22 Şubat 2011

Kayseri Deplasmanı ve Türbülans

Cumartesi sabahı... Uzun süre sonra Antalya'dan ayrı bir hafta sonu... Isparta'dayız yine... Hava karlı... Sıkıcı bir sabaha uyandık. O sırada telefonum çalmaya başladı. Telefonu açtıktan 15 dakika sonra kendimi Isparta Otogarı'nda Antalya'ya gitmek için otobüs bileti ararken buldum. Bu haftanın deplasman sponsoru olan Antalyaspor Yönetim Kurulu As Başkanı Ali Yılmaz tarafından 07harfli.blogspot.com yazarları olarak Kayseri'ye davet edilmiştik. Antalya'ya yolculuk sıkıntılı başladı. Keşke Özgün de yanımda olsaydı, keşke bu tecrübeyi beraber yaşasaydık diye düşünüp durdum. Bunca yıldır benimle beraber menfaat beklemeden arma için koşturan kardeşimin de benle olmasını çok isterdim. Ancak onun yerine Hasan Sarı vardı, o benimle olacaktı. Özgün olmasa da yine menfaatsiz arma aşığı bir kardeşimle çıkacaktım yola...



Antalya'ya geldiğimde Hasan ile buluşup biletleri aldık. Uçağa doğru giderken daha geçen hafta Manisa maçında gördüğümüz abilerimizle aylardır görüşmemiş gibi özlem giderdik, bir yandan da futbolcularla muhabbet ediyorduk. Sergey'in etrafa sataşmaları, Tita'nın bilet görevlilileri ile muhabbeti görülmeye değerdi. Yolculuk keyifli başlamıştı.



Uçakta Antoil bayileri dışında herkes tanıdıktı. Güzel muhabbetler dönüyordu açıkçası... Abilerimizden, büyüklerimizden Antalyaspor anılarını dinliyor; belki de Antalyasporluluğu en güzel öğrenebileceğimiz kişiler ile muhabbet ediyorduk. 50 dakika bir anda geçiverdi. Yıllardır 302 ile deplasman yapan bünyelere garip geldi 50 dakikada yolun bitmesi derken uçak sallanmaya başladı iniş sırasında... Herkesi bir telaş kapladı ama en sonunda beste patladı tabii: ANTALYAMIZ SEN ÇOK YAŞA CANIM FEDA OLSUN SANA...



İnişin ardından otelimize yerleştik. Burda Ali Yılmaz ile konuşma fırsatı bulduk. Antoil'in sahibi, Antalya ve Antalyaspor sevdalısı Ali Yılmaz'ın tribüncü yanını da böylece öğrenmiş olduk. Buradan tekrar teşekkür ediyoruz kendisine.

Büyüklerimizle beraber bir Kayseri turuna başladık ki biz normal bir yürüyüş beklerken Kayseri karla karşıladı Antalyalıları... Isınmak için Kayseri caddelerini Antalya sesleri ile inleterek yürümeye başladık. Normalde ciddi gördüğümüz gazeteci abilerimiz dahil herkes bağırıyordu sokaklarda. Acaba Işıklar'da başka takım taraftarları maçtan önce böyle gezse nasıl olurdu. Kayseri'ye gelip de sucuk, pastırma alışverişi yapmamak da olmazdı tabii. Süleyman Turhan'ın yoğun uğraşları sonucu alışverişimizi de yaptık.

Sonunda beklenen gün geldi. Sabah yapılan güzel bir kahvaltı ardından Ahmet Geven, Murat Özgen, Vedat Gürhan, Şifa Çiçek, Süleyman Turhan gibi isimlerin keyifli muhabbeti ile beklenen maç saati... Işıklar'da bir aşağı bir yukarı yürüyerek maçları bekleyen bünyelere bu da ters geldi tabii ki... Bir yana bakıyorum çok keyifli bir muhabbet, diğer yandan düşünüyorum şehir dışında bekletilirken yapılan muhabbetler, söylenen besteler... Hepsinin keyfi başkaymış.

Bu arada Hasan ile beraber "Antalya Stadyumunu İstiyor" İmza Kampanyası'na da otelde başlamaya karar verdik. Belki de günün en önemli aktivitesi idi bizim için... Antalya'nın en büyük problemidir bu ve bunu inşallah hep beraber aşacağız. Herkes inşallah gereken önemi verir bu kampanyaya.

Bir diğer serzeniş de yıllardır Antalyasporlu olarak bilinen Işıklar Caddesi esnafına... "Antalyaspor maçlarını neden vermiyorsunuz?" diye sorduğumuzda ağız birliği edip "Lig TV kafelere vermiyor o paketi, biz de istiyoruz ama alamıyoruz ne yazık ki." diyenler gitsinler Kayseri'ye de şu kafeye bir sorsunlar bakalım nasıl almışlar paketi... İsteyen verir, içinizde biraz Antalya sevgisi olsun ama.












