26 Ağustos 2017

STSL 2. Hafta - Akhisarspor | Koşmadan Kazanmak

Kendi sahamızda Akhisar ile 2-2 berabere kalarak....

Yukarıdaki cümlenin devamı sizce nasıl olmalı?

"... ligin 2. haftasında ilk puanımızı aldık?" şeklinde mi, yoksa "...lige ilk 2 haftada 5 puanlık bir kayıp yaşayarak başladık." şeklinde mi?

Benim tercihim cümleyi ikinci seçenekle devam ettirmek olur. Eğer kulüp olarak bu sezona büyük hedeflerle başladıysak zaten tercihimiz de bu şekilde olmalı. Çünkü geçen sezon ligin ilk haftalarında kaybettimiz puanları ligin sonuna doğru geldikçe nasıl mumla aradığımızı hep birlikte gördük. Böylesi taze bir tecrübenin ardından bu sezon bu konuda çok daha hassas olmalıyız.

Kaldı ki maç özelinde konuşmak gerekirse Akhisar karşısında mutlak favori olduğumuzu ve olmamız gerektiğini düşünüyorum. Her iki takımın kadrosunu şöyle bir incelediğimizde iki kadro arasında belirgin bir kalite farkı görülebiliyorken kağıt üzerindeki bu görüntü sahaya hiç yansımadı.



Biz topu öldüre öldüre doğru düzgün bir organizasyon kuramazken Akhisar pek çok kez topu kaptığı anda 3 veya 4 pasla ceza sahamıza gelmeyi bildi. Bizim takımın aklında ne vardı bilmiyorum ama Akhisar'ın aklında 3 puan vardı. "Bu maç deplasman maçı, 1 puan iyidir." diyerek kendilerini mental olarak kilitlemeden sahada tertemiz bir futbol sergilediler. Bu noktada Akhisar'ı tebrik etmek gerekiyor.

Gelelim bizim takıma. Bizim takıma söylenecek söz çok da hangi birini söylesek ki? Hedefimiz Avrupa, hedefimiz belki de şampiyonluk yarışı ama daha kendi sahanda Akhisar'a puan kaptırarak nasıl olacak bu iş? Puan kaptırmak dedim ama lafın gelişi... Çünkü her ne kadar 1-0'dan maçı 2-1'e getirmiş olsak da bu maçta galibiyeti kaçıran taraf Antalyaspor değil, Akhisar'dı.

Rıza Çalımbay da maç sonu açıklamalarında istediklerini sahaya yansıtamadıklarından bahsetti. Böyle durumlar yaşanabilir mi? Evet; yaşanabilir. Bir önceki yazımda da belirtmiştim bir taraftar olarak beni kızdıran puan kaybı değil, gücünü sahaya yansıtmamak. Büyük hedeflerle hazırlandığın ligde takımın sahada galibiyeti düşünmediğini açık açık görmek beni kızdıran şey.

Rıza Hoca'dan ricam şu soruya bir yanıt bulması: Maçın 90+ dakikaları oynanırken koşmamak nedir? Maçın son 20-25 dakikalık bölümünde de tablo farklı değildi ama 90+ gibi taraftarın tırnaklarını kemire kemire maçı takip ettiği anlarda bile takımın en ufak bir heyecan taşımaması, topu alan oyuncunun topu öldürmeye çalışması, diğer takım arkadaşlarının koşmak yerine tin tin yürümesi nedir? Ben merak ediyorum.

Bu maçla ilgili söyleyebileceğim iki güzel şey var. Bunlardan ilki Maicon... Takım arkadaşlarının aksine sahada her şeyini verdi, golünü de attı ama tek başına ortaya koyduğu mücadele ne yazık ki galibiyete yetmedi. Ancak onu izlemek büyük keyifti. Umarım bu performansının üzerine koyarak devam eder. İkincisi ise tribünler... Geçen sezon takımın en kötü olduğu anlarda bile inancını yitirmeden destekleyen taraftar bu maçta da aynı inançla desteğini haykırdı ama takım bu desteği lehine kullanmayı başaramadı.

Şehir dışı bir seyahatim nedeniyle bugüne kalan bu yazının birkaç saat sonrasında Yeni Malatya deplasmanına çıkacağız. O yüzden bir iki temenni cümlesi yazmadan geçmeyeyim. Umarım bu maçta aklında 3 puandan başka bir şey olmayan ve Akhisar maçından çok daha istekli bir takım izleyebiliriz. Kendi sahamızda oynayacağımız Galatasaray maçı öncesinde böyle bir 3 puan hem moral olarak hem tribün olarak bize artı güç sağlayacaktır. Vurduğun gol olsun Antalyasprum!

14 Ağustos 2017

STSL 1. Hafta - Beşiktaş (D) | Kötü Baslangıç

Bu yazının başlığına akla ilk gelen seçeneği yazıp geçtim. Çünkü bugünkü Beşiktaş deplasmanında Antalyasporlu futbolcular da benim yaptığımın aynısını yaptı. Sahada aklına ilk ne geldiyse onu yapıp geçti. Hiçbir futbolcu kendisini takım arkadaşları ile bir bütün olarak düşünme zahmetine girmedi. Ligin ilk maçında beni en rahatsız eden görüntü bu oldu. Bu görüntü nedeniyle sahada bir takım olmayı başaramadık ve ataklarımız bir ateşe dönüşmeden küçük kıvılcımlar olarak belirdi ve sönüverdi.

