Takımı 2 haftadır göremiyorduk, özlemiştik. Aslında olmamız gereken yerde, deplasman tribününde olmalıydık fakat öğrenci bütçesi ile zorlar Trabzon deplasmanı bizi. E takımımıza ve bir uçak Antalyasporlu'ya Trabzon yolları, bize her köşesinde anımızın olduğu Işıklar Caddesi yolu gözüküyordu.
Okul yüzünden geçen yıl Atatürk Stadı'nda son maçlarda bulunamamıştık ne yazık ki. Atkımızı boynumuza takıp Işıkların yolunu tuttuğumuzda garip duygular kapladı içimizi... Selekler!de görmeye başladığımız tek tük Antalyaspor atkılılar, bize orda önceden toplanan Meslek Liselileri hatırlattı. Cumhuriyet Meydanı'nda gördüğümüz Antalyasporlu abilerimiz orada toplanan 07 Gençlik üyelerini, Üçkapılar'da gördüğümüz Antalyasporlular da sanki Sakaryaspor maçı önceleri toplanan Red Soldiers gibi şen gözükmüştü bize...
Kısacası özlemişiz Işıklar Caddesi'ne maça gitmeyi... O yüzden Trabzonspor maçı öncesi maç sohbetleri değil de, Işıklar anıları konuşuluyordu hep maça giderken. Yolda daha önceleri tribünde sima olarak tanıdğımız bir abimiz de bize eşlik etmeye başladı. Ve Işıklarda bir kafede Hasan Sarı ile buluşup Trabzon maçını izlemeye başladık.
Necati'nin, Uğur'un, Deniz'in olmadığı bir takım ile beraberlik çok iyi olur diye düşünüyorduk. E bir de Trabzonspor'un alıştığımız oyununu son iki haftadır göremesek de onlar da yaralı idi ama bize umutsuzluk yasak, ne olursa olsun takımımıza güveniyorduk.
Maç hakkında burada pozisyon pozisyon tartışmaya gerek yok ama yine sahada biz alıştığımız Antalyaspor'u izliyorduk. Teslim olmayan, elinden geldiğince pozisyon bulan takımımız yine gerekeni yapıyordu. Özellikle takım ileride savunma yapıyordu, bu bizi oldukça mutlu etmişti.
Burak Yılmaz için bir paragraf ayırmaya gerek var mıdır bilmiyorum ama gerçekten kabak tadı vermeye başladı. Neden bu takıma karşı bu kadar nefret beslediğini anlamak mümkün değil. Her pozisyonda kendini yere bırakması, yerli yersiz itirazlarına bir derece katlandık da kaçan bir gol sonrası direği tekmelemesi hazmedilecek cinsten değildi. Tita, Sergey, Zitouni kadar Antalyalı değilsin gözümde Burak Yılmaz...
Dedik ya Işıklar Caddesi'ni çok özledik diye, bunu son dakikalarda Kenan'ın kaçırdığı pozisyonda bir defa daha anladık. Etrafımızdaki tüm kafelerden "Vur! Vur!" diye sesler duydukça işte bu özlediğimiz Antalya diye eski günlere döndük.
En sonunda maç 0-0 bitti. Mutluyduk. Lig liderinden bu kadar eksikle deplasmandan alınan bir puana sevindik tabii ki... Maç boyunca en çok üzüldüğümüz sonradan girip takıma hareket getiren Kenan'ın biraz da abartı bir kararla atılması oldu. Saha içerisinde direklere vuran, her pozisyonda kendini yere atan Trabzonlulara kart çıkarmayan hakem, saha dışında bulunan topa vuran oyuncumuza acımadan sarı kartı çıkartıyordu.
Maç sonrası 07 Gençlik üyelerinin besteleri ile inlerken cadde biz de dudaklarımızda "Güldür yüzümüzü Antalyam, inlesin Işıklar Caddesi..." diye evimizin yolunu tutuyorduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.