29 Mayıs 2012

All That Jazz

1970 yapımı bir film vardır All That Jazz diye. Ona ithafen değildir bu. Bu başlık Catherine Zeta Jones'un Chicago filminde seslendirdiği şarkı için.
 

Lise yıllarının en ortasındayız. Bir yandan tribün kovalıyoruz. Bitmek bilmeyen deplasman yollarında şişenin dibini görmeden bırakmıyoruz köpek öldüreni.

Bir yandan da müzik ile ilgileniyoruz kendi çapımızda. Bulduğumuz her etkinlikte çıkıp çalmaya çalışıyoruz. Çılgın metalciyiz, Manowar'ın geçen senelerde merhum olan davulcusu Scot Colombus yerine Slayer'ın davulcusu Dave Lombardo olsa Manowar'ın önüne geçilemez diye tartışıyoruz hala tenefüslerde. Ha bir de Dream Theater realitesi vardı ki hepsi gerçek bir virtüöz.

Yavaş yavaş farklı sesler dinlemek istiyor kulağımız. Yavaş yavaş blues ve caza kaymaya başlıyoruz. Tabii ki serbest caz falan dinleyemiyoruz. İşin esası fusion'ı çok seviyoruz. Hala 'distortion'dan hoşlanıyoruz. Ondan fusion biçilmiş kaftan bizim için. Frank Sinatra, Louis Armstrong, Ray Charles derken hafiften ısınma turlarındayız caz için.

Stüdyoya giriyoruz, caz müzik için ceez diye geyiğimizi çeviriyoruz. "Caz" diyenlere "Yuh cahil caz dedi ya" diye takılıyoruz arkadaşlarımızla. Geyiğin kralı dönüyor yani aramızda. Rutubetten yıkılacağından korktuğumuz stüdyolarda kendimizce "cez" yaparken lüks salonlarda çalıyormuşçasına triplere giriyoruz.

O zamanlarda çok kullandığım yemeksepeti'nden Chicago filmi hediye geldi işte. Taktık CD'yi izleyeceğim filmi, Catherine Hanım o kadar güzel "ol det ceez" diyordu ki elit fenomenimiz kendisi oluyordu. Hepimizin hayallerini süslüyordu onun arkasında çalmak. 

Hep elit kalın, cez dinleyin. Cez güzeldir. 





27 Mayıs 2012

Sıra Bizde, Geliyoruz ADS

Ligin son maçında Kadıköy'de bizimle beraber sahadaki kırmızı-beyaz formalılardan umudu kesince Samsun'daki kırmızı-beyaz formalılardan gelecek güzel haberleri bekleyen Demirsporlular, şimdi biz de sizinle beraber sahadaki mavi-lacivert formalıların zaferi için omuz omuza gırtlak patlatmaya, şampiyonluğu kutlamaya geliyoruz Denizli'ye. Bize de yer açın.


Fotoğraf: Evren İlkdoğan



 

26 Mayıs 2012

Ben Antalyaspor'u Işıklar'da Sevdim


Küçükken babamla kapalı tribünde izlerdim maçları. Meşale yanmadığı veyahut konfeti atılmadığı zaman maçın anlamı kalmazdı benim için.

Karşılıklı kırmızı-beyaz çekildikten sonra açık tribün laylay girerdi hemen ama Kapalı godomanları "O kadar uzun boylu değil" deyip "Çök, çök çökelim beyler"e başlardı.

Ben Antalyaspor'u Işıklar'da sevdim. Küçükken boynuma atkıyı sıkı sıkı bağlayan babama söylesem o da döndüremez mi takımı Işıklar'a?

Baba be ben sözümü tuttum atkıyı çıkarmadım, sen de takımı geri getirsen Işıklar'a? Gerçi sen de yaşlandın değil mi Atatürk Stadı gibi.

Bok mu vardı büyüdük be?




 

25 Mayıs 2012

TRANSFER | Xavier De Souza Kodjo

Uzun süredir bizi heyecanlandıracak bir transfere hasret olmamız sebebiyle Lamine Diarra transferi sırasında üzerine çok konuşulamadı ama Diarra ile birlikte kadromuza kattığımız bir diğer isim de Xavier De Souza Kodjo oldu. 1994 doğumlu, Kamerunlu futbolcu ile satın alma opsiyonu bizde olmak üzere kiralık olarak 2 yıl anlaştık. Yazıyı yazmadan önce hakkında birkaç bilgi verebileyim diye biraz bakındım ama ne yazık ki pek bir şey bulamadım. Şimdilik sadece Kamerun genç milli takımında da forma giydiğini biliyoruz.


