31 Mayıs 2013

Tek Gerçek Antalyaspor'dur

Geçtiğimiz gün yaşanan istifaların ardından antalyasporum.com bir açıklama yayınlamış, söz konusu açıklama şöyle:

"Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek'e "Kalın, devam edin." demek onlara yapılan en büyük kötülüktür.

Bu kişiler kendi kariyerlerini düşünmeden 5 yıldır yokluklar içinde Antalyaspor'u ligde kalıcı yapıp ekonomik olarak düzlüğe çıkarmışlardır. Artık Antalyaspor sevdalısı farklı kişilerin gelip bu yükü, sorumluluğu almaları gerekmektedir.

Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek, mevcut şartlardan daha iyisini hak etmektedirler. O yüzden kalın, yokluklar içinde kulübü yönetin, bunu da beğenmeyenler olsun, siz yıpranın, yorulun, emek harcayın, zaman harcayın, kendi kariyerlerinizi hiçe sayın demek büyük haksızlıktır.

antalyasporum.com olarak kulübün bulunduğu şartları bilerek küme düşsek dahi Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek ile yola planlı ve programlı devam edilmeli diye yıllardır dile getiriyoruz. Şu anda 5 yıldır büyük fedakarlık yapan bu iki değerli isme ise yokluklar içinde kalın deme lüksümüz yok."

"Mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz nedir?

Bugüne kadar yaptığınız haberleri şöyle bir düşünüp sıralıyoruz ve ortaya kabaca şöyle bir sonuç çıkıyor:

- Kulübün ekonomik anlamda tüm borçları ödenmiş, istikrarı sağlanmış ve hiçbir sıkıntısı yoktu;
- kurumsal açıdan Antalyaspor büyük bir profesyonellik ile yönetilmesi neticesinde artık örnek bir kulüp olmuştu;
- başarı deseniz sakatlıklar, hakem hataları ve türlü şansızlıklar olmasa bu sezon "tarihin en iyi sezonu" olacaktı;
- taraftar deseniz sezon başında kombine rekorları kırılmış, sezon içerisinde de hasılat rekorları kırılmıştı;
- takım deseniz Antalyaspor yükselen bir değer olarak her futbolcunun gelmek için can attığı bir kulüp olmuştu.

Bu maddeler gibi daha birçok madde sayabiliriz aslında ama sizin yaptığınız haberlere göre Antalyaspor'da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu göstermek için yukarıda saydığımız kadarı bile yeterli olacaktır diye düşünüyoruz. Sorumuz da şu: Madem Antalyaspor'da her şey güllük gülistanlık ise "mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz nedir?

Bu "mevcut şartlar" taraftarın Akıncıoğlu ve Özdilek'e yönelttiği eleştiriler zaten olamaz. Çünkü yine sizin yaptığınız haberlere göre Akıncıoğlu ve Özdilek'i eleştirenler Antalyaspor'u kendi çıkarları için kullanmak isteyen belli bir azınlıktı ve bu azınlığa rağmen "gerçek Antalyasporlu" kişiler ise Akıncıoğlu ve Özdilek'in arkasında durmaya devam ediyordu. Bu yüzden "mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz bu da olamaz.

Gerçekten merak etmekteyiz. Dün güllük gülistanlık tablolar çizmeye çalışıp duran sizi bugün bu kısacık açıklamada iki kez "...yokluklar içinde kulübü yönetin..." gibi ifadeler kullanmaya iten ve arkasına sığındığınız bu "mevcut şartlar" nedir diye? Kaldı ki her ne şart altında olursa olsun Antalyaspor'da başkan veya teknik direktör olmak büyük bir onur olduğunu unutmamak gerekir. Bu onurun kıymeti de her an bilinmelidir.

Hiç kimse Antalyaspor'dan daha büyük değildir!

Akıncıoğlu ve Özdilek'in "mevcut şartlar"dan daha iyisini hak ettiğini yazmışsınız, hızınızı alamayıp onlara kalın deme lüksümüzün olmadığını yazmışsınız. "Mevcut şartlar" konusunda şimdilik yeterli soruyu sorduk, "mevcut şartların daha iyisi" size kalsın. Ancak bu sefer de "lüks" kelimesine takıldık.

Kimseye kal demek gibi bir derdimiz yok ama sizin yazdığınız haberlere göre bu 5 yılda Antalyaspor çok büyük kurumsal değer kazandı ama bu Antalyaspor için Mehmet Özdilek'e kal demek "lüks" mü oluyor? kelimesini pek anlamadık. Mehmet Özdilek'e kal demek gibi bir derdimiz zaten yok ama Mehmet Özdilek, Antalyaspor için lüks müdür? Türk Dil Kurumu sözlüğünde "lüks" sözcüğünün karşısında yazan kelimeler: şatafatlı, aşırı, fazla... Teknik direktörlük kariyerine baktığımızda milli takımdaki rezalet ile dibe vuran, Antalyaspor'daki 5 sezon dışında teknik direktörlük tecrübesi neredeyse bulunmayan Mehmet Özdilek hangi ara Antalyaspor'a fazla gelir oldu?

Birilerine yaranmak uğruna Antalyaspor'u bu şekilde küçük düşürmekten siz utanmıyorsanız bile biz sizin adınıza utanıyoruz. Tam bu noktada şunları hatırlatmamızda da fayda var sanırım. Kişiler gelir geçer, Antalyaspor ise baki kalır. Dolayısıyla aslolan da her zaman her şeyin en iyisini hak eden de sadece Antalyaspor'dur. Kimse Antalyaspor'dan daha büyük değildir. Antalyaspor'u karşılıksız seven bizler için değil Özdilek, feriştahı gelse bu böyledir.

Antalyaspor için emek ve zaman harcamanın nesi garip?

Yazının şu bölümü de hayli ilginç: "...siz yıpranın, yorulun, emek harcayın, zaman harcayın, kendi kariyerlerinizi hiçe sayın..."

Yıpranmak mı? Tek bir deplasmana gidebilmek uğruna bir haftayı sadece kuru ekmekle geçiren Antalyasporlu üniversite öğrencisi yıpranmıyor ama Antalyaspor'dan kim bilir kaç lira maaş alan Mehmet Özdilek yıpranıyor, öyle mi? Maç günleri patronundan izin almak için bin takla atan Antalyasporlu emekçi yıpranmıyor ama Antalyaspor sayesinde daha fazla itibar ve prestij kazanan Hasan Akıncıoğlu yıpranıyor, öyle mi? Ne diyelim ki? Yüreğimiz burkuldu vallahi.

Bir de "kendi kariyerlerinizi hiçe sayma" meselesi var tabii. Örneğin Mehmet Özdilek, Antalyaspor teknik direktörlüğünü yaparak hangi kariyerini hiçe sayıyor? Zahmet olmazsa bize açıklayabilir misiniz? Beşiktaş'a tüzük yazma kariyerini mi hiçe sayıyor?