Bu maçta beni en fazla rahatsız eden ikinci görüntü ise maçın seyircisiz olmasının avantaj olduğuna yönelik maç öncesi açıklamalarına rağmen bu avantajı lehimize kullanmaya yönelik sahada herhangi bir hamle görememek oldu. Yukarıdaki paragrafta Antalyaspor'u eleştirdim ama bu maçta Beşiktaş da oldukça vasattı. Bu vasat Beşiktaş'ı seyircisiz bir maçta yakalamışken sahada birazcık diş gösterebilen bir Antalyaspor olsa şu an rahat bir galibiyet almıştık.

Benim bu görüşlerimin aksine Rıza Hoca maç sonu açıklamalarında takımdan genel olarak memnun olduğunu ve kendisinin penaltı pozisyonuna takıldığını söyledi. Rıza Hoca'nın penaltı konusundaki görüşlerine katılıyorum ama takımla ilgili memnuniyetine pek anlam veremedim. Sahada takım olamayışımız bugün Eto'o'nun da etkisiz kalışı ile birleşince sahada istediğimiz futbolu kesintisiz olarak 5 dk sergileyemedik bile. Hal böyle iken teknik kadronun gerçekçi davranıp penaltı kadar bu tabloya da takılması gerektiğini düşünüyorum.


Gelelim penaltı pozisyonuna... Gerçi bu konu hakkında çok konuşmaya bile yok. Maç sonu açıklamalarında Cenk Tosun bile "Küçük dokunuşlar dengemi bozdu." falan filan diyerek pozisyonun penaltı olduğuna kendinin de inanmadığını göstermiş oldu. Futbolda küçük dokunuşlar zaten var ama olayın küçük dokunuş boyutuna gelmeden önce Cenk Tosun'un pozisyonda dengesini bozan asıl şey yere vurduğu sol ayağı... Objektif olarak pozisyonu izleyen herkes görecektir ki Cenk Tosun'un düşmeye başladığı an sol ayağını yere vurduğu an ve pozisyonun penaltı ile en ufak bir ilgisi yok. Cüneyt Çakır'ın açısı falan filan diye de tartışmaya gerek yok. Rıza Hoca'nın dediği gibi bu pozisyon Beşiktaş aleyhine olsa penaltıyı asla çalamazdı.

Biraz da maçın yorumcularına değinmek istiyorum. Maç boyunca taraflı bir anlatımla Antalyaspor'u faul yaparak oyunu soğutmaya çalışan taraf olarak lanse ettiler. Bu konuda özellikle Ömer Çatkıç'ın maç sonunda yaptığı "Bir tarafta oynamak isteyen bir takım, bir tarafta oynamak istemeyen bir takım..." açıklaması bana oldukça taraflı gelmişti. Ancak maç sonunda maçın istatistikleri yayınlandığında görüldü ki tablo hiç de öyle değildi. Çünkü maç istatistiklerine göre Antalyaspor'un yaptığı faul sayısı 18 iken Beşiktaş'ın yaptığı faul sayısı ise 24...


Sezonun ilk maçında bir kez daha gördük ki bir Anadolu takımı kazanmak ve başarılı olmak istiyorsa hakemi de, medyayı da, kısacası düzeni de yenmek zorunda... Biz zaten bunu en başında beri biliyoruz ama bu konular hakkında daha yüksek sesle tepki koyabilmemiz için öncelikle ortaya koyduğumuz futboldan kendimiz tatmin olabilmeliyiz. Aksi takdirde bu konular hakkında ne tepki koysak da havada kalır.


 

13 Ağustos 2017

Yeni Sezona Merhaba

Şike süreci, Passolig uygulaması, milli takımda yaşanan skandallar derken Türkiye'de futboldan alınan keyif son yıllarda iyiden iyiye azaldı. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen futbol hayatımıza öyle bir yer etmiş ki ondan tamamen vazgeçmek de pek olası görünmüyor. Ve işte futbola hasret geçen günlerin ardından bizim için yeni sezon bugün başlıyor.


Ligi 5. tamamladığımız 2016-2017 sezonunun ardından 2017-2018 sezonuna daha heyecanlı bir başlangıç yapıyoruz. Çünkü artık hayaller de hedefler de daha büyük... Bunları gerçekleştirebilecek güce de sahibiz. Geçen sezonki kadroya yapılan takviyelerle bu sezon çok daha heyecan verici bir takım sahada olacak. Hele bir de kalan süre içerisinde iyi bir 10 numara transferi yapılabilirse ligde çok farklı yerlere ulaşabiliriz.

Evet, 10 numara transferi önemli ama hayallerimizi ve hedeflerimizi gerçekleştirebilmek adına her şeyden önemlisi: İnanç! Geçen sezon Avrupa hedefimize ulaşamadıysak bu konudaki eksiğimizden ulaşamadık. Örneğin, iç sahadaki Trabzonspor maçı... Bizim için çok kritik bir maçtı, maçı 3-0 kaybettik. Maç kaybedilir, sorun değil ama sorun böylesi kritik bir maçta sahada inancın kırıntısını görememekti.

Geçen sezon takımdaki bu tarz tökezlemelere rağmen Avrupa hedefi için mücadelemizi son haftalara kadar sürdürdük. Burada en önemli unsurun taraftarın her zaman dipdiri kalan inancı olduğunu düşünüyorum. Bu sezon takım da, teknik kadro da, yönetim de taraftarın bu inancına ortak olabilirse geçen sezon kapısından döndüğümüz Avrupa'ya bu sene rahatlıkla gideriz.

Tüm bu hayallere ve hedeflere bu sezon ulaşabilmek temennisiyle yeni sezon Antalyasporumuza hayırlı uğurlu olsun!




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...