Ajanslarda geçen haberlere göre Akıncıoğlu "Beklentimiz büyük" demiş. Akıncıoğlu'nun bu görüşünü Antalyaspor'un 'scout' ekibi ile ilgili bir değerlendirme üzerinden yorumlayayım. Bugüne kadar söz konusu transfer olunca hep Süper Lig yüzü görmüş oyuncuların tercih edilmesi nedeniyle bu ekibi çalışmamakla eleştiriyoruz ama geçmiş döneme baktığımızda kendi adıma Minev ve özellikle de Sammy transferleri ile iyi iş çıkarıldığını düşünüyorum. Kısacası çok iş yapmıyorlar -belki de onlar yapıyor ama transferler gerçekleştiril(e)miyor- ama yapınca da iyi iş yapıyorlar gibi bir genelleme yapabiliriz bu ekip hakkında. Umarım bu genelleme yine bozulmaz, Antalyasporumuza hayırlı olsun.





24 Mayıs 2012

TRANSFER | Lamine Diarra


Antalyaspor sonunda heyecanlandıran bir transfer daha gerçekleştirdi. Isaac, Lokman transferleri dışında pek memnun değildim transferlerden ancak Diarra hakkında duyduklarım, izlediklerim ümitlendirdi beni.

İstatistiklerine baktığımız zaman da Partizan'da fena bir performans göstermediğini gördüm. Ancak bir ara kiralık olarak Katar'a gittiğinde ayağı kırılmış. O beni biraz korkuttu ancak döndükten sonra 23 maçta 11 gol atmış Partizan'da.

Yönetimin transfer politikasında en beğendiğim özelliği iki senedir bu işlere erken girmeleri oldu. Her ne kadar geçen sene bir forvet almasalar da. Bu sene de erken başladılar iyisiyle, kötüsüyle transfere. Ancak Isaac ve Tita ile anlaşırsa Diarra çok canlar yakar gibi.

Partizan'da taraftarlar kendisini Diarra Ubica Cigana diye çağırıyormuş. Yani 'Çingene Katili'... Zeytinköylü arkadaşlarla sıkıntı yaşamaması en büyük temennimiz. İşin şakası bir yana izlediğim kadarıyla yırtıcı bir görüntüsü var, ondan dolayı da bu lakabı almış olabilir.

Bu tarz transferlerin devamını bekliyoruz. 






23 Mayıs 2012

Kapıldık Rüzgarına Shevchenko


Bugün sabah saatlerinde derste yanılmıyorsam Yunus Abi(Darci)'nin yazdıklarını görünce hönk! tepksini vermemle başladı Sheva muhabbetleri. Eve gelince de önünü alamadık. Belli bir kitle geyik yapıyor, belli bir kitle de ciddi ciddi "Lan acaba?" diye düşünüyordu.

Daha sonra TribünDergi'nin "Dedikodu" etiketi ile yazması ile birden Türkiye'de konuşulmaya başlandı bu dedikodu. Bir iki kişinin geyiği ile başlayan bu olay, birden 'transfer bitti'ye döndü. Hele hele Fettah Tamince'nin Sheva ile şu anda Rixos'ta -hangisiyse artık- görüştüğünü yazanlar bile vardı.

E biz de ucundan katıldık bu geyiklere. Doğu Garajında "Bize her yol Antalya" tişörtüyle gezdiğini söyleyenler, Kaleiçi'ne girerken görüldüğü haberini yayanlar, hatta Aksu'da köfte-piyazdan çok etkilendiğini dile getirenler bile vardı. İşin açığı şu final dönemine girerken az eğlenmedim değil.

İşin geyik kısmını bir tarafa bıraktıktan sonra ciddi düşünmek lazım. Sürekli Antalya'nın güzelliğini kullanamadığımızdan yakınıyoruz. Türkiye'de zamanında ünlü olmuş bir futbolcu bile Antalya'ya geldiğinde hemen ahkam kesmeye başlıyoruz. Tatil yapmaya gelmiştir... Bir de bugün bu transfer dedikodusunu ciddiye alıp Sheva için bile "Tatil yapmaya mı gelmiş?" diyenler vardı.

Bugün dedikodu bile insanları nasıl heyecanlandırdı? Başka şehirlerde yaşayan insanların Sheva Antalya'ya gelirse Antalyaspor forması alırım diyenler vardı. Bir anda bomba gibi düştü gündeme. Herkesin dilinde Antalyaspor ve Sheva vardı. Bir de geldiğini düşünelim böyle bir futbolcunun. Sahada olmasa bile üzerinden yapacağımız reklamı, onunla oynamak için bile takıma katılacak genç futbolcuları düşünelim bi? Siz de genç bir futbolcu olsanız böyle bir yıldızın olduğu takımda oynamak istemez misiniz?

