Akıncıoğlu'nun şike sürecindeki duruşunu anlamak oldukça güç... 58. maddenin değiştirilmesinin gündemde olduğu günlerde yaptığı açıklamalarla bu değişikliği destekleyecekmiş gibi bir izlenim yarattıktan sonra genel kurulda oyunu 58. maddenin değiştirilmemesi yönünde kullandı. Bu yönde oy kullanması bizi hem şaşırtmış, hem de gururlandırmıştı. Hatta Antalyaspor'u böyle bir hataya ortak etmediği için kendisine teşekkür etmiştik. Ancak dedim ya Akıncıoğlu'nun şike sürecindeki duruşunu anlamak oldukça güç... Geçtiğimiz günlerde kulübümüzün resmi sitesinde bir duyuru yayınlandı. Bu duyuru ile bir kez daha şaşırdık. Duyuru şöyle:
Türkiye Futbol Federasyonu'nun 27.02.2012 tarihinde gerçekleştirilecek olan Başkan ve Yönetim Kurulu seçim gündemli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında başkanlığa aday olacağını açıklamış bulunan Kulüpler Birliği Vakfı ve Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı Sn. Yıldırım Demirören'in adaylığını ilke olarak destekleyeceğimizi kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla
Yani TFF Başkanlığı için Yıldırım Demirören'i destekleyeceğiz. Yıldırım Demirören'in Beşiktaş Başkanı olarak yaptıkları, kişiliği ve benzeri hiçbir şeye değinmeyeceğim. Benim merak ettiğim birkaç şey var:
1) Akıncıoğlu 26 Ocak'ta “58. madde değişmesin.” diye oy verdi. Yukarıdaki açıklamaya göre ise 27 Şubat'ta Akıncıoğlu “58. madde değişsin ve küme düşme kalksın.” diyen birinin başkan olması için oy verecek. Böyle bir çelişki hangi akla mantığa sığıyor?
2) Masumiyet karinesini elbette göz ardı etmiyorum. Ancak ortada söz konusu olan da bir yargılama... Bu yargılamaya paralel olarak TFF'nin de spor hukukuna göre bir karar vermesi gerekiyor. Peki, şike iddianamesinde adı yöneticisi ve teknik direktörü ile geçen bir kulübün başkanını futbolun başına getirmek Türk futbolundaki kaosu bitirmek için doğru yol mudur?
Akıncıoğlu'nun politik davranma eğilimli olduğunu biliyoruz. Kararlarını genellikle doğrulara göre değil, şartlara göre vermeyi tercih ediyor. Yıldırım Demirören'i destekleme kararı da muhtemelen bugünün şartlarına göre hareket etmek düşüncesiyle ama peki ya yarın ne olacak? Bu olaylardan en çok zararı gören Anadolu kulüpleri iken, kaldı ki bu şike olaylarında adımız hiç geçmiyor iken bugün suçlu olanın cezasız kalmasına sebep olduktan sonra yarın karşımıza çıkan haksızlıklarda nasıl adalet isteyebiliriz ki?
Bugün Türk futbolunun içinde bulunduğu kaos öyle basit bir kaos değil. Bu kaosun içerisindeki arayışta biz adaletten yana taraf olmalıyız. Kararlarımızı şartların bizi sürüklediği şekilde değil, doğrularımızın bize gösterdiği şekilde vermeliyiz. Bu konuda ipin ucunu bir kez kaçırdık mı bir daha yakalayamayız. Bu yüzden düzene boyun eğme, dik dur başkan..!