Gelelim söz konusu açıklamanın saçmalıkta zirve yaptığı kısma: "...emek harcayın, zaman harcayın..." Bu kısım hakkında söyleyeceklerimizi çok uzatmayacağız. Sadece soruyoruz: Antalyaspor için emek ve zaman harcamanın nesi garip Allah aşkına? Antalyaspor için emek harcamak kendisine zor gelen veya Antalyaspor için zaman harcamaktan şikayetçi olan varsa buyursunlar ve yolları açık olsun.

Bizler Antalya aşığı ve Antalyaspor sevdalısı olarak bu arma için harcadığımız her emekten her saniyeden sadece şeref duyarız ve bu armayı her şeyden üstün tutarız. Bizim gibi düşünen tüm renktaşlarımıza selam olsun.







 

28 Mayıs 2013

Günün 2. İstifası: Mehmet Özdilek

Hasan Akıncıoğlu'nun ardından Mehmet Özdilek de istifasını açıkladı ve işler ilginç bir hal aldı. Biz de dahil son dönemde istifa çağırısı yapan Antalyaspor taraftarlarına "Sezon sonunda Akıncıoğlu ve Özdilek aynı gün istifa edecek." deseler alaycı alaycı epey bir gülerdik herhalde o cümleyi kuran kişiye ama bugün gerçekleşen durum tam da bu...


Akıncıoğlu'nun istifasının ardından Küheylan belli başlı senaryoları zaten yazmış, hepsi de olası senaryolar ama Özdilek'in istifası yukarıda da belirttiğim gibi işi daha ilginç bir hale getirdi. Bu istifayla Akıncıoğlu'nun da geri dönmeyeceği bana göre kesinleşti ve bu bir devrin tam anlamıyla kapandığı anlamına geliyor.

Şu an olaya ilişkin ilk izlenimlerimizi olabildiğince aktarmaya çalışıyoruz; çünkü nedir veya ne değildir şeklinde bir değerlendirme yapmak şu an için pek mümkün değil. Zaten hali hazırda "ailevi sebepler" nedeniyle istifa ettiğini açıklayan Akıncıoğlu'nun ardından Özdilek'in de istifa etmesi kafaları karıştırmak için yeterli iken ortalığın biraz yatışmasını beklemekte fayda var.

Antalyaspor taraftarı için en büyük yanılgı bu istifaları zafer olarak görmek olur. Bu istifalar bir zafer değil, bir şans ve bu şansı iyi değerlendirmek için uğraşmak zamanıdır şimdi...Bu bağlamda şu an için bu istifalara sevinmek yerine temkinli olalım ve kapanan bu devrin etkisinden bir an önce çıkıp yeni dönem için plan ve önerileri oluşturmaya başlayalım. Yeni dönemi taraftarın da aktif bir katılımı ile şekillendirebilirsek Antalyaspor için her şey daha güzel olacaktır. Gerekli değerlendirmeleri de bazı şeyler netleştikçe zaten yaparız.

Camiamıza hayırlı olsun.




 

Hasan Akıncıoğlu Bırakıyor mu?

Bugün yapılan basın toplantısında Akıncıoğlu bomba gibi bir açıklama yaptı: "14 Haziran'da aday olmayacağım."


Haberin Twitter'a düşmesi ile herkesin ilk tepkisi mutluluk oldu tabii ki. Zira özellikle spor kulübü yönetimi ve taraftar ilişkisi bakımından memnuniyetsizliğimiz dillere destan bir hal almıştı. Ancak biraz zaman geçip düşünmeye başlayınca herkesin aklına o kadar çok olasılık gelmeye başladı ki...

Bunlar arasında öne çıkan senaryolar "Antalyaspor'da reklamını yaptı, şimdi sıra siyasette olabilir mi?", "Ben bırakacağımı açıkladım ama kimse takıma sahip çıkmadı diyerek tekrar başkanlığa döner mi?" şeklinde... Benim görüşüme göre ikinci senaryo daha makul gözüküyor. Daha 3 gün önce "5 yıllık yeni planlama yaptık." diyen başkanın 3 gün sonra başkanlığı bırakıyorum açıklamasına ne kadar güvenilebilir ki? Ancak toplantıdan gelen haberlere göre Akıncıoğlu "Başka aday çıkmasa dahi geri gelmeyeceğim." demiş ama buna da ne kadar güvenebiliriz orası meçhul.

Bugünlerde gündemi yakından takip etmek lazım, Antalyaspor camiasının önde gelenlerinden bakalım ne gibi açıklamalar gelecek. Ona göre 14 Haziran'ı yavaş yavaş kafamızda canlandırabiliriz belki...




 

Ömer Şişmanoğlu Karmaşası

Son günlerde iç transferde bir hareketlilik yaşandı ve 4 isimle sözleşme imzalandığı açıklandı: Tita, Musa Nizam, Murat Duruer ve Ömer Şişmanoğlu...

Bilindiği üzere Kayserispor'la geçtiğimiz sezon yapılan 1+4 yıllık anlaşma gereği Ömer'in satın alma opsiyonu bizdeydi. Ulusal basında da yer alan haberlere göre Antalyaspor tarafından bu satın alma opsiyonu resmen kullanılmış ve anlaşmada belirtilen 500 bin Euro ödenilerek 3 yıllık ön protokol imzalanılmıştı. Bu haberlerle birlikte işler yolunda gidiyor derken pazar günü Ömer Şişmanoğlu'nun attığı tweetler rüzgarı tersine çevirmeye yetti. Ömer söz konusu haberlerin yalan olduğuna dair ilk sinyalleri cuma günü vermeye başladı, pazar günü ise esaslı bombayı patlattı.


Bu tweetler üzerine ortalık yine karıştı. Bugüne geldiğimizde ise Ömer attığı o tweetleri sildi. Ancak kafalarda birçok soru işareti kaldı. Her şeyden önce yönetim acaba bir balon haber ortaya attı da sonra sus payı vermek için Ömer'e yeni tekliflerle mi gitti? Eğer öyle bir şey yok ve anlaşma sağlandıysa Ömer bu tweetleri nasıl atabildi?

Sorunun kimde olabileceğini düşünürken Yalçın Ayhan konusu akıllara geliverdi. Çünkü zamanında Yalçın'la ilgili olarak da benzer ön protokol haberleri çıkmış ama sonrasında Yalçın Gaziantepspor'a transfer olmuştu. Bu olayın ardından taraftar da dahil olmak üzere Antalyaspor cephesinden büyük bir tepki gören Yalçın "İmza attığımı kanıtlasınlar futbolu bırakırım." şeklinde açıklamalarda bulunmuş ama yönetimden herhangi bir karşı açıklama gelmemişti. Ömer olayıyla birlikte uzun zamandır yüklendiğimiz Yalçın için bile "Acaba?" soruları geldi aklımıza.