Hadi stadyum için, yerli transfer için yardımcı olmuyor oteller... Ancak yıldız futbolcu ile yapacağınız bir anlaşmanın reklam payını düşünsenize bi. O adamlar üzerinden ülkeye getirebileceğin turistler bile cabası. Bunu da ben mi öğreteyim size. Hala biz Antalya gibi bir şehrin güzelliğini kullanamıyorsak kimse ticaretten, turizmden anlıyoruz diye gezmesin. Ürünün kralı var elinizde, pazarlayamıyorsunuz.




 

22 Mayıs 2012

George Best


1947 yılının bugününde doğdu El Beatle... Onun futbolunu izleyemediğimiz için futboluna yorum yapmak pek yakışık almaz ancak okuduklarımız, siyah-beyaz izlediğimiz videoları bu adama anlamsız bir hayranlık duymamıza neden oldu. Futbolun saha içinden saha dışına taşınmasına önemli bir rol oynayan büyük adama saygılarımla.

If i had been born ugly, you would never have heard of Pelé.




 

Arap Ali Oley!

Bazı arkadaşlar vardır, sohbete fazla katılmasa bile her zaman yanınızda olmasından keyif aldığınız, içten içe çok sevdiğiniz adamlar.


Enişte, Arap Ali yani Ali Zitouni de öyle bir futbolcu idi bizim için. 1.Lig'ten, Süper Lig'e çıkışımızda takımın en iyilerindendi. Ancak Süper Lig'de olmadı, yapamadı Arap Ali. Herkes artık Antalyaspor'daki miladının dolduğunu düşünüyordu, aslında bu ayrılığın önceki senelerde olmasını bekliyordu ancak inanıyorum ki kimsenin içinde Zitouni'ye karşı bir artniyet yoktu. Çünkü kendisinde Antalya'ya ve Antalyaspor'a karşı artniyetinin olmadığını biliyoruz.

Antalya'yı o kadar seviyor ki, Antalyalı bir kız ile evlendi. Eleştirildi, ıslıklanarak oyundan çıktı ama bir gün olsun tribüne dönüp harekette bulunmadı. Her maç sonucunda tüm takım soyunma odasına giderken tribünleri gelip o selamladı. Evet futbolu ile üzdü bizi "özellikle" son senelerde ama onun adamlığı hiç şaşırtmadı bizi.

Ali Zitouni artık bir Antalyalı'dır. Futbol hayatında başka takımlarda devam edecektir, belki bize rakip olacaktır, belki bize goller atacaktır ama bu onun Antalyalılığını eksiltmeyecektir. Yine Antalya'ya geldiğinde tribünler onu bağrına basacak, Antalya'da denk gelirsek sohbet edilecektir. Zaten kendisi de Antalya'yı ve Antalyaspor'u ne kadar sevdiğini -hiç gerek olmasa da biz biliyoruz zaten- göstermiştir. 

 

Verdiğin emekler için, Antalyalı olduğun için teşekkürler Ali Zitouni... Son yıllarda pek göstermesek de inan seni çok seviyoruz.




 

21 Mayıs 2012

Antalya Bu İhanetleri Hak Etmiyor

12 Haziran Cumartesi gecesi bir İstanbul takımının şampiyonluğu Antalya'da 'coşkuyla' kutlanırken dünyanın en güzel şehri Antalya kendisine nasıl 'coşkuyla' ihanet edildiğine şahitlik ediyordu. Söylemesi bile acı ama bu ihanet Antalya'nın göbeği Cumhuriyet Meydanı'nda da yaşandı, Antalyaspor'un kalesi dediğimiz Işıklar'da da...

Anti-istanbul düşüncesine bağlı biri olarak o gece o ihanete ortak olan Antalyalılar(!) hakkındaki düşüncelerim az çok tahmin edilebilir. Dünyanın en güzel şehrinin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını koklayan ve kendisine "Antalyalıyım" diyen hiç kimse bu şehrin en önemli değerlerinden olan Antalyaspor'a sırt çevirme hakkına sahip değildir. Hele bu değeri çiğneye çiğneye o gece o 'kutlama'yı yapmak hiç mi hiç kimsenin hakkı değil. Bunu yapan herkes sadece Antalyaspor'a değil bu şehre de ihanet etmiştir.

Bu ihanet görüntülerine ben de Ankara'dan şahitlik ederken biliyordum ki Antalya'daki bu ihanet sokaktaki vatandaşla kalmayacaktı. Derken İHA-Antalya'nın haberine denk geldim.

Haber iki yönüyle ihanet içeriyordu. İlki İHA-Antalya'nın kendi ihaneti... Denk geldiğim haberin yayınlanma saati 22:23 olmasına rağmen haberin son cümlesi "Taraftarlar gece geç saatlere kadar şehirde şampiyonluk turu attılar." idi. Saat daha 22:30 bile olmamışken "geç saatlere kadar" muhabbeti yaparak bunu ulusal medyaya servis etmekle neyin derdinde olabilir ki İHA-Antalya? Maç biteli zaten anca 1 saat olmuşken nedir bu Antalya'daki ihaneti pohpohlama hevesi?

