29 Mayıs 2011

Şimşek Geliyor!

 



Çıkmış Akdeniz'den dalgalar gibi,
Geliyor, geliyor Şimşek geliyor.
Kırmızı, beyazlı bayraklar gibi, 
Geliyor, geliyor Şimşek geliyor.

Peşpeşe golleri atacak şimdi,
Zafere, zaferler katacak şimdi,
Bir şimşek misali çakacak şimdi,
Geliyor, geliyor Şimşek geliyor.

Antalya seninle gurur duyacak,
Her maçın sevinçle dolup taşacak.
Peşpeşe golleri şimdi atacak,
Geliyor, geliyor Şimşek geliyor.

Antalya, Antalya, Antalyaspor!

28 Mayıs 2011

Trabzonspor'a Destek, Antalyaspor'a Köstek..!

Trabzonspor, şampiyonluk mücadelesini sezonun son düdüğüne kadar sürdürdü. Ancak Fenerbahçe son haftayı da puan kaybetmeden geçmeyi başarınca Trabzonspor da şampiyonluğu kıl payıyla kaçırmış oldu. Trabzonsporluların kaçan şampiyonluğun faturasını kestikleri isimler arasında Fenerbahçeli olduğunu bildiğimiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti de vardı. Gelen tepkiler üzerine Başbakan Erdoğan ertesi gün kameralar karşısına mavi gömlek-bordo kravatla çıkarak Trabzonsporluların gönlünü almaya çalıştı.

Yaşananları buraya kadar hemen hemen herkes biliyordur ama bir hatırlatma olsun diye tekrar ettim. Şimdi gelelim kamuoyunda pek yankı bulmayan ama işin çok daha ilginç olan kısmına...

Kaçan şampiyonluk sonrası Trabzonsporluların tepkisini Başbakan Erdoğan ve kendisine yapılan bir haksızlık olarak değerlendiren Devlet Bakanı Faruk Nafız Özak, AK Parti iktidarının ve daha önceki senelerde Recep Tayyip Erdoğan'ın Trabzonspor için yaptıklarını bir bir sıralamış.

 " Ben başkan iken, 1993-1996 yıllarında Şenol Güneş antrenörümken Başbakan Erdoğan'a gittik. O zaman belediye başkanı olan Tayyip Bey'e dedik ki biz İstanbul'da kırk dönüm bir arazi aldık. Burada ticaret yapabilir miyiz, para kazanıp Trabzonspor'a verebilir miyiz? Plan değişikliği yaptı. Migros'a aldığımız yeri verdi. Otuz yıl kiraladık. On iki milyon dolar aldık Trabzonspor için. "

 " Yine son dönemde dört sene evvel Başbakanımızın talimatıyla orada Petrol Ofisi istasyonu yaptık. On milyon dolar para aldık. "

 " Trabzonspor'u borsadan kurtardık, tefeciye düşmüştü, üç yüz milyon dolar. Sadri Bey ile beraber gittik Menkul Kıymetler Borsası'na. Trabzonspor borsaya açılırken yanlış açılmıştı. Gelirin yüzde 20'sini her yıl veriyordu. Şimdi onu kapattık. Trabzonspor kazanca geçti. "

 " Sayın Başbakanımıza, Eski TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ve Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener ile gittik. Başbakanımız "Bu stadı (Akyazı) hemen bitirin, kırk bin kişilik stat yapın. İçine müze ve konferans salonu, kenarına Trabzonspor'a sahalar yapın." dedi. Sadri Bey de "Sayın Başbakanım yeni stat yetişene kadar biz Avni Aker'de Şampiyonlar Ligi oynayamayız. Pist salonu ve bir otopark istiyoruz." dedi ve Başbakanımız "Ne istiyorsunuz?" sorusuna Sadri Bey "6 milyon lira" dedi ve bugün bir buçuk milyonu geldi. İki ay içinde ise altı milyon lira kulübümüze, kasasına gelecek. "

Vay arkadaş vay..! Özak'ın bu açıklamalarındaki 'milyon dolar' kısımlarından önceki sayıları topluyorum da sadece burada 328 milyon dolarlık bir iktidar desteğinden söz ediliyor. Bunun dışında arazidir, petrol ofisidir vesaire de cabası...

