30 Nisan 2012

2011-2012 Süper Lig Şampiyonu Muratpaşa

Final serisinin ilk maçında Ankara'da Maliye Milli Piyango'yu 35-29 yenen Muratpaşa Antalya'daki serinin ikinci maçını da 38-32 kazanarak Türkiye Hentbol Kadınlar Süper Ligi'nde 2011-2012 sezonu şampiyonu oldu.

6 gün önce Antalya'ya tarihinin ilk Türkiye Kupası'nı kazandıran, bugün de Antalya'ya tarihinin ilk Süper Lig şampiyonluğunu kazandıran Muratpaşa'ya bu mutlulukları Antalya'ya yaşattıkları için sonsuz teşekkürler... Bu başarıda emeği olan herkese helal olsun.

Muratpaşa böylece 2'de 2 yaptı ama daha bitmedi. Şimdi sırada alınması son bir kupa kaldı: Geçen sezon finalde kaybettiğimiz Challenge Cup... İnşallah onu da alıp bu sezonu 3 kupa ile kapatacağız.

Tebrikler Muratpaşa..! Antalya sizinle gurur duyuyor..!





 

Piknik Sezonu Açıldı


Antalyalı aile dendiği zaman baba sabah balığa gider, öğleden sonra mangal yanar güneşli Antalya pazarında... En sevilen insanlarla, en sevilen şehirde güzel bir tatil günü geçirilir. Yüzünüzden gülümeseme, üzerinizden formalar eksik olmasın Kemaneler ailesi...





29 Nisan 2012

U-17 Şampiyonluğunun Ardından Kepez Belediye SK Hakkında Birkaç Satır

Bugün TFF'nin sitesinde dolanırken denk geldim bu habere. 68 ilden 118 takımın katılımı ile başlayan 2011-2012 sezonu 17 Yaş Altı Türkiye Şampiyonası'nın 27 ve 28 Nisan'da oynanan final maçlarının ardından Antalya Kepez Belediye Spor Kulübü şampiyon olmuş. Bu başarılarından dolayı genç kardeşlerimizi kutlarım.


Sadece genç kardeşlerimizi kutluyorum. Çünkü açıkça söylemek gerekirse Kepez Belediye SK  -bu genç kardeşlerimizi ve onlar gibi diğer oyuncuları saymazsak- çok da sıcak baktığım bir kulüp değil. Ahmet Ünlüoğlu başkanlığındaki Kepez Belediye SK yönetiminin son yıllarda yaptıklarından sonra sanırım bu düşüncemden dolayı kimse beni yadırgamaz.

Bilmeyenler için öncelikle futbol şubesinden bahsedeyim. Yaşanan ilk olay bu sezon öncesinde Antalyaspor'un transfer etmek istediği oyuncuların transferine izin vermemesiyle gerçekleşti. Bu olay için "olabilir" diye düşünenleriniz olabilir belki ama ikinci olay bu ilk olaydaki tavrın tesadüf olmadığını adeta kanıtlar nitelikteydi. Kepez Belediye SK yönetimi maddi sıkıntıları gerekçe göstererek futbol takımını satmaya karar verdi. Peki, Kepez kime satıldı? Kuşadası'na... Evet, bildiğiniz Aydın'ın ilçesi olan Kuşadası'na sattılar takımı. Hem de Antalya'dan birçok talibi olmasına rağmen.

Bu sezon takım Kuşadası Kepez Belediyespor adı altında TFF 3. Lig 2. Grup'ta mücadele etti. Şu an ligin bitmesine iki hafta var ve takımın küme düştüğü kesinleşmiş durumda. Artık amatörde oynayacaklar.

Gelelim basketbol şubesine... Antalya, 2009-2010 sezonunda Beko Basket Ligi'nde iki takımla birden temsil ediliyordu. "İki takım Antalyaspor için lüks, bu iki takım Antalyaspor adı altında birleşsin ve daha güçlü bir şekilde mücadele etsin." denildi ama iki belediye de buna pek yanaşmadı. Büyükşehir Belediyesi'nin bu konudaki isteksizliği de hala bende çeşitli şüpheler uyandırıyor olsa da Kepez Belediyesi'nin verdiği yanıt çok daha ilginçti: "Biz sıradan bir kulüp değiliz. Benim tesislerim var. Antalyaspor adı altında birleşmem, birleşme olacaksa ancak bizim çatımız altında olur."

O tesisleri olan 'sıradışı' Kepez Belediyesi'ne şimdi ne oldu derseniz  o sezon sonunda Türkiye Basketbol 2. Ligi'ne düştüler. Bir sonraki sezon 2. Lig'te de tutunamadılar ve şu an Türkiye Basketbol 3. Ligi'nde mücadele ettiler.

Herhalde bu anlattıklarımdan sonra neden Kepez Belediye SK'ya sıcak bakmadığımı uzun uzun anlatmana gerek yoktur. Antalya'ya ve Antalyaspor'a sırt çevirenlerin sonunun ne olduğunu, kendi menfaatleri için bu şehrin değerlerini kendi oyuncağıymış gibi görenlerin sonunda hep hüsrana uğramaya mecbur olduklarını da... Bu yönetimle birlikte bu anlayış da bitmeden Kepez Belediye SK hakkındaki düşüncelerim değişmeyecektir.





 

Muratpaşa Şampiyonluktan Bir Adım Uzakta

Muratpaşa maça kötü bir başlangıç yapmasına rağmen dakikalar geçtikçe yavaş yavaş alıştığımız görüntüsünü yakaladı. İlk kez 14. dakikada 7-6'lık skorla öne geçtikten sonra devrenin bitimine kadar dengeli bir oyun sergilemeye devam ettik ve devreyi 17-16 önde tamamladık.


İkinci devreye ise ilk devrenin tam tersi bir şekilde oyuna ağırlığımızı koyarak başladık. İkinci devrenin ilk 5 dakikasında farkı 6'ya çıkarınca zaten rakibin direnci büyük ölçüde kırılmış oldu. Muratpaşa oyunun kalan kısmında da hücumda ve savunmada aynı anda hata yapmayarak Maliye Milli Piyango'nun kötü bir sürpriz yapmasına izin vermedi. Ne zaman savunmada teklese hücumuyla, ne zaman hücumda teklese savunmasıyla ayakta kalmayı bilen Muratpaşa maçı 35-29 kazanarak final serisinde 1-0 öne geçti.