Stada geldiğimizde 07 Batı Gençlik, Grup 1966, SevenAs ve Niğde Üniversitesi'nden 10 kişilik bir grup tribündeki yerini almıştı. Alışılmışın dışında ikinci başkan Ali Yılmaz da tribünde bizimle beraberdi. Bu tribündekilere de büyük motivasyon sağlamıştı. Tribünün ön tarafı pankartlarla dolmuştu. Niğde Üniversitesi'nde okuyan arkadaşların el emeği "Özledik Seni Düştük Yollara" pankartı çok güzel duruyordu ama en önemlisi tabii ki 2 yıl önce kaybettiğimiz Ali Postallı için olandı. SevenAs'lar unutmamıştı, unutmayacaktı. Ali Postallı ölmedi, ölmeyecek.













Maça Antalyasporumuz beklenildiği gibi temkinli, fırsat bulduğunda çıkan bir oyun sistemi ile başladı. Zaman zaman tehlikeli pozisyonlar yaratıyorduk ama kalemizde de tehlikeli ataklar görüyorduk. Özellikle Uğur'un direğe vurduğu top ile tribünde birbirimizi dövüyorduk adeta. Bu sırada Ali Turan'a yüklendikçe yükleniyordu Kayseri tribünleri; ancak hemen karşılığını veriyorduk. Evet, Ali Turan kötü nitelendirilcek bir maç çıkardı. Ancak gerçekten inanılmaz bir baskı kurulmuştu oyuncumuz üzerinde. Eleştirilirken bunları da düşünmek lazım ki Ali Turan'a gelene kadar eleştirilmesi gereken çok fazla futbolcu var.


İkinci yarının başında takım daha saldırgan bir görüntü sergiliyordu. Takımla beraber taraftar da yükleniyordu. Ardı ardına "Her zaman, her yerde; en büyük Akrep..!" diye inliyordu Kadir Has... Bu sırada Kenan karşı karşıya kaçırıyor, Tita ceza sahası içerisinde düşürülüp golümüz engelleniyordu. Son dakikalar geldikçe Kayserispor yüklenmeye başladı ve hiç beklemediğimiz oldu dakika 89'da golü kalemizde gördük. O ana kadar etkilemeyen Kayseri soğuğunu iliklerimize kadar hissettik. Ardından gelen 2. gol çok bir şey ifade etmedi aslında. Herkes yıkılmıştı.

Maç bitmişti ve yenilgi serimizi tam gaz devam ediyordu. Çok güzel başlayan hafta sonu büyük hüsranla tamamlanmıştı. Bir deplasman taraftarını 90. dakika da gelen golden daha fazla ne yıkabilirdi ki? Artık yapacak bir şey yoktu belki ama kabul edemiyorduk bir türlü.

Dönüş yolunda Ali Yılmaz yine bir büyüklük gösterdi ve kendi ceplerinden bir otobüs firması ile gelen 10 kişilik SevenAs grubu üyelerini uçağa davet etti ve bize Antalya'da içerisinde saf Antalyaspor sevgisi olanların, maddi ve manevi olarak her türlü Antalyaspor'a destek sağlayanların, yani bilinçli taraftarların Antalyaspor yönetimi tarafından ne kadar sevildiğini anlattı. Artık herşey gibi tarafar profili de değişmeye başladı Türkiye'de. Bunlara Antalyaspor taraftarı olarak biz de ayak uydurmak zorundayız. 

En son kafile Antalya'ya döndüğünde kimsede keyif yoktu. Kayseri'ye inerken yaşadığımız türbülansı çabuk atlatmış ve "Canım feda olsun sana..." ile keyfini sürmüştük, inşallah Kayseri mağlubiyeti de ligte yaşadığımız türbülansın sonu olur da bir Beşiktaş galibiyeti sonrası Akdeniz Akşamları ile keyif sürmeye başlarız.

3 yorum:

  1. benim memleketim antalya fakat tuttuğum takım kayserispor kayseride yaşıyorum. Ali Yılmazı tebrik ederim böyle bir organizasyonda yeralan tek yöneticidir türkiyede. Antalyaya bol şanslar dilerim umarım hakettiği konumdan önce hakettiği stadyuma kavuşur. Stadyum olmadan şampiyon olsanda bir anlam ifade etmiyor ne yazıkki. İmza kampanyasından haberim olsaydı bende deplasman tribünün önüne gelip imza atardım.

    YanıtlaSil
  2. Gzlim kayserim hasret kaldık sana

    YanıtlaSil

Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...