Olayda sorun çıkaran taraf Ömer ise bu defa da kendi kendime "Acaba futbolcuları biz mi çok şımartıyoruz?" diye düşünüyorum. Orduspor maçında Ömer'in hocasını desteklemek için tribüne karşı takındığı tutum malum. Biz ona rağmen "Hocasını savunması normal." diyerek ona çok büyük tepki göstermedik. Ne de olsa Antalyaspor için emeği büyük ve tribünler olarak da seviyoruz onu...

Ancak attığı bu "bol ünlemli" tweetleri sanki birilerinin gözüne bazı şeyleri sokmak istermişcesine ve sanki biraz da şımarıklık yapıyormuş gibi duruyor. Ömer Şişmanoğlu'nu çok seviyoruz ancak şımarıklığa yer yok. Kişilere olan sevgimiz asla Antalyaspor sevgisinden daha büyük olamaz. Yoksa bizim tribünde bir söz vardır: Herkesin Anamur'a kadar yolu var.

Bu süreçte ya yönetim bu olay hakkında bizleri düzgünce aydınlatmalı ya da Ömer Şişmanoğlu yarım ağızlı tweetler yerine olayı daha net bir şekilde ifade etmeli. Bu doğrultuda eğer aradaki sorun çözülebilecek bir şeyse bu sorun bir an önce çözülüp yönetim ile Ömer anlaşmalı ve sevdiğimiz bu isim Antalya'da kalmalı.




 

25 Mayıs 2013

Süper Lig'in Sol Ayağı Lamine Diarra

Tribündergi'de denk geldiğim Star kaynaklı habere göre Fstats, futbolcuların bu sezonki Süper Lig performanslarına göre 2012-2013 sezonunun kusursuz futbolcusunu oluşturmuş.

Bu kusursuz futbolcunun sol ayağını oluşturan isim ise Antalyasporlu Lamine Diarra... Süper Lig'de bu sezon toplam 13 golü bulunan Diarra, bu 13 golün 9'unu sol ayağıyla atmış ve Süper Lig'in sol ayakla en çok gol atan ismi olmayı başarmış.





 

Bir Meşale de Sen Yak!

Bu etkinliğin ilki geçtiğimiz sezon içerisinde takıma destek vermek ve takımı motive etmek amacıyla gerçekleştirilmişti. Antalyasporlu taraftarlar Cumhuriyet Meydanı'ndan başlayıp Antalyaspor Tesisleri'nde son bulan yaklaşık 4 kilometrelik bir güzergahı bayraklar, besteler, meşaleler eşliğinde coşkuyla yürümüştü. Tribünlerdeki bölünmüşlük sebebiyle organize olmakta genellikle sıkıntı yaşadığımız düşünülürse bu yürüyüş oldukça başarılı bir yürüyüş olmuştu.

Şimdi bu yürüyüşü çok daha organize bir şekilde tekrarlama zamanı... 7 Temmuz pazar günü saat 19.00'da buluşuyoruz. Buluşma yeri şu an için kesinleşmedi ama şu an için yat limanı, varyant, Yalım (Falez) Park gibi öneriler şu an tartışılmakta... Eğer sizlerin de yer konusunda veya etkinlikle ilgili herhangi bir önerisi varsa yorum kısmına veya etkinliğin Facebook sayfasına yazabilirsiniz.

Bu arada geçen seferki yürüyüş ile ilgili bir konuya da değinmeden edemeyeceğim. Yürüyüşün tüm güzelliğine rağmen yönetim tarafından "Bu yürüyüş destek değil, protesto yürüyüşüydü." gibi çirkin iddialar ortaya atılmıştı. (Bu iddialara cevaben yazdığımız yazı için: http://07harfli.blogspot.com/2012/11/yuruyus-ile-ilgili-iddialar.html) 7 Temmuz'daki yürüyüşün böyle çirkin iddialara malzeme olmaması için bu yürüyüşün amacını şimdiden açıklayalım.

Mardan'da şehir merkezinden uzaklık, Akdeniz Üniversitesi'nde yanlış politikalarla kentteki Antalyasporluluk bilinci son yıllarda ciddi bir darbe aldı. Bu yürüyüşün en önemli amacı Antalya ile Antalyaspor'u bütünleştirerek kentteki Antalyasporluluk bilincini artırabilmek... Bir diğer amaç ise yeni sezon öncesinde taraftarın kaynaşmasını sağlamak, Antalyaspor camiasına moral ve motivasyon sağlayabilmektir. Bunun gibi daha birçok amaç sıralanabilir ama Antalya'nın ve Antalyaspor'un yararına olan amaçlar dışında hiçbir amaç olamaz.

Gelin siz de Antalya için, Antalyaspor için 7 Temmuz günü bu etkinlikteki yerinizi alın. Ailenizi, çocuğunuzu, eşinizi, dostunuzu, kardeşinizi, komşunuzu alıp bize katılın. Sizlerin de katılımıyla sokakları daha da yüksek sesle Antalya diye inletelim, sıcak temmuz gecesini daha da kırmızıya boyayalım. Bu çağrımız tüm Antalya aşıklarına, tüm Antalyaspor sevdalılarınadır.




Ayrıntılı bilgi edinmek ve gelişmeleri takip etmek için Facebook etkinlik sayfası:




 

24 Mayıs 2013

2012-2013 Sezon Değerlendirme Anketi

Bir sezon daha sona erdi. 07harfli blog olarak biz de sezon değerlendirmelerine artık yavaş yavaş başlayalım istiyoruz.

Bugüne kadar sezon değerlendirmelerini genellikle kendi görüşlerimizi yazarak sizlerle paylaştık. Sadece geçtiğimiz sezonun devre arasında "7 Antalyasporlu'ya sorduk" adı altında bir yazı dizisi hazırlayarak soru-cevap şeklinde bir sezon değerlendirmesi yapmıştık.

Ancak gönlümüz her zaman daha çok Antalyasporlu'nun görüşlerini yansıtabileceğimiz bir sezon değerlendirmesi yapmaktan yanaydı. Bu amaçla bu sezon sonunda sizler için bir anket hazırladık:

Anketi doldurmak 2 dakika gibi bir süre alıyor. Bu 2 dakikayı bize çok görmeyip anketi doldurarak değerli görüşlerinizi bizimle paylaşacağınızı umuyoruz. Tabii bir de anketi tanıdığınız Antalyasporlularla da paylaşarak daha çok Antalyasporlu'nun görüşünü almamıza yardımcı olursanız bizi çok daha mutlu etmiş olursunuz.






 

20 Mayıs 2013

STSL 34. Hafta | "Gerçek Antalyasporlular" Nerede?

İyisiyle kötüsüyle bir sezon daha geride kaldı. Bu yazı da 2012-2013 sezonun son maç yazısı... Biliyorsunuz son birkaç haftadır maç yazılarında futbol yazmıyoruz. Bunun sebebini bu yazıda biraz daha açalım.

