Yeni sezon öncesi 6222 sayılı kanun çokça konuşuldu, çokça tartışıldı. 'Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun' olarak adlandırılan bu kanun kanun koyucuların iddia ettiği gibi gerçekten sporda şiddete bir son vererek düzensizliği mi önleyecekti? Yoksa boynuna farklı farklı renklerde atkı takmış, yüreğine ayrı ayrı sevdalar yazmış ama hepsinin ortak özelliği 'tribüncü olmak' olan pek çok kişinin iddia ettiği gibi hem ağır yaptırımlara sahip olması hem de keyfi uygulamalarla suistimal edilebilir olması nedeniyle kendi düzensizliğini mi kuracaktı? Kısacası bu yasa Türkiye'deki tüm tribünlere inecek büyük bir darbe miydi?
Bu iki farklı görüşten ben de 2. görüşü sanunuyorum. Tamam, Türkiye'deki tribünler her şeyi doğru yapıyor diyemeyiz. Hatta pek çok konuda yanlışlar yapıldı ve yapılmakta... Ancak bunların önüne geçmenin yolu bayraklarla, meşalelerle değil de yasaklarla donatılmış tribünler yaratmak değildir.
Görüşümüz böyle olmasına rağmen önümüzdeki sezon biz de oyunu bu kurallara göre oynamak zorundayız. Hem bu sebepten belki eksik bildiklerimiz vardır diye hem de farklı bir bakış açısı daha dinleyelim diye Antalyaspor'un Taraftardan Sorumlu Yöneticisi Salih Peker öncülüğünde düzenlenen bilgilendirme toplantısına katıldık.
Toplantı iki bölümden oluşuyordu. İlki bilgilendirme, ikincisi soru-cevap...
İlk bölümde Antalyaspor Kulübü Hukuk Danışmanı Avukat Cenk Soyer'in bazı noktalarda yaptığı hukuksal tercümeler dışında katılımcıların konuşmaları bu yasa ile ilgili süreci genel olarak takip eden birisi için bilindik bilgiler içeriyordu. Bu yüzden benim açımdan çok faydalı olduğunu söyleyemeyeceğim ama elbette bilmeyenler için yararlı bir bölümdü.
İlk bölümün ardından soru-cevap kısmına geçildi. Stada girebilecek bayrak sopaların standardı hakkında konuşan Ali Dayı'nın ardından dinleyiciler arasında konuşan ikinci isim Murat Özgen oldu. Sözlerine bu yasanın insanları maça gitmekten soğutacağını düşündüğünü ifade ederek başladı ve sonrasında da geçen sene statta aşırıya kaçan bazı önlemlerden bahsederek bu gibi önlemlerin taraftarları rahatsız ettiğini, bir gazeteci olarak bu yönde pek çok şikayetin kendisine geldiğini belirtti. Bu sözlerine karşılık ilgili komutandan gelen yanıt kendilerinin yasayı sorgulamakla değil, uygulamakla yükümlü oldukları ve geçen sene yaşandığı iddia edilen olayların soyut örnekler olmakla birlikte bugünkü toplantının konusu dışında olduğu şeklinde oldu. Üçüncü söz hakkı Küheylan'ındı. Küheylan da statta görev alan erlerin kendi tuttukları takımlar ile Antalyaspor'un karşılaştığı maçlarda erlerin fevri davranışlar gösterdiğini, bu durumun da ortamın gerginleşmesine neden olduğunu belirtti. Bu yorum ile toplantı salonundaki ortam da biraz gerginleşti ve ilgili komutan taraftarın şikayetlerini değil, 6222 sayılı yasayı konuşmak için geldiklerini ve bu soruların devam etmesi halinde toplantıyı bitireceğini söyledi. Küheylan'ın ardından sözü bu kez ben aldım. Sözüm kesilmesin diye geçen sene Mardan'da yaşadığımız sorunları aktarmak yerine bu sorunların çözümü için statta anında bu şikayetleri iletebileceğimiz bir olanak yaratılması önerisinde bulundum ama aldığım cevap yine değişmedi: 6222... Benden sonra Onur Öz söz aldı. Yine aynı cevabı almamak için kurduğu cümlelerde biraz daha fazla “6222 sayılı yasa” vurgusu yaparak geçen sene yaşanan sıkıntıları hatırlattı. Ardından da 6222 sayılı yasayla birlikte bu sıkıntıların bu sene de yaşanması halinde pek çok keyfi uygulamanın ortaya çıkabileceği yönündeki endişelerinden bahsetti ama yine beklenilen tarzda bir cevap gelmedi. Toplantının devamında da basın araçları, Karaçalı yolu gibi birkaç konuda sorular geldi ve toplantı bitti.
