24 Eylül 2011

Sadece 3 Puan

Bir Akdeniz derbisiydi Antalyaspor-Mersin İdman Yurdu maçı... İki takım arasında geçmişte yaşananlar derken maçın kalabalık geçmesi beklenebilirdi ama hem maçlarımızı Mardan'da oynuyor olmamız hem de maçın bir hafta içi maçı olması sebebiyle maça giderken böyle bir beklentimiz yoktu. Stada maçtan yarım saat kadar önce geldiğimizde otoparktan gördüğümüz ilk görüntü de bizi haklı çıkaracak cinstendi. Ancak maç saati yaklaştıkça giderek artan bir kalabalık vardı karşımızda. Mardan'daki bir hafta içi maçı için şaşırtıcı bir tabloydu bu.

Maçın ilk 10 dakikası dolarken bizi şaşırtan yeni bir şey daha oldu. Bazı gruplar dışında maçın genelinde maçı izlemeyi tercih eden açık tribün bu kez ayaktaydı ve takımını destekleyiordu. Tribünler coşkulu, takım ise sahada 3'te 3 için istekliydi. Ancak 21. dakikada Minev'in kendi kalesine attığı golle 1-0 geriye düşüyorduk ama bu gol bile tribünlerin moralini bozmuyor. Takıma olan destek artarak devam ediyordu. Sanki tribünler uzun zamandır unuttuğu şeyi, desteğiyle takımı ateşleyebileceğini hatırlamıştı.


İlk yarının bitişiyle maç kritiği de başladı. Herkes yediğimiz gole üzülüyor ama bu gole rağmen hala herkes takımın kazanacağına olan inancını koruyordu. İkinci yarının başladıktan kısa bir süre sonra Ali Tandoğan ortaladı, Uğur İnceman kafayı vurdu ve işte aradığımız golü bulmuştuş.  Bu gol inançları daha da artırmıştı. “Tam da zamanında geldi.” diyorduk gol için. Golden sonra yine bastırıyorduk ama bir türlü skoru lehimize değiştiremiyorduk. Üstelik ikinci yarıda karşımıza bir de hakem çıkmıştı. Hakemleri her eleştirişimde söylerim. Bir futbolcu gibi hakemler de hata yapabilir. Ancak maçın hakemi Mustafa İlker Coşkun sahada facia bir yönetim sergiliyordu. MİY oyuncularının sert hareketlerine göz yuman Coşkun, Mersinli oyuncuların yere atladığı her pozisyonda düdüğü çalıveriyordu. Tabii ki bu da oyun planımızı fazlasıyla bozdu. MİY zaten kontraatakla bir şans golü bulmayı umuyordu. Oyunun durması ve bir anda bizim yarı sahamıza taşınması onların fazlasıyla işine geliyordu. Oyunun sonlarına doğru golü bulmak için iyice yüklenirken MİY kazandığı köşe vuruşunda golü buluyor ve 86. dakikada bir kez daha öne geçiyordu. Bu kez gol MİY için “tam zamanında” gelmişti. Maçın kalan dakikalarında da etkili ataklarımıza rağmen golü bulamayınca sezonun ilk mağlubiyetini alıyorduk.

Açık söylemek gerekirse mağlubiyete üzüldüm mü? Evet. Çünkü bu kadar istediğimiz bir maçta sahadan puansız ayrılıyorduk. Çünkü hakem daha iyi bir yönetim sergilese belki de skor çok daha farklı olacaktı. Çünkü lider olarak tamamlayabileceğimiz bir haftada bu fırsatı kaçırıyorduk. Ancak şunu da söylemeliyim ki bu mağlubiyet bize kaybettiğimiz 3 puandan daha fazlasını kazandıracabileceğini de düşünüyorum. Sezonun ilk 4 maçlık periyodunun en kolay maçı MİY maçıydı. Bu kolay dediğimiz maçta kaybettiğimiz puanlar ayaklarımızın yere daha sağlam basmasını sağlayacaktır. Takımda bir rehavet oluşmamıştı ama bazı taraftarlardan bazı bazı yüksek hedefler dinlemeye başlamıştık bile. Oysa kazandığımız -playoff maçlarını saymazsak- 34 maçlık bir sezonun sadece 2 maçıydı. Bu yüzden 2 galibiyet gibi bu mağlubiyet de geride kaldı. Aldıklarımız da sadece 3 puandı, kaybettiklerimiz de... Dolayısıyla şu an düşünmemiz gereken tek şey bugün Beşiktaş maçından alacağımız 3 puan olmalı. Sadece 3 puan... Yolun başında değil ama yolun sonuna geldiğimizde göreceğiz ancak bu 3 puanların ne anlama geldiğini ama şimdilik sadece onları almaya bakalım.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...