İHA-Antalya'nın kendi ihanetinin yanı sıra haberin kendisi de başka bir ihaneti anlatıyordu. Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Mustafa Akaydın'ın Antalya'ya ihanetini... "Meydanda bulunan Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne ait ışıklı gösteri havuzundan da Galatasaray'ın şampiyonluk şarkıları çaldı. Hareketli şarkılar eşliğinde gerçekleştirilen fıskiye gösterisine taraftarlar da eşlik etti." Antalya'da zaten hemen hemen herkes artık Akaydın'dan umudu kesti ama bu hareket ayıbın da, ihanetin de daniskasıdır. Söyleyecek söz bulamamaktan çok, Akaydın için çok söz söylemeye gerek yok bu saatten sonra. Aynı dilek pek çok Antalyalı'nın dilinde zaten: "Bir an önce görev süresi bitse de kurtulsak..."


İhanetler bununla da kalmadı. İstanbul medyası İstanbul takımlarının yalakalığını yeterince yapmıyormuş gibi Hürriyet'in Akdeniz bölgesi için hazırladığı yerel eki Hürriyet Akdeniz de 14 Mayıs günü çıkardığı gazetede bölge illerineki kutlamaları(!) manşetine taşıyarak bu İstanbul yalakalığının bir parçası oluyordu. Sadece Antalya adına konuşmuyorum, bu bölgenin ekmeğini yeyip de marifetmiş gibi bunu 'yerel' gazeteye haber diye koyan zihniyeti anlamıyorum, anlamayacağım da. Kaldı ki bir de gazetenin manşetine konulmuş.


Peki gelelim şimdi bize. Tek suçlu elalem de biz masum muyuz? Hiç değiliz. O gün orada o ihaneti yapanlar kadar bu ihanetin yaşanmasına izin veren bizler de suçluyuz. Organize olmak için günler öncesinden konuşulup planlar yapılmaya başlanmıştı oysaki. Hatta ertesi gün ALES olmasa ben bile sırf bunun için kalkıp Antalya'ya gelecektim. Öyle heyecanlandıran bir hava vardı o konuşmalarda ve açıkçası cumartesi gecesi yaşadığım hayal kırıklığında bu konuşmaların etkisi hiç de az değil. Çünkü sandım ki böyle erkenden organize olunca, böyle herkes hevesle konuşunca daha önceki senelerdeki başarılı şehr-i müdafaalara bir yenisini, hatta çok daha iyisini ekleyeceğiz. Ancak maç bitti bir yanda İstanbul, diğer yanda Antalya var televizyonda.

O gecenin sonrasında yazılanlara, söylenenlere bakılırsa 07 Gençlik dışında ise onca konuşmaya rağmen sadece bireysel çabalardan bahsedebiliyoruz ne yazık ki. Sadece 07 Gençlik organize bir şekilde Işıklar'daymış ama onlar da Antalya ve Antalyaspor düşmanlığı malum olan polisin sert müdahalesi ile çok etkili olamamışlar. Bir renktaşım maç bitimiyle 2 otobüs çevik kuvvetin Işıklar'a geldiğini yazmıştı zaten. Tam mevzular nasıl yaşandı bilemesem de Antalyaspor atkısını çıkarttırmaya çalışanlar bile olmuş polisten.




Ne diyeyim umarım o ihanet görüntüleri ve bu yaşananlar benim içimi acıttığı kadar diğer renktaşlarımın da içini acıtmıştır, umarım benim Ankara'da olmama rağmen duyduğum pişmanlığı diğer renktaşlarım da hissetmiştir de bir de bu ihanetin bizim şehrimizde yaşanmasına izin vermeyiz.



 

20 Mayıs 2012

Doğa Sivasspor'da


Sezon sonunda yollarımızın ayrılacağı aşikar olan 8 isim açıklanmıştı. Bu isimler içerisinde en çok arayacağımızı düşündüğüm futbolcu Sedat Ağçay idi. Diğerlerinde çoğumuz mutabıktık. Ancak dün gelen haber şaşırttı beni biraz. Yine Sedat gibi yırtıcı futbolu ile göz dolduran Doğa Sivasspor ile anlaşmış. Antalyaspor için bir kayıp olacaktır diye düşünüyorum.

Geçen sezon Eskişehirspor maçı ile oynanan maçın ilk yarısında gördüğü kırmızı kart taraftar ile arasını açmıştı Doğa'nın ama buna rağmen tribünde onu maç sonlarında alkışlayan kitle hiç de az değildi. Çünkü kendini verdiğini düşünüyorduk Doğa'nın oynadığı futbolla.

