Aslında rutine devam edip bu yazıyı dün oynanan Menemen Belediye Spor maçının sonrası ile ilgili yazmam gerekiyordu ancak baktım ki saha içinde yenen 3 gole rağmen saha dışı olaylar daha çok konuşulmaya başlandı. Elbette tribünde olanlar çok önemliydi; ancak o yenen 3 golü kimse konuşmayacak mı? Herkes istifaya çağrılan teknik ve idari heyeti konuşurken neden kimse 3. Lig ekibinden yenen 3 golün hesabını sormuyor? Neyse malum sitelerimiz "Antalyaspor gol atamıyor diyenlere 5 gol atarak tokat gibi cevap verdi" manşetlerini atmadan biz olaylara bir göz atalım.
Öncelikle tribünün kendi içine girmek lazım. Ben malumunuz bu sene maçlara sık gelemiyorum okulun son senesini olmasını umduğumdan ötürü. Ancak kendi çapımızda bir tribün tozu yutmuşluğumuz, senelerce omuz omuza yapmışlığımız vardır. Bunca senenin üstüne söyleyebilirim ki dün maçta olanlar tam bir fiyasko idi. Daha 10 gün önce sahanda kendi maçına girememişsin. Yönetimi hem maç sonrası hem de genel kurul toplantısında oldukça başarılı bir şekilde protesto etmişsin. Sahanda ilk maç hafta içi tamam ama 20:30'da... Yani işler bitmiş, öğrencilerin okulunu geçtim dershaneleri bile bitmiş. Yani çok büyük bir sıkıntı yok ortada. Maç biletleri de 5 Lira... Taraftarın sağlam gidip gövde gösterisi yapması için her şey uygun ama biz yönetim, basın-taraftar kutuplaşmasının had safhada olduğu zamanda maça 40 - 50 taraftar olarak giriyorsak bir sıkıntı var demektir.
Maça giden 40-50 kardeşimizin ayağına sağlık. Ancak maçta tribün olarak ne yapıldığını açıklayacak bir Allah'ın kulu var mı? 2 dakika "Yönetim istifa" diye bağrılıyor, 3 dakika "Antalyamız sen çok yaşa" diye, ardından 5 dakika Özdilek'e bindirmeler... Aralara serpiştirilmiş "Sex on the beach" -bu nereden girdi tribüne onu da bilmiyorum- ve en son Akdeniz Akşamları ile devam edilmeler... Şimdi bizim amacımız neydi bu maçta? Yönetime bindirmek mi? Takımı desteklemek mi? Yoksa rahat bir karşılaşmada tribün olarak eğlenmek mi?
Ben duymadım ancak yediğimiz gollerden sonra da Menemen diye bağrıldığını söyleyenler var. Eğer öyle bir durum olmuşsa da vay halimize. Ne olursa olsun bu yönetim takımı kayyuma götürsün, yenilen golden sonra rakip takıp lehine bağırmak neyin nesidir? Maç canlı yayınlanıyor ve bizim maçtan başka kimsenin maçı yok yayınlanan. Bir tane pankart yazılıp asılmaz mı tribüne İsyan 07 ile ilgili? Sesini duyurmanın en güzel yollarından bir tanesi neden boş geçiliyor? Herkes izliyor bu maçı ancak biz ne yaptığını bilmeyen bir tribün değil, insan topluluğundan öteye gidemiyoruz.
Mehmet Özdilek için atılan slogan... Mehmet Özdilek'e bu blogu açtığımız zamanlarda da öncesinde de en çok destek verenlerdendik. Ancak olmayacağını anladığımızda da -İstanbul'da oynanan Eskişehirspor maçı- istifasını isteyenler safhına geçtik. Ancak istifa şekli dün olduğu şekilde, yani "Beşiktaş'ın çocuğu Mehmet Özdilek" şeklinde olmamalıdır. Bu adam iyisiyle kötüsüyle 4 senedir bu takımın başındadır. Her Beşiktaş maçından önce özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarının hocaya saldırdığı şekilde hocaya yüklenmek Antalyaspor taraftarına yakışmaz. Mehmet Hoca'nın Antalyaspor ile başarısızlığının Beşiktaş sempatisi ile ne alakası var? Bu bizim kendi içimizdeki bir problemdir. Başka mevzuları katarak neden saldırıyoruz?
Hoca ile devam edelim. Hocam sıkılmadın mı artık her maç sonu aynı şeyleri söylemekten? Artık insanlar dinlemiyor, okumuyor bile maç sonu demeçlerini. Üstün taraf bizdik, şanssız gol yedik, tek pozisyon... Hocam bu takım 2 senedir üstün taraf da neden her sezon ligin dibinde? Neden bu taraftar artık rahat rahat bir maç izleyemiyor. Kaç senedir dişimizi sıkıyoruz ekonomik kalkınma diye. Mardan'a bile geldik bıkmadan, usanmadan. Artık daha ne istiyorsunuz taraftardan? Taraftar yanımızda olsun diyorsunuz ama tesisleri bile kapattınız taraftara. Aşağıdaki fotoğrafta gözüken bez tesislerde kaç aydır asılı, kaç aydır taraftar tesislere gelip de Antalyaspor antrenmanlarını izleyemiyor?
