şampiyonayla beraber Avrupa'nın önemli kulüpleri de dahil olmak üzere pek çok kulüp Isaac Promise ile ilgilenmeye başlamıştı ama o tercihini A takımda oynamak istediği için Gençlerbirliği'nden yana kullandı. Gençlerbirliği forması giymeye başladığı 2005-2006 sezonunda 35 maçta (34 lig, 1 kupa) 10 gol (tamamı ligte) attı. İki sezon daha Gençlerbirliği forması giyen Isaac Promise 2006-2007 sezonunda 39 maçta (33 lig, 6 kupa) 12 gol (tamamı ligte) atarken 2007-2008 sezonunu da 35 maçta (26 lig, 9 kupa) 11 gol (7'si ligte, 4'ü kupada) ile tamamladı.
Beijing'te düzenlenen 2008 Olimpiyat Oyunları'nda 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda olduğu gibi Nijerya takım kaptanı yine Isaac Promise'ti. Bu Olimpiyat Oyunları, kaptanlığını yaptığı Nijerya için de pek çok 'yine' ile doluydu. Isaac Promise kaptanlığındaki Nijerya; 2005'teki şampiyonada olduğu gibi yine finale çıktı, finalde yine Arjantin'le karşılaştı ve final maçını yine kaybederek (bu sefer 1-0) bir kez daha 2. oldu.
Olimpiyat dönüşü Isaac Promise için artık Trabzonspor dönemi başlıyordu. Trabzonspor forması giydiği 2008-2009 sezonunda 31 maçta (26 lig, 5 kupa) görev aldı ama bu genellikle kısa sürelerle... Maç başına 35 dakika ortalamayla sahada kaldığı bu sezonu da 4 golle (2'si ligte, 2'si kupada) tamamladı.
2009-2010 sezonunda Trabzonspor'dan Manisaspor'a kiralık olarak gitti. 35 maçta (27 lig, 8 kupa) 8 gol (6'sı ligte, 2'si kupada) attı. 2010-2011 sezonu öncesinde bir önceki dönem kiralık geldiği Manisaspor'a transfer oldu. O sezonu 34 maçta (30 lig, 4 kupa) 3 gol (tamamı ligte) ile tamamlayan Isaac Promise geride bıraktığımız son sezon olan 2011-2012 sezonunda ise 32 maçta (31 lig, 1 kupa) 11 (tamamı ligte) gol attı.
Bu sezon ligin 27. haftasında oynanan Antalyaspor-Manisaspor maçı Isaac Promise'in Süper Lig'teki 200. maçıydı. Şu ana kadar Süper Lig'te oynadığı 207 maçta 51 golü bulunan Isaac Promise'in kupada ise 34 maçta 8 golü bulunuyor.
Şimdi gelelim neden bu transfer için "düşen takımların oyuncularını toplamak" yorumuna katılmadığıma... Aslında nedenlerim yukarıda yazdığım satırlara bir bakıma gizli ama bir de açık olarak yazayım.
Son birkaç sezondur Isaac Promise'in dalgalı bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon da bu dalgalı performansın yükseliş kısmında yer alıyor. 2011-2012 sezonunda Isaac Promise 31 lig maçında 11 gol atmış. Bakıyorum gol krallığı tablosuna. Burak Yılmaz(32), Herve Tum(15), Alex(14), Kamara(13), Webo(13), Elmander(12) ve arkasından 11 gollüler başlıyor. Isaac Promise'de bunların içinde. Hem de bu 11 golü nerede atmış? Tüm sezon boyunca 31 gol atan Manisaspor'da... Bu sezon biz 32 gol atmışız diyeyim, siz anlayın Manisaspor'un durumunu. Kaldı ki Isaac Promise'in genel performansına bakarsak 207 maçta 51 gol de lig için hiç fena değil. Sonuçta Türkiye kariyeri 17 yaşında başladı ki Türkiye şartlarında o yaşlarda değil gol atmak ilk 11'de süreklilik göstermek bile hiç kolay değil. Dolayısıyla bu Isaac Promise'e Manisaspor düştü diye o da kötüdür diye önyargılı yaklaşmanın bir anlamı yok.
Belki 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası sırasında onu izleyenlerin 17 yaşındaki Nijerya takım kaptanını bugün görmeyi umdukları nokta ile onun bugün bulunduğu nokta arasında çok büyük bir fark var, belki kendisinden beklenen o büyük patlamayı bir türlü yapamadı ama Isaac Promise ile ilgili bir de şöyle bir gerçek var ki bu adam hala 24 yaşında... Yani hala kendisini kolaylıkla geliştirebileceği bir yaşta... Hatta belki de kendisini geliştirmek için en doğru yaşta; çünkü üzerinde artık ne 18-19'lu yaşların toyluğu, ne de 30'lu yaşların yorgunluğu var. Bu lafım klasik olacak ama eğer ister, eğer çalışırsa bunu rahatlıkla başaracaktır. Böyle bir gelişimin üstüne bir de 200 maçlık Süper Lig tecrübesini eklediğimizde 17 yaşındayken o umutları doğuran çocuğun bugün bulunduğu bu noktanın çok daha ötesine geçebileceğine, Antalyaspor'u daha güzel günlere taşıyacağına inanmak istiyorum ben. Umarım ki faydasını fazla fazla göreceğimiz bir transfer olur bu transfer.
Hoşgeldin Isaac Promise..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.