Ancak artık yapacak bir şey yok. Doğa'ya emekleri için teşekkür etmek düşer bana. İnşallah onun yerine onun gibi yırtıcı futbolcular bulur yönetim.




 

19 Mayıs 2012

Sanal Dünya Hep Yalan Dolan

Günümüzde internetin önemi malum. Taraftar grupları bile artık organizasyonlarını internet üzerinden yapıyor. Buluşmalar ona göre ayarlanıyor. Plan yapılmadan gidilen buluşma yerleri bile yalan olmak üzere.

Özellikle Twitter'da Antalya ve Antalyaspor'u sürekli takip ediyorum. Kim ne demiş, ne haberler dönmüş. Antalya'dan uzak olduğum için de özellikle Antalya ile ilgili anında bilgi almak güzel oluyor. Antalya ile ilgili bir sürü hesap var. Onları da ilgi ile takip ediyorum ve önceliğim tabii ki şehir ile ilgili olan bu site ve hesapların Antalyaspor'a olan ilgisi...

Kendi çapımda bir göz atmak istedim bu hesaplara, düşüncelerimizi iyisiyle-kötüsüyle yazmak istedim.

Antalya ile ilgili sitelerden takip ettiklerim arasında en başta fullantalya geliyor. Antalya'nın güzelliklerini, Antalya'da yanlış gördüklerini çekinmeden yazıyorlar. Antalyaspor'a olan ilgileri de en üst düzeyde. Gerekirse kendileri yazıyorlar, gerekirse 07harfli'de yazdıklarımızı takipçilerine servis ediyorlar, gerekirse de Antalyaspor'un sorunları ile ilgili Twitter profili üzerinden gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Zaten sitenin sağ tarfında bulunan Antalya'nın sorunları ile ilgili bölümde Antalya'nın stat eksikliği her zaman en üstte. Antalya değerlerini sürekli savundukları için teşekkürü bir borç bilirim.

Twitter'ın yeni hesaplarından biri anttwitdaslar... Antalya ile ilgili yazılan her şeyi insanlara servis etmeye çalışıyorlar. İlk başlarda Antalyaspor'a karşı olan ilgisizliklerinden şikayetçi olduysak da geçen cumartesi herkes İstanbul takımının şampiyonluğunu kutlarken onlar bu şehrin tek gerçeğinin Antalyaspor olduğunu dile getirmekten geri durmadılar. Özellikle Antalya'nın sosyal hayatı, günlük sıkıntıları veyahut Antalya anıları ile ilgili yazılar okumak isteyenlere önerebileceğim bir hesap...

Bir de Antalya değerlerinin adıyla açılmış olan twitter hesaplarından özellikle İstanbul takımlarının propagandasını yapanlar var. Bu insanlar bir yandan Antalya ile ilgili tartışırken bir yandan da şampiyonluk kutlamaktan veyahut kaçan şampiyonluktan dem vurmaktan geri kalmıyorlar. Elimden geldiğince, denk geldiğimde sıkılmadan tartışmaya giriyorum kendileri ile. İnsanların ne yazdığı bizi ilgilendirmez. İster Antalyasporlu olur ister başka bir takımlı ancak insanların "Antalya" için takip ettiği hesaplardan Antalyaspor dışında bir takımndan bahsetmek kimsenin hakkı değildir. Lütfen siz de böyle bir şeye denk gelirseniz, tepkinizi dile getirin.

Twitter'da Antalyaspor ile ilgili yazan bir çok gazeteci var. Antalyasporlu olanı da var, Antalyasporlu gibi gözüküp İstanbul sempatizanı olanı da var, İstanbul sempatizanı olduğunu gizlemeyip ancak her durumda bizden daha Antalyasporlu olduğunu iddia edenler de. Ben sadece saygı duyduğum, aklına geleni direkt yazan iki kişi var: Murat Özgen ve İhsan Coşkun... Köşe yazıları, yazdıkları tweetlerin hepsinde samimiyetlerinden bir an bile şüphe etmediğim insanlar...

Geçen günlerde bir de AntalyasporBT adıyla bir hesap açıldı. Antalyaspor ile ilgili tweetleri paylaşmayı hedefliyor gibiler. Takibe aldık bakalım neler çıkacak ortaya göreceğiz.

Bir de önceden de bahsettiğim gibi kendimce oluşturduğum bir Antalyaspor listem var. Herkese açık olan bu listede, samimiyetlerine inandığım kişileri bulunduruyorum. Şu anda listede 136 kişi var ve kırmızı-beyaz tweetler yazmaya devam ediyorlar. Antalyaspor'u taraftarından takip etmek isteyenler için yaptığım bu listede eksik olanlar varsa da bildirirseniz sevinirim.