Son 9 yıl da dahil olmak üzere yıllardır hakkı olan stadın yapılmasını bekleyen, camiamıza çağ atlatacak nitelikte olan tesisleri yerel seçimlerden sonra elinden alınan, yine aynı nedenlerle maç gelirlerine bile el koyması için kulübün kapısına icra memurlarını gönderen eski dostlara(!) şahit olan Antalyasporlular için çok fazla bir şey yazmaya gerek yok sanırım.

Tek soru soralım ve yazımızı bitirelim: Bu itiraf ile artık hesap-kitap ortada da hak-hukuk nerede?


27 Mayıs 2011

'Ferguson' Mehmet

Mehmet Özdilek'in Antalyasporumuz ile 3 yıllık sözleşme imzaladığını öğrendiğimde şöyle derin bir oh çektim.

Antalyaspor çok zor günlerden geçerken aramıza katılmıştı Mehmet Özdilek... Antalyasporumuzun o zor günlerini ve Mehmet Özdilek'in gelişini Nice 100'lere yazımızda anlatmıştık. Ne mutlu ki bugün o zor günlerden çok uzak bir noktayız.

Bugün artık Süper Lig'te belirli bir istikrarı yakalamış durumdayız. Bugün artık tüm borçlarımızı bitirmek üzereyiz. Bugün artık daha önce pek dillendirmediğimiz başarıların hayallerini kurabilmekteyiz.

Geldiğimiz bu noktada pek çok ismin emeği var elbette ama en fazla emeği olan isimlerden birisi de Mehmet Özdilek'tir. Bu yüzden bu transfer döneminde Antalyasporlular olarak beklediğimiz en önemli imza da tartışmasız Mehmet Özdilek'in atacağı imzaydı.

Futbolcu transferinde o olmaz, başkası olur diyebiliriz belki ama Mehmet Özdilek öyle değil bizim için... O artık Antalya için Antalyaspor için sadece bir teknik direktörden çok daha fazlası... O artık Antalya'nın değerlerini sahip çıkan ve bu şehrin menfaatlerini kollayan gerçek bir Antalyalı, İstanbul masallarına kapılmış pek çok Antalyalı'ya Antalyasporluluk dersi veren gerçek bir Antalyasporludur.

Futbolculuğu döneminde Beşiktaş'ta Şifo olarak anılan Mehmet Özdilek, teknik direktörlüğü döneminde de yaklaşık 3 yıldır görev yaptığı Antalyasporumuzla imzaladığı bu 3 yıllık anlaşma ile Antalyaspor'un Ferguson'u olma yolunda hızla ilerliyor. Daha önce söylemiştik Mehmet Özdilek ile "Nice 100'lere" diye, bugün de söylüyoruz. Çünkü ona güveniyor, inanıyoruz.

Mehmet Özdilek'in imzayı attıktan sonra değindiği daha büyük hedeflere ulaşmanın mücadelesini verme zamanıdır şimdi...

Birlikte nice zaferlere 'Ferguson' Mehmet..!


Yeni Blog: Kırmızının Yanına Beyaz

Bu blogu açarken blog dünyasında bir boşluğu doldurmak, Antalyasporlu blog yazarları da varmış dedirtmekti amacımız... Ve bir isteğimiz vardı: Bizim gibi karşılıksız arma aşığı insanların blog dünyasında daha fazla yer alması, Antalyaspor ile ilgili blog sayısının giderek artması...

07harfli Blog'un ilk gününden beri gerek yazıları gerek yardımları ile ama en önemlisi Antalyasporluluğu ile bizim yanımızda olan Hasan kardeşimiz blog dünyasındaki yerini aldı.

Hasan'a yazı hayatında 07harfli Blog olarak başarılar dileriz. Umarız bu blogların sayısı gün geçtikçe artar.

Her şey Antalyaspor için..!
------------------------------------------------------

------------------------------------------------------

26 Mayıs 2011

Necati Ateş ve Galatasaray'a Transfer Meselesi


Bu sezon attığı 13 golle Süper Lig'teki gol sayısını 109'a çıkaran ve Süper Lig'in 100'ler kulübüne giren Necati Ateş sadece Antalyasporumuzun değil, Türkiye'nin yıldızlarından bir tanesi... Durum böyle olunca en çok tartışılan, en çok eleştirilen isimlerden birisi de o oluveriyor ama bazı zamanlar eleştirinin dozu o kadar kaçıyor ki kendi stadında kendi taraftarından küfür bile yediği oldu Necati'nin... Kendisine sahip çıkan Antalyasporluların desteği ile devam etti top oynamaya.