Elimizden geldiğince futbol yazmaya çalıştık ama bu hiçbir şeyi değiştirmedi, her maç aynı hataları izlemeye devam ettik. Üstelik bu hataların sahibi övgülerle göklere çıkarılırken bizler "sahte Antalyasporlu" ilan ediliyorduk. Madem öyle diyerek futbolu bir kenara bıraktık ve maç yazılarında futboldan çok daha iyi bildiğimiz tribün üzerine yazmaya, tribünlerin gündemini aktarmaya başladık. Bu son yazıda da yine bu şekilde devam edelim ve tribün yazalım.

İç saha maçlarında her hafta güçlenerek yükselen istifa sesleri artık hepimizin malumu... Ancak bu istifa olayında şöyle ilginç bir durum yaşanıyordu. Başta kale arkası tribün ile açık tribünün belli bir kısmı olmak üzere tribünler "İstifa" diye bağırdıkça kapalı tribünden de bu tribünlere karşı bir protesto oluyor; kapalı tribün Akıncıoğlu yönetimi ve Mehmet Özdilek'e sahip çıkıyordu.

Malum site önderliğinde gerçekleştirilen operasyon neticesinde kapalı tribündekiler gerçek Antalyasporlu olurken biz ise menfaatleri uğruna Antalyaspor'u kullanılan çıkarcılar oluveriyorduk. Antalyaspor'un başarısızlığı ile seviniyor, başarısında ise kahroluyorduk sözde...

Eskişehir maçında alınacak 3 puan ile Antalyaspor ligi 50 puan ile tamamlayacak ve tarihinin en yüksek puanına ulaşarak rekor kıracaktı. İşte bizler bu başarıyı istemiyor ve kulübün istikrarına göz dikerek bu başarısızlığa engel olmaya çalışıyorduk.


Tüm bu bilgiler ışığında soralım. Böylesine tarihi bir başarının arifesi olan Eskişehir deplasmanı için armanın peşinden gidenler kimdi? Akıncıoğlu ve Mehmet Özdilek'e sahip çıkan kapalı tribündekiler mi, yoksa malum sitenin sahte Antalyasporlu diyerek karalamaya çalıştığı yıllardır "Sadece Antalyaspor" diyen taraftar mı?

Bu soruyu malum site de yanıtlayabilir, malum site tarafından "gerçek Antalyasporlu" olarak lanse edilen ve taraftarın tepkisine tepki gösteren kişilerden herhangi biri de... Fark etmez, serbest. Belki de bizim aklımız yetmiyordur bu sorunun mantıklı bir yanıtını bulmaya ama sizce de ilginç değil mi? Antalyaspor'un başarısını isteyenler "tarihi bir başarı" için bile Eskişehir'de takımın yanında yer almazken Antalyaspor'un başarısızlığı isteyenler Eskişehir'e gidiyor armanın peşinden... Diğer her deplasmanda olduğu gibi...


Öncelikle dönüş yolunda olan renktaşlarımıza hayırlı yolculuklar diliyoruz ve sezonun bu son maç yazısını daha sezon başlamadan önce yazdığımız "2012-2013 Sezonu Başlarken" başlıklı yazıdan bir bölümle bitiriyoruz:

"Yönetim taraftarının bu duruşuna saygı gösterip gerekli adımları atana kadar yönetimle bu konu üzerindeki mücadelemiz devam edecek. Yalnız yönetimle aramızdaki gerilimden bahsederken şunu da belirtmek gerekir. Bu gerilim sadece yönetim ile taraftar arasındadır; Antalyaspor taraftarları olarak takımımızın her türlü yanındayız. Belki bu sezon iç saha maçlarında statta yanlarında olamayacağız ama deplasmanlar hala bizim... Ve her sezon olduğu gibi onların sevinci sevincimiz, üzüntüsü de üzüntümüz olmaya devam edecek."



Not: İlk fotoğraf Tribün Günlüğü'nün Facebook sayfasından alınmıştır.


 

19 Mayıs 2013

19 Mayıs

19 Mayıs...

Zafere giden zorlu yolda atılan ilk adım...

Zafer derken unutulmamalıdır ki hiçbir zafer bir son değildir, aksine her zafer yeni bir başlangıçtır. Dolayısıyla 19 Mayıs 1919 günü atılan ilk adım ile başlayan bu yürüyüş hiçbir zaman son bulmayacak. Her zaman ileriye, en ileriye doğru devam edecek. Gençler olarak bizler de bu yoldan hiçbir zaman ayrılmayacağız. "Yurtta barış, dünyada barış!" şiarıyla; insanca yaşamanın ve yaşatmanın onuruyla; adalet, eşitlik ve özgürlük inancıyla bu yolda yürüyeceğiz.

Bu düşüncelerle Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı, sevgi ve özlemle anıyor; Gençlik ve Spor Bayramı'nı içtenlikle kutluyoruz.





 

17 Mayıs 2013

Vefasızlık Yalanları

Antalyaspor'un tribünlerinden yetişmiş iş adamı Hakan İrban, geçtiğimiz haftalarda Antalyaspor yönetim kuruluna girmiş ve taraftardan sorumlu yönetici olmuştu.

Hakan İrban ilk iş olarak Antalyaspor'da önde gelen taraftarları ve blog sahiplerini aradı. Destek istedi. "Yanlışları birlikte çözelim, daha iyi bir Antalyaspor için her zaman iletişime açığız, Antalyaspor hepimizin..." dedi. Konuştuğu herkes Hakan İrban'a teşekkür edip "Destekleyeceğiz." dediler.

Ancak görülen o ki vefasızlık almış başını gitmiş. Hakan İrban gibi değerli bir kişiye bile saygısızlık, vefasızlık yapılıyor olması üzüntü verici... Hakan İrban'a söylediklerini unutanlar, beraber fotoğraf çektirenler bugün Antalyaspor kulübündeki istikrarlı yapıyı bozmak için çaba sarf ediyorlar.

Amaç daha iyi bir Antalyaspor için birliktelik, çözüm değil; uzatılan eli umursamadan yakıp yıkmakmış. Yazık...

•   •   •

Geçtiğimiz hafta malum site tarafından bizlere yöneltilen suçlama böyleydi. Suçlamalarda saygısızlık ve vefasızlık gibi ithamların yanı sıra amacımızın yapmak değil yıkmak olduğu iddia edilmiş. Hal böyleyken Hakan İrban ile konuştuklarımız doğrultusunda suçlamalara karşı birkaç söz etmekte fayda görüyoruz.

Hakan İrban göreve geldikten sonra diğer birçok ismi aradığı gibi Küheylan ve beni de aradı. Bu aramanın ardından görüşlerimizi bir yazıyla sizlerle paylaşmıştık. Okumak isteyenler yazıya bu linkten ulaşabilir: http://07harfli.blogspot.com/2013/04/yeni-umut-hakan-irban.html Ancak yazıyı okumadan bile Hakan İrban'ın göreve gelişi ve bizleri araması hakkındaki görüşlerimizi yazının başlığından anlayabilirsiniz: "Yeni Umut Hakan İrban"

O günkü yazıyı bugün yazıyor olsak yine aynı satırları yazardık. Çünkü düşüncelerimizde herhangi bir değişiklik söz konusu değil ve Hakan İrban ile ilgili aynı umudu bugün de taşıyoruz. Bu düşüncelerimize rağmen suçlamalarda iddia edildiği gibi Hakan İrban'a nasıl bir "saygısızlık" ve "vefasızlık" yapmış olabiliriz?