İşin özü şu; sadece Antalya ve Antalyaspor'un çıkarları için bir şeyler yapmaya çalışan herkesin takipçisiyiz. İyi ki varsınız Antalya Yobazları... 






İyi ki Doğdun Büyük Adam


Bugün 19 Mayıs... Ulu Önder'in doğum günü... Ulu Önder'in gençlere armağan ettiği gün... Türk ulusunun özgürlüğe giden uğraşının ilk günü... Kısacası en önemli günlerden biri Türk milleti için... Bugünü kutlamanın önüne hiçbir güç geçemez. Bu ülke evlatları Ulu Önderi'nin izinde yürümeye sonsuza kadar devam edecektir. İsteseniz de istemeseniz de durum budur.

Bu arada aramızda kalsın: Ne Mutlu Türküm Diyene...




 

18 Mayıs 2012

Kundak Tayfa | Mustafa


Maçlara beraber gittiğimiz lise arkadaşlarımdan Muhammet'in yeğeninin fotoğrafına denk geldim geçenlerde. Kundaktayken aşılamak lazım Antalyaspor sevgisini küçüklere.

Kupalarla büyürsün inşallah Mustafa...




 

17 Mayıs 2012

TRANSFER | Koray Arslan


Antalyaspor transfer yapmaya devam ediyor. Isaac, Ergün Teber, Lokman, Hakan Arıkan'dan sonra 5. isim de Koray Arslan oldu. Eskişehirspor'un Süper Lig'e çıkan kadrosunda da bulunan Eskişehirspor'un eski kaptanı Koray, defans oyuncusu olmasına rağmen tekniği ile dikkat çekiyor.

Ancak hafızamda kritik hataları, elini çok kullanması ve özellikle Manisaspor maçında kendi kalesine attığı gol ile kaldı. Esasında sağ bek olsa da sağ kanatta her alanda oynayabileceğini düşünüyorum ben Koray'ın. Umarım düşündüğüm gibi de olur.

Artık ileri uca da futbolcu transfer etmenin vakti gelmedi mi?




 

12 Mayıs 2012

Antalyaspor'a İhanet Etmeyin

Bu şehrin tek gerçek değeri, tek markası Antalyaspor'dur.




Challenge Cup İçin Son Bir Şans

Geçtiğimiz pazar günü Challenge Cup final serisinin ilk maçını kendi sahamızda oynadık ve ne yazık ki bu maçı 36-27 kaybettik. Bu önemli maçtan sonra bir şeyler yazamadım. Çünkü her ne kadar ben önemli diye tabir etsem de bu maç Türkiye için pek de önemli değilmiş ki tek bir kanal bile bu maçı yayınlama zahmetine girişmemişti. Düşünüyorum o mücadeleyi veren Muratpaşa değil de malum İstanbul takımlarından biri olsaydı ne olurdu diye de sonradan “Aman işte medyanın bildiğimiz ikiyüzlülüğü. Hala ne kızıyorsam...” diyorum kendi kendime.


İşin özü izleyemediğim için çok sağlıklı yorumlar yapamayacağım ilk maça ilişkin ama kısaca Avrupa Hentbol Federasyonu'nun sitesindeki bu maçla ilgili haberlerden bir iki not aktarayım. Sitedeki maç yazısında Márk Hegedüs maçın ilk dakikasından itibaren üstün olan tarafın maçtan önce de favori gösterilen H.A.C. Handball olduğunu, Muratpaşa'nın buna gerekli karşılığı veremediğini ve ilk maçtaki bu sonuçla da kazananın büyük ölçüde belli olduğunu yazmış. Sitedeki diğer bir haberde ise rakip takım antrenörü Frédéric Bougeant sezon boyunca deplasmanda dağınık bir görüntüsü olan takımının deplasmandaki bu ilk maçta böyle bir farkla kazanacağını beklemediğini, bu maçta sezonun en iyi deplasman oyununu oynadıklarını belirtmiş ve rövanş için de bir an bile kontrolü ellerinden bırakmamaları için oyuncularını uyarmış.

Açıkçası durum da üç aşağı beş yukarı bu cümlelerle özetlenebilir gibi. Devre 13-18, maç sonucu 27-36... Yani ikinci devrede ilk yarıda yediğimizle aynı sayıda gol yemiş ve buna karşılık sadece 1 gol fazla atabilmişiz. Devre ve maç sonucundaki denge, H.A.C. Handball üstünlüğüne gereken karşılığı veremediğimizi gösteriyor. Son dakikalarda farkı kapatmak konusunda biraz kıpırdansak da ne yazık ki başarılı olamadık ve rakip ilk maçta önemli bir avantaj elde emiş oldu.