Ancak böyle bir futbolcunun Antalya'da bu kadar eleştirilmesi beni şaşırtıyor. Bir kere Necati'nin Antalyaspor'a katkısı futbol dışında da çok büyük... Kendisi çok tanınan bir futbolcu olduğu için camiamız üzerinde ulusal medyanın ilgisinin daha sık olmasını sağlıyor. Yerel medyanın bile çoğu zaman ilgisiz kaldığı kulübümüz için önemlidir bu. Ayrıca iki yıldır takımın en golcü ismi... Sakatlığından dolayı performans düşüklüğü yaşadığı zamanlarda bile gol atamasa da canlı olarak dikkatli izlendiğinde en istekli, en hırslı oynayan adam o idi. Takıma yaptığı abilik de cabası...

Necati'nin adı son iki transfer döneminde de sürekli eski takımı Galatasaray ile anılıyor. Bir İstanbul takımında oynamak istediği aşikar. Necati Antalyaspor'dan ayrılacak olsa bile Antalyaspor'a gerekli kazancı sağlayıp gideceğini düşünüyorum. Çünkü o samimiyeti uyandırdı bizde. Ne Antalyalı topçular çok önemli maçlar öncesi kaçarcasına giderken İstanbul'a, Necati Antalyaspor'un da tatmin olacağı bir bedelle giderek bizi ayrıca sevindirecektir.

Antalya'da seviliyorsun Necati. Gitsen de kalsan da bu taraftar seni sevmeye her zaman devam edecek. İnşallah başarılı bir futbol dönemi seni bekliyordur.


Sezona Veda: Ankaragücü Maçı

Son dakika stada vardığımda kötü bir sürprizin beni beklediğinden habersizce biletimi aldım, deplasman tribününün girişine doğru ilerledim ki görevli polis "Bu kapıdan almıyoruz, dolanacaksınız." dedi. Bir bilete bakıyorum, 'Saatli Kale Arkası' yazıyor; bir polise bakıyorum, "Dolanacaksın." diyor. Sonrası koş babam koş... Bu sürpriz sayesinde tribüne geç giriyorum ama girer girmez de Antalyasporumuzun golü ile karşılanıyorum. Hemen Küheylan'a mesaj geçiliyor "Öne geçtik 1-0..." diye ama sonra öğreniyorum ki 2-0 olmuş meğer. Skorboarda bakmayınca da fark etmemişiz. Girizgahı bırakıp maç için bir şeyler yazmak gerekirse iki yarı ve iki farklı tablo çıkıyor karşımıza...

 
İlk yarı boyunca gökyüzünü kaplayan kara bulutların aksine sahada Antalyaspor için oldukça güzel bir görüntü vardı. Ekonomik getirisi dışında formaliteden bir maç olduğunu söyleyebileceğimiz sezonun bu son maçında Antalyasporumuz oldukça istekli bir futbol oynuyor ve 2-0 üstün olmasına rağmen ataklarımız devam ediyordu. Bu istekli futbolun bir kez daha karşılığı alınıyor ve devreye olmadan hemen önce 3. golü buluyorduk.


İlk yarı sonrasında tribündeki 50'ye yakın Antalyasporlu olarak keyfimiz yerindeydi. Ancak ikinci yarı ile birlikte tablo bir anda değişti. Gökyüzündeki kara bulutlar dağılıp günşe yüzünü gösterirken sahada da dengeler tam tersine değişiyordu. Ankaragücü bu kez olanca gücüyle bastırıyor ve 10 dakika içerisinde buldukları 2 golle de umutlanıyorlardı. 3-2 ile beraber tribünlerde de ateşlenmişti.


