Açık konuşmak gerekirse bisiklet sporuna meraklı birisi değilim. Bisiklet ile tüm alakam çocukken üstünden inmeyişim, "Ah bir nüfus sayımı olsa da caddelerde rahat rahat dolaşsak, varyanttan aşağı hızla insek" gibi hayallerimdi.
Bugün de Eurosport'ta yayınlanan Dünya Snooker Şampiyonası maçlarını takip etmek için açmıştım televizyonu. Biliyordum yarışın Antalya'da olduğunu da aklımdan çıkmış işte. Ancak havaalanı yolunu görmemle birlikte her Antalya'dan uzak bir sevdalı gibi heyecan tavan yaptı bende. Bir de önceki senelerden bildiğimiz gibi yarışın Konyaaltı Caddesi'nde; yani hem benim, hem de Özgün'ün caddesinde biteceğini düşününce gel de izleme şimdi bu yarışı.
Antalya'da süper bir hava vardı. Özellikle helikopter çekimleri ile tüm Antalya'yı gördüğüm zaman inanın kötü oldum. Ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım. Yarış bittikten sonra Eurosport helikopter çekimi ile yayınına devam edince Atatürk Parkı'nı, Selekler'in karşısındaki parkı görünce içim içime sığmıyordu. Hele en son Atatürk Stadı'na yakın çekim ile beni benden aldılar. Tribündeki "Antalya" yazısını o kadar özlemişim ki.
Bu yarışın tabii ki Antalya reklamı açısından inanılmaz katkısı var ama bana bambaşka hisler yaşattı. Antalya'yı ne kadar özlediğimi, Antalya'yı ne kadar sevdiğimi bir kez daha anladım. Hele bir de şu fotoğrafa bakar mısınız, direkt evin önü. Ben galiba ilk otobüsle gidiyorum Antalya'ya.
Fotoğraf www.fullantalya.com 'un twitter hesabından alındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.