Bu galibiyetle beraber geçtiğimiz salı günü Türkiye Kupası finalinde yendiğimiz Maliye Milli Piyango'yu 3 gün sonra bu sefer Süper Lig final serisi ilk maçında kendi sahasında yenmiş olduk ve böylecek rakibimize karşı önemli bir psikolojik avantaj yakaladık. Maç sonrasında maçı izleyenlerin çoğu da bu tarzda yorumlar yapıyordu birbirlerine. Yine de bunlara çok takılmayalım ve ikinci maçta da kendi oyunumuzu oynamaya bakalım biz, bu yeterli olacaktır bize.

Antalya'ya tarihinin ilk Türkiye Kupası'nı kazandıran Muratpaşa, Antalya'ya ilk Süper Lig şampiyonluğunu kazandırmaya da artık çok yakın... Final serisinin ikinci maçı pazartesi günü saat 18:00'da Süleyman Evcilmen Spor Salonu'nda... Bu maçı kazanırsak seri 2-0'a gelmiş olacak ve kupa Muratpaşa'nın olacak. E haydi o zaman şampiyonluğu kutlamaya Süleyman Evcilmen Spor Salonu'na...











 

27 Nisan 2012

TRANSFER | Adamawa ve Balewa



Transfer sezonu başlamamasına rağmen anlaşmaları ile gündemden düşmeyen Antalyaspor bir değil iki değil pardon pardon iki bomba birden patlatmayı başardı. Uzun zamandır sessiz ama derinden ilerleyişi ile taraftarları da tedirgin eden Antalyaspor yönetimi gizli olarak tam yetki ile görevlendirdikleri genç scout ekibi ile hedefi 12'den vurmuşa benziyor.

Nijerya Genç Milli takımında stoper mevkiinde bulunan Akdeno Obasanjo ve forvet oynayan Temmori Balewa ile anlaşan Antalyaspor, iki futbolcuyu maddi imkansızlıklardan ötürü Isparta'ya getirdi. Yönetimin para göndermemesi ve Isparta Petrol'ün otobüs biletlerine yaptığı zamdan ötürü kafile şu an için Isparta'da mahsur kalmış durumda. Ancak eli kulağında gelmek üzeredirler Antalya'ya herhalde.

Özellikle Obasanjo'nun -soldaki oğlan- lider vasfından etkilenildiği öğrenildi. Obasajo'nun ülkesinin en yüksek dağı olan ve ülkeye tepeden baktığı için "korucu" olarak görülen Adamawa Dağı'nın adı ile çağrıldığı da edinilen bilgiler arasında. Rakiplerin karşısına bir dağ gibi çıkması ve takımını koruyup kollamasından bu isim düşünülmüş.

Balewa ise kemiksiz 20 kg geldiğinden pek lakaba ihtiyaç duyduğu söylenemez. Bu transferlerle taraftarın "Yönetim Süper Lig'deki takımlardan başka transfer yapamıyor mu arkadaş?" "Biz hiç yurdışından futbolcu getiremeyecek miyiz?" gibi serzenişlerine son veren Antalyaspor yönetimi, şu anda "Geleceğimizi kurtardık" tadındaki dedikodularla da biraz rahatlamış gibi.




 

26 Nisan 2012

Muratpaşa Süper Lig Şampiyonluğu İçin Ankara'da

Muratpaşa, bu sezon mücadele ettiği 3 kulvarda da finale çıkmayı başardı. Hal böyle olunca da sırayla final heyecanları yaşıyoruz. Bu finallerden ilki olan Türkiye Kupası'nda Maliye Milli Piyango'ya karşı mücadele eden Muratpaşa bu mücadelede gülen taraf oldu ve Antalya'ya tarihinin ilk Türkiye Kupası'nı kazandırarak tarihi bir başarıya da imza atmış oldu.

Şimdi geriye kaldı bizi bekleyen iki kupa... Sırada ise Hentbol Kadınlar Süper Lig'i final serisinin ilk maçı var. Yarın saat 17.00'da Ankara Prof. Dr. Yaşar Sevim Spor Salonu'nda oynanacak bu karşılaşmada rakip yine Maliye Milli Piyango... Ankara'da okuyan bir Antalyalı olarak bir aksilik olmazsa yarın bu maçta olacağım. Ankara'daki tüm Antalyalıları da bu maçta bize tarihi başarılar yaşatan bu takımı yalnız bırakmamaya davet ediyorum.

Seride 2 galibiyete ulaşan takım Süper Lig şampiyonu olacak. Serinin ikinci maçı pazartesi günü Antalya'da, Süleyman Evcilmen Spor Salonu'nda... Takımımızı Ankara'dan durumu 1-0 yapmış olarak uğurlayalım Antalya'ya, Antalya'da da pazartesi bitsin bu iş ki bir an önce Challenge Cup'ı düşünmeye başlayabilelim.




       Not:      
Prof. Dr. Yaşar Sevim Spor Salonu nerede?
Cebeci İnönü Stadı yanı.

Prof. Dr. Yaşar Sevim Spor Salonu'na nasıl gidilir?
Başkentray'ı (yani banliyö hattı) kullanarak erişebilirsiniz. Ayrıca Ankara'nın Siteler, Gülderen tarafından Sıhhıye-Ulus istikametine giden otobüsler Cebeci Stadı yakınından geçmektedir. Ankaray'ın Dikimevi istasyonundan 5-10 dakika yürüyerek de Yaşar Sevim Spor Salonu'na erişebilirsiniz. 297 no'lu Batıkent-Abidinpaşa otobüsleri de salonun yakından geçmektedir.




 

25 Nisan 2012

Transfer | Ergün Teber


Gençlerbirliği'nin sol beki Ergün Teber ile anlaşmışız. Öncelikle hayırlı olsun ancak okuduklarımız, şu ana kadar oynadığı takımların taraftarlarının söyledikleri hiç iç açıcı değil. Zaten bir futbolcunun için en büyük handikap transfer olduğu takımın taraftarlarının onu okuyarak araştırmasıdır. Ahım şahım bir futbolcu olsa zaten bilirdik. Bir Trabzonspor'a attığı gol var, o kadar hafızamda kalan.