Toplantı biterken ortada titreyen birçok bacak vardı. Çünkü kimse istediği sorunun yanıtını alamamış. 6222 sayılı yasa ile ilgili toplantıda sadece “Şunu şunu yapmacaksınız, yoksa...” denilmiş ve toplantı bitmişti.
Oysa 6222 sayılı yasa ile ilgili sıkça verilen bilgilerden biri şöyleydi: “Tribün lideri kendi grubundan olan kişilerin hareketlerinden sorumludur.” Yani tribün liderinden kendi grubu içerisindeki herkesi kontrol altına alması bekleniyordu. Ancak biz aynı beklentiyi komutanlara şikayetlerimiz aracılığıyla ilettiğimizde aldığımız cevaplar ise “Herkesi nasıl kontrol edebiliriz ki? Olur arada öyle şeyler.” diye özetlenebilirdi. Sonuçta tribün lideri ve onun grubundan bir kişi arasındaki bağ sadece saygı-sevgi bağıdır ama askeri bir yetkilinin astı ile arasında emir-komuta ilişkisi vardır. Yani askeri bir yetkilinin kendi emri altındaki kişileri kontrol etmesi çok daha kolayken o “Herkesi kontrol edemem ki.” diyor ama aynısı bir tribün liderinden bekleniyordu. İlginç...
İkinci olarak toplantıda şikayetlerimizin dinlenmemesi son derece yadırgandı. Sonuçta sporda şiddet ve düzensizlik adı altında ortaya çıkan olaylardaki tek insan faktörü taraftar değil. Özel güvenlik görevlisi, polis, jandarma da var bu insan faktörünün içinde. E bunlar da insan olduğuna göre bu kişilerin de en az taraftar kadar hata yapma ihtimali vardır. Dolayısıyla yeni bir sezona başlarken 'sporda şiddet ve düzensizlik önlenmek' isteniyorsa bu sadece taraftarın üzerine odaklanmış tek taraflı bir anlayışla gerçekleşemez. Çünkü taraftarın olduğu kadar onların da üzerine düşen sorumluluklar var ve onlar da en az taraftar kadar dikkatli olmalı. Ancak şikayetlerimiz karşısında sergilenen “Hele bir testi kırılsın da sonra konuşuruz bunları” yaklaşımıyla “Tedbiri testi kırılmadan alalım” çabamız da güme gitti. Ayrıca ortaya konulan bu tek taraflı bu yaklaşımla taraftarın endişelerinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı.
Son olarak yönetim adına orada bulunan isimler ile ilgili de bir şeyler söylemem gerekiyor. Yasayı savunmasam da kulübün böyle bir toplantı düzenlemesini son derece olumlu buluyorum. Ancak toplantı sırasında taraftar olarak şikayetlerimizi iletmeye çalışırken karşılaştığımız tutum karşısında sessiz kalmalarına aynı derecede bir anlam veremedim. Bize orada sahip çıkarak “Taraftarımızın da sıkıntılarını, yeni dönemden beklentilerini dinleseydik” gibi bir cümleyi kurmak yerine sessiz kalmaları, hatta bu konulara girmemizden sanki onlar da rahatsız olmuş gibi hissettirmeleri de bu toplantıya ilişkin eleştirilerimden bir diğeridir.
Tüm bu izlenimlerim bende zorlu bir sezonun bizi beklediği hissi uyandırdı. Umarım tüm bu olumsuz izlenimlerim haksız çıkar da bu yeni dönemde tahmin ettiğimiz sıkıntılar yaşanmadan geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.