Hakemin son düdüğü ile tüm Antalyasporlular için gerilim sona ermiş, sezonun son maçında alınan 3 gol ve 3 puanla sezona güzel bir veda edilmiş oldu. Sezona güzel bir veda edilmiş oldu olmasına ama bir yandan da hüzünlü bir galibiyet oldu bu, çünkü adı üstünde veda... Şimdi günler Antalyaspor hasretiyle geçecek.

24 Mayıs 2011

Hayatın İçinden Antalyaspor - 2


Yağmurlu bir Antalya günü. Biz yine armanın yanında olmak için stadın yolunu tutmuşuz. Güneşi, sahilleri ile dünyanın en güzel kenti olmadı ki Antalya. Yağmur da çok yakışıyor sevgiliye.


Çok özledik Antalyasporlu esnafı. Bir takım şehir ile bütünleşemezse başarı beklenemez o takımdan. Helal olsun Sarı Elektronik. Eskise bile bayrağın hala orada dalgalanmakta. Ama o bayrak eskidikçe artmıyor mu içimizdeki Antalyaspor aşkı?


Bahsettik ya şehir Antalyaspor ile bütünleşmeli diye. Antalyaspor ürünlerini arabamızda, dükkanımızda, evimizin balkonunda kullandıkça unutulan en önemli markamız tekrar kazınacaktır beyinlere. Sonsuza kadar yaşayacaktır Antalyaspor sevgisi.


Tek kardeşimiz Kocaelimiz mabedinin ismini durakta görünce bile seni konuşuyoruz. İnşallah geri gelecek süper addedilen lige ve tekrar İsmetpaşa'da kucaklaşacak kardeşlerin hası ile.


Çok farklı yerlerde, ansızın Antalyapor çıktı karşıma ama böylesi ilk defa başıma geldi. Misafir olarak geldiğim bir evde, salonda asılı bir İstanbul bayrağı canımı sıkmıştı açıkcası. Ancak yattığım odada masada duran 1995 yılından kalma İngilizce kitabında gördüğüm bu yazı büyük süpriz olmuştu benim için. Kim yazdıysa helal olsun.


19 Mayıs 2011

Bayramlarını Kutlayamayan Şehir

Bugün 19 Mayıs... Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı...

Bu saat olmuş, daha yeni mi aklına geldi bugünün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı olduğu diyebilirsiniz. Hayır. Aklıma yeni gelmedi. Sadece bekledim. Yıllarca 23 Nisanlarda, 19 Mayıslarda en güzel görüntülerin, en büyük coşkuların yaşandığı illerden biri olan Antalya'daki törenleri bu sene de televizyonda görebilecek miyim diye ama takip edebildiğim kadarıyla göremedim. Çünkü artık Antalya bayramlarını kutlayamayan bir şehir...

Ha yanlış anlaşılmasın. Hiç kutlanmıyor değil, kutlanıyor Antalya'da bayramlar hala. Bu 19 Mayıs'ı da geçtiğimiz 23 Nisan'da olduğu gibi Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Kızıltoprak 100. Yıl Spor Tesisleri'nde kutladı Antalyalılar...

Bilmeyenler için bu tesislerin bir fotoğrafını koyalım.
Bu da bugünden bir kare:
İşte 2 milyon nüfuslu, yılda 10 milyondan fazla turisti ağırlayan bir şehrin bayramlarını kutladığı tesisler... Bayramlarımızı bu tesislerde kutluyoruz, çünkü Atatürk Stadı'na çürük raporu verildiğinden beri Türkiye ekonomisine en fazla katkı sağlayan 5. il olmasına rağmen Antalyamızın bayramlarını kutlayabileceği, bu coşkuyu binlerce Antalyalı'nın bir arada kutlayabileceği bir stadı hala yok. 

Stat meselesi etiketi altındaki yazılarımızla Antalya'nın stat sorununun nasıl bir kördüğüme dönüştüğünü yazıp duruyoruz. Pankartlar hazırlıyor, imzalar topluyoruz ama sesimizi kimseye duyuramıyoruz. Kimisi bu işten siyasi kazanç sağlamanın, kimisi de böyle bir stadın getireceği rantın peşinde koşarken kimsenin aklına ne 'gençlik' geliyor, ne de 'spor'... E biz de gençliğin de sporun da kendi çıkarları uğruna göz ardı edildiği bu şartlar altında "Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir." diyen Atatürk'ü daha bir özlemle, daha bir saygıyla anıyoruz bu 19 Mayıs'ta...