Futbolcu yine de iyidir, kötüdür şu anda bir yorum yapmak gereksiz. Biraz da kimya meselesi giriyor işin içine. Tutturursa gidebilir ancak yönetimin ve teknik heyetin "Bu sene çok farklı olacak." açıklamalarından sonra böyle bir transfer yine aynı şeyleri yaşayacağımız korkusunu güçlendiriyor.

Kaldı ki kadroda Musa Nizam ve Minev gibi iki tane sol bek var. Antalya'nın öz çocuğuna neden artık güvenilmiyor? Minev'in hataları olsa da Yenal'dan sonra ilaç gibi gelmedi mi sol beke? Ergün Teber onlardan çok daha mı iyi? 2005-2011 yılları arasında 9 takım değiştiren Ergün ne yazık ki bana güven veremedi. Yönetim bu transferde yine sınıfta kalmaktan kurtulamadı.

En son şuna bir göz atmanızı istiyorum. Ergün ile Gençlerbirliği'nin yolları ayrıldıktan sonra Gençlerbirliği Facebook sayfasında yazılanlar:

 





24 Nisan 2012

Muratpaşa'dan 1'de 1

Kadınlar Hentbol Türkiye Kupası finalinde Maliye Milli Piyango karşısında ilk yarıyı 20-18 önde kapatan Muratpaşa bu final karşılaşmasını 38-34 önde tamamlayarak Türkiye Kupası'nı Antalya'ya getirdi.

Ancak bu sadece bir başlangıç... Daha Challenge Cup ve Süper Lig kupaları bekliyor bizi. Dün "Muratpaşa'dan 3 final birden" diye yazmıştık; inşallah "Muratpaşa'dan 3 kupa birden" diye yazmak da nasip olacak. Biz şimdilik "Muratpaşa'dan 1'de 1" diyerek başlarken hem tebrikler hem de yolun açık olsun Muratpaşa!







Antalya BB vs Antalyaspor

Antalya BB'nin basketboldaki durumundan oldukça memnun bir Antalyalıyım. Elimden geldiğince de salonda maçlarını takip etmeye çalışıyorum şehrimin takımının. Özellikle ilk çıktığı yıllarda göğsümüzü kabartan Antalya BB, son yıllarda düşüşte. Ancak bu sene de kısıtlı imkanlara rağmen ligte kalmayı bildi.

Ancak Antalya BB'yi yönetenlerin hangi kafaları yaşadıklarını anlamak güç. Bana kalırsa herkesin isteği bir... Yani Antalya BB'nin Antalyaspor'a külfet olmayacak şekilde Antalyaspor ile birleşmesi ve şehir ile daha da bütünleşmesi... Sonuç olarak Antalya BB, Antalya'yı kapsayan genel bir takım olmasına rağmen takım tutar gibi siyasi parti tutanlar Antalya BB'ye ne yazık ki sevgi ile yaklaşamıyorlar. Kepez Belediyesi'nin de önceki senelerde başarılı olduğunu düşününce Kepez halkı Antalya BB yerine desteğini Kepez Belediye'ye vermeyi tercih ediyor. Zamanında Kepez ile Antalya BB nin de birleşmesi için defalarca çağrıda bulunmuştuk Antalyalılar olarak ancak Kepez hiç yanaşmamıştı bu konuya. Şu anda Kepez'in basket şubesinin durumu ortada. Antalya BB, Kepez'in yaşadıklarından ders çıkarmalı.

Antalya BB yönetiminin daha önceleri çok yanlış kararları olmuştu. Özellikle bağıran taraftar konusunda çok sıkıntı yaşanmış, birçok Antalya sevdalısı salonlara küstürülmüştü. Bunlar geçmişte kalan konular ancak Antalya BB'nin hala Antalyaspor'a karşı neden bu kadar soğuk davrandığını anlamak güç.


Tamam kendi isimleri ile reklam yapma çabalarını da anlamak istiyorum ancak son yaptıkları açıklama ben de şok etkisi yarattı. Antalyaspor bir İstanbul takımıymışcasına takınılan bir tavır ve oldukça keskin hatlarla bir reddediş. Ancak unuttukları bir nokta var Antalyaspor bu şehrin en büyük markası.

Antalya BB yönetimin ne yapmaya çalıştığını zaten takım ismi olarak Antalya Kartalları'nı seçtiklerinde anlamdıramamıştık. Biz hepimiz Antalyaspor'u "Kızıl Akrepler" olarak çağırıyorduk, belki Antalyaspor düşmanlıklarından dolayı istememişlerdi bunu ama Antalya'nın "Portakal" gibi bir değeri var. Çok zor olmasa gerek "Turuncu Portakallar" gibi bir isim kullanmak. Kartal da nereden çıktı?

Antalyaspor, Antalyalılar için en büyük değerdir. Antalya BB yönetimi ne yaparsa yapsın ancak bunu unutmasın. Biz yine Antalya BB maçlarına gideriz, yönetimleri için değil şehrimizin sevdasından ancak Antalyaspor'un adını ağızlarına alırken iki kez düşünsünler.

Antalya BB'nin açıklaması için:






Antalyaspor Güncel

Uzun zamandır Antalyaspor ile ilgili çok yazamıyorduk, neler olup bitti şu 2 haftalık süreçte bir bakmak lazım.

Isaac transferi ile taraftarın gazı bir nebze alındı. Bu kaba tarifi kullanmak zorunda kalıyorum ancak durum aynen bu. Hızlı gelişen bir transferden sonra herkes bu sene bir şeylerin değişeceğine inanmaya başlamıştı ancak yine bir sessizliğe gömüldük transfer hususunda. Ortada birçok dedikodu dolanıyor ancak adı üzerinde dedikodu... Geçen sezon yine transfer konusunda istediğimizi alamasak da erken bitirmiştik transfer işlerini takımın kaynaşması açısından bu çok önemli idi, Akıncıoğlu'nun açıklamalarına bakarsak yine aynısı olacak diye temenni ediyoruz. Beklemekten başka çaremiz yok.


Sezon bittiği vakit, özellikle Mehmet Özdilek'e büyük tepki vardı. Hatta biz de istifa etmesini isteyen güruhtandık. Ancak görüldüğü üzere Mehmet Özdilek takımın başında kalmaya devam edecek. Bu saatten sonra Özdilek'e karşı safi istifa çağrısı ile muhalefet yapmak Antalyaspor'a bir şey kazandırmayacaktır.  Elbette eleştiriceğiz, hatta eleştirilerin de dozajının artması lazım. İstifa etmedi desteğe devam durumu olmamalı ancak yapıcı eleştiriler olmalı tabii ki bunlar. Yoksa zaten taraftarla açık olan arasına uçurum girecektir. İşin aslı ben de sağlam bir kadro ile Özdilek'in neler yapacağını merak etmiyor değilim. Eğer 10 hafta sonunda Antalyaspor yine istediğimiz düzeyde olmazsa artık "istifa" seslerini de engellemek imkansız olacaktır.

Taraftar Facebook'ta, Twitter'da pek aktif maşallah. Vekillere tweet atmalar, Facebook'ta transfer yapmalar falan. Abilerim, kardeşlerim sosyal medya elbette etkili ama ne yazık ki 3-5 kişiyiz. 3-5 kişinin uğraşları ile olmuyor bu işler. Antalyasporlu Taraftar Dernekleri'nin artık daha aktif rol alma vakti geldi de geçiyor. Neyden bahsediyorum? Tabii ki stat mevzusundan... Yine ortalık toz duman. Sezon sonu ne güzel anlatıldı durdu. "Gelecek sene kesin üniversitedeyiz" dendi, çizildi. Özdilek bile gitti stadı inceledi ama sonuç bize yine hüsran gibi gözüküyor. Ben artık çok sıkıldım "Türel bunu dedi, Akaydın bunu yapmadı" muhabbetlerinden.

Tamam onlar görevlerini yerine getiremiyor da biz çok mu yerine getiriyoruz? Biz bile siyasi görüşümüze göre muhalefet yapıyoruz. İkisinin de karşısına çıkıp "Lamı cimi yok arkadaş bu stat işi çözülecek!" dedik mi? Yok hayır görüyorum Twitter'da -başka bir yerde girişim yok çünkü- adam Menderes Türel'e "Başkanım yaparsanız siz yaparsınız" diyor, Akaydın'a gidip "Bitirdin Antalya'yı, bir stat bile yapamadın." diyor. Türel'e gidip "Vekillik yap da işini görelim." diyor, Akaydın'a "Engellemelere rağmen sizin yapacağınıza inanıyorum." diyor ama kimse de çıkıp ikisine birden "Bu sizin göreviniz, yapacaksınız o stadı." diyemiyor.

Bir de Bahar Kupası mı, Spor Toto Kupası mı ne öyle bir kupa var. İşin açığı gerçekten bilmiyorum kupanın adını. Sırf bu yazı için de Google'ı açıp bakmaya utandım. İlk maçı Kayseri'ye karşı oynadık, uyuduğum için izlemedim. İkinci maçı da kupanın yaratıcısı LigTv yayınlamadı ondan izleyemedim. Özgün Ankara'daki Gençlerbirliği maçına gitmesine rağmen "Ben de Twitter yorumlarına baktım telefondan genelde" dedi. Öyle alakasız, sıkıcı, gereksiz bir kupa işte. Gerçi Emre Torun'dan, Janda'dan güzel haberler geliyor. Bakalım hayırlısı.


Bu kupa için izin verilen futbolcular var bir de. İzinden kasıt bizim anladığımız yollarımızın ayrılacağı futbolcular. Bu isimler Ömer Çatkıç, Musa Aydın, Tolga Erginer, Kerem Şeras, Jaba, Mehmet Yılmaz, Ali Turan, Sedat Ağçay... İsimlere baktığımız zaman çok şaşırmıyoruz ancak özellikle Sedat Ağçay'ın ben bu takımda kalması gerektiğini düşünüyorum. Ali Turan da yaşına yakışmayacak hatalar yapsa da takımda durmasının hayrımıza olduğunu düşündüğüm futbolculardan ama diğer futbolcular için doğru alınmış bir karardır. Ancak bu futbolcuları da gönderirken özellikle Ömer Çatkıç'a gereken yapılmalıdır. Evet son sene diğer futbolcular gibi haklı olarak ona da çok yüklendik ancak Ömer'in bize kazandırdıkları da hiç azımsancak şeyler değildir. Ömer Çatkıç'a en büyük teşekkür edilmelidir benim nazarımda.

Bir paragraf da A2 takımına açmak gerekir. Kendi grubundan şampiyon olarak final grubuna kalan gençlerimizi bu turda tanımak imkansız. 8 takımlı final grubunda 10 puan ile 6. sıradalar. Ne oldu bu çocuklara anlamak güç. 

Önümüzdeki günlerde yine uzun uzun stat mevzusunu tartışacak gibi duruyoruz. Bakalım hayırlısı ne ise o olsun demek istiyorum da şu Mardan'dan hayır gelecek gibi durmuyor. Ha bir de üniversite stadı için tutturanlara bir hatırlatma yapmakta fayda var. Bu şehrin takımının hala tribünlerinde Antalya yazan bir stada ihtiyacı var. Bize ruhumuzu geri versinler. 







Muratpaşa'dan Üç Final Birden

Challenge Cup'ta finalde...
Kadınlar Hentbol Süper Ligi'nde finalde...
Kadınlar Hentbol Türkiye Kupası'nda finalde...

Diğer bir deyişle Muratpaşa Belediye Spor Kulübü Kadın Hentbol takımı bu sezon mücadele ettiği 3 alanda da finale çıkma başarısı gösterdi. Böyle bir başarı karşısında bize de fazla söz düşmez ve sadece "tebrikler Muratpaşa!" diyebiliriz sanırım. Tabii bu 3 finalin de kupa ile süslenmesini dileyerek...


Challenge Cup'ta geçen sezon kupayı finalde Fransız Mios Biganos takımına kaptıran Muratpaşa bu sezon yine finale çıkmayı başardı. Finaldeki rakibimiz yine bir Fransız takımı olan H.A.C. Handball... İlk maç 6 Mayıs Pazar günü saat 15:00'da Antalya Süleyman Evcilmen Spor Salonu'nda... Bu maçın rövanşı ise 12 Mayıs Pazar günü TSİ 19:00'da Fransa'nın Le Havre kentindeki Docks Oceane'da oynanacak. Muratpaşa buraya kadar Antalyamızı Avrupa'da en iyi şekilde temsil etti ama bu sefer bu ne bize ne de onlara yetmez. Bu sefer o kupa Antalya'nın olacak!

Süper Lig'te ise Dörtlü Final'de Çankaya Belediye Anka Spor'u seride 2-0 ile geçerek adımızı finale yazdırdık. Rakibimiz ise Dörtlü Final'de Üsküdar Belediye'yi seride 2-1 ile geçen Maliye Milli Piyango... Şu an için rakibimiz belli ama benim görebildiğim kadarıyla finalin tarihi ve saati henüz belli değil. Bu yüzden bu bilgiyi öğrendiğimizde gerekli duyuruyu yaparız.

Türkiye Kupası finalindeki rakibimiz ise yine Maliye Milli Piyango... Bu 3 finalden tarih olarak ilki olan kupa finali bugün saat 18:00'da Esenler Hakkı Başar Spor Salonu'nda oynanacak. İstanbul'da olanlara duyurulur. Ancak gidemeyecekler için de maçın NTV Spor'dan canlı yayınlanacağını hatırlatalım.

Yolun açık olsun Muratpaşa..!





23 Nisan 2012

23 Nisan


Dünya üzerinde çocuklara armağan edilmiş kaç tane harbi gün vardır ki? Öyle rastgele bir günden bahsetmiyorum, tarihi boyunca saltanatla yönetilmiş bir milletin kaderinin değiştiği günden bahsediyorum. Ulusal egemenliğin milletin olduğu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı günden...

İşte bu kadar önemli bir günü ülke çocuklarına hediye eden bir önderden bahsediyoruz. Başta genç kardeşlerimiz olmak üzere hepimizin bayramını en içten dileklerimizle kutlarız. Ancak şu karışık günlerde daha da çok özlüyoruz be seni Ulu Önder...

Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa!




 

Mentalita Ultras

Bugünlerde herkes bir tutturmuş Ultras tartışması gidiyor. Özellikle İstanbul dışı sempatizanların bu konuya dair uzuun uzuun tartışmalara girmesi çok komik. Unuttukları bir şey var hatırlatmak lazım.





Cumhurbaşkanlığı Kupası Bisiklet Yarışı | Antalya

Açık konuşmak gerekirse bisiklet sporuna meraklı birisi değilim. Bisiklet ile tüm alakam çocukken üstünden inmeyişim, "Ah bir nüfus sayımı olsa da caddelerde rahat rahat dolaşsak, varyanttan aşağı hızla insek" gibi hayallerimdi.

Bugün de Eurosport'ta yayınlanan Dünya Snooker Şampiyonası maçlarını takip etmek için açmıştım televizyonu. Biliyordum yarışın Antalya'da olduğunu da aklımdan çıkmış işte. Ancak havaalanı yolunu görmemle birlikte her Antalya'dan uzak bir sevdalı gibi heyecan tavan yaptı bende. Bir de önceki senelerden bildiğimiz gibi yarışın Konyaaltı Caddesi'nde; yani hem benim, hem de Özgün'ün caddesinde biteceğini düşününce gel de izleme şimdi bu yarışı.

Antalya'da süper bir hava vardı. Özellikle helikopter çekimleri ile tüm Antalya'yı gördüğüm zaman inanın kötü oldum. Ne kadar özlediğimi bir kez daha anladım. Yarış bittikten sonra Eurosport helikopter çekimi ile yayınına devam edince Atatürk Parkı'nı, Selekler'in karşısındaki parkı görünce içim içime sığmıyordu. Hele en son Atatürk Stadı'na yakın çekim ile beni benden aldılar. Tribündeki "Antalya" yazısını o kadar özlemişim ki.

Bu yarışın tabii ki Antalya reklamı açısından inanılmaz katkısı var ama bana bambaşka hisler yaşattı. Antalya'yı ne kadar özlediğimi, Antalya'yı ne kadar sevdiğimi bir kez daha anladım. Hele bir de şu fotoğrafa bakar mısınız, direkt evin önü. Ben galiba ilk otobüsle gidiyorum Antalya'ya.




Fotoğraf www.fullantalya.com 'un twitter hesabından alındı.

21 Nisan 2012

NOSTALJİ: Antalya'da Modern Bir Spor Sitesi Yapılacak


Bugün bu tweetleri okurken yüzümde acı bir tebessüm oluştu. Stat konusunda böyle böyle kim bilir kaç hikaye daha vardır Antalyasporlulardan dinlenebilecek. Büyüklerimize(!) kalsa aslında hepsi stadı yapacaktı ama işte hep bir bahane hep bir bahane... Sonuçta bize kalan hep sıfır oldu. Derken aklıma bir gazete küpürü geldi. Doğrudan stat konusu ile ilgili değildi ama Antalya'da yapılması planlanan modern bir spor sitesi ile ilgiliydi. Aradım buldum hemen nostalji arşivimden...

Tarih 1 Ekim 1968... "Bölge Müdürü Süleyman Erol 'Gösterdiğimiz gayretlere hiçbir federasyon ilgi ile bakmıyor.' " alt başlığı ile duyurulan haberde Erol; o senelerde 9 farklı branşta başarıyla mücadele eden Antalya'ya karşı birçok federasyonun takındığı ilgisiz tavırdan yakınıyor. Örneğin, son üç yılda da grup şampiyonu olan Antalya'da yapılması planan yüzme havuzu inşaatı konusundaki ilgisizliği ile Yüzme Federasyonu bu federasyonlardan sadece biri... Güreş, yelken, kürek federasyonu da ismi geçen diğer federasyonlardan...

