26 Şubat 2012

Ben Futbolcu Olsam

Aynen bugün Antalyaspor forması giyen futbolcular gibi olurdum.

Antalya güzel memleket arkadaş. Yaz geldi bile. İnsanlar başladılar t-shirtlerle gezmeye. Geçen hafta Manisa'yı yendik ve zaten büyük ölçüde kümede kaldık. Çok rahat olmasak da iki maç kassak rahatlarız derim.

Ne gerek var şimdi play-off oynamaya. 1 ay daha antrenman yapacaksın, 1 ay daha maçlara çıkacaksın. Onun yerine deniz var, Lara barları var; gider eğlenirim. Kim uğraşacak?

Kaldı ki iç sahalarda galibiyet almak için oynarım. O da maç sonu tepki almamak için. Deplasmanda kim kasacak. Sakatlanırım falan aman ha.

Neyse gelecek seneyi düşünmeye başlayayım artık yavaştan. Futbolcular işini yapıyor canım. Siz neden aşık oluyorsunuz ki bu renklere, neden bu forma uğruna güzel pazarınızı hüzünlü geçiriyorsunuz ki? Gidin çocuklarınızla Atatürk Parkı'nda yürüyüşe çıkın. Eğlen güzelim gününü gün et.





 

25 Şubat 2012

NOSTALJİ: 7 Sene Sonra Birinci Lig

Yarınki İstanbul Büyükşehir Belediye deplasmanı öncesinde biraz nostalji yapalım.

1993-1994 sezonu... Ankara 19 Mayıs Stadı'nda oynanacak olan Antalyaspor-İstanbulspor karşılaşmasının galibi Birinci Lig'e çıkacak. Bu kader maçının bir gün öncesi, maç günü, maçtan sonraki gün kutlamalar ile ilgili 3 gazete küpürü ile 7 sene sonra gelen şampiyonluk...









 

Ankaragücü Düştü

Herkesin ne zaman olacağını beklediği olay az önce biten Karabük - Ankaragücü maçı ile matematiksel olarak da gerçekleşti. 100 yılı devirmiş, müzesinde kupalar barındıran, Anadolu'nun en büyük camialarından biri 'süper' addedilen lige veda etti.

Açık konuşmak gerekirse durum pek parlak değil. Kişisel hırslara ve siyasi arzulara yenik düşen bir koca camianın daha Kocaelispor gibi daha da kötü durumlara düşmesinden korkmuyor değilim ama başkent sağlamdır,  başkent Güçlüdür. İnşallah en yakın zamanda geri dönecekler Süper Lig'e.

İki sene önce Ankaraspor maçına gittiğimiz zaman bizimle beraber "Antalya babayı düşer" diye bağıran Güçlü arkadaşlara selam olsun. 33. haftada Ankara'da görüşmek üzere...





 

Gençlik Geliyor

Altyapıda yetişen, gururumuz olup 7 numarayı hak eden Antalyalı Musa'dan sonra Emrah Başsan da hakettiği gibi Ümit Milli takımın 29 Şubat'taki Danimarka maçı için davet aldı.


Zaten Antalyaspor genç takımının Sedat Hoca geldikten sonraki yükselişini hepimiz görüyoruz. A takımdaki genç futbolcularımızın da Ümit Milli takıma davet edilmeleri bizim göğsümüzü kabartıyor. 


A takımımızda oynayan bu isimlerin yanına Hüseyin Atalay, U19 Milli takımına davet edilen Emre Torun gibi isimleri de yerleştirdik mi kimse tutamaz bizi. Kaldı ki A2 takımımızda forma giyen genç oyuncularımızın pek çoğunu tecrübe kazanmaları için bölge takımlarına kiralık olarak verdiğimizi düşünürsek bu saydığımız isimlere daha pek çok genç ismi de yakında ekleyebiliriz. Bu gençlere sahip çıkarsak geleceğimiz parlak.




 

23 Şubat 2012

İstanbul Delikanlıları Yine Yerinde


Önceki sene organize hale gelmeye başlayan İstanbul Antalyasporlular Birliği, bu sene yine İBB maçına gidiyor. Mustafa Karataş'ın organizasyonuyla beraber bir minibüsle de olsa armanın yanında olmayı tercih eden Kahpe Bizans'ın Delikanlı Akrepleri'ne katılın.

Mustafa Karataş
0554 245 85 11








Düzene Boyun Eğme, Dik Dur Başkan..!

Akıncıoğlu'nun şike sürecindeki duruşunu anlamak oldukça güç... 58. maddenin değiştirilmesinin gündemde olduğu günlerde yaptığı açıklamalarla bu değişikliği destekleyecekmiş gibi bir izlenim yarattıktan sonra genel kurulda oyunu 58. maddenin değiştirilmemesi yönünde kullandı. Bu yönde oy kullanması bizi hem şaşırtmış, hem de gururlandırmıştı. Hatta Antalyaspor'u böyle bir hataya ortak etmediği için kendisine teşekkür etmiştik. Ancak dedim ya Akıncıoğlu'nun şike sürecindeki duruşunu anlamak oldukça güç... Geçtiğimiz günlerde kulübümüzün resmi sitesinde bir duyuru yayınlandı. Bu duyuru ile bir kez daha şaşırdık. Duyuru şöyle:

Türkiye Futbol Federasyonu'nun 27.02.2012 tarihinde gerçekleştirilecek olan Başkan ve Yönetim Kurulu seçim gündemli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında başkanlığa aday olacağını açıklamış bulunan Kulüpler Birliği Vakfı ve Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Sn. Yıldırım Demirören'in adaylığını ilke olarak destekleyeceğimizi kamuoyuna duyururuz.

Saygılarımızla

Yani TFF Başkanlığı için Yıldırım Demirören'i destekleyeceğiz. Yıldırım Demirören'in Beşiktaş Başkanı olarak yaptıkları, kişiliği ve benzeri hiçbir şeye değinmeyeceğim. Benim merak ettiğim birkaç şey var:

1) Akıncıoğlu 26 Ocak'ta “58. madde değişmesin.” diye oy verdi. Yukarıdaki açıklamaya göre ise 27 Şubat'ta Akıncıoğlu “58. madde değişsin ve küme düşme kalksın.” diyen birinin başkan olması için oy verecek. Böyle bir çelişki hangi akla mantığa sığıyor?

2) Masumiyet karinesini elbette göz ardı etmiyorum. Ancak ortada söz konusu olan da bir yargılama... Bu yargılamaya paralel olarak TFF'nin de spor hukukuna göre bir karar vermesi gerekiyor. Peki, şike iddianamesinde adı yöneticisi ve teknik direktörü ile geçen bir kulübün başkanını futbolun başına getirmek Türk futbolundaki kaosu bitirmek için doğru yol mudur?


Akıncıoğlu'nun politik davranma eğilimli olduğunu biliyoruz. Kararlarını genellikle doğrulara göre değil, şartlara göre vermeyi tercih ediyor. Yıldırım Demirören'i destekleme kararı da muhtemelen bugünün şartlarına göre hareket etmek düşüncesiyle ama peki ya yarın ne olacak? Bu olaylardan en çok zararı gören Anadolu kulüpleri iken, kaldı ki bu şike olaylarında adımız hiç geçmiyor iken bugün suçlu olanın cezasız kalmasına sebep olduktan sonra yarın karşımıza çıkan haksızlıklarda nasıl adalet isteyebiliriz ki?

Bugün Türk futbolunun içinde bulunduğu kaos öyle basit bir kaos değil. Bu kaosun içerisindeki arayışta biz adaletten yana taraf olmalıyız. Kararlarımızı şartların bizi sürüklediği şekilde değil, doğrularımızın bize gösterdiği şekilde vermeliyiz. Bu konuda ipin ucunu bir kez kaçırdık mı bir daha yakalayamayız. Bu yüzden düzene boyun eğme, dik dur başkan..!






 

20 Şubat 2012

Nesillerce Antalyaspor - 2

Nesillerce Antalyaspor serimize Trabzonspor maçında çektiğimiz 'Babalar ve Oğulları' fotoğrafları ile başlamıştık. Manisaspor maçında da bu seriye devam dedik. Keskin soğuk devre arasında pek çok kişiyi büfelerin bulunduğu iç bölüme kaçmaya zorlasa da devre arasında tribünde yakaladığımız büyük-küçük Antalyaspor sevdalıları ile serimize devam ettik.

Bu seferki fotoğraflarımıza yine iki baba-oğul ile başlıyoruz ama sonrasında Nesillerce Antalyaspor konseptimiz biraz daha genişliyor. Bir dede-torun ile devam eden fotoğraflarımızda son olarak da abi-kardeşler yer alıyor.





18 Şubat 2012

Tita'dan Hediye 3 Puan

İç sahada oynadığımız son maç olan Trabzonspor maçında sezonun en iyi futbolunu, sonrasında gelen Orduspor deplasmanında ise sezonun en kötü futbollarından birini sergilemiştik. Bu iki hafta arasındaki büyük uçurum nedeniyle bu maç öncesinde ne sonuç ile karşılacağımızdan pek emin değildik. Ancak şundan emindik ki bu maç bizim için kader maçlarından biriydi. Galibiyetle yeniden play-off heyecanına kapılabilir, mağlubiyetle ise hiç aklımızda yokken düşme korkusunu ensemizde hissedebilirdik.


Maça hızlı başladık. Erken gelen golle birlikte Manisaspor karşısında 1-0 öne geçiyorduk ama biliyorduk ki bu maç bu skorla bitmeyecekti. Diğer türlüsüne hiç alışık değildik çünkü. Öne geçtikten 10 dakika sonra da golü yedik ve işte yine yanılmamıştık, yine sıkıntı dolu dakikalarla baş başaydık. Uzunca bir süre bu sıkıntımız devam etti. Ancak neyse ki Tita vardı. Attığı ikinci golle Antalyasporumuzu bir kez daha öne geçerirken bizi de son 10 dakikaya 1-1'in sıkıntısıyla girmekten kurtarıyordu. 2-1'den sonra Manisaspor'un da çok etkili olamamasıyla bu sefer çok fazla "Acaba son dakikalarda bir gol daha yer miyiz?" diye düşünmeden maçı tamamladık.


Skor olarak 3 puanı aldık ama sahadaki futbolu değerlendirecek olursak bugün takım iyi miydi kötü müydü gibi bir sorunun bende net bir yanıtı yok. Olumlu işler yapmak istedik ama bir şeyler eksik kaldı. Sanırım bu eksikler arasında en büyükleri hücum anlamında Uğur İnceman, savunma anlamında ise Deniz Barış... Uğur İnceman takımın itici güçlerinden birisiyken son dönemde ataklarımızın kilitlenip kaldığı isim olmaya başladı. Deniz Barış ise Beşiktaş maçındaki hatasından sonra düşüş sürecinde biraz toparlamış olsa da hala eski seviyesinde değil. İkisi için de seviyeleri bu kadar demek olanaksız, ikisinin de gerçek performanslarının bu olmadığını biliyoruz. Önümüzdeki maçlarda daha fazla istek, daha fazla konsantre ile -ekstra bir performansa çıkmadan- kendilerini bulmaları, bizim bildiğimiz Uğur İnceman ve Deniz Barış olmalar bile oyunumuzu olumlu yönde fazlaca etkileyecektir.

Gelelim maçın yıldızına... Hafta içi baba olma mutluluğunu yaşayan Tita bu maçta adeta 3 puanı hem yeni doğan oğlu Guilherme'ye hem de Antalyasporlulara hediye etmek için sahadaydı. Attığı iki golün yanı sıra maçın genelindeki performansıyla da "İşte özlediğimiz Tita" dedirtti. Özellikle ilk 20-25 dakika içerisinde önüne çıkan Manisasporlu oyuncuları çalımlarıyla yere sermeden geçmedi. Maçlarımızda genelde birkaç isim ön plana çıkar ama bu sefer maçın yıldızı tartışmasız Tita'ydı.






15 Şubat 2012

Teşekkürler Antalya

Mardan Stadı'nın en büyük olumsuzluğunun takımı şehirden uzaklaştırması olduğunu söyleyip duruyoruz. Mardan Stadı'na geçişle birlikte tribünlerde beklenildiği gibi ciddi bir düşüş yaşandı. Ancak şehirde durum aynı değil.

Özellikle Selekler'den Eski Mezbaha'ya kadar her yerde alışkın olmadığım sayıda Antalyaspor ürünlü insan görüyorum. Store'un sıkıntı yaşadığı bugünlerde bile insanlarda Antalyaspor atkısı, montu gördükçe arabalarına Antalyaspor stickerı yapıştıran, flaması asan, Antalyaspor atkısı serenleri gördükçe Antalyaspor'un bu şehrin en önemli değeri olduğunu bir kez daha anlıyorum.

3 hafta önce Antalya'ya Deplase Keyifler için gelen arkadaşlarla şehirde gezerken "Antalyaspor unutuluyor diyorsunuz ama herkeste bir Antalyaspor ürünü var. Belki de en çok burada görüyoruz." dediler. Durumumuza dışarıdan bakan ve diğer şehirleri de tribünleri için gezen insanlar bile böyle diyorsa bazı şeyleri başarmışız demektir.

Antalyaspor tribünleri ölmedi, sadece sessizliğe gömüldü. Fena geliyoruz haberiniz yok.








14 Şubat 2012

Antalyamsın Benim, Biricik Sevgilim

Sevgililer günü adına daha büyük planlarımız vardı ama hem para hem zaman sıkıntısı ile bu planları ertelemek zorunda kaldık ama 14 Şubat'ı boş geçmek olmaz diyerek en azından bir pankart çıkaralım istedik.


Pankart bittikten biraz dolanıp zaman geçmesini bekledik ki gece saatlerinde temizlik görevleri indirir diye. Sabahın ilk ışıklarına doğru pankaratımızı trafiğin yoğun olduğu bu sayede sabah işe giden pek çok kişinin görebileceği üst geçitlerden birine bağladık.



Öğle saatlerinde uyanıp bir de gündüz gözüyle fotoğrafını çekelim diye tekrar buluştuğumuzda pankartı kaldırıp kaldırmadıklarını merak ediyorduk. Üst geçide geldiğimizde bizim pankart ortalarda yok ama bu sefer tahminimiz temizlik görevlileri değil de çevreden birilerinin kaldırmış olabileceği yönündeydi ve etrafta bir iki tur attıktan sonra pankartın izini de bulduk.

Saat, Romanya 1. Lig takımlarından Dacia Mioveni ile oynayacağımız hazırlık maçının başlama saatine yaklaştığı için hemen tekrardan asmak yerine maçta tesislere de asalım dedik ve pankartımız elimizde tesislere geldik.





Maçta bizden başka Grup 1966 da 14 Şubat için gelmişti. Onlar da 2-0'lık skorla biten maçın ardından çiçeklerini verdiler. Bu sırada biz de pankartımızı topluyorduk. Pankart için istikamet yeniden bir üst geçitti.

Şu an pankart hala orada duruyor mu, yoksa yine birileri indirdi mi bilmiyorum ama bugün aşkımızı bir kişiye bile duyurabildiysek ne mutlu bize...

Çünkü...

... Antalyamsın benim, biricik sevgilim..!






 

Ordu Maçının Ardından

Oldukça kötü bir deplasman karnesine sahibiz. 12 maçta 2 galibiyet 3 beraberlik, 7 mağlubiyet... Bu istatistiğimize bakarak Ordu deplasmanında beraberlik iyi sonuç diyordum. Ordu maç öncesinde bir sıra gerimizdeydi ama bana göre sıralamada hak ettiği yerde olmayan takımlardan biri de Orduspor'dur. Deplasmanda beraberlik zaten iyidir ama Orduspor hakkındaki bu düşüncemle birlikte kafamdaki beraberlik seçeneğini daha da cazipleşiyordu. Ancak son haftalarda sergilediğimiz güzel futbol bir yandan da kendime “Neden 3 puan olmasın?” diye sormama neden oluyordu.

Maçın daha ilk 20 dakikası dolmadan tüm bu düşünceler allak bullak oluyordu. Daha 17. dakikada 2-0 geriye düşmüştük ama ilk yarının sonuna kadar bu skora karşı pek bir direnç gösterebildiğimizi söyleyemeyiz. Zaten ilk yarının sonuna doğru yediğimiz 3. gol iyice morallari bozuyordu. Ben genelde son düdük çalmadan son sözü söylemem ama bu maçın dönmesi oldukça zordu. Sahada o isteği görememiştik ilk yarıda.

İkinci yarıda biraz daha toparlanmış gözüküyorduk ama bunda elbet Ordusporlu oyuncuların skor avantajıyla oyundan düşmesinin de payı vardı. İkinci yarıda beklentim yenilgiyi çeviremesek bile en azından gol bulmamızdı ki oyun anlamında ikinci yarıda da çok parlak bir görüntü çizmesek de 2 gol buluyor ve maçın sonucu 3-2 oluyordu. Yediğimiz 3 gol bize ders, attığımız 2 gol ise moral diyelim.

Bu iki golümüzden ilkini atan Jaba bu golle gelir gelmez çıktığı ve ilk maçı olan Trabzon maçındaki olumlu izlenimlerin tesadüf olmadığını gösterdi. Takıma uyumu arttıkça oyuna yaptığı katkı daha da artacaktır. İkinci golümüzü atan Emrah ise hücumumuza en fazla hareketlilik katan isim. Top ayağına geldiğinde herkesi heyecanlandırabiliyor ki bu uzun süredir aradığımız bir oyuncu tipi... Çalıştığı sürece seviyesini de her geçen gün yükseltecektir. Bu maçta attığı enfes frikik golüyle sadece alkışlanabilirdi ve öyle de oldu.

Bu maçta bir alkışı da Orduspor taraftarı hak etti. Tüm tribün hep bir ağızdan Gençliğe Hitabe'yi okuyarak pek çok tribünün yapamadığını yaptılar. Helal olsun.






 

13 Şubat 2012

Antalya BB'den Önemli Galibiyet

Genelde Antalyaspor maçları ile aynı saatte olmasından ve itiraf etmek gerekirse çok fazla da heyecanlandırmamasından dolayı pek takip edemedik Beko Basketbol Ligi'ndeki temsilcimiz Antalya Büyükşehir Belediye'yi. Ancak bu gidişe seyirci kalınacak günler geçeli çok oluyor, artık desteğimizi ortaya koymanın zamanıdır.

Muratpaşa maçının ilk devresini tamamlayıp turu belli ölçüde garantiledikten hemen sonra yola koyulduk ve sıradaki durağımız Atatürk Kapalı Spor Salonu'ydu. Güzel bir kalabalık vardı salonda. Antalyalı basketbolu gerçekten seviyor. Bu şehir önceki yıllardaki başarılı takımını çok özlüyor.



Salona girdiğimde Mardan'daki Sol Açık tayfası yerini almıştı. Yine sevdiğimiz insanlarla tribünde bir aradaydık. Başlarda biraz makara ile başlasak da bağırmaya bir süre sonra takımın gerilemesiyle desteği artırarak salonu da harekete geçirmeye çalıştık ve bu dakikadan sonra Antalya Büyükşehir Belediyeli oyuncular da gerekeni yaptı ve maçı 86-76 önde bitirdi ve Antalya Büyükşehir Belediyesi bu skorla ligte kalma yolunda önemli bir galibiyet elde etmiş oldu.





Böyle güzel şehrin, böyle basketbolsever şehrin basketbol takımının kümede kalma mücadelesi vermesi çok üzücü ama esas üzücü olan takımın Antalyalılar tarafından değil de idareciler tarafından sahipsiz bırakılması... Dünkü maçta gördük ki salonun birçok eksiği var. Devre arasında dışarı çıkışlara izin verilmiyor ama salonda da yiyecek-içecek namına hiçbir şey yok. Bir köşeye bir masa sıkıştırmışlar. Üstüne de bir kolide su koymuşlar. O kadar... Bu bile küçük bir örnektir ama Antalya gibi bir şehirde artık bu gibi sıkıntıları konuşmamak gerek. Biz Antalyalılar olarak desteğe hazırız. Özlediğimiz, play-off kovalayan, play-off'ta sürprizler yaratan takımı bize geri verin.








Muratpaşa Çeyrek Finalde

Geçtiğimiz cumartesi günü saat 15:00'da Muratpaşa Belediyesi-Sokol Pisek hentbol maçı, 16:00'da ise Antalya Büyükşehir Belediyesi-Mersin Büyükşehir Belediyesi basketbol maçı vardı. Bu saatlere göre ilk olarak Muratpaşa maçına gideceğimiz kesindi ama sonrasında Muratpaşa maçının ikinci devresi ile Antalya Büyükşehir maçının ilk yarısı arasında bir tercih yapmak zorundaydık.

Challenge Cup'taki temsilcimiz Muratpaşa'nın Sokol Pisek karşısında 37-31 kazandığı ilk maçı izledikten sonra Sokol Pisek'in rövanş maçında bizi zorlayabileyeceğini düşünmüyordum. Bu düşünceyle Muratpaşa maçının ilk devresinin ardından Beko Basketbol Ligi'nde zor günler geçiren temsilcimiz Antalya Büyükşehir Belediye maçına geçmeye karar verdik ama eğer Muratpaşa maçının ilk devresi sonunda turu riske sokabilecek bir tablo oluşursa Muratpaşa maçında kalıp desteğe devam edecektik.

Süleyman Evcilmen Sergi ve Spor Salonu'na girdiğimizde maçın başlamasına yarım saat kadar bir süre vardı ve fırsattan istifade geçen yazımda bahsettiğim kale arkası tribünde görüşü engelleyen kolonları ziyaret edelim dedik.


Maçın başlamasıyla Pisek istekli bir görüntü çizse de Muratpaşa kısa sürede hem oyunun kontrolünü hem de skor üstünlüğünü ele geçirdi. Böylece ilk karşılaşmadaki havamızı yakaladık. Ancak bu karşılaşmada ilk karşılaşmadan farklı görüntüler de vardı. Örneğin ilk karşılaşma için savunmamız daha iyiydi demiştim ama rövanş karşılaşmasında savunmada biraz aksadık. Bu sefer hücum anlamında daha başarılıydık. Özellikle sağ kanattan oldukça etkiliydik.






Bu karşılaşmada ilk karşılaşmadan farklı olan bir diğer nokta ise tribündü. İlk karşılaşmanın başlama saati rövanş karşılaşmasınınkinden 2 saat daha geçti ama o karşılaşmanın hafta içi oynandığını düşünürsek cumartesi günü oynanan bu rövanş karşılaşmasında salonun hınca hınç dolmuş olması gerekiyordu. Ayrıca benim takip edebildiğim kadarıyla rövanş maçı ulusal basında daha çok yer aldı. Bu da sayıyı olumlu etkilemesi gereken bir etkendi. Ancak benim gördüğüm kadarıyla çok fark olmasa da bu karşılaşmada daha az seyirci vardı. Bu sorunu çözmenin en kolay yolu daha önce de yazdığım gibi zaten mevcut olan Facebook ve Twitter hesaplarının aktif olarak kullanılmasıdır. Tribün demişken hem 07 Gençlik'in hem de Ali Dayı'nın bulunduğu grubun Muratpaşa'yı bu karşılaşmada da yalnız bırakmayıp coşkuyla desteklediklerini söylemeden geçmeyelim.



Karşılaşmanın ilk devresi 21-15 Muratpaşa üstünlüğü ile sonuçlanıyordu. Beklediğimiz gibi olmuştu ilk devre ve biz de böylece Antalya Büyükşehir Belediye maçına doğru yola koyuluyorduk. İçimiz rahattı ama bir yandan da kulağımız salonda kalmıştı. 37-29'luk Muratpaşa galibiyeti haberi gelince tam anlamıyla rahatlayabildik. Bu skorla Muratpaşa adını çeyrek finale yazdırdı.

Muratpaşa'nın çeyrek finaldeki rakibi 14 Şubat'ta çekilecek kura ile belirlenecek. İnşallah iyi bir kura çekeriz. Gerçi kim gelirse gelsin geçen senenin finalisti olan bu takıma güvenilmeli ve artık tribünde tek kişilik bir boşluk bile olmamalı. Artık Muratpaşa en iyi 8 içinde ama bu bize yetmez. Geçen sene finalde kaybettik ama bu sene o kupa Antalya'nın olacak.






 

09 Şubat 2012

Antalya'nın Avrupalısı Muratpaşa Turu Yarıladı

Muratpaşa Belediyesi bayan hentbol takımı son yıllarda adından sıkça söz ettiriyor. Antalya'ya gelmeden önce bakmıştım acaba maçlarına denk gelir miyim diye ama ne federasyonun sitesinde ne de Muratpaşa'nın kendi sitesinde herhangi bir maç gözükmüyordu. Muratpaşa Belediye Spor Kulübü adına açılmış hem Facebook hem de Twitter hesabı olmasına rağmen onlarda da herhangi bir bilgi yoktu. Ancak çok önemli iki maçına denk geliyormuş bu tatilim. Antalyamızı Avrupa arenasında başarıyla temsil eden böyle bir takımın reklamının çok daha iyi bir şekilde yapılması gerekir.

Geçen sene finale çıkma başarısı gösterip finalde kaybettikleri Challenge Cup'ta Muratpaşa bu sefer çeyrek final için Çek Cumhuriyeti'nden Sokol Pisek takımıyla karşılaşıyordu. Yağmurlu hava nedeni ile bir ara gitmemeyi düşünsem de tercihimi temsilcimizi yalnız bırakmamaktan yana kullandım ve düştüm yola.

Karşılaşmanın oynanacağı Süleyman Evcilmen Sergi ve Spor Salonu'nu -tam olarak ne zaman açıldığını bilmiyorum ama- yakın bir tarihte açılan bir tesis... Eminim ki pek çok Antalyalı henüz böyle bir salonun olduğundan bile habersizdir. Bu maça kadar ben de onlardan biri sayılırdım. Çünkü sadece adını bildiğim bu tesisin nasıl bir tesis olduğu, nerede olduğu ile ilgili bir bilgim yoktu. Maç öncesinde internette dolandığımda herhangi bir ulaşım bilgisi de bulamamıştım ki böyle tesislerle ilgili bu ve benzeri bilgilerin ilgili sitelerde kesinlikle yer alması gerekiyor.

Ben yine de ne olur ne olmaz diye bundan sonra yolu Süleyman Evcilmen Sergi ve Spor Salonu'na düşecekler için kendi ulaşım tercihimi yazayım. Üniversite nedeniyle son yıllarda uzun süreli Antalya'da kalamadığım için de yeni ulaşım sisteminde artık hangi araç nereye gidiyor tam bilemiyorum. Bu yüzden ben güzergahı değişmeyecek olan raylı sistemleri tercih ettim.  Tramvay ile Kalekapısı'na geldikten sonra oradan AntRay'a aktarma yaptım. Zaten AntRay -güzergahı içinde olanlar için- bu tesislere ulaşımda en iyi araç gibi gözüküyor. Çünkü AntRay'ın Burhanettin Onat durağında inince büyükçe bir tabela size hangi tarafa yürümeniz gerektiğini gösteriyor. Ondan sonrası ise 5 dakikalık bir yürüyüş ve tesisler karşınızda...

Salona girdiğimde ilk yarının 5-6 dakikalık kısmı tamamlanmıştı. Üstüne bir de sahadan çok kolonları izlediğiniz kale arkası tribüne oturunca ilk yarı için ne yorum yapsam yalan olur. İkinci yarıda diğer tribünler kalabalık olduğu için tribün değiştirmeye yeltenmedim ama yerimi tam ortalayınca daha iyi bir görüş açısıyla maçı takip edebildim. Ancak onda da yine kaleyi görmek için bir şansınız yok. Sadece üst direk... Kısacası kale arkası tribün çok kötü ayarlanmış. Oraya oturup da sahayı tam olarak görebilecek kişi sayısı 10 değildir.


Yorumsuz geçtiğim ilk yarının skoru 21-16 Muratpaşa lehineydi. İkinci yarının başında hızlı bir başlangıçla bu fark açıldı. Bu dakikalarda neredeyse her hücumdan sayı ile döndük. Sonrasında sanırım biraz da yorgunlukla hücumda tempo düştü. Bu dakikalarda tam savunmada da düşüş olur gibiyken kısa sürede toparlanıp sayı farkının Çek takım için bir geri dönüşe izin verecek seviyelere inmesine izin vermedi Muratpaşa... 


Zaten takımı savunma anlamında hücumdan daha iyi buldum. Hızlı hücumlarda elimize geçen fırsatları iyi değerlendirirken set oyunlarında biz de biraz zorlandık. Bunlarda da tempomuzu koruyabilseydik 2. maça daha büyük bir farkla çıkma avantajımız olabilirdi. Tabii yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı benim bu yorumum ikinci yarı ağırlıklı... Bu yarının son dakikalarına doğru oyunun temposunu düşürmek ikinci maç düşünülerek yapılmış taktiksel bir tercih de olabilir. Neyse sınırlı hentbol bilgimle ahkam kesmiş olmayayım. Önemli olan maçı kazanmaktı ve onu da 37-31 ile kazandık. Ayrıca şunu da söylemeden geçmeyeyim ki yaptıkları işten zevk alan bir takım izledim ben bu maçta. Bu da önemli bir detaydı.


Muratpaşa çeyrek final yolunda önemli bir galibiyet alırken tribünlerin desteğinden bahsetmemek olmaz. Kale arkası hariç diğer tribünler oldukça doluydu. 07 Gençlik'in bulunduğu tribün ile Ali Dayı'nın bulunduğu tribünün karşılıklı besteleri karşılaşma boyunca aralıksız sürdü. Hatta bir ara yanlış duymadıysam "Lütfen gürültü yapmayınız." diye bir anons yapıldı ki doğru duyduysam bu maça ilişkin ilginç bir anekdot olarak not düşmüş olayım.



Bu maçın rövanşı 11 Şubat cumartesi günü saat 15:00'da... Antalya'nın Avrupa'da mücadele eden yegane temsilcisini o gün de yalnız bırakmayıp çeyrek finalin yolunu hep beraber tutalım; geçen sene finalde kaybettiğimiz kupayı bu sene Antalyamıza getirelim..!





08 Şubat 2012

Cem Karaca Anısına


Onu anlatabilmek için
hakkında  birçok söz söyleyebileceğiniz
ama o sözlerden hiçbirine ihtiyacı olmayan isimlerden biri... 

 Cem Karaca'yı ölümünün 8. yıl dönümünde sevgi ve saygıyla anıyoruz.




 

06 Şubat 2012

Nesillerce Antalyaspor - 1

Onları gördükçe hep aynı soru geliyor aklımıza:

Acaba bir gün bize de nasip olur mu küçük oğlumuzun elinden tutup Antalyaspor maçına gidebilmek?

İnşallah o günleri görmek herkese nasip olur ama şurası kesin ki o günler gelene kadar imrenerek bakmaya devam edeceğiz onlara... Sadece Antalyaspor sevgisini yüreğinde taşımakla yetinmeyip bu sevgiyi çocuklarına aşılayan babalar ve bu yaşlarında yüreği Antalyaspor sevgisi ile dolmaya başlayan oğullarına imrenmemek mümkün mü?

Onlara sadece imrenerek bakmayalım, bir kareyle de olsa onlara yer verelim istedik ve tribünlerimizdeki baba ve oğulların fotoğraflarını çekmeye karar verdik. Trabzonspor maçının devre arasında da ilk fotoğraflarımızı çektik. Tribündeki tüm baba ve oğulları çekebilmek için devre arası elbette yeterli olmadı ama diğer maçlarda da fırsat buldukça devam edeceğiz Antalyasporlu baba ve oğulları çekmeye...












Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...