Yazıyı eskilerden güzel iki tane 19 Mayıs fotoğrafıyla bitirelim. Çünkü kim bilir bir daha ne zaman böyle fotoğraf karelerini yeniden görebileceğiz.

18 Mayıs 2011

Başbakan Erdoğan'a Sorular

Antalya'nın stat işi şu an için tam bir kördüğüm... Bu kördüğümü en kolay çözebilecek isim ise 9 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin genel başkanı ve 8 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan...

15 Mayıs'ta düzenlediği Antalya mitingi öncesinde Erdoğan'ın bu mitingte stat müjdesini vereceği yönünde duyumlar olmuştu. Ancak hiç de beklenildiği gibi olmadı. Stat müjdesi şöyle bir kenara dursun, miting alanına Antalyasporlular alınmadı. Bu yüzden “Stat yapılacak mı, yapılmayacak mı?” sorusundan önce bence yanıt aranması gereken soru: “Hangi sebeplerle Antalyasporlular miting alanına sokulmadı?”

Başbakan boynuna Antalyaspor atkısı takmıştı. İyi güzel de o atkıyı 1 gün değil 365 gün taşıyanlar neden böyle bir muameleye layık görüldü? Boynunda Antalyaspor atkısı olan birisinin bu ülkenin başbakanından isteyeceği şey bellidir: Stat... Peki, bu talebin AKP mitinginde dile gelmesi neden engellendi?

Antalya aldığı yoğun göçün etkisiyle kent bilincinin eksik olduğu şehirlerden birisi... Bu yüzden Antalyamızın pek çok değeri gibi Antalyasporumuz da bazı kişiler tarafından göz ardı edilse de gündüzü de gecesi de Antalyasporla geçen sevinci de hüznü de Antalyaspor olan binlerce Antalyasporlu var. Başbakan bu insanlardan oy istemiyor mu? Eğer istiyorsa miting alanında geri çevirdiği bu insanların kendisine oy vermesini nasıl bekliyor?

Sorular böyle böyle uzar gider ama biz miting alanına alınmayan Antalyasporlulardan stat konusuna dönelim. O konuda da sorulması gereken sorular var çünkü...

Başbakan Antalya mitinginde “Stat yapacağız.” dememişti ama Yavuz Donat'ın yazısına göre Antalya'dan Ankara'ya dönerken uçakta “Stat yapılacak.” demiş. E madem stat yapılacak bunu neden Antalya'da mitingte söylemedi de Ankara'ya giden bir uçakta söyledi? E madem stat yapılacak bunu neden Antalyalılara söylemedi de sadece Yavuz Donat'a söyledi?

Oysa Ankara'da Siteler mitinginde başbakan açık açık “Ankara'ya yakışan dev bir stad yapılacak.” dedi. Hatta tarih de verdi: “2 yıl içinde bitecek.” Ankara'da açık açık stat yapılacağını söylerken Antalya'da neden böyle bir vaat dile getirilmedi?

Açıkçası -yanıt alabilecek olsam- başbakanın bu sorulara vereceği yanıtları merak ediyorum. Çünkü başbakanın Antalya mitingi bir Antalyasporlu olarak beni tatmin etmedi. Stada ilişkin umutlarımı artırmak yerine bu umutlarımı daha da kaybetmeme neden oldu. Bu mitingten çıkarabildiğim tek sonuç şu ki Antalya'nın stat meselesinin önümüzdeki günlerde de siyasete alet edilmek isteniyor.

Murat Özgen'in de dediği gibi “Antalya'ya stat hayaldi, hayal kaldı.”

11 Mayıs 2011

Glory Glory Man United!

Rengi Kırmızı-Beyaz, kutsal forma numarası 7 nasıl olur da Antalyaspor aşığı insanlar Manchester United'a sempati beslemez. Hani derler ya herkesin gönlünde bir büyük yatar, biz de Özgün ile böyle seviyoruz işte Manchester United'ı.