Şimdi bunları bir kenara bırakalım. Çünkü ilk maç ile ilgili yazılanları değiştirmek artık mümkün değil ama bugünkü rövanş karşılaşmasında ilk maçı unutup bu finalin sonu için yazılan cümleleri değiştirmek mümkün. Rövanş karşılaşması bugün saat 19:00'da Fransa'nın Le Havre kentindeki Docks Oceane'da oynanacak. İşler bizim için zorlaşmış olsa da hala bir şansımız var ve bu şansı en iyi şekilde kullanıp tarih yazmaya devam edin. Sizlere güveniyor ve inanıyoruz. Haydi Muratpaşa..!




 

#bugungunlerdenSehriMudafaa


Şu hashtag yarışlarına oldum olası kılımdır. her hafta artık bir ritüel haline gelen yarışlar bıkkınlık vermeye başladı. Ancak bu sefer durum farklı. Şu anda Anadolu'da kendi semtlerinin, kendi şehirlerin peşinden koşanlar kendi bölgelerindeki İstanbul sempatizanlarına şampiyonluk kutlaması yaptırmayacaklarını açık açık bildiriyorlar.

Görünürde holiganlık gibi algılanabilir bu durum ancak özellikle tribün kovalayanlar semt, bölge, şehir savunmanın ne demek olduğunu iyi bilir. Ondan dolayı caddelerimiz, semtlerimiz, şehrimiz bizim namusumuzdur. Hakim renkler, aşık olduğumuz renklerdir.






11 Mayıs 2012

Maurizio Gaudino



Bu fotoğrafı az önce Himmet Göksu twitter'da paylaştı. Gaudino'nun unutmulmaz maçı Werder Bremen'i 2-0 yendiğimiz karşılaşmadır. 1 gol ve 1 asist ile Gaudino tarihimize yazdığımız yabancılardandır. 

Fotoğrafta tüm tribün tayfasının ilk dikkatini çeken de formanın reklamsızlığı olmuştur herhalde. Şuanda kolunda, sırtında, bacağında ve hatta hatta armasında reklam olan formalardan sıkılanlar için iyi bir nostalji olacak. 




10 Mayıs 2012

Tebrikler Arda Turan


Normal şartlarda Özgün de, ben de çok fazla yazmıyoruz Antalyaspor dışındaki maçlarda. Bu maç Uefa finali olsa bile. Ancak bu sene durum biraz farklı idi, finalde bir Türk futbolcusu Arda Turan formayı terletecekti.

Açık konuşmak gerekirse maçı izleyemedim. Eve geldiğim sırada da 90+2 oynanıyordu yani Arda oyundan alınıyordu. 90+2'de alkışlatılmak için oyundan alınıyorsa bu adam iyi birşeyler yapmıştır. Zaten tribünlerin de Arda sesleri ile yankılanmasından bu belli idi.

Bugün Madrid'in kazandığı kupa Avrupa Futbolu'nun en büyük ikinci kupasıdır. Evet belki tamamen yabancılardan oluşmuş bir kadro ile kazanılmıştır ancak iki sene önce alakasız bir kadro ile yine Madrid ekibi kazanmıştır bu kupayı. Yani bu güne kadar sadece Galatasaray'ın kazanması ile övündüğümüz kupayı adamlar iki farklı kadro ile 3 senede 2 sefer kazandılar. Ve bu takımın da önemli bir oyuncusu Arda Turan. 

Türk bayrağını dalgalandırarak bizi gururlandıran Arda'ya ben de teşekkür etmek istiyorum. Türkiye'den ayrılmasına rağmen paparazzilerden kurtulamayan Arda, Avrupa'ya giderek ne kadar doğru bir iş yaptığını takımı ile beraber kazandığı bu kupa ile kanıtlamış oldu. İnşallah yolu açık olur da Arda'nın sahada Türk bayrağı ile daha çok turunu izleriz.





07 Mayıs 2012

TRANSFER | Hakan Arıkan


Geçen haftasonu Hakan Arıkan ile anlaştık. Sammy'nin sakatlanması ile Ömer tekrar kaleyi devralmıştı. Ancak Ömer'in Antalyaspor'daki futbol hayatının sonunu geldiğini düşünüyorum. Onun için bir kaleci ile anlaşılmalıydı bu isim Hakan olmuş.

Hakan bana kalırsa Sammy'nin yedeği olur. Sammy hamuru iyi olan bir kaleci olduğunu geçen sezon 6 maçta yediği 1 gol ile kanıtladı. E Polat'ın da ne yaptığını bilemiyoruz hiç kadroda olmadığından. Yerli kaleci olarak geçen sezon Mersin İY'da 6 maçta görev alan Hakan iyi bir tercih olacak mı göreceğiz. Orkun Uşak mı... O da kim?





06 Mayıs 2012

Haydi Antalya, Haydi Muratpaşa

Muratpaşa bu sezon önce Türkiye Kupası'nı kazandı sonra Süper Lig şampiyonu oldu. Kazandığı bu başarılarla Antalya'ya yaşamadığı sevinçleri yaşattı ve hepimizin göğsünü kabarttı ama bunlar bize yetti mi derseniz yetmedi. Çünkü Muratpaşa'nın kazanacağı, Antalya'ya kazandıracağı bir kupa daha var. Şimdi sırada Avrupa var.

Geçen sene finalde kaybettiğimiz Challenge Cup'ın finalinde bu sene yine bir Fransız takımı olan H.A.C. Handball ile karşılacağız. İlk maç bugün saat 15:00'da Süleyman Evcilmen Spor Salonu'nda... Bu maçtan avantajlı bir skorla ayrılıp 12 Mayıs'ta Fransa'da oynanacak rövanş maçına ilk maçın avantajı, ilk maçın morali başlayabilelim. 2'de 2 ile devam ettiğimiz finallerde 3'te 3 yapalım.

Antalya'ya yaşamadığı sevinçleri yaşatan bu takıma hak ettiği desteği vermek için haydi Antalya; Avrupa'yı dize getirip bu sezonu tam 3 kupayla kapatmak, Antalya'ya yaşamadığı bir sevinci daha yaşatmak için haydi Muratpaşa..!






01 Mayıs 2012

TRANSFER | Lokman Gör


Transfere bu sezon hızlı başladık. Isaac transferi ile heyecanımız artsa da Ergün transferi pek beklentileri karşılayan bir transfer değildi işin açığı. Bugün de Pendikspor'da sol bek oynayan 1990 doğumlu Lokman Gör ile anlaştık. Bu kadar çok sol beki ne yapacağız diye düşünüyorum ancak okuduklarım da Lokman'ın Pendikspor'un dikkat çeken oyuncularından olduğu yönünde. Emrah'ı da Pendikspor'dan transfer ettiğimizi düşününce bu transfer de beni heyecanlandıran bir transfer oldu.

Yönetimin transfer işine bu kadar hızlı girmesi güzel bir olay. Çünkü daha maçlar bitmedi. 1. Lig devam ediyor, Laylaylom kupaları sürüyor. Daha bir sürü maç var önümüzde. 2012 Avrupa Şampiyonası'nı düşündüğümüz vakit ses getirecek bir transfer için erken olduğunu görebiliriz. Umudumu korumaya devam ediyorum ben. 

Lokman'a da Antalya'ya, Antalyaspor'a hoşgeldin diyoruz.




 

1 Mayıs


Hep birlikte, omuz omuza emeğin egemen olduğu bir dünya kurmak ümidiyle
tüm dünya işçi ve emekçilerin 1 Mayıs'ı kutlu olsun.




 

Isparta Emrespor 3. Lig'de

Akdeniz'den bir takımın 3. lige çıkmasından ziyade Isparta'da okumamdan ötürü Emrespor'un 3. lige çıkmasından ayrı bir mutluluk duyuyorum. Ispartaspor'un da amatöre düşmesi ile profesyonel liglerde takımı olmayan bir şehirde bulunmak koyuyordu.



Bütün sene boyunca Ispartaspor'dan bile daha sağlam tribüne sahip olması ile sempatimi kazandı Emrespor. Emre Mahallesi'nde bulunan arkadaşlarımın da sayesinde sempatimiz giderek arttı. Ne kadar doğrudur bilinmez ama Uşak'a maça giden ev arkadaşımın öğrendiğine göre Emrespor 3. Lig'e yükselen ilk mahalle takımı imiş. Bu bile saygıyı hak ediyor. Bu hafta önceden Antalya'da planlarım olmasaydı da Uşak'taki şampiyonluk maçında olacaktım.



Emrespor lige çıkarken Isparta'nın tüm desteğini de almış olması ayrı bir güzellik kattı işin içine. Ispartaspor taraftar grubu 32 Gençlik de sanki Ispartaspor finaldeymişçesine yerini aldı Uşak'ta. Her platformda Antalyaspor'a olan desteğini belirten Isparta halkını, Ispartaspor atkısı ile bizim deplasmanlarımıza gelen şehir sevdalılarını da tebrik ediyorum. Gelecek sene Emrespor maçlarında daha sık olmaya çalışıcağım artık. 

Bu arada Antalyaspor yönetim kurulu da resmi siteden Emrespor'u tebrik etti.

Başarılarını 3. lige terfi ederek taçlandıran Emrespor'un saygıdeğer Başkanı İsmail Çalışkan başta olmak üzere tüm yönetim kurulu üyeleri, teknik heyet, futbolcular, kulüp personeli ve cefakar taraftarlarını en içten duygularla kutluyor, Antalyaspor Ailesi olarak başarılarının devamını diliyoruz.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...