İki mağlubiyetle başladığımız 2013'ün ilk galibiyetini Eskişehirspor karşısında aldık. Bu ilk galibiyet camiamıza hayırlı olsun ve bu galibiyetin devamı gelsin inşallah. Maça gelince maç Isaac'in 32. dakikadaki golü ile 1-0 sonuçlandı ama daha farklı skor da olabilirdi Maç içerisinde farkı artırabileceğimiz fırsatları değerlendiremedik ama bu galibiyetle puan durumunda fırsatı kaçırmadık ve Trabzonspor'un yenilgisiz devam ettiği B Grubu'nda gruptan çıkma adına Eskişehirspor'un bir adım önüne geçtik.
Maç sonunda topla oynama istatistikleri öğrendiğimde aslında şaşırdım. Eskişehir %64'e %36 üstündü çünkü. Doğruyu söylemek gerekirse ciddi bir fark ama oyuna baktığımızda bu farkı hiç hissetmedik neredeyse. Bunun en önemli nedeni de aslında son iki maçtır eleştirdiğimiz topu öldürme olayına girmeyip bu maçta kazandığımız topları etkili kullanmaya çalışmamızdı. Orta sahayı tek toplarla hızlı bir şekilde geçtik ve Eskişehirspor buna bir çözüm bulamadı ve pek çok etkili atağımız oldu. Bir kez daha gördük ki marifet topla çok oynamak değil, topla verimli oynayabilmek.
Ancak maçın istatistikleri arasında beni düşündüren bir tanesi var ki teknik kadronun da üzerinde durması gerekiyor. Eskişehirspor ceza sahasına 30'un üzerinde orta gönderirken Antalyaspor için bu sayı 10 civarındaydı. Bizim ceza sahasına ortaların sayıca düşük olmasına lafım yok. Yukarıda yazdığım oyun anlayışına göre bu zaten normal bir sonuç olarak kabul edilebilir. Ancak Eskişehirspor'un 30 ortası pek de normal değil. Ha sorarsanız ceza sahamızda sıkıntı yarattı mı diye yaratmadı, hatta şöyle bir düşününce Eskişehirspor'unyarattığı en ciddi tehlike Dede'nin uzaktan şutunun direkten dönmesiydi diyebiliriz ama yine de ceza sahana 30'dan fazla orta geliyorsa bunlar bu maçta başını yakmadı ama bir diğer maçta yakar.
Gelelim bireysel birkaç değerlendirmeye... Sammy üzerine çok fazla sorumluluk düşmese de performans açısından olumlu bir tablo çizmeye bu maçta da devam etti. Şu an için en göze batan eksiği topu oyuna sokması... Önüne gelen topa öylesine vurmak yerine biraz daha oyunu okuyarak topu değerlendirmeli. Özellikle kontra atağa döndüğümüz dakikalarda böyle birkaç top çok işimize yarayabilirdi.
Son günlerde adı transfer dedikodularına karışan Musa Nizam hatasız top oynadı. Daha çok forma şansı bulmayı hak ediyor, çünkü oynadıkça performansını yükseltiyor. Ali Tandoğan bu sezon genelde kupa maçlarında forma şansı bulsa da gördük ki geçtiğimiz sezonki performansını koruyor. Aissati iki önemli fırsatı harcadı ama son iki maçtaki formsuzluğundan kurtulmuş gibiydi. Maçın yıldızı kimdi derseniz ben Zeki Yıldırım derim. Trabzonspor maçında oyuna girmesi gerektiğini düşündüğüm isimlerdendi ama bir yandan da tecrübe konusunda bir sıkıntı yaşar mı diyordum. Bugünkü performansıyla öyle düşündüğüm için beni utandırdı. Fazlası vardı, eksiği yoktu bile diyebiliriz bugünkü performansı için.
Yeni transfer Mehmet Sedef sol bekteki performansı ile ilk maçta umut verdi. Umarım diğer maçlarda bu performansını artırarak devam ettirir. Ergün Teber'in düşüşle başladığı bu devre için sol bekte böyle bir alternatifin olması Ergün'ün de performansını yukarı çekecektir diye düşünüyorum. Ayrıca sol bekte sıkıntı yaşamamamız Murat Duruer'in de performansını da olumlu etkiliyor. Murat Duruer arkasındaki oyuna güvendiği sürece daha çok koşuyor, hücuma daha çok katkı sağlayabiliyor.
Bir istisna hariç geriye kalan diğer isimler hakkında da olumlu cümleler yazmak mümkün. O istisnam da Mehmet Eren... İndirdiği toplar hep rakibe gitti, pek çok pozisyonda yine atağın kesildiği isim oldu. 2 sezondur olumlu katkı koyduğu maç sayısı bir elin parmağını geçmez ama Mehmet Özdilek nedense ısrar ediyor onda. Çoğu maçta yedekten oyuna dahil etmişti, bu maçta ise ilk 11'de başlattı Mehmet Eren'i. Oyundan almasını ben beklemiyordum ama beni şaşırttı Özdilek ve doğru olanı yaptı. Ancak en doğru olanı Mehmet Eren'in yerine Emrah Başsan'ı ilk 11'e koymaktı.
Tam olarak tatmin etti diyemeyiz belki ama ilk yarıdaki performansımızı hatırlatan bir maç oldu. Daha da önemlisi gruptaki kaderimizi belirleyecek maçlardan birisiydi, kazanmamız gerekiyordu ve kazandık. Bu maçla birlikte de yoğun ocak ayı fikstürümüzün de ortalarına geldik sayılır, önümüzde kaldı 5 maç...
Son olarak da tribünlere değinmekte fayda var. Yaşanan olaylara detaylı bir şekilde Küheylan değinecek ama ben bu yazıdan bir giriş yapmış olayım. Polisin ve özel güvenliğin Antalyaspor taraftarına zulmü devam ediyor ve yönetim taraftarı sahipsiz bırakmaya daha doğru bir ifade ile bu zulmü reva görmeye devam ediyor. Buna artık birileri sesini çıkarmalı ve bir son vermeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.