Her ne kadar en karşı olduğumuz modern futbol olgusunun kralı olsa da United, saygı duyulmayı hak ediyor. 25 yıldır takımın başında olan Ferguson öyle bir sistem kurmuş ki takıma, özellikle bu sene başında hiçbir şey yapamaz gözü ile bakılan takım, FA Cup'a yarı finalde veda ediyor, Şampiyonlar Ligi'nde finalde, Premier Lig'te ise şampiyonluktan 1 puan ötede. Yani bu hafta berabere bile kalsa şampiyon olacaklar.

Şampiyonlar Ligi'nde herkesin büyük sempati beslediği Barcelona'ya karşı alıştığımız sert ve hızlı futbolunu yine bekliyorum United'tan. Ve umuyorum ki bu sefer kupa Giggs'in, Rooney'in, Van der Sar'ın ellerinde yükselecek.

As the Reds Go Marching On On On!!!

09 Mayıs 2011

TFF Neyi Bekliyor?

Kadınlar 1. Ligi'nde düşmeme mücadelesi veren Antalyaspor ile Marmara Üniversitesi 24 Nisan 2011'de İstanbul'da karşılaşmış. Karşılaşmanın 65. dakikasında Antalyaspor takım kaptanı Kübra Çalık'ın faul atışı kullanacağı sırada etrafı Marmara Üniversiteli oyuncular tarafından sarılmasıyla başlayan olaylara Marmara Üniversitesi yöneticisi Ali İhsan Ayaz ile Beykoz Belediyesi görevlileri de dahil olmuştu. Polisin olmaması sebebiyle yaşanan olayların önü kesilememiş ve karşılaşma hakem Mehmet Yıldız tarafından tatil edilmişti.

Bu olaylar sebebiyle ceza alan isimler Amatör Futbol Disiplin Kurulu (AFDK) tarafından karşılaşmadan 9 gün sonra, yani 3 Mayıs 2011 günü, açıklanmıştı. Buna göre Antalyaspor'dan Kübra Çalık 3 maç, Zeynep Göze 2 maç ceza alırken Marmara Üniversitesi'nden ise Selin Odabaş 3 maç; Zerrin Bakır, Seyhan Aycibin, Melike Korkmaz ise 2'şer maç ile cezalandırılmıştı. Bu kararlara göre ceza alan bir diğer isim ise 1 ay hak mahrumiyeti cezası alan Marmara Üniversitesi yöneticisi Ali İhsan Ayaz idi. Ancak ne hikmetse bu kadar cezanın verildiği ve bir yöneticinin de yerde yatan rakip takım futbolcusuna kural dışı harekette bulunmaktan ceza aldığı bir karşılaşma için AFDK çıkan olayların saha olayı boyutuna ulaşmadığını belirterek ceza tayinine yer olmadığına karar vermişti.

Bu maçla ilgili asıl olarak TFF'nin maç sonucu konusundaki kararı bekleniyor. Çünkü belki de bu karara göre bu iki takımdan hangisinin düşeceği netleşecek ama 2 hafta geçmesine rağmen TFF'den hala bir ses seda yok. Geçtiğimiz cumartesi oynanması gereken ama çıkan olaylar nedeniyle iptal edilen Bursaspor-Beşiktaş karşılaşması ile ilgili kararını perşembe günü açıklayacağı bilinen TFF'ye bu vesileyle bu maçı bir kez daha hatırlatalım. Bir de soralım: Bursaspor-Beşiktaş maçı ile ilgili kararını 5 gün sonra açıklayacağını duyuran TFF bu karşılaşma için 15 gündür neyi bekliyor?


08 Mayıs 2011

İstanbul'da Yalnız Değilsin Antalyasporum

İstanbul uzak memleket... Hele de genelde deplasman otobüsü olarak görülen 302'lerle normalden 3-5 saat daha uzak oluyor. Ondan dolayıdır ki Antalyaspor taraftarı olarak İstanbul'da ses getirecek bir sayı ile yer alamıyoruz. Antalyaspor'un da Antalyalı'ya ne kadar yabancı olduğunu düşününce İstanbul'da Antalyaspor sürekli yalnız kalıyordu.

Ancak şimdi işler yavaş yavaş değişmeye başladı. 2010-2011 sezonundaki Kasımpaşa maçından önce bir birlik çıktı ortaya. Antalyasporlu üniversite öğrencilerinin sanal dünyada küçük muhabbetlerle kurmaya çalıştığı İstanbul Antalyasporlular Birliği...


