16 Şubat 2011

Aferin Çocuklar!

Bu maçın farklı bir önemi vardı bizim için. Özgün ile uzun süre sonra ilk defa beraber maça gidecek olmamız, Mehmet Hoca'nın Antalyaspor'da bir ilki gerçekleştirerek takımın başında 100. maça çıkacak olması ve ilk yarıda ilk galibiyetimizi aldığımız Manisaspor'dan yine ikinci yarıda ilk galibiyetimizi alarak yine bir galibiyet serisi yakalama umudