28 Şubat 2013

Antalyaspor Gibiyim Bugünlerde

İşin aslı Trabzonspor maçı, 07 Gençlik'e gelen cezalar, takımın kötü gidişatı, Antalyaspor'un yönetilememesi ile ilgili bir şeyler yazmam gerekiyor; fakat fazla kişisel olacak gibi bu yazı... Az önce 2008-2009 sezonunda 14 Şubat'ta oynanan Galatasaray maçı ile ilgili bir sözlüğe yazdığım yazıya denk geldim. Tekrar tekrar okudum. O yazıyı maç çıkışı Isparta'ya dönerken otobüste kafamda kurgulamıştım. O zamanı bile hatırladım, bir değişik geldi.

Son 15 gündür yorucu bir işte çalışıyorum. Üniversitede 5. senem... Bir yandan biriken dersler, bir yandan bitirme ödevi telaşı, bir yandan da gece işi... Sosyal hayattan, internetten o kadar uzak kaldım ki inanın daha Elazığspor ve olayların yaşandığı Karabükspor maçlarının özetini dahi izlemedim. Gelişmeleri de okula giderken telefonla arkadaşlardan veya telefonun dandik Twitter ekranından takip etmeye çalışıyorum. Bu yazıya başlamadan önce de ıhlamur içip yatmayı planlıyordum ama ah o yazıya nereden denk geldim bilmiyorum ki...

4 sene öncesinden bahsediyorum. 24 yaşında birisi için uzun bir zaman dilimi... Ondan dolayı "o zamanlar" diye bahsediyorum genelde. Evet, o zamanlar da öyle ahım şahım bir tribünümüz yoktu ama son 10 seneye bakarsak belki de Işıklar'da iki kale arkası olarak en güçlü olduğumuz zamanlardı. Akıncıoğlu'nun ilk senesi olması lazım. Yani daha kulübe yeni yeni su alınmaya başlanmış ama hala makarna yiyor bizim futbolcular şimdiki demeçlere göre.

Aklım almıyor arkadaş. O zaman takım bizimdi, Işıklar bizimdi, Perge bizimdi, Hodri Meydan bizimdi, en önemlisi Işıklar Caddesi bizimdi. Hiçbirimizde stres yoktu. Stat bizimdi abi çünkü, bir şekilde yine girerdik. Kimse buna bedavacılık demesin, tribünü az çok bilen adam raconu da bilir zaten. Açığın en gür hali ile "Antalya" diye bağıracağı bilinirdi. Belli bir dakikada balkonlardan meşale yanacağı bilinirdi. Hem de öyle şimdi diğer tribünlerde de yapıldığı gibi 7. dakikada değil, o adamlar bilirdi ne zaman yakılması gerektiğini.

Konu nereden geldi nerelere gidiyor. Ateşli iken oturmamak lazım bilgisayar başına kafa gidiyor bir yerden sonra. Aslında Antalyaspor gibiyim bugünlerde, o dört sene önce Galatasaray maçı sonrasındaki heyecanımı özlüyorum. Bir an önce şu iş ile okul hayatını düzene sokmayı planlıyorum, bir yandan da başarılı olmayı istiyorum artık. Beni sevenleri, bana güvenenleri daha fazla üzmemek ve daha fazla bekletmemek için.

Dedim ya biraz ateşim var ıhlamur içip yatacağım. İnşallah kabus görmeye devam etmem bu ateşlerden dolayı. Kusura bakmayın buraya kadar okumaya dayandıysanız kötüyüm bugünlerde biraz...






 

ZTK B Grubu | Kupaya Tamam, Şifonten Masalları'na Devam

Maç sonu açıklamalarında anlattığı masallarla adı Şifonten'e çıkan Mehmet Özdilek Elazığspor maçının ardından yaptığı açıklamalarla şaşırtmıştı. Her ne kadar kendi hatalarına hiç değinmese de en azından "Rakip kadar sahada olup yüreğimizi ortaya koyamadık" gibi bir açıklamayı sonunda duyabilmiştik kendisinden.

Elazığspor maçı sonrasındaki dikkat çeken bir diğer açıklaması da "Antalyaspor için kupadaki hedef mi önemli, ligdeki hedef mi?" diye soran gazeteciye verdiği "Tabii ki kupa..." yanıtıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu iki açıklamayı önemsemiştim ve Trabzonspor maçında bu açıklamaların sahaya yansımasının ne olacağını merak etmiştim. Dünkü maç bir kez daha gösterdi ki Mehmet Özdilek varken heveslenmeyeceksin hiçbir şey için, yoksa hevesin böyle kursağında kalır.

Mehmet Özdilek, Trabzonspor maçı sonrasındaki açıklamasında da "İyi başladığımız maçı iyi götürürken rakibin ilk atağında golü yedik." demiş. İyi başladığımız maç mı? Kendisine tavsiyem maçı bir kez daha izlesin. İlk yarıda organize olarak sayabileceğimiz ve tehlikeli diyebileceğimiz atak sayımız sadece 1... O da Tita'nın serbest vuruşunda Uğur İnceman'ın önünde kalan top...

Varsa gol olabilecek başka atağımız, buyursun söylesin. Ha illa bolluk bereket olsun derseniz Tolga Zengin'in yerinden kıpırdamadan kontrol ettiği Isaac Promice ve Mehmet Sedef'in şutlarını da yazalım hadi da Özdilek'in gönlü olsun ama onların da ne kadar 'organize' ne kadar 'tehlikeli' olduğunun kararını da size bırakıyorum.


İkinci yarı girdiğimiz birkaç atak belki bazılarınızı yanıltıyor olabilir ama objektif bir gözle değerlendirip ikinci yarı kazanmak için ilk yarıdan farklı olarak sahaya ekstra ne koyabildik söylemenizi istiyorum. Trabzonspor bu yarıda da yine bizden daha etkili değil miydi?

Sen yenik durumdasın, Mersin'de Eskişehirspor öne geçmiş. 2 gol bulamazsan eleneceksin. Elenmek demek 4'ü tur, 6'sı grup olmak üzere 10 kupa maçında yaptığın her şey bir hiç olması demek. Peki, orta yapıldığında Diarra ve Tita'dan başka ceza sahasına 3. bir oyuncu kaç kez girdi?

Karşımızda yenilse bile 4 farklı yenilmediği sürece gruptan çıkacak bir Trabzonspor varken kazanmak zorunda olduğumuz bir maçta böyle bir performans sergiliyorsak -ki bu noktada Özdilek'in "Tabii ki kupa" yanıtını bir kez daha hatırlatmak istiyorum- turu zaten hak etmemişizdir.

Özellikle Eskişehirspor'u kutluyorum. Onlara karşı oynadığımız grubun 4. maçında neredeyse turu garantileyecekken onlar ne 10 kişi oynamalarına ne skor olarak geride olmalarına aldırmadan tur şansına önce ortak oldular. Ardından 5. maçta Trabzonspor'u yenerek tur şansı açısından bir adım önümüze geçtiler ve son maçı da kazanarak gruptan çıktılar.

Eskişehir istedi ve başardı. Demek ki istemek birçok şeyi değiştirebiliyormuş ama  biz sakın bu lafları üzerimize alınıp neden yarı finale kalamadık diye kendimize dert etmeyelim. Biz Şifonten masallarını dinlemeye devam edelim. Ne diyordun hoca? Maça iyi başlamıştık, iyi de götürüyorduk. Buyur, devam et masala...





 

27 Şubat 2013

Hem Ligde Hem Kupada Hedef Ne Olmalı?

STSL 15. Hafta | Akhisar Belediye 1-0 Antalyaspor
ZTK 2. Hafta | Antalyaspor 2-3 Trabzonspor
ZTK 3. Hafta | Antalyaspor 1-0 Eskişehirspor
STSL 18. Hafta | Antalyaspor 3-5 Gençlerbirliği
ZTK 4. Hafta | Eskişehirspor 2-1 Antalyaspor
STSL 19. Hafta | Kayserispor 2-0 Antalyaspor
ZTK 5. Hafta | Antalyaspor 4-2 Mersin İY
STSL 20. Hafta | Antalyaspor 1-0 İstanbul Bşb
STSL 21. Hafta | Galatasaray 2-0 Antalyaspor
STSL 22. Hafta | Antalyaspor 0-0 Karabükspor
STSL 23. Hafta | Elazığspor 2-1 Antalyaspor

Sezonun ikinci yarısında şu ana kadar yukarıda sıraladığım 11 maçı oynadık ve bu 11 maçta 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 7 mağlubiyet alırken toplam 13 gol atıp 19 gol yedik. Bu tabloya puan olarak baktığımızda 33 puandan sadece 10 puan toplayabilmişiz. Kayıp tam 23 puan...

Bu performansı sezonun ilk yarısındaki performansla kıyaslamak için bu sayıların maç başı ortalamalarını alalım. Sezonun ikinci yarısındaki maç başı ortalamamız 0,91 puan, 1,18 atılan gol, 1,73 yenilen gol... Sezonun ilk yarısında ise bu ortalamalar 2,14 puan, 2,48 atılan gol, 1,19 yenilen gol idi. Sayıların anlattığı çok belirgin bir düşüş var.

Hatta başlamışken hadi bir de "Ortalamayı yükselten alt liglerden takımlarla oynadığımız ZTK'daki tur maçları..." diyebilecekler için Beşiktaş maçı da dahil olmak üzere ZTK tur maçlarını çıkarıp yeniden bir ilk yarı performansı çıkaralım. Bu durumda da ortalamalar 1,94 puan, 1,94 atılan gol, 1,24 yenilen gol olarak ortaya çıkıyor. Düşüş yine çok belirgin...

Yaşadığımız bu düşüşle artık hem ligde hem kupada bir kırılma noktasına geldik. Ligde uzun bir süre sonra düşme hattıyla olan puan farkımız liderlikle olan puan farkımızdan daha az duruma geldi. Şu anda liderlikten 12 puan, düşme hattından ise 10 puan uzaktayız.

Ligde Fenerbahçe maçıyla başlayacak zorlu fikstür öncesinde kalan 2 maç öncesinde 6 puanın 6'sını da almamız gerekiyor. Bu maçlarda yaşanacak puan kayıpları bizi düşme hattına daha çok yaklaştıracak ki bu performansla zorlu fikstürde ağır bir darbe alırsak kimse ilerleyen haftalarda küme düşme hesaplarının içinde bir Antalyaspor duyduğunda şaşırmasın.

Ancak umuyoruz ki peş peşe birkaç galibiyetle toparlanıp üst sıraların mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Sezon başında Özdilek'in hedefi ilk 10 olabilir ama ilk yarısını liderin 3 puan arkasında 3. sırada bitirdiğin ligi 10. sırada tamamlarsan bunu kimseye başarı olarak yutturamazsın. Bizim için hedef kesinlikle ilk 4 olmalı. Son maça kadar bu hedefin mücadelesini vermeliyiz.

Kupaya gelince... Kupada son 8'e kalmak başarı değil. Son 8'e kalmak için Beşiktaş hariç hep bizden zayıf takımlarla oynamışken Menemen Belediye'yi yenmek mi başarı, Eyüpspor'u yenmek mi, Tavşanlı Linyit'i yenmek mi? Bu takımları zaten normal şartlarda elememiz gerekir. Ha bir tek Beşiktaş'ı yendik diye bu sene kupada çok başarılı olduğumuzu söyleyen varsa Allah ona akıl fikir versin. Kupada gruptan çıkamayan herhangi bir Süper Lig takımı kendisini başarılıydım diye kandırmasın.

Geçtiğimiz hafta sonu Elazığspor mağlubiyeti sonrasında zaten Mehmet Özdilek; bir gazetecinin "Antalyaspor için kupadaki hedef mi önemli, ligdeki hedef mi?" sorusuna "Tabii ki kupa" gibi net bir cevap vermişti. Böyle bir açıklamanın ardından gruptan çıkamazsak "Kupada son 8'e kaldık, başarılıydık." gibi açıklamalar iyice mantıksızlaşacaktır.

Gruptan çıktıktan sonra başarılıyız denilebilir ama bana sorarsanız gruptan çıkmak da tam anlamıyla bir başarı sayılmaz. Kupada gerçek anlamda bir başarıdan söz etmek için bana göre final gerekir. Hele ki ligde üst sıraları zorlayabilecekken bizim için öncelik "Tabii ki kupa" denilecek kadar net bir şekilde kupaysa eğer ve istersek bunu başarabilecek gücümüz varken...

Bu yolda ilk engel bugünkü Trabzonspor maçı... Grubun 4. maçında maçın başında 10 kişi kalan Eskişehirspor'un geri dönüşüne izin vererek turu büyük ölçüde garantileme şansını tepmiştik ama her şeye rağmen hala kendi kaderimizi kendimiz belirleyebilecek bir durumdayız. Dolayısıyla bugün Eskişehir maçındaki hatamızı telafi etmek için gerekeni yaparak 3 puanı almaktan başka yol yok bizim için.

Sonuç olarak hem ligde hem kupada yalanlar uydurup kendimizi kandırmadan gerçekçi hedefler belirlemeli ve bu hedeflerin yolunda geri adım atmadan ilerlemeliyiz. Ancak böyle Antalyaspor'a yakışanı yapmış oluruz çünkü.

Ligde de kupada da sen güldür yüzümüzü Antalyasporum..!.






25 Şubat 2013

07 Gençlik'e Maçlardan Men

Hasan Akıncıoğlu başkanlığındaki yönetim kurulu, uzun süredir uyguladıkları Antalyaspor taraftarını sindirme politikasından direkt olarak taraftarı bitirme politikasına geçiş yapmıştır bugün. Karabük maçında taraftarın sahaya girmesiyle tavan yapan olaylardan sonra iki taraf da hafta boyunca yaptıkları açıklamalar ile kendini haklı hale getirmeye çalışıyordu.

07 Gençlik'in Karabük maçında gerçekleştirdiği fevri protestoyu medya yoluyla kendi lehine iyi kullanan Antalyaspor yönetimi bu konuda şu ana kadar bir adım daha önde olsa da 07 Gençlik'in Güllük Caddesi'nden başlayarak Dokuma, Çallı, Işıklar ve 100. Yıl'da esnafa dağıtmaya başladığı "Karabük maçında neden sahaya indik?" başlıklı bildiriler yönetimi tedirgin etmişe benziyor. Çünkü bu bildiri dağıtımından hemen sonra 07 Gençlik'in yönetici kadrosu apar topar gözaltına alınmış ve 25 kişi maçlardan men edilmiş.

Maçlardan men kararı alınan kişiler arasında benim senelerdir bire bir olsun, simaen olsun tanıdığım bir sürü insan var. Zaten en başta 07 Gençlik'in başkanları var ve eğer siz bir tribünün kafa adamlarını alırsanız o tribün hayat damarını kesmiş olursunuz. Yönetim taraftar ilişkisinden zerre anlamasa da sanırım bunu çok iyi biliyordur.

Hatırlarsanız yönetim geçen sene Mardan Stadı Açık Tribün'de bulunan Grup 1966 ile sıkıntılar yaşamıştı. Bu sıkıntıların yaşandığı günlerde, Grup 1966'nın pankart yapmak için toplandığı yere polis baskını olmuştu ve yine gözaltılar yaşanmıştı. Antalya'da bu olayı 9 Taraftarın Göz Altına Alınmasına Dair başlıklı yazıda dile getiren de sadece bizdik. O zaman da yaşananları görmezden gelmişti Antalyaspor medyası.


Mardan'a geçiş ve protestoda bulunan taraftarı her maç jandarma ile burun buruna getirme... Akdeniz Üniversitesi'ne geçiş ve 2 maçta bir taraftarı polis ile karşı karşıya getirme... Bunlara rağmen 4 senede 3 stat değiştiren taraftardan hala ve hala fedakarlık bekleniyor. Olmuyor Hasan Akıncıoğlu olmuyor. Sen beceremiyorsun bu işi. 5 yıldır Antalyaspor başkanısın ama senin yüzünden bu 5 senede Antalyaspor taraftarı 10 sene geriye gitti. Bugün yaptıkların da artık insanların sabrını iyice taşırdı.

Taraftara bunları yapmaktaki amacın ne? Nedir bu taraftara olan bu nefretinin sebebi? Her seferinde zorla yapmıyoruz bu yöneticiliği diyorsunuz ya, biz de seni zorlamıyoruz o koltukta otur diye. Unutma Akıncıoğlu sen 5 yıldır Antalyaspor'da başkanlık yapıyorsun ancak 07 Gençlik 30 yılı aşkın süredir bu tribünde yer alıyor, Antalyaspor için emek harcıyor. Bugün 07 Gençlik'in kafa adamlarını almış olabilirsin ama her birimiz bu tribüne 07 Gençlik'te başladık. Hepimiz yeri geldiğinde bu grubun varlığını devam ettirmeyi çok iyi biliriz.

Git artık Akıncıoğlu, başka yerde yap reklamını. Senin yüzünden sevdiğimiz arma ile aramıza çekilen duvarın yıkılmasına az kaldı. Ancak o duvar kimin üzerine yıkılacak, göreceğiz.




 

24 Şubat 2013

STSL 23. Hafta | Beraberlik Sevdası

Maçın 6. dakikasında yediğimiz golle 1-0 yenik duruma düştüğümüz maçta Elazığspor tam farkı 2'ye çıkarıyordu ki dönen topta Diarra'nın asisti Isaac'in golü ile beraberliği yakaladık. Açıkçası maçın kırılma anının bu dakika olması gerekiyordu. Olmasa bile ne yapıp edip oldurmalıydık.

Tempolu geçen ilk yarı hakkında biraz daha olumlu konuşmak mümkün ama ikinci yarı için olumlu konuşulabilecek pek bir şey yok ne yazık ki. Elazığspor'un ikinci golüne kadar olan 15 dakikalık süre içerisinde futbol oynamak, gol atmak hiç aklımızda yoktu. Bu lakayıtlığın cezasını da ligin alt sıralarından kurtulmaya çalışan Elazığ 60. dakikada kesti.

Skor 2-1 olduktan sonra ise beraberliği yeniden yakalamak için futbolu hatırladık. Hatırladık ama kalan 30 dakikada bu konuda ne kadar başarılıydık orası zaten ayrı bir tartışma konusu; ancak daha önemli tartışma konusu bizim daha ne kadar bu beraberlik sevdasıyla küçük hesapların peşine takılıp kalacağımız...

Düşüşte olan performansımıza rağmen Antalyaspor hala çok rahatlıkla üst sıraları kovalayabilecek bir konumda, Elazığspor ise düşme hattının içinde... Ancak sahadaki oyuna bakıyorsunuz 1-1 iken de beraberliği razıyız. Yahu biz Elazığspor'u yenmeyip kimi yenmeyi hedefliyoruz?

Kaldı ki skor 1-1 iken futbol oynasak bu futbolun karşılığı +2 puan olacak, biz beraberlik sevdamız nedeniyle skor olarak geriye düşünce futbol oynamaya kalkışınca futbolumuzun karşılığı olsa olsa +1 puan oluyor. Emek aynı emek de peki mücadele neden +1 yerine +2 için verilmiyor? Böyle olması çok daha mantıklı değil mi?

Bu maçta takım da kötüydü ama mağlubiyetin asıl sorumlusu yine Mehmet Özdilek. Çünkü takımın kafasına bu beraberlik sevdasını yerleştiren Mehmet Özdilek... Bir savaşı kazanmak istemeyen bir komutan olduğu sürece sahada savaşanlar ne kadar kazanmayı aklına koyabilir ki?

Özdilek kronikleşen hatalarını bu maçta da yaptı. Skor olarak geriye düşmüşüz, gole ihtiyacımız var ve elimizdeki en önemli hücum silahı Diarra ama bir bakıyorsunuz Diarra oyundan çıkan ilk isim oluyor. Kupa maçı öncesi dinlendirmek istedi diyebiliriz belki ama o zaman da madalyonun diğer yüzünde şöyle bir tablo karşımıza çıkar: "Elazığ'a kaybetsek de olur." Bu da pek kabul edilebilir bir anlayış değil.

2-0'dan kıl payı kurtulup 1-1'i yakaladığımız böyle bir maçta fırsatı tepmemeli ve 3 puanı alan taraf biz olmalıydık. ama bunu başaramadık. Ligin ilk yarısında 4-0 gibi net bir skorla geçtiğimiz Elazığspor'a rövanşta 3 puanı vermiş olduk. Ancak bu noktada şunu açıklığa kavuşturmak gerekiyor ki biz bu maçta Elazığspor'a değil, bir kez daha beraberlik sevdamıza yenildik.




 

22 Şubat 2013

Haydi Antalya 1 Mart'ta Organ Bağışıyla Rekor Kırmaya

Organ bağışı konusundan marka şehirlerden biri olan Antalya; İl Sağlık Müdürlüğü'nün organ bağışında farkındalık yaratmak ve Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için başlattığı kampanya ile '1 saatte en fazla katılımcı ile organ bağışı' kategorisinde Guinness rekorunu kırmak için hazırlanıyor.


Antalya Valiliği nezdinde Guinness Dünya Rekorları'na başvuruda bulunuldu. 2011'de Londra'da 321 kişiyle, 2012'de de Çin'de 474 kişiyle kırılan bu rekor için Antalya'nın hedefi ise en az 2 bin organ bağışı... Akdeniz Üniversitesi başta olmak üzere pek çok destekçinin yer aldığı bu rekor denemesinin destekçilerinden biri de Antalyaspor...


Rekor denemesi 1 Mart 2013 Cuma günü 15.00-16.00 saatleri arasında Kepez Belediyesi Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek. Öldükten sonra organlarımız çürümesin, başkalarına hayat olsun ve hep birlikte cana can katalım. Haydi Antalya 1 Mart'ta organ bağışıyla rekor kırmaya!




 

Mehmet Özdilek ve İbrahim Dağaşan Röportajı

Antalyasporlu taraftarlardan Tolga Tüzün geçtiğimiz günlerde lise dergisi için Mehmet Özdilek ve İbrahim Dağaşan ile bir röportaj yapmıştı. Bu röportajını blogda paylaşmak için kendisine rica ettik, o da bizi kırmadı. Kendisine teşekkür ediyor, yaptığı röportajları sizlerle paylaşıyoruz.



Mehmet Özdilek

1) Son 5 yıl içinde Hasan Akıncıoğlu ile inanılmaz bir gelişmeye imza attınız. Bu gelişmenin ve başarının formülü nedir?

5 yıllık süreç kısa gibi görünse de uzun bir süreç... Planlı ve bu planın karşılığını saha içerisinde gören bir yapımız var. Şu anda bulunduğumuz konum tesadüflerle başardığımız bir durum değil. Bu kulüpteki herkesin bu durumda emeği var. Hepimizin ortak noktası yaptığımız işi ciddiye almak ve amacımızın Antalyaspor’u daha ileriye taşımak olması...

2) Ekonomik ve mali durumumuz 4 büyüklere nazaran biraz daha mütevazı... Bu durum sizin transfer politikanızı etkiliyor mu?

Biraz daha değil bayağı bir mütevazı... Ekonomimizi zorlamadan oyuncu seçimleri yapmaya ve oyunculara verdiğimiz sözleri tutmaya çalışıyoruz. Bakıldığı zaman Süper Lig'in en düşük bütçeli takımlarından biriyiz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz ve şu an bakıldığında ise hemen hemen her oyuncumuza teklif var zaten.

3) Altyapıyla ilgili ne tür çalışmalarınız var?

Geçen seneye kadar altyapıyla pek ilgilenemedim. Amacımız üstyapıyı giderebilmekti. Üstyapı olmadan altyapının pek sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Altyapıyla ilgilenmesi için de Türkiye'nin en önemli spor adamlarından Sedat Karabük'ü getirdik. Altyapıyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalarımız ve projelerimiz var. En büyük amacımız stadıyla, tesisiyle, altyapısıyla, kurumsallaşmasıyla çok sağlıklı bir Antalyaspor oluşturmak.

4) Antalya şehrinin Antalyaspor'a yaklaşımı nasıl?

Açıkçası beklediğim kadar değil. Bunu her ne kadar kamuoyuyla paylaşsak da maçlarda yeteri kadar seyirci yok. Ben bu takımın daha iyisini hak ettiğini düşünüyorum.

5) Antalyaspor tarihinin en iyi sezonunu geçiriyor. Sezon başında böyle bir beklentiniz var mıydı?

Açıkçası yoktu. Hedefimiz ilk 10’du ama bu performans bizi daha iyi yerlere getirdi. Geri adım atmayacağız ama burada kalabilmek için tam anlamıyla hazır olmamız lazım. Fakat şu an buna hazır değiliz.

6) Son yıllarda Anadolu takımları büyük bir çıkış yakaladı. Bursaspor, şampiyon olmasıyla bunu kanıtladı. İlerleyen yıllarda da Anadolu takımlarının şampiyon olacağını düşünüyor musunuz?

Neden olmasın? Büyük takımlarla Anadolu takımlarının farkı azaldı ama bizim oralara gelebilmemiz için daha çok yol kat etmemiz lazım.

7) Son yıllarda sürekli stat değişikliği oldu. Bu süreç sizi nasıl etkiledi?

Çok kötü etkiledi. Hiçbir yeri tam anlamıyla sahiplenemedik. 2 yılımız harap oldu ama bu sene şehirle birleştik. Ona rağmen hala sıkıntılarımız var.

8) Mehmet Eren hakkındaki görüşleriniz nedir?

Bizim oyuncularımızdan biri... Fırsat geldiğince elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Antalya kökenli ve ligde çok tecrübeli bir oyuncu. Kayserispor’da yaptıkları ortada.

9) Son olarak taraftara bir mesajınız var mı?

Bu takım taraftarı hak ediyor. En büyük dileğimiz taraftarın bizi desteklemesi, sonuna kadar mücadele etmesi ve alkışlaması...



İbrahim Dağaşan

1) Antalyaspor bu sene inanılmaz bir çıkış yakaladı. Bu başarının formülü nedir?

Kenetlenmek diyebilirim. Aramıza yeni oyuncuların katılması ve herkesin iyi olması da bir etken. Herkes iyi niyetli olunca amaç da hedef de bir oluyor. Sonrası ise o havayı yakalamak.

2)Mehmet Özdilek'in sizin üzerinizdeki etkisi nedir?

Çok pozitif bir insan... Onu hiçbir zaman olumsuz bir şekilde göremezsiniz. Kötü bir anı bile nasıl iyiye çeviririm diye uğraşır.

3) Üç seneden beri Antalya'dasınız. Antalya şehrini seviyor musunuz?

Çok seviyorum. Hem yaptığım işi yapmak hem de yaşadığım şehirden keyif almak istiyorum. Antalya'da yaşamak güzel.

4) Uzun yıllar Fransa'da yaşadınız. Fransa'daki futbol ile Türkiye'deki futbol arasındaki farklar neler?

Açıkçası yıllar önce bir fark var olabilir ama şu an pek bir fark olduğunu düşünmüyorum. Örnek vermem gerekirse Fransa'nın en köklü kulüplerinden Marsilya UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe ile karşılaştı. Fenerbahçe Fransa'da kazandı. İstanbul'daki maçta ise berabere kaldı. Artık o fark kapandı.

5) Uzun yıllardır Spor Toto Süper Lig'de forma giyiyorsunuz. Tecrübeli bir oyuncu sayılırsınız. Genç oyunculara tavsiyeleriniz neler?

Tavsiye olarak hayatlarının hepsi futbol olmasın. Futbolu, yaptığı işi çok sevsinler ama hepsi o olmasın. Ben bile hala kendimi nasıl geliştirebilirim diye soruyorum. Bir gün Osmanlı Devleti ile ilgili kitap okuyorsam ertesi gün devlet ile ilgili kitap okuyorum. Benim için hayat sadece futbol değil.

6) Kişisel gelişimden bahsettiniz. Bu sezonki performansınızı nasıl buluyorsunuz?

En büyük amacım pozitif, iyi, saygılı biri olmak ve elimden geldiğince mücadele etmek. Asıl önemli olan herkesin sizin hakkınızda ne düşündüğü...

7) Spor Toto Süper Lig'de en beğendiniz futbolcular kimler?

Büyük takımdan oyuncu sayabilirdim ama takımımızın oyuncusu İsmail Aissati diyorum. Çok net.

8) Buradan taraftara bir mesajınız var mı?

Stat ne kadar dolu olursa bizim için o kadar iyi. Taraftardan destek bekliyoruz.




 

16 Şubat 2013

STSL 22. Hafta | Özdilek ve 62'den Tavşanı

Sadece İlhan Parlak'ın kaleciyle karşı karşıya çok net iki pozisyonunun olduğu bir maçtan sonra "Rakibe sadece 1 pozisyon verdik." diyen Mehmet Özdilek açıklamasının devamında oyunun 62. dakikasında yaşanan olaylar nedeniyle takımın konsantrasyonun bozulduğunu söylüyor.

Bu açıklamasından da anlaşıldığı üzere Mehmet Özdilek kendi hatalarını gölgelemek için şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyor ama bakıyor ki şapkada tavşan mavşan yok. Bu sefer de adeta dakika 62'deki olayları kullanarak kendisine 62'den bir tavşan yapıp durumu öyle kurtarmaya çalışıyor ama yemezler.

Örnek vermek gerekirse 90+1'de Aissati'yi alıp Emrah Başsan'ı oyuna alarak yaptığın saçma sapan değişikliğin nedeni de 62. dakikadaki olaylar mı? Eğer öyleyse hatırlatalım, sen bu hataları geldiğin günden beri yapıyorsun. Kazanmak isteyen bir teknik direktör oyuncu değişiklik hakkını 90+1'de kullanmaz. Senin yaptığın değişikliği beraberliğe razı olup süre geçirmek isteyen teknik direktörler yapar.

Hadi diyelim ki Özdilek üzerine düşen her şeyi harika yapıyordu ama 62. dakikada her şey yerle bir oldu, 61 dakikanın hesabını kim verecek? Kalan 28 dakika için bahanesi hazır da peki geçen bu 61 dakika için de bir şeyler düşündü mü ki Özdilek? Yoksa bu 61 dakika için de taraftara mı suçlayacak? Belki "Tribünler boştu, taraftar takıma destek olmuyor." der yine. Elinde kombinesi varken üzerine biber gazı sıkılan ve tazyikli su boşaltılan yüzlerce taraftarı görmezden gelerek tabii...


Tüm bunları söylerken sahaya girmeyi savunduğum düşünülmesin. Şimdi ellerindeki medyayı kullanarak üzerimize saldıracaklar. Söylemek istediklerimizden fazla yaptıklarımız konuşulacak ve bir süre sonra da hiçbir şey olmamış gibi bir kenara çekilecekler. Bu medya saldırısının sonucunda haklıyken haksız duruma düşeceğiz belki de. Bu yüzden her ne olursa olsun protestomuzu akıllıca yollarla yapmalıyız. Herkes bu protestoyu konuşmalı ama bize karşı bir koz olarak kullanamamalı. Ayrıca gözaltına alınan 14 renktaşımız da bu olaylar sonucunda zor durumda kaldı. Umarım çok ciddi sıkıntılar yaşamazlar.

Son olarak da Mehmet Özdilek'i böyle eleştirirken takımı ayrı bir yere koymak gerektiğini bir kez daha vurgulayayım. Takım 1-2 istisna hariç canla başla oynuyor. Bugün de ellerinden geleni yaptılar, birçok pozisyona girdik ama golü bir türlü bulamadık. Karabükspor da zaman zaman kalemizde tehlike yarattı ama bana göre oyunumuzun karşılığını alamadığımız en belirgin maç bu maçtı.

Bu dar kadroya rağmen bu takımın başında Mehmet Özdilek yerine aklında kazanmak düşüncesi ve yüreğinde cesaret olan bir teknik direktör olsa bu sene bu takım şampiyonluğu sonuna kadar kovalardı. Bunu iddia ediyorum ve pek çok renktaşımın da bu iddiama katılacağını biliyorum. Bu yönetim ve Özdilek sayesinde ise takımın bu emeğine sadece yazık oluyor.

 



 

Mehmet Eren Sorunu

Artık sorundan çıkıp sorunsala bağlamış olan futbolcu aslında 67 numara... 2 senelik Antalyaspor kariyerine bir bakıyorum da aklımda kalan bir Trabzonspor maçı var, başka da yok. Onun dışında kaybettirdiklerini saya saya bile bitiremeyiz. Mehmet Eren bu kadar eleştirilirken neden hala ona bu kadar güveniliyor anlamak güç.


Mehmet Eren'in futbola Antalya'da başladığını söylesek çok yanlış olmaz aslında. Hatta ikinci başkan Ali Yılmaz bile "Onu futbola ben başlattım." diyor. Bu duygusallık mı Mehmet Eren'in bu takımda sınırsız kredisi olmasını sağlıyor bilemiyorum.

Mehmet Eren zaten sene başından beri hiçbir varlık gösteremiyordu; ancak Galatasaray maçının ikinci yarısında gerçek bir patlama yaptı. İkinci 45 dakika da ben bir kez bile Mehmet Eren'in ne top aldığını gördüm, ne de spikerin ismini zikrettiğini... Isaac oyuna girerken "Hah!" dedim Mehmet Eren çıkıyor diye ama o zaman bile duyamadık adını. Mehmet Eren bir rekora imza atarak topa dokunmadan bitirdi ikinci yarıyı.

67 numaranın bu takıma bir şey katamayacağı geçen seneden belli idi zaten. 15 futbolcu ile yollar ayrılıp, takım gençleştirildi; ancak neden Mehmet Eren bu takımda kaldı anlamak güç. Sanırım Ali Yılmaz 32 yaşındaki futbolcudan hala patlama bekliyor. Bu gidişle patlayacak olan Antalyaspor olacak ya, biz ondan korkuyoruz.

Not: Lütfen alıcı ayarlarınızla oynamayınız, Mehmet Eren'le ilgili bu kadar tersliğin içinde kendisinin düz fotoğrafını bulamadık.




15 Şubat 2013

Antalyaspor Bayrağı Erciyes'in Zirvesinde

11 Şubat pazartesi günü Antalyaspor bayrağı Erciyes Dağı'nın 3917 metrelik zirvesinde dalgalanmış. Bayrağı zirveye Barış Çetintürk çıkartırken Fahri Altun, Serhat Erten, M. Salih Arslan, Veysel Balta, Ömer Harpçı, Lütfi Hamarat ve Adem Ulaş ekipte yer alan diğer isimlermiş. -27 derecelik soğuk nedeniyle anlık fotoğraf paylaşımı yapılamamış ama bugün Özgür Önder zirve fotoğrafını paylaşınca biz de sizlerle paylaşalım istedik.

Bu güzel görüntü için emeği geçen herkese teşekkürler...





 

Kınalıada-Antalyaspor Sutopu Maçı Öncesi

Antalya'daki havuz eksikliğine dikkat çekmek için çıktıkları yolda kazandıkları şampiyonluklarla bu sene Sutopu 1. Ligi'nde mücadele eden Antalyaspor Sutopu takımı yarın Kınalıada Su Sporları ile karşılaşacak. Bu karşılaşma Antalyaspor Sutopu takımın ligdeki kaderini belirleyecek önemli maçlardan...

Ligde iki takımın da 3'er puanı bulunuyor ve Antalyaspor ligin 7. sırasındayken Kınalıada ise averaj farkıyla 8. sırada yer alıyor. Bu maçı kazanan takım düşme hattından bir adım daha uzaklaşarak belki de orta sıralar için mücadele etmeye başlayacak.

Dolayısıyla bu önemli maçta İstanbul'daki Antalyaspor sevdalılarının bu cefakar ve vefakar takımı yalnız bırakmamaya davet ediyoruz. Karşılaşma yarın saat 18.00'da TSF Ataköy Olimpik Yüzme Havuzu'nda...





 

Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor'dan Kritik Galibiyet

Antalyaspor'un hentbol branşına girişiyle bu sene Hentbol Erkekler Süper Ligi'nde mücadele etmeye başlayan Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor geçtiğimiz hafta sonu bir kez daha Ankara'daydı. Uzun bir süredir Antalya'ya gidemediğim için sadece Ankara'daki maçlarında takip edebiliyorum Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor'u... Çankaya Belediyesi Anka Spor maçı ise sezonun 16. maçıydı. Daha önce de sezonun ilk maçında Ankara BB'ye karşı oynadıkları maçı izleyebilmiştim.


Ankara BB maçında takıma yeni transferler henüz katılmamıştı. Onların takıma katılımı ve geçen zamanda yakalanan uyu m ile izlediğim iki maç arasında belirgin bir gelişim olduğunu söyleyebilirim. Zaten geçen sezonu 3. sırada tamamlayan Çankaya Belediyesi Anka Spor'u deplasmanda net bir farkla yenmeleri de bunun bir göstergesi... Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor, ilk devresi 13-11 Çankaya Belediyesi Anka Spor'un üstünlüğü ile tamamlanan maçı 32-27 kazanarak ligde puanını 12'ye çıkarmış oldu. Bu 12 puanla 13 takımlı ligin şu an 10. sırasında yer alıyorlar.

Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor bu haftayı bay geçecek ama 20 Şubat günü saat 18.00'da Mersin Hentbol Hentbol Spor Kulübü ile karşılaşacak. Şu an iki takım da aynı puanda ama Mersin bir sıra üstümüzde yer alıyor. Bu vesileyle biz de Antalyalıları hem bu Mersin maçında ve hem de bundan sonraki maçlarda Akdeniz Üniversitesi Antalyaspor'u yalnız bırakmamaya davet etmiş olalım.





 

12 Şubat 2013

STSL 21. Hafta | "Bu Kadro ile Bu Kadar"

İstanbul deplasmanı için bulunan 6 eksikten dolayı kimsenin çok bir beklentisi yoktu aslında. Herkes şunu düşünüyordu, her umutsuz olduğumuz maç bir başka oluyor. Geçen seneye gidelim. Arena deplasmanındayız, yine eksiklerden kadro oluşturmakta bile zorlanıyoruz ama savunma oyuncumuz Musa Nizam'ın savunmada değil de atak yönünde yıldızlığı o maçta bile 1-1 berabere kalıyoruz ve 3 puanı kaçırdığımıza üzülüyoruz.


Bu sene mi? Sahada korkak diyebilceğimiz bir takım bile yok. Neden bir takıma korkak dersin? Atak yapmadığı, sürekli kendi sahasında kaldığı için... Antalyaspor bu maçta savunma mı yaptı, atak mı yaptı, Galatasaray'ı orta sahada mı tutmaya çalıştı? Atağa kalkıyoruz, Antalyasporlu futbolcular istemeye istemeye pas atıyor, istemeye istemeye koşuyor. Defans yapıyoruz; önündeki adama basmaktan, boşa kaçan adamı kovalamaktan aciz futbolcular topluluğu... Gerçi bunda suç takımdan daha fazla Mehmet Özdilek'te... 90 dakika boyunca 67 sırt numaralı birine tahammül eden, mağlup durumdayken kazanmak için değil de skoru korumak için oyuncu değişikliği yapan Mehmet Özdilek'te...

Yediğimiz ilk golde de Galatasaray'ın organizasyonu yok; sarı-kırmızılı futbolcuların şansı, bizim kırmızı-beyaz formalıların konsantrasyon bozukluğu ve Arena deplasmanında 1-0 geriye düşmek... 20. dakikadan sonra oyuna ağırlığımızı koyar gibi olduk ancak ileri uçta yer alan malum 67 sırt numaralı birinin üstün performansı ile eriyen ataklar... Aslında iki takımın hiçbir şey yapmadığı, Galatasaray'ın istediğini aldığı bir karşılaşma oldu bu. Ligin zirvesindeki iki takımın böyle bir maç ortaya koyması da ayrı bir tartışma konusu...


Malum, Antalyaspor'un bir basın sözcüsü yok. Twitter'da bulunan iki yöneticinin tweetleri bizim için Antalyaspor yönetiminin açıklaması gibi oluyor. Maçtan sonra Hüseyin Acarlıoğlu yine beklenildiği gibi "Bu kadro ile bu kadar." dedi. İşte ben bunu anlamıyorum. Bu kadro ile bu kadar olacağı zaten aylardır aşikar, transfer döneminde "bu kadar" olmasını engelleyebilecek olan tek insan grubu sizdiniz. Ne 07 Gençlik, ne Grup 1966 ne de münferit Antalyasporlular; siz Antalyaspor yönetim kurulu yapacağınız transferlerle "Bu kadro ile bu kadar." açıklamasını silecek olan sizlerdiniz ama hiçbir şey yapmadınız.

Antalyaspor ısrarla bizim hedefimiz yok diyor, biz de kaba tabirle enayi gibi umut etmeye devam ediyoruz. Boşuna asılı kalmadı herhalde "Umutsuzluk bize yasak" pankartı haftalarca tribünde. Siz üzmeye devam edin, biz sevmekten vazgeçmeyeceğiz.

Not: İlk fotoğraf ultras/Movement blogdan alınmıştır.




 

08 Şubat 2013

Sadece Biraz Vefa

"Bu Sevda Bizi 7 Bitirdi forması, 07 Gençlik atkısı, eski tip Ajax atkısı, esti tip Ankaragücü atkısı, Akhisarspor atkısı satılıktır. Acil!"

"Düştüğümuz yıl Diyarbakır maçında giyilen siyah forma sahibinden satılık... Koleksiyon değeri vardır. Teklifleri bekliyorum."

"Galatasaray deplasman bileti için koleksiyonumda bulunan ÜniAS, Ankaragücü, Bursaspor, Mersin İdman Yurdu atkılarını satacağım."

"Alanyaspor, Kocaelispor, Konyaspor, Ankaragücü, OSB Tayfa, 1940 Adana Demir, 07 Gençlik atkıları satılıktır."

"Karşıyaka, Texas, Aydınspor, 2 tane Göztepe ve Bucaspor atkıları satılıktır."

Son günlerde Antalyaspor ile ilgili sayfalarda sıkça gördüğümüz mesajlardan sadece birkaçı... Çoğunluğu liseli renktaşlarımızın oluşturduğu birçok kişi kritik Galatasaray deplasmanı için bilet parasını denkleştirmek uğruna ellerindeki atkıları, formaları satıyor; koleksiyonlarını bozuyor.

Grupların çabalarıyla deplasman için 5 otobüs ayarlandı. Bunun dışında münferit olarak organizasyon ayarlamaya çalışan da pek çok Antalyasporlu var. Ekonomik olanağı olan abilerimiz olmayan kardeşlerine destek veriyor. Taraftar elinden geldiğince bir şeyler yapmak için uğraşıyor ama peki ya yöneticiler, siyasiler, iş adamları?

Çok mu zor maça gitmeye uğraşan genç kardeşlerimize bir yardım eli uzatmak? Antalya'dan tonla para kazanıp Antalyaspor için böyle bir destek de bulunsalar batacaklar mı? Antalya'dan kazandıklarını Antalya için harcamaktan daha doğal ne olabilir ki?

Daha çok şey yazılır bu konuda ama kardeşlerimizin yaptığı fedakarlığın üstüne de çok söz söylemek istemiyorum. Çünkü onların bu fedakarlıkları zaten çok şey anlatıyor. Benim istediğim tek şey Antalya'da yaşayan ve Antalya'dan kazanan herkesten şu şehre, şu dünyanın en güzel şehrine sadece biraz vefa...




  

Keep Calm and Support Your Local Team

İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1939 yılında İngiliz hükümeti halkın moralini yüksek tutabilmek ve halkı cesaretlendirebilmek için 3 poster hazırlatıyor. "Keep Calm and Carry On" da bu posterlerden bir tanesi... Posterdeki sloganı Türkçe'ye "Sakin ol ve devam et." olarak çevirebiliriz. Ancak bu posteri diğer iki posterden ayıran bir özelliği var. İngiliz hükümeti diğer iki posteri ülkenin her yerine asarken bu posteri acil durumlar için saklıyor ve bu poster İkinci Dünya Savaşı sırasında hiç asılamıyor.


Savaşın bitiminden sonraki 55 yıl boyunca poster pek de hatırlanmıyor. 2000 yılına gelindiğinde ise bir kitabevi sahibi açık artırmada aldığı kitapların arasında bu posteri buluyor ve çok beğenerek kitabevinin duvarına asıyor. Posterin meşhur olma hikayesi de böylece başlamış oluyor. Posterdeki slogan da kısa süre içerisinde bir mottoya dönüşüyor.

İnternette "Keep Calm and..." türevi pek çok poster bulabilirsiniz. Ben de bu mottolaşmış sloganı bir Ultras mottosu ile birleştirip Antalyaspor için bir poster hazırladım. Baktınız ki bir 'Antalyalı' karşınıza geçmiş size bir İstanbul takımını savunuyor, İstanbul'a götürseniz stadın yolunu bulamaz ama size taraftarlık öğretmeye kalkışıyor, anlattığınız her şeye rağmen aynı şeyleri söylemeye devam ediyor ve siz de artık sözün bittiği yere geldiğinizi düşünüyorsunuz; gönderin posteri, kafanız rahat etsin.





 

Süper Lig'deki 600. Maç

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul BB ile oynanılan maç Antalyaspor'un Süper Lig'deki 600. maçıydı. Süper Lig'deki 18. sezonunu geçiren Antalyaspor bu 600 maçta 189 galibiyet, 155 beraberlik, 256 mağlubiyet alarak 722 puan topladı ve şu an Süper Lig'in ebedi puan cetvelinde 18. sırada yer alıyor. Maç başına puan ortalamasına göre ise 1,203 ortalama ile 25. sırada yer alıyor. Bundan sonraki dönemde galibiyetlerimize galibiyetler ekleyip çok daha üst sıralara çıkmak dileğiyle hep birlikte nice güzel yarınlara Antalyaspor...





 

04 Şubat 2013

STSL 20. Hafta | Yoğun Fikstüre 3 Puanlı Kapanış

Yoğun fikstürümüzün son maçında İstanbul Büyükşehir Belediye'yi 1-0 ile geçtik. Galatasaray'ın 2, Beşiktaş'ın 2, Fenerbahçe'nin 3 puan kaybettiği haftayı kayıpsız tamamlayarak yeniden lig sıralamasında 2. sırayı kaptık.

Maçın ilk 25 dakikasında gereğinden fazla temkinli başladık. Deplasmanda galibiyetler alabilen ekiplerden biri olan İBB'ye oyunu daha fazla kontrol etme şansı verdik ama yine de pozisyonlara giren taraf bizdik. 20-25 arası biraz kıpırdanmaya başladık ve devrenin sonuna da kadar oyuna ağırlığımızı koymaya başladık. Ancak aradığımız golü ilk yarıda bulamadık.


İkinci yarı öncesinde ilk yarının sonundaki oyunun geç olmadan golü getireceğini söylemiştim. Öyle de oldu. 47. dakikada Emrah'ın ortasında Diarra bu sefer fırsatı değerlendirip golü attı. İlk yarının son 10 dakikasından itibaren sakat sakat oynayan Diarra bu golle üzerine düşeni yapmış oldu. Üzerine düşeni yaptı diyorum ama golü atmasaydı bile Diarra zaten sahada olduğu sürece elinden gelen her şeyi yapıyor. Hücumda her topu kovalıyor, defansa gelip savunmaya yardımcı oluyor.

Dakika 63'te Aissati penaltıyı değerlendirebilse farkı 2'ye çıkararak maçın geri kalanını çok daha rahat izleyecektik. Ancak bu penaltı ile ilgili Emrah'a yapılan hareket penaltı mı değil mi ben pek emin olamıyorum. O yüzden maç içerisinde verilmeyen ve kesin penaltı olan pozisyonlarımız vardı ama eğer penaltı çalınan bu pozisyon penaltı değilse de haksız bir golü atmamamız da iyi oldu. Biz hakkımız olanla devam edelim yolumuza.

Diarra sakatlığı nedeniyle 66. dakikada oyundan çıkınca bizim için sıkıntılı dakikalar başladı. Zaten golden sonra genelde geriye yaslanmak gibi bir kötü alışkanlığımız var ki sahada forvetsiz kalınca son 20 dakikanın bir an önce geçmesini bekler olduk. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmeden son düdük çaldı.

Mehmet Özdilek bu 20 dakikayı şöyle yorumluyor: “Diarra oyundan çıktıktan sonra elimizde forvet oyuncusu kalmadı ve 4-6'ya döndük.” Gerçekten de bu forvetsiz kaldık. E o zaman ne diye forvete bir takviye yapılmadı? En azından bu gibi durumlar düşünülerek Emre Torun'u kiralık olarak göndermeseydik.

Maç içerisinde öne çıkan isimler olarak Sammy Ndjock, Mehmet Sedef, Murat Duruer, Emrah Başsan ve Diarra karşımıza çıkıyor. Son maçlarda öne çıkan tek bir kişi veya arada 2 kişi yazabiliyordum ama şimdi 5 kişiyi birden gönül rahatlığıyla yazabiliyorum. Bu da sevindirici bir gelişme aslında takım için...


Bu maçın ardından üzen ise kritik Galatasaray deplasmanı öncesinde bizim için önemli kayıplar bırakmış olması... Bu maçta gördükleri sarı kartlarla Murat Duruer, Mehmet Sedef ve Pedro cezalı duruma düştüler. Pedro'nun performansında son haftalarda bir düşüş vardı ama Murat Duruer ve Mehmet Sedef'in yokluğu sıkıntı yaratabilir. Umalım ki yerlerine oynayacak isimler onlardan çok daha iyi bir performans sergilesinler ve bu kritik deplasmandan 3 puan ile dönelim.




 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...