Hoca ile devam edelim. Hocam sıkılmadın mı artık her maç sonu aynı şeyleri söylemekten? Artık insanlar dinlemiyor, okumuyor bile maç sonu demeçlerini. Üstün taraf bizdik, şanssız gol yedik, tek pozisyon... Hocam bu takım 2 senedir üstün taraf da neden her sezon ligin dibinde? Neden bu taraftar artık rahat rahat bir maç izleyemiyor. Kaç senedir dişimizi sıkıyoruz ekonomik kalkınma diye. Mardan'a bile geldik bıkmadan, usanmadan. Artık daha ne istiyorsunuz taraftardan? Taraftar yanımızda olsun diyorsunuz ama tesisleri bile kapattınız taraftara. Aşağıdaki fotoğrafta gözüken bez tesislerde kaç aydır asılı, kaç aydır taraftar tesislere gelip de Antalyaspor antrenmanlarını izleyemiyor?
Davraz'a kampa geldik 8 kişi, orada bile sanki düşmanları gelmiş gibi davranıyordu futbolcular taraftara. Biz bu adamlar için mi kilometrelerce yol yapacağız? Siz önce taraftar için bir adım atın sonra taraftar size koşarak gelsin. Taraftarın yaptığı çağrıları, taraftarın giremediği yerlerde "3-5 kişinin isteği" diye adlandırırsanız olmaz bu işler. Ayrıca 5 maçta 6 puan hiçbir takım için başarı değildir; bunu da hatırlatmak lazım. Biz şirket taraftarı değil, bir spor kulübünün taraftarıyız.
Yönetimden de atar üzerine atar görüyoruz yandaş basın tarafından. Hala aynı zırvalar: "Biz bu takımı aldığımızda içecek suyumuz yoktu." Tamam, biz buna karşı çıkmıyoruz. Kulübün geldiği ekonomik durum için de minnettarız ama bir yerden sonra olmuyor. Siz bir spor kulubü yönetiyorsunuz şirket değil. Sürekli, ısrarla bu şehrin takıma sahip çıkmadığından bahsediyorsunuz. Yönetiminizde Antalya'nın en saygın firmalarının temsilcileri var. Artık siz de destek bulamıyorsanız kim bulsun?
Son söz de basına. Tepkilerde küfür olmasına karşı çıkmış basından abilerimiz, büyüklerimiz. Ben de tepkilerin küfür ile olmasına karşıyım, sonuçta Antalyaspor için iyi veya kötü mesai harcayan insanlardan bahsediyoruz. Ancak bu küfür mevzusunu bu kadar dillendiren basın mensupları, neden başkanın Bursaspor maçından sonra, kırmızı-beyaz formayı ıslatan futbolculara küfür ettiğine dair bir haber yapmadı? Oldu mu öyle bir olay olmadı mı? Olmadıysa neden yalanlanmadı? Neden tribün içindeki her olumsuz olay haberlere taşınıyor da bunlar haber olarak görülmüyor.
Doğrusuyla, yanlışıyla, eksiğiyle, fazlasıyla görüşlerimizi belirttik. Bu yazdıklarımız, çizdiklerimiz, tribün sıralarında haykırdıklarımız hep safi Antalyaspor sevgisindendir. Ben sanmıyorum ki herhangi bir futbolcu, takım elbiseli yönetici, teknik adam Antalyaspor'u benden daha çok sevsin. Basını, futbolcusu, hocası ve belki de yöneticileri bu takım üzerinden reklam yapıp para kazanıyorlar. Ancak arada bir fark var. Biz hem zaman harcıyoruz hem de para... Ancak hala da diyoruz ki canım feda olsun sana...
Yönetimden de atar üzerine atar görüyoruz yandaş basın tarafından. Hala aynı zırvalar: "Biz bu takımı aldığımızda içecek suyumuz yoktu." Tamam, biz buna karşı çıkmıyoruz. Kulübün geldiği ekonomik durum için de minnettarız ama bir yerden sonra olmuyor. Siz bir spor kulubü yönetiyorsunuz şirket değil. Sürekli, ısrarla bu şehrin takıma sahip çıkmadığından bahsediyorsunuz. Yönetiminizde Antalya'nın en saygın firmalarının temsilcileri var. Artık siz de destek bulamıyorsanız kim bulsun?
Son söz de basına. Tepkilerde küfür olmasına karşı çıkmış basından abilerimiz, büyüklerimiz. Ben de tepkilerin küfür ile olmasına karşıyım, sonuçta Antalyaspor için iyi veya kötü mesai harcayan insanlardan bahsediyoruz. Ancak bu küfür mevzusunu bu kadar dillendiren basın mensupları, neden başkanın Bursaspor maçından sonra, kırmızı-beyaz formayı ıslatan futbolculara küfür ettiğine dair bir haber yapmadı? Oldu mu öyle bir olay olmadı mı? Olmadıysa neden yalanlanmadı? Neden tribün içindeki her olumsuz olay haberlere taşınıyor da bunlar haber olarak görülmüyor.
Doğrusuyla, yanlışıyla, eksiğiyle, fazlasıyla görüşlerimizi belirttik. Bu yazdıklarımız, çizdiklerimiz, tribün sıralarında haykırdıklarımız hep safi Antalyaspor sevgisindendir. Ben sanmıyorum ki herhangi bir futbolcu, takım elbiseli yönetici, teknik adam Antalyaspor'u benden daha çok sevsin. Basını, futbolcusu, hocası ve belki de yöneticileri bu takım üzerinden reklam yapıp para kazanıyorlar. Ancak arada bir fark var. Biz hem zaman harcıyoruz hem de para... Ancak hala da diyoruz ki canım feda olsun sana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.