Benim Antalyasporlu olmam da babamın etkisi büyüktür. Neredeyse kendimi bildim bileli Antalyaspor maçlarına gideriz. 07 Gençlik'in açıkta olduğu zamanlarda Kapalı Tribün'de büyüdüm desem yeridir. Tabii ki ilk gittiğimiz zamanlarda Evren'de yediğimiz yengenin etkisi büyüktür maça gideceğimiz zaman heyecanlanmamda.
Maçları hiç babamın yanında izlemezdim. Miloş'un yürüdüğü duvarın dibinden izlemeye çalışırdık babamın arkadaşının oğlu ile. Bu isimler hep değişirdi ama. Gollerde babamın yanına bir hızla koşar, golü bir de onla kutlayıp tekrar aşağı inerdim. 07 Gençlik "Kırmızı!" dediğinde "Beyaz!" diyenlerin en önünde gelirdik o duvarın önünde.
Antalyaspor'un 2001'de küme düşmesinden sonra babam da vazgeçti kombine almaktan. Biz de kendimizi Adopen turnikelerinde bulduk. Babamla en son Yılmaz Vural dönemindeki Konya deplasmanına gitmiştik. O günden beri hep gidelim bir maça gidiyoruz ama esnaflığın verdiği yoğunluktan dolayı benim de son 5 senedir Antalya'da olmamamdan ötürü pek denk getiremiyorduk.
En son perşembe günü oynanan Eskişehirspor kupa maçına gitme teklifinde bulundum. Sağolsun maça gitmeyecek olan abilerimiz biletlerini verdiler, Maraton Tribün'de maça girdik. Çok şaşırdı maça girerken çektiğimiz sıkıntıları görünce. "Işıklar'da iken en büyük derdimiz arabayı nereye koysak diye düşünmekti." dedi. O an kendimi düşündüm, bizim de en büyük derdimiz maçtan önce nerede takılsak olurdu. O kadar çok seçeneğimiz vardı ki orada. Şimdi hepsi tatlı bir anı olarak kaldı gerçi.
Seneler sonra babamın kombinesi ile maça girmek yerine, yine babamla bu sefer benim bulduğum kombinelerle girmek değişik geldi. Gerçi o yine oturup maçı izledi, ben yine maratonun üst katında camların önündeydim. Keyfi Güvenlik yazısında belirttiğimiz sıkıntıları yaşadığımızda yine babalık dürtüsü ile gelip kontrol etti. Golü attığımızda yine yanına gittim, beraber kutladık golü. Bu sefer biraz da kritiğini yaparak tabii. İkinci yarıyı beraber izledik, yanına oturdum. Eski maç günlerinden de bahsettik, takımın canlı olarak izlediğinde televizyona göre gördüğü eksiklerden de bahsetti. Kaçan gollerde yine ayağa kalktık, yine beraber heyecanlandık. Gelen galibiyet ise keyfimize keyif kattı. Baba-oğul birlikte güzel bir nostalji yaşamış olduk.
Ah bir de Evren Büfe'den yengen yeseydik iyiydi...
Maçları hiç babamın yanında izlemezdim. Miloş'un yürüdüğü duvarın dibinden izlemeye çalışırdık babamın arkadaşının oğlu ile. Bu isimler hep değişirdi ama. Gollerde babamın yanına bir hızla koşar, golü bir de onla kutlayıp tekrar aşağı inerdim. 07 Gençlik "Kırmızı!" dediğinde "Beyaz!" diyenlerin en önünde gelirdik o duvarın önünde.
Antalyaspor'un 2001'de küme düşmesinden sonra babam da vazgeçti kombine almaktan. Biz de kendimizi Adopen turnikelerinde bulduk. Babamla en son Yılmaz Vural dönemindeki Konya deplasmanına gitmiştik. O günden beri hep gidelim bir maça gidiyoruz ama esnaflığın verdiği yoğunluktan dolayı benim de son 5 senedir Antalya'da olmamamdan ötürü pek denk getiremiyorduk.
En son perşembe günü oynanan Eskişehirspor kupa maçına gitme teklifinde bulundum. Sağolsun maça gitmeyecek olan abilerimiz biletlerini verdiler, Maraton Tribün'de maça girdik. Çok şaşırdı maça girerken çektiğimiz sıkıntıları görünce. "Işıklar'da iken en büyük derdimiz arabayı nereye koysak diye düşünmekti." dedi. O an kendimi düşündüm, bizim de en büyük derdimiz maçtan önce nerede takılsak olurdu. O kadar çok seçeneğimiz vardı ki orada. Şimdi hepsi tatlı bir anı olarak kaldı gerçi.
Seneler sonra babamın kombinesi ile maça girmek yerine, yine babamla bu sefer benim bulduğum kombinelerle girmek değişik geldi. Gerçi o yine oturup maçı izledi, ben yine maratonun üst katında camların önündeydim. Keyfi Güvenlik yazısında belirttiğimiz sıkıntıları yaşadığımızda yine babalık dürtüsü ile gelip kontrol etti. Golü attığımızda yine yanına gittim, beraber kutladık golü. Bu sefer biraz da kritiğini yaparak tabii. İkinci yarıyı beraber izledik, yanına oturdum. Eski maç günlerinden de bahsettik, takımın canlı olarak izlediğinde televizyona göre gördüğü eksiklerden de bahsetti. Kaçan gollerde yine ayağa kalktık, yine beraber heyecanlandık. Gelen galibiyet ise keyfimize keyif kattı. Baba-oğul birlikte güzel bir nostalji yaşamış olduk.
Ah bir de Evren Büfe'den yengen yeseydik iyiydi...
güzel bir yazı olmuş kardeşim, yüreğine, kalemine sağlık. baban ile beraber, nice galibiyetler ve mutluluklar yaşaman dileği ile Trabzon'dan sevgiler.
YanıtlaSil