Haberin devamında da Antalyaspor'un şehrin spora olan ilgisini daha da artırdığı vurgulanırken yeni alınan 45 dönümlük araziye gelecek yıl yapılacak modern bir spor sitesinden bahsediliyor. Bu arazi neresidir ve bu arazinin bugünkü durumu nedir bir bilgim yok. Varsa bu konuyu bilen birileri bizi de aydınlatsın, buradan paylaşalım ama sanmıyorum ki bu planlanan tesisler yapılmış olsun.

1968'deki bu haberin üst başlığında yer alan ifadeyle o yıllarda bile "Kendi yağı ile kavrulan..." Antalya'da bugün kaç spor dalı için yeterli tesis var ki? O yıllarda Antalyaspor daha 2. yıllık olmasına rağmen Antalya'yı sporla tanıştırdığı için övgüyle bahsedilirken bugün o Antalyaspor bile statsız ise daha başka ne söze gerek var Allah aşkına?



   Not:   
Görsel küçültülmüş görünümdedir. Haberin kendisini okumak isteyenler görseli tam boyutta açarak ilgili haberi okuyabilirler.





20 Nisan 2012

Ayten Alpman

Bu bahar hiç güzel gelmedi bize. Önce Meral Okay, şimdi de Ayten Alpman ayrıldı aramızdan. Başka bir bahar akşamı gözümüzde aşk tüttüğü vakit, aklımızda yine sen ve senin şarkıların olacak Ayten Alpman.

Mekanın cennet olsun hanımefendi.






19 Nisan 2012

Balkon


Bir anda, açık tribünün üstünde yanardı meşaleler.





17 Nisan 2012

Küçük Berk Reis Tribüne Geliyor


Açık tribüne gelenler, Işıklar'da Yeni Kale'ye takılanlar Serhat Abi'yi iyi bilirler. Mardan'a beraber gittiğim abimin dünya tatlısı oğlu Berk gelecek seneden itibaren tribünde yerini almaya başlayacak inşallah ama Serhat Abi şimdiden 'reis'e Antalyaspor aşkını aşılamaya başlamış.

İnşallah kupalarlara büyürsün Reis.




 

16 Nisan 2012

Antalya'nın Çocuğu Musa Nizam

Geçen sene olması gerektiği gibi 7 numarayı kapmıştı Musa. Hepimizi sevindiren bu hareketten sonra onu kadroda görememek üzüyordu tabii ki.

İşte o Musa bugün Kayserispor maçında sahaya "kaptan" olarak çıktı. 7 numaralı forması, kolunda pazubandı... Ve maçtan sonra Twitter BJK- GS muhabbetleri ile yıkılırken onun tweeti geldi önüme:

"Altyapıdan yetişmek, kendi şehrinin takımında Kaptan olarak sayaha çıkmak gurur verici bir duygu." 

Maçtan önce tribüne çağırmaktan en büyük hazzı yaşadığım, Antalya seninle gurur duyuyor diye bağırmazsam rahat etmediğim bir futbolcu olan Musa; inşallah o 7 numara sırtından hiç çıkmaz.






15 Nisan 2012

İlk Transfer: Isaac Promise

Transfer dönemi başlamamış olmasına rağmen Antalyasporumuzun ilk transferi belli oldu: Isaac Promise... Bu transfer ile ilgili genellikle olumlu yorumlar okusam da bazı olumsuz yorumlara da denk geliyorum. Bunların başında 'düşen takımların oyuncularını toplamak' içerikli olanları var ki söz konusu Isaac Promise olunca bu yorumlara katılmak benim için çok da mümkün olmuyor. Böyle düşünmemin nedenini yazacağım ama ondan önce Isaac Promise'in kariyeri ile ilgili hazırladığım küçük bir derleme ile başlayalım.

2 Aralık 1987 doğumlu olan Isaac Promise dikkatleri ilk olarak Hollanda'da düzenlenen 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda (şimdiki adıyla FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası) çekti. Isaac Promise'in takım kaptanı olduğu Nijerya bu şampiyonada finale kadar yükseldi ancak finalde Arjantin'e -bu şampiyonayla beraber yıldızı iyice parlamaya başlayan Messi'nin attığı 2 penaltı golüyle- 2-1 yenilerek şampiyonayı 2. olarak tamamladı.

Bu şampiyonayla beraber Avrupa'nın önemli kulüpleri de dahil olmak üzere pek çok kulüp Isaac Promise ile ilgilenmeye başlamıştı ama o tercihini A takımda oynamak istediği için Gençlerbirliği'nden yana kullandı. Gençlerbirliği forması giymeye başladığı 2005-2006 sezonunda 35 maçta (34 lig, 1 kupa) 10 gol (tamamı ligte) attı. İki sezon daha Gençlerbirliği forması giyen Isaac Promise 2006-2007 sezonunda 39 maçta (33 lig, 6 kupa) 12 gol (tamamı ligte) atarken 2007-2008 sezonunu da 35 maçta (26 lig, 9 kupa) 11 gol (7'si ligte, 4'ü kupada) ile tamamladı.

Beijing'te düzenlenen 2008 Olimpiyat Oyunları'nda 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası'nda olduğu gibi Nijerya takım kaptanı yine Isaac Promise'ti. Bu Olimpiyat Oyunları, kaptanlığını yaptığı Nijerya için de pek çok 'yine' ile doluydu. Isaac Promise kaptanlığındaki Nijerya; 2005'teki şampiyonada olduğu gibi yine finale çıktı, finalde yine Arjantin'le karşılaştı ve final maçını yine kaybederek (bu sefer 1-0) bir kez daha 2. oldu.

Olimpiyat dönüşü Isaac Promise için artık Trabzonspor dönemi başlıyordu. Trabzonspor forması giydiği 2008-2009 sezonunda 31 maçta (26 lig, 5 kupa) görev aldı ama bu genellikle kısa sürelerle... Maç başına 35 dakika ortalamayla sahada kaldığı bu sezonu da 4 golle (2'si ligte, 2'si kupada) tamamladı.

2009-2010 sezonunda Trabzonspor'dan Manisaspor'a kiralık olarak gitti. 35 maçta (27 lig, 8 kupa) 8 gol (6'sı ligte, 2'si kupada) attı. 2010-2011 sezonu öncesinde bir önceki dönem kiralık geldiği Manisaspor'a transfer oldu. O sezonu 34 maçta (30 lig, 4 kupa) 3 gol (tamamı ligte) ile tamamlayan Isaac Promise geride bıraktığımız son sezon olan 2011-2012 sezonunda ise 32 maçta (31 lig, 1 kupa) 11 (tamamı ligte) gol attı.

Bu sezon ligin 27. haftasında oynanan Antalyaspor-Manisaspor maçı Isaac Promise'in Süper Lig'teki 200. maçıydı. Şu ana kadar Süper Lig'te oynadığı 207 maçta 51 golü bulunan Isaac Promise'in kupada ise 34 maçta 8 golü bulunuyor.



Şimdi gelelim neden bu transfer için "düşen takımların oyuncularını toplamak" yorumuna katılmadığıma... Aslında  nedenlerim yukarıda yazdığım satırlara bir bakıma gizli ama bir de açık olarak yazayım.

Son birkaç sezondur Isaac Promise'in dalgalı bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon da bu dalgalı performansın yükseliş kısmında yer alıyor. 2011-2012 sezonunda Isaac Promise 31 lig maçında 11 gol atmış. Bakıyorum gol krallığı tablosuna. Burak Yılmaz(32), Herve Tum(15), Alex(14), Kamara(13), Webo(13), Elmander(12) ve arkasından 11 gollüler başlıyor. Isaac Promise'de bunların içinde. Hem de bu 11 golü nerede atmış? Tüm sezon boyunca 31 gol atan Manisaspor'da... Bu sezon biz 32 gol atmışız diyeyim, siz anlayın Manisaspor'un durumunu. Kaldı ki Isaac Promise'in genel performansına bakarsak 207 maçta 51 gol de lig için hiç fena değil. Sonuçta Türkiye kariyeri 17 yaşında başladı ki Türkiye şartlarında o yaşlarda değil gol atmak ilk 11'de süreklilik göstermek bile hiç kolay değil. Dolayısıyla bu Isaac Promise'e Manisaspor düştü diye o da kötüdür diye önyargılı yaklaşmanın bir anlamı yok.

Belki 2005 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası sırasında onu izleyenlerin 17 yaşındaki Nijerya takım kaptanını bugün görmeyi umdukları nokta ile onun bugün bulunduğu nokta arasında çok büyük bir fark var, belki kendisinden beklenen o büyük patlamayı bir türlü yapamadı ama Isaac Promise ile ilgili bir de şöyle bir gerçek var ki bu adam hala 24 yaşında... Yani hala kendisini kolaylıkla geliştirebileceği bir yaşta... Hatta belki de kendisini geliştirmek için en doğru yaşta; çünkü üzerinde artık ne 18-19'lu yaşların toyluğu, ne de 30'lu yaşların yorgunluğu var. Bu lafım klasik olacak ama eğer ister, eğer çalışırsa bunu rahatlıkla başaracaktır. Böyle bir gelişimin üstüne bir de 200 maçlık Süper Lig tecrübesini eklediğimizde 17 yaşındayken o umutları doğuran çocuğun bugün bulunduğu bu noktanın çok daha ötesine geçebileceğine, Antalyaspor'u daha güzel günlere taşıyacağına inanmak istiyorum ben. Umarım ki faydasını fazla fazla göreceğimiz bir transfer olur bu transfer.

Hoşgeldin Isaac Promise..!




 

13 Nisan 2012

Ligler Bitti, Vizeler Başladı


Hem taraftar, hem öğrenci olmak zor iş. Şimdi herkes zorlu geçen bir sezonun arkasından belki de dinlenmeye çekildi. Bu sene yapılan hatalar, gelecek sene ne yapılacaklar, transfer dedikoduları, yönetimin akıbeti tartışılıyor. Gerçi Bahar Kupası adı altında bir şey çıkardılar ama pek takan da yok onu işin açığı...

Gündem kalabalık... Yazılacak, fikir beyanında bulunulacak, eleştirilecek, alkışlanacak o kadar çok şey var ki... Ancak geldi işte yine şu öğrencilik hayatının en çirkin zamanlarından vize haftası...

Elbette bizim de söyleyeceğimiz çok şey var. Hepsini not alıyoruz, yine ara ara buraları boş bırakmamaya çalışacağız ama zor be dersler de. Onlarla da birinin ilgilenmesi lazım. Bu yüzden girip bakan takipçilerimizden biraz izin istiyoruz, vize haftası bitimi telafi ederiz inşallah.

Fotoğraf: Orkun Küçük




 

11 Nisan 2012

"Ne Bağırıyorsun Yavşak!"

Bu cümle bugünkü Eskişehirspor-Antalyaspor maçı sonrası "Eserinle gurur duy Şifo" diye bağıran bir Antalyaspor taraftarına Antalyaspor antrenörü Şenol Fidan'ın verdiği cevap...

Süper Lig'te felaket bir sezon geçirmiş, son maçta Sivasspor sayesinde kümede kalmışsın. Derken önünde Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finali gibi bir fırsat duruyor ve turu geçsen bir nebze bu felaket sezonu telafi edebilme şansın var. Ne oluyor? Skor 3-0, sonuç mağlubiyet... Hadi mağlubiyet neyse de yine sahada doğru düzgün bir futbol yok. Taraftar elbette tepki gösterecek ama senin değil tepki göstermeye söz söylemeye hakkın yokken kalkıp taraftara küfür ediyorsun.

Sezon içerisinde "Ne zaman Antalyamız diye bağırsak kursağımızda kalıyor. Söylesene bize hoca takım niye oynamıyor?" diye bağırdık, kötü adam olduk. "Oyna, oyna, oynasana lan!" diye bağırdığımızda zaten en büyük günahkar bizdik. Şimdi malum Antalyaspor medyası "Eleştirilerimizi yapalım ama küfür, hakaret olmadan." diyor ama bu takımın antrenörü bu armanın sevdalısı bir taraftara küfür edebiliyor, bu kulübün gerçek sahiplerinden birine küfür edebiliyor. O ne olacak?