İki üç kişi olarak başladıkları bu yolda giderek büyüyorlar. Son olarak Antalya'dan hiç organizasyon yapılmayan İBB maçında pankartları ile tribündeki yerlerini aldılar. Televizyon başında takımı takip eden bizlere kadar seslerini duyurdular. Olimpiyat Stadı'nda Akdeniz Akşamlarını yaşattılar Antalya'da bile yalnız sayılacak kadar kişiye oynayan Antalyasporumuza.

İnşallah İstanbul'da daha fazla kişiye sesinizi duyurursunuz. İnşallah bu çabanız özellikle diğer büyük şehirlerdeki Antalyalılara örnek olur.

Helal olsun Kahpe Bizans'ın Kızıl Akrepleri...


       Not:       
İstanbul Antalyasporlular Birliği'ni Facebook üzerinden takip edebilirsiniz.


07 Mayıs 2011

Tek Kardeş Körfez

Kocaelispor taraftarı ile kardeşliğimizin nasıl başladığını az çok artık tüm Türkiye biliyor. 17 Ağustos Depremi'nin tarifsiz acıları arasında yeşeren bu kardeşlik tribün anlamında Bursa-Ankara kardeşliği ile beraber parmakla gösterilen kardeşliklerden biri...

Diyorlar ki kardeşlik mi olurmuş; bir maç kazanın, yenilin görün bakalım ortada kardeşlik mi kalıyor? İşte yaşamayan bilemez derler ya, aynen o durumdayız.

Süper Lig'te Kocaeli'de karşılaştığımız en son maça İstanbul'dan trenle gitmiştim. Gardan stadyum bölgesine geldiğimde tüm Kocaelisporlular yanıma gelip hoşgeldin demeye başladılar. Bir iki kişi ile muhabbet ederken bir bira uzatıldı içmeye başladım. Karnımın acıktığını öğrenenler köfte ekmek yaptırıp geldiler. Daha sonra bir bilet geldi. Deplasman tribününde olsam daha iyi olcağını anlatırken "Yok kardeş deplasman tribünü bileti zaten." dediler, biletimi de verdiler.

Muhabbet devam ederken yanımda para olmadığını, nerede bankamatik bulabileceğimi sordum. "Yok kardeş bulamayız ama biz aramızda toplayalım." dediler. Bu insanları hayatım boyunca ilk defa görüyordum. Yemek, bira ısmarlıyorlar; biletimi veriyorlardı; üstüne param yok diyince para topluyorlardı aralarında ve bunu sadece Antalyasporlu olduğum için yapıyorlardı.

Daha sonra kabul edemeyeceğimi söyleyince helalleşip tribünlerimize giderken bir markete girdim. Antalya'da bazen 10 liranın altında olduğu zaman kart çekmeyen bakkallara inat market sahibi "Oğlum yol gideceksiniz tabii ki." diyerek kartımdan çektiği parayı kendi kasasından verdi. Üstüne aldığım sudan para almadı, onu da helal etti.

Tabii ki kardeşlik tribünde oluyor ama sahada puan kaybettiğimiz zaman ağızlarından salya saçarak kardeşliğe saldıranlar bunları düşünmeli. Gerçekten o kadar saçma puanlar kaybediyoruz ki Kocaelispor'a puan kaybettiğimiz zaman kardeşliğimize saldırmaları çok anlamsız geliyor ne yazık ki.

Son olarak bugünlerde Ads ve Ankaragücü ile özellikle internet aleminde gelişen güzel muhabbetlerimiz var. İki büyük camia ile geçmişimiz çok eski. Hatta Kocaeli'den de eski zamanlardan... Ads, Ankaragücü, Buca gibi camialar sorunumuzun olmadığı, karşılıklı sevgi saygının olduğu camialardır. Ancak Kocaeli şehrinin, insanının, takımının hepimizde yeri ayrıdır. Kocaeli şehrindeki her birey Antalya kardeşliğini, Antalya'daki de Kocaeli kardeşliğini bilir. Ondan dolayı biz kendimizi tek şehir gibi düşünürüz.

Dakika 41 beyler, açın atkıları... Kocaeli kardeş Kocaeli şık şık!


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...