Bu soruya bulabildiğimiz tek yanıt gördüğümüz yanlışları yazmaya devam etmemiz... Ancak Hakan İrban'ın bizden "Susun, yazmayın..." gibi bir talebi olmadı ki... Aksine bizden talebi "Antalyaspor'un sorunları hakkında konuşalım, bu sorunlara birlikte çözüm arayalım." idi. Hakan İrban'dan gelen çağrıya yönelik somut adımlarımızı 07harfli Blog olarak sezon bittikten sonra ilk fırsatta hazırlıklarımızı tamamlayarak atacağız. Yıkmak için değil, yapmak için...

Yani bizlerin Hakan İrban'la şu an hiçbir sorunumuz yok. Ancak yeri gelmişken Hakan İrban konusu üzerinden bu suçlamaları yapanlar için bir noktayı aydınlatmadan geçmeyelim: Yukarıda bahsettiğim gibi bir olayda eğer birisi bize "Gördüğünüz bir yanlışı görmezden gelin." derse biz o yanlışı yazmak için çok daha hevesleniriz. Bizim için başka türlüsü düşünülemez. Ancak kendi çıkarları uğruna son yıllardaki onlarca yanlışı görmezden gelip susanların bizim bu tavrımızı anlamasını beklemiyoruz elbette...

Yazıyı bitirmeden evvel bir de bizleri vefasızlıkla suçlayanlar için vefasızlığın tanımını yapalım. Vefasızlık; zamanında yapılan çalışmalara fotoğraflarıyla, yazılarıyla destek veren; düzenlenen etkinliklerde canla başla çalışan onlarca insana bugün "sahte Antalyasporlu" damgası vurmaya çalışmaktır. Asıl buna yazık!




 

STSL 33. Hafta | Ömer'den Bir Gol Bir Tepki

33. haftada rakip küme düşmesi kesinleşen Orduspor'du. Maçın büyük bir bölümünü 10 kişi oynayan rakip karşısında Ömer Şişmanoğlu'nun attığı golle maçtan 1-0'lık skorla galip ayrıldık. Bildiğiniz üzere son birkaç haftadır maç yazılarında futbol yazmıyoruz. Dolayısıyla bu maç yazısında da futbola değinmeden bu maçtan geriye kalan dikkat çekici olayları paylaşacağız.

Elbette ki bu maçın da en dikkat çekici olayı istifa sesleriydi. Tribünlerde uzun süredir istifa sesleri yükseliyordu ama bu sesin görsel olarak tribüne yansımamış olması büyük bir eksiklikti. Neyse ki bu maçta Grup 1966 hazırladığı pankartlarla bu eksikliği giderdi.



Attığı golden sonra Ömer Şişmanoğlu'nun Mehmet Özdilek'i işaret ederek tribünlere gösterdiği tepki de maçtan geriye kalan dikkat çekici bir diğer olaydı. Ömer'in hocasına sahip çıkmasını yadırgamıyorum ama anlaşılan o ki Ömer'in fark etmediği bazı gerçekler var. Çünkü bu tribünler istifa diye bağırırken Ömer'e sahip çıkıyor aslında. Bazı oyuncular sıfır performansla haftalarca ilk 11 başlayabilirken Ömer Şişmanoğlu sadece 10 dakika forma giymeyi hak ettiğini düşüyorsa diyecek sözümüz yok ama biz daha fazlasını hak ettiğini düşünüyoruz.

Kaldı ki Ömer bu tepkisinin ardından bu tepkisine neden olarak "Biz bir aileyiz." açıklaması yapmış. İşte sorunlardan biri de bu zaten... Antalyaspor taraftarı bu ailenin bir üyesi, hatta en değişmez üyesi iken bugün birileri tarafından üvey evlat muamelesine maruz bırakılıyor. Burada yanlış bir şey yok mu? Bu yazdıklarımı da göz önünde bulundurarak Ömer'in bu tepkisini bir kez daha gözden geçirmesini umuyorum. Çünkü Ömer tepki gösterdiği bu tribünlerce en sevilen isimlerden birisi ama tribünlerle biraz empati kurmasında fayda var gibi görünüyor.





 

11 Mayıs 2013

Yine Bazı Antalyasporlular


Artık yeter! antalyasporum.com'un sahibi olan ve zamanında bizim de iyi ilişkilerimizin bulunduğu Murat Duymuş, yönetimi eleştirmeye başladığımız ilk andan itibaren bizimle tüm ilişkisini kesmiştir. Son iki yıldır yönetim ve Mehmet Özdilek hakkında tek bir eleştiri yazısı yazmamış olması da sanırım neden böyle bir tavır takındığını anlamak için yeterlidir. Biz de en sonunda "Sevgimizin zaten tükendiği insanlara karşı saygımız da tükenmiştir." açıklamasını yapmıştık.

Site yöneticisi Murat Duymuş, iki senedir yönetime ve Mehmet Özdilek'e toz kondurtmazken "bazı Antalyasporlular", "3-5 sahte Antalyasporlu" diyerek bizim yaptığımız çoğu işi gündeme taşıyor. Biz şu anda onun 2 senedir isimlendiremediği kişilerin bir kısmını 12 saat gibi bir süre içinde toplamaya çalıştık.

Aşağıda ismini yazdığımız tüm Antalyasporlular bugün oynanacak Orduspor maçında "Şifo istifa!" diyecek olan insanlardır. Bilmelisiniz ki sizin yalanlarıza karşı duran ama bu listede yer almayan daha nice Antalyasporlu var ve tüm bu isimler Murat Duymuş'un internet sitesinin Facebook hesabında yorum yapanlar veya tweetlerini RT edenler gibi çift takımlı değil, sadece Antalyasporlulardır. Ayrıca bu isimlerin yazılmasını hepsi kendisi istemiştir, kimseye bu konuda bir baskı yapılmamıştır.

Kamuoyuna duyurulur. Bu listede adı yazılı olan insanlar basının hedef gösterdiği ama bir türlü isimlendiremediği gibi 3-5 kişi değildir. Biz kim olduğumuzu her zaman söylüyoruz, şimdi kim olduğumuzu illa ki birilerinin gözlerine sokmamız gerekiyorsa işte onu da yapıyoruz.

Murat Duymuş'a duyurulur. 3 sene önce kendi yaptığın Antalyaspor Gönüllüleri Listesi'ni aç da bir bak ve bu isimleri o listedekilerle karşılaştır. Bugün sahte dediğin, "Antalyaspor kombinesi almıyor." dediğin insanların isimleri ile o listedeki isimler ne kadar tanıdık gelecek bir bak. Azıcık utanman varsa yüzün kızaracaktır.

12 saat içerisinde bize ulaşan, bugün stadyumda "Şifo İstifa!" diye bağıracağını dile getiren Antalyasporlular:

Abdurrahman Avdanlıoğlu • Abdurrahman Kamaç • Ahmet Bülbül • Ahmet Rauf Özkul • Ali Demir • Alim Çetinkaya • Ali Özenç • Alper Aydınlık • Alper Kırbaş • Aran Mehmet Yanar • Aykut Gk • Aykut Kahvecioğlu • Bahadır Celep • Barış Büyük • Barış Günel • Batuhan Çimentepe • Berk Çoraylı • Burak Celep • Burak Çakmak • Bülent Güvenç • Can Akarsu • Can Atlı • Celalettin Akbulut • Çağlar Kozcalı • Çağlayan Yanar • Deniz Taylan Günaltay • Doğan Şahin • Durali Altun • Eda Genç • Emrah Güler • Emre Oğuz Baycın • Emre Yetim • Emre Yiğit • Ercan Girenizli • Ercan Göksel • Erdal Özdemir • Eren İnal • Ersan Göbelek • Ertuğrul Ercan • Ertunç Özenç • Furkan Turan • Gökhan Karacan • Görkem Ayan • Görkem Karakoyun • Güney Gök • Gürbey Erbay • Hakan Demiratar • Hakan Girgin • Hakan Küsken • Hamdi Ece • Hasan Antalya • Hasan Dağaşan • Hasan Küçük • Hasan Sarı • Hasan Tayfun Karakoca • Hüseyin Canbolat • Hüsnü Alp • İbrahim Kasapoğlu • İlker Özgör • İsmail Aktaş • Kadir Duran • Kadir Vural • Kazım Doğan • Kenan Kemaneler • Mahir Altıntaş • Mehmet Alp • Mehmet Atik • Mehmet Daşlıova • Mehmet Ercan • Mehmet Erhan Üras • Mehmet İnan • Mehmet Karadeniz • Mehmet Küheylan • Memet Yiğit • Metin Çelik • Mevlüt Toklu • Murat Şimşek • Musa Taşdemir • Mustafa Anıl Akıncı • Mustafa Yalçın • Nevzat Aytekin • Nursel Uysal • Oğuz Güler • Oğuzhan Olgaç • Okan Uyar • Onur Cankurtaran • Ozan Demir • Özkan Türkmen • Özler Öztürk • Recep Küçükkaya • Remzi Özdaş • Rıdvan Redsoldiers • Rıza Şahin • Sadullah Karatoy • Sedat Ateşçi • Serbay Şahin • Serdar Çetin • Serdar Gökçe • Serden Erol • Serhat Gökçe • Serkan Dönmez • Serkan Kasapoğlu • Servet Kavak • Sinan Kılıç • Soner Şişkolu • Süleyman Kamış • Süleyman Manay • Süleyman Özgün Yılmaz • Süleyman Öztekin • Şener Dede • Şükrü Aydoğdu • Şükrü Çalışkan • Şükrü Kara • Tamer Alar • Tevfik Yıldız • Ulaş Kalkan • Umut Ercan • Utkan Ozan Kurter • Utku Taşkın • Ünal Aydın • Veysel Yılmaz • Yavuz Sarı Çobanoğlu • Yener Akgün • Yılmaz Yıldız • Yusuf Dursun • Zeki Canitez




 

10 Mayıs 2013

Yolculuk Mu Var Şifo?

Antalyasporlu taraftarlar arasında son birkaç gündür konuşulan bir iddia var. Bu iddiaya göre Mehmet Özdilek Antalyaspor-Orduspor maçına çıkmayacak ve transfer için yurt dışına gidecekmiş. Böyle bir olayın yaşanıp yaşanmayacağını ancak yarın öğrenebileceğiz. Bu yüzden şimdilik bu konuda kesin cümleler yazmamayı tercih ediyor ama bu iddiaların gerçekleşme olasılığını da göz ardı etmeyerek düşüncelerimizin bir kısmını sizlerle paylaşmakta fayda görüyoruz.

Bir teknik direktörün lig devam ederken bir maç günü sırf transfer için yurt dışına gitmesi kulağa pek mantıklı gelmiyor. Söz konusu Mehmet Özdilek olsa bile... Hadi bir anlığına böyle bir olayın mantıklı olduğunu varsayalım, o zaman da akla gelen ilk soru şu oluyor: Bu transfer nasıl bir transfer olmalı ki bir teknik direktörü görev yaptığı kulübün maçı varken kendi ayağına kadar getirtebilsin?

İddialara göre Özdilek'in gideceği ülkenin İngiltere olduğu söyleniyor. İngiltere'de yarın oynanacak maçlara baktığımızda iki maç var. İlki Aston Villa ile Chelsea'nin karşılaşacağı Premier Lig 37. hafta maçı, diğeri ise Manchester City ile Wigan Athletic'in karşılaşacağı FA Cup Final maçı...

Ha "Neden sadece yarın maçı olanlara bakıyorsun ki?" diyebilirsiniz. Hemen nedenimi açıklayayım. Görüşme için gidilecek olsaydı bu görüşmenin zamanını Antalyaspor-Orduspor maçına denk gelmeyecek şekilde ayarlanırdı. Kendi maçına çıkmayıp yurt dışına gidilecekse demek ki izlemek için gidilecek diye tahmin ettiğim için sadece yarın maçı olanlara bakıyorum.

Transfer olasılığı üzerine şimdilik yazabileceklerim bu kadar. Ancak bu iddia ile birlikte Antalyasporlu taraftarın aklını karıştıran bir olasılık daha var. Malum yarınki Beşiktaş-Gençlerbirliği maçı İnönü'deki son maç olacak ve bu maçın başlama saati Antalyaspor-Orduspor maçının başlama saati ile aynı... Acaba Özdilek transfer bahanesi ile Orduspor maçına çıkmayıp Beşiktaş'ın İnönü'ye veda maçına gider mi? Açıkçası bu olasılık transfer olasılığına göre akla çok daha yatkın ama şurası da kesin ki çok daha büyük bir rezalete sebep olacaktır.

Yazının en başında da belirttiğim gibi bunlar şu an için bir iddia... Dolayısıyla kimseyi bir itham altında bırakmamaya özen göstererek olasılıklar üzerine birkaç satır yazdım ki eğer Özdilek'in gerçekten böyle bir niyeti varsa taraftarın bu konudaki düşünceleri de şimdiden bilinsin diye. Ancak umalım ki yarın böyle bir olay hiç yaşanmasın.




 

07 Mayıs 2013

Topunuz İstifa Edin

Antalyaspor yönetimi ve basını gün geçtikçe haddini aşmaya devam ediyor. Elbette kendini savunacaksın, ancak yalan dolanla bu işler yürümez. Çok kişiye saygımız vardı sevgimiz tükense de... Ancak son günlerde olanlar ne yazık ki saygımızı da kaybetmemize neden oluyor.

Bir tutturulmuş gidiyor "Antalyaspor taraftarı, takım Akhisar'ı yendi diye yönetimi/Şifo'yu istifaya çağırıyor." diye... Eğer çok az iş ahlakınız olsaydı Antalyaspor basını, geçen sene Mardan'da yapılan protestolardan sonra "Ulan bu takımda yanlış giden, bizim görmediğimiz ne var?" diye sorgulamaya başlardınız.

Ancak sizler o kadar alışmışsınız ki taraftara sallamaya biz sizin cahilliğinizden utanıyoruz. Hadi grupları senelerdir yaftalıyorsunuz rantçılar diye... Biriniz çıkıp da diyebilir misiniz ki Küheylan senin, Özgün senin, Maraton'dakiler sizin muhalif bir yönetim listesinden çıkarınız var diye? Hadi diyelim yaptınız yüzünüz kızarır mı acaba? Sanmıyorum...

Herkes, tüm Antalyasporlular yanlış biliyor ama ekmeğini bu işten kazanan gazeteciler, kişisel reklamını yapan yöneticiler, kapalı tribünde bugüne kadar hiç Antalyaspor maçlarında görmediğimiz kişiler doğru biliyor. Beyler biz bu blogda 3 senedir yazdığımız yazılardan para kazanmıyoruz. Biz maça gittiğimiz zaman para almıyoruz. Hatta biz maça gittiğimiz zaman çoook çileler çekiyoruz, çoook kavga ediyoruz işi bizim güvenliğimizi sağlamak olan insanlarla...

Ben bugüne kadar hiç Antalyasporluluk yarıştırmadım ama şimdi diyorum. Siz hep diyorsunuz ya yönetimi, Şifo'yu istifaya davet edenler sahte Antalyasporlu... Biz sizden çoook daha büyük Antalyasporluyuz. Sizler istediğiniz kadar Ali Cengiz oyunları yapın, kazanan her zaman olduğu gibi Antalyaspor'u arması için, Antalya şehri için sevenler olacaktır.

Yaptığınız işi layıkıyla yapmıyorsunuz. Antalyaspor yönetimi, Antalyaspor teknik yönetimi, Antalyaspor basını istifa edin. Yaşasın Antalyaspor'u 12 yaşında çocuk heyecanı ile sevenler...




 

STSL 32. Hafta | Akhisar Maçının Ardından

Geçen hafta söylemiştim "Artık lig bizim için bitti." diye. Dolayısıyla Akhisar maçı ile ilgili futbola dair bir şey yazmayacağım. Zaten bu maçın ardından futboldan çok yine taraftar-yönetim tartışması gündemin ana başlığını oluşturdu. Taraftarın eleştirilerine yönetim yine olayı saptırarak taraftarın üzerine oynayarak yanıt verdi ama bu yaptıklarıyla Antalyasporluların gözünden daha çok düştüğünün farkında bile değiller.

Akıncıoğlu'nun yaptığı açıklama şöyle: "Antalyaspor'u kazandığı için alkışlamak yerine "Küme düşme potasındaki Akhisar'ı neden yenmek istiyorsunuz?" diyen ve bu yüzden Şifo ve yönetimi istifaya davet eden bir grup taraftarı anlamakta zorluk çekiyorum."

Akıncıoğlu'na sormak gerek. Geçen hafta, ondan önceki hafta, ondan daha önceki hafta, sezonun başı... Akhisar için mi "Yönetim istifa, şifo istifa!" diye bağırıyordu bu taraftar? Geçtiğimiz sezonda da tribünden pek çok kez "İstifa" sesleri yükseldi. O da mı henüz Süper Lig'de bile olmayan Akhisar içindi? Birbiriyle alakasız iki konuyu bir araya getirip çok iyi bir çorba yapmış Akıncıoğlu, konuyu bilmeyenlere afiyet olsun ama biz bu çorbaya hiç bulaşmayalım.

Akıncıoğlu açıklamasına şöyle devam ediyor: "Bu grubun Antalyalı ve Antalyasporlu olmasından şüphe duyuyorum. Bu işi bizden daha iyi yapacak biri var ise görevi devretmeye hazırım. Bu bir bayrak yarışıdır. Ancak koskoca bir camianın da üç-beş kendini bilmezin oyuncağı olmasına asla izin vermem." dedi.

"3-5 kendini bilmez" dediği o taraftar en son genel kurula gelip derdini anlatmaya çalışınca köşe bucak kaçan Akıncıoğlu en son hangi taraftarın karşısına çıkabilmiş ki Antalyasporlu olanla olmayanı ayırabilecek durumda olsun? Koskoca camiayı 3-5 kendini bilmezin oyuncağı yapmayacakmış. İyi, güzel ama koskoca camianın armasını değiştirip para konusunda tek kelime edemeyen, her defasında önce bitti denilip sonra yeniden hortlayan borçların sorumlusu o "3-5 kendini bilmez" mi, yoksa Akıncıoğlu mu? Bir sorgulamakta fayda var.


Gelelim Mehmet Özdilek'in açıklamalarına... Özdilek de demiş ki: "Çalışan ve işini doğru yapan insanlara saygı duymak, insanlık görevidir. Tepki gösterilebilir. Bunlar olacaksa medeni bir şekilde olmalı. Bu hakarete varmamalı, hakarete vardığı zaman olayın rengi değişiyor ve bu da hoş olmuyor."

Sezonun ikinci yarısında oynadığı 16 lig maçında sadece 13 puan alabildi bu takım, bu mu işini doğru yapmak? Yoksa bu hafta bir galibiyet görünce bünye alışık değildi de çarptı mı, zafer sarhoşu mu oldu kendisi? Eğer öyleyse hadi bir tek bu sezon için konuşmayalım, olaya daha geniş bir şekilde bakalım. Sezonlara göre kendi performansına hiç baktı mı Özdilek? Tavsiyemiz bir göz atsın, sanırım ne demek istediğimizi anlayınca epey bir şaşıracaktır.

Ayrıca hakaret konusunda "çok hassas" olan Özdilek'e bir soru soralım. Bu söyledikleri geçen sezon "Eserinle gurur duy Şifo!" diye tepki gösteren bir taraftara "Yavşak!" diye hakaret eden Şenol Fidan için de geçerli mi? Eğer öyleyse Şenol Fidan hakkında bugüne kadar ne yaptırım uygulandığını öğrenmek isteriz.

Bu maçın ardından gündemi oluşturan konular bunlarla bitmez ama fırsat buldukça daha detaylı yazmaya çalışacağız aklımızdakileri... Futbol yazmayacağım demiştim ama hadi ucundan bir iki satır yazıp bitireyim. Bunca şeyin arasında galibiyet insanı bir parça da olsa iyi hissettiriyor.

Gündemin karışıklığından bu yazıda onlara ve tribündeki görüntülere değinemedik ama gelecek sezona borcumuz olsun. Bu galibiyetle Akhisar zor duruma düştü gibi gözükse de fikstürü İBB'ye göre oldukça avantajlı, bunu değerlendirip hak ettikleri ligde kalacaklarını umuyorum, yolları açık olsun.




 

04 Mayıs 2013

Şampiyon Bu Sene de Muratpaşa

Geçtiğimiz sezon Kadınlar Hentbol Süper Ligi'nde ilk şampiyonluğunu yaşayan Muratpaşa, bu başarısını 2012-2013 sezonunda da tekrarlayarak Süper Lig tarihindeki 2. şampiyonluğunu kazandı.

2012-2013 sezonun hızlıca bir özetini yapmak gerekirse Muratpaşa, normal sezonu 34 puanla ilk sırada tamamlamıştı. Play-off yarı final serisinde eşleştiği Ardeşen Gençlik ve Spor Kulübü'nü 3-0 ile rahat bir şekilde geçtikten sonra 28-26, 22-24, 24-19 ve 23-22'lik skorlarla play-off final serisinde Üsküdar Belediyesi'ni 3-1 ile geçti ve şampiyon oldu.

Şampiyonluk mutluluğunu yaşamak bize nasip oldu ama Üsküdar Belediyesi takımını da tüm sezon boyunca döktükleri ter, gösterdikleri emek nedeniyle tebrik ediyoruz. Sonuçta bu serinin sonunda bir taraf sevinecek, bir taraf da üzülecekti. Ancak Üsküdar Belediyesi yetkilileri bu gerçeğin ya farkında değiller ya da bu gerçeği kaldırma olgunluğuna sahip değiller ki kupa töreninde ışıkları kapatarak büyük bir rezaletin yaşanmasına sebep oldular.


Yukarıdaki videoyu olayı öğrenince alelacele kaydetmeye çalıştım. Kalite olarak kötü oldu ama yine de olayı sizlere aktarabilmek adına eklemeyi tercih ettim. Üsküdar Belediyesi'nin yetkilileri bu yaptıkları ile sadece Muratpaşa'ya değil aynı zamanda Üsküdar ismine ve kendi takımlarına da kötülük etmiş oldular. Umuyorum ki bu rezalete imza atan sorumlular gerekli cezaları alır ve bu görüntüler bir daha hiçbir takım için yaşanmaz.

Neyse günün kötü yanını daha çok uzatmayalım ve geçen sene yaşattıkları şampiyonluk sevincini ve gururunu Antalya'ya bu sene de yaşattıkları için bu başarıda emeği bulunan herkese teşekkürlerimizi sunalım. Tebrikler Muratpaşa!

 




 

03 Mayıs 2013

Akhisarlıların Anılarıyla "Yağmurla Gelen Dostluk"

Bugüne kadar kendi aramızda çokça konuştuk, yanılmıyorsam iki kez de blogda yazdık Akhisar tribünlerinden dostluk elinin uzandığı o maçın bizde bıraktığı güzel anıları... Ancak bu anılar esasında bizim ve diğer Antalyasporluların anılarının bir harmanıydı, o güne ilişkin Akhisarlıların anılarını pek fazla dinleme fırsatımız olmamıştı.

Bu fırsatı Aşk Altı Harf adlı program aracılığıyla bulduk ve Akhisarlıların o güne ilişkin anılarını ilk kez dinlemiş olduk. Programın bizim "Yağmurla Gelen Dostluk" olarak adlandırdığımız bölümüne ait video bu aralar internette sıkça paylaşılıyor zaten ama henüz denk gelmemiş olanlar vardır belki diye bu güzel anıların daha çok insana ulaşmasına biz de aracı olalım istedik.





 

01 Mayıs 2013

Yağmurla Gelen Dostluk

Ligin ilk yarısında Manisa'daki Akhisar maçı Antalyasporlu taraftarlar için unutulmaz deplasmanlar arasına girmiştir. Benim diğer hatırladıklarım karlı Eskişehir deplasmanı, 1-0 galip gelip belki de şampiyonluğu kazandığımız Sakarya deplasmanı, binlerce kişilik konvoyla gidilen İzmir Altay deplasmanı, Manisa'da bir mahalle ile mevzu çıkan ve ölümün de yaşandığı deplasman, Ankara dönüşü Polatlı'da olaylarının çıktığı deplasman...

Bunların hepsi önemli ve hala konuşulan deplasmanlardı. Ancak bunlar genellikle kavga dövüşle hatırladığımız deplasmanlar... Akhisar deplasmanı ise bambaşka olmuştu. O günün güzelliği aslında sabahın ilk ışıklarında Salihli'de başlamıştı. Salihlililer bizi çok iyi ağırlamış, onlarla da çok güzel muhabbetlerimiz olmuştu. Ancak Manisa 19 Mayıs Stadı'nda yaşananlar konuşurken hala gözleri doldurtacak cinsten...

Tribüne girdiğimizde daha önce hiç karşılaşmadığımız Akhisarlıların "Hoşgeldiniz!" diye karşılayışı... "Antalya buraya" diye bağırırlarken "Lan bizi mi çağırıyorlar, yok oğlum kontra yemeyelim bir de." şaşkınlığımız... Akhisar tribününün rakip tribün kovalarcasına ama bu kez yağmurda daha çok ıslanmasınlar diye rakibi kendi tribünlerine aldırmak için kapılara yüklenmeye koşuşu... Bu mücadelerini gördükten sonra herkesin "Varsın giremeyelim tribüne ama bu mücadele bile yeter." düşüncesi... Şu an düşününce bile o günü tekrar yaşamaya ve insanın tüylerinin diken diken olmasına neden oluyor.


Biz "dost" dediğimiz tribünlerden çok taş yedik deplasmanlarda, çok camsız döndük Antalya'ya -15 derecelerde... O gün Akhisarlıların yaptığı hareket ile belki de yüzlerce kişi hastalanmaktan kurtuldu. Düşünün ki siz küme düşmemeye oynuyorsunuz, sahanızda galibiyetiniz yok, karşınızda 1000 kişilik bir deplasman tribünü var ama orada o insanlar ıslanmasın diye kendi tribününüze çağırıyorsunuz. Belki tribün gücünüzü kırdırıp deplasman tribününün gücünü artırıyorsunuz. Ancak bunu Akhisarlılar bir an bile düşünmüş müdür, hiç sanmıyorum.

İşte o Akhisarlılar bu hafta Antalya'ya geliyorlar. Dünyanın en güzel şehri Antalya'da onları en güzel şekilde ağırlamak bizim boynumuzun borcudur. Zaten grupların bu konuda belli başlı çalışmaları var. Münferitlerin de şehirde gördüğü Akhisarlılar'ı olanca nezaketiyle karşılayacağından hiç şüphem yok.

Maça gelince geçen sene başka bir takım için söylendiğinde çok rahatsız olduğum bir söylem vardı, şimdi onu en içten dileklerimle Akhisar için söylüyorum: Akhisar düşmeyecek, işte o kadar!





 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...