Belki her şey kabul edilebilir ama böyle bir hareketi kimse kabul edemez. Şenol Fidan tarafarın tepki göstermesini bu kadar tahammül edilemez bir şey olarak görüyorsa kendisine derdimizi bir parça anlatabilmek için efendi efendi tek bir soru soralım: Şenol Fidan Antalyaspor antrenörü olmasaydı; bir futbolsever olarak bu sezon Antalyaspor'un oynadığı kaç maçı başından sonuna kadar izlemeye dayanabilirdi? İşte biz de bu sorunun cevabında gizli olan tabloya, ruhsuzluğa tahammül edemiyoruz. Bunları yaşamaya mecbur edildikçe de bu duruma isyan etmek en büyük hakkımızdır.





 

10 Nisan 2012

Vakit İstifa Vaktidir

Bu satırları yazacağım hiç ama hiç aklıma gelmezdi ama olmadı be Şifo becerleyemedin. Evet bugüne kadar en çok seni ben savundum belki, her platformda sen de suç yok futbolcu almıyorlarsa almıyorlar dedim de, her güzel şeyin de bir sonu varmış. Bu taraftar seni çok sevdi, gerçekten inan bize. Ama yeter artık. Bozuşmayalım iyi ayrılalım. Buraya kadarmış.

Olmuyor işte yürümüyor. Böyle yürümez bu işler. Sonra kırarız birbirimizi daha kötü olur. En güzeli hala birbirimize saygımız varken veda edelim birbirimize. Bir gün başka takımın başında Antalya'ya geldiğinde bazıları gibi damda değil de, Antalya'nın en güzel yerinde ağırlayalım seni, tribünlere çağıralım alkışlayalım.


Olmadı be Özdilek, artık istifa et.












Genç Arsenal Blog

Dün gece trafik kaynaklarında bu blogun adresini görünce yine takip listesine ekleyen bir blog diye mutlu olmuştum. Hem de merak ederek bir bakayım dedim işin açığı çok şaşırdım.

Blog sahibini tanımıyordum ancak yaptığı hem beni hem de Özgün'ü çok mutlu etti. 07harfli Blog bannerı ile beraber "Memleketimin Takımı" başlığı altında bize yönlendirmiş okuyucularını.

Birer Manchester United sempatizanı olarak biz de Antalyalı arkadaşımıza yazım hayatında başarılarının devam etmesini diliyoruz. Arsenal sempatizanları olanların muhakkak haberi vardır ama inceleme fırsatı buldum blogu, Arsenal ile ilgili yok yok... İlgi ile takip edeceğinize eminim.
----------------------------------------
Twitter: @gencarsenal
--------------------------------------- 






09 Nisan 2012

Kadıköy Deplasmanı 2012

Kader maçımız olması dolayısıyla tedirginlikle, hafta boyunca gelen organizasyon haberleri dolayısıyla da heyecanla beklediğimiz Fenerbehçe deplasmanı için vakit artık neredeyse tamamdı. Saat 22:00'da Küheylan Isparta'dan İsmail, Serhat Abi ve Mustafa Abi ile yola çıkarken saat 01:30'da da Ankara'dan ben de Muhammet ile yola çıktık. Sabah 07:30 gibi Alibeyköy terminalinde diğer kafile ile buluştuktan sonra ilk iş İstanbul'da okuyan arkadaşımızın evine geçmek oldu. Çünkü biraz uyuyarak yolun yorgunluğunu maça taşımamak gerekiyordu.

Saat 10:30 olduğunda yeniden ayaklanıldı. Bu sefer istikamette İstiklal vardı. Güzel bir kahvaltının ardından hızlıca Galata Kulesi taraflarını dolandık. Maç için gerekli yüklemeyi yapma zamanı gelince de Nevizade geçtik.






Nevizade'de karşı masalarda oturan abilerimizle “Ne olacak bu halimiz?” muhabbetlerine ufaktan besteler de eşlik etmeye başlayınca anlaşıldı ki artık karşıya geçme zamanı gelmişti. Karaköy İskelesi'nden Fenerbahçelilerin de olduğu bir vapurla karşıya geçtikten sonra yürüyerek stada doğru ilerledik.





Stada giderken açıkçası beni şaşırtan şey çok fazla Fenerbahçeli görmemiş olmaktı. Stat çevresinde öyle yoğun bir maç atmosferi yoktu. Böyle böyle deplasman tribünün bulunduğu tarafa geçtik ve heyecanımız bir kat daha arttı. Son birkaç yıldır görmeye hasret olduğumuz bir deplasman görüntüsü vardı çünkü karşımızda.




Tribüne giriş yaparken yine çantamdaki pankartlar sorun oldu. "Ruhunu Koy!", "Yürekli ol!", "Love", "07 harfli aşk" yazan 4 küçük pankart aramalarda 'kışkırtıcı' oldukları gerekçesiyle içeri alınmadı. Tribüne girdiğimizde güzel bir kalabalık vardı ama bir o kadarı daha hala dışarıdaydı. 30'u aşkın otobüsle Antalya'dan gelen taraftarımıza 150 kadar kardeş Kocaeli taraftarı, 20 kadar ADS'li ve birkaç Ankaragücü taraftarı da katılmıştı.


Burda iki kişiye ayrı bir parantez açmak istiyorum. Gün boyunca bizi hep soran, sürekli ilgilenmeye çalışan Adana Demirsporlu Yalçın ve geçen sene Mardan'a giderken yaşadıklarını 07harfli bloga yazan Bandırmasporlu Kerim kardeşimiz ile çok fazla görüşemedik. Maç sonu Yalçın ile buluşabildik az biraz sohbetimiz oldu ancak Kerim ile görüşememek üzdü. İnşallah onlarla başka maçlarda veyahut Antalya'da bir tatilde görüşürüz. Onlara da burdan teşekkür ediyorum.

 




Maçın başlamasına 1 saat kala başladı Akdeniz Akşamları söylenmeye. Maç boyunca da devam etti ama yine sahada istediğimiz bir görüntü yoktu. Maçı 2-0 kaybederken Sivasspor'un deplasmanda Samsunspor'u yenmesi ile ligte kalıyorduk. Tribünde sevinçten çok hüzün vardı.

Bu deplasman taraftarın yalnız bırakılmadığı zaman neler yapabileceğinin en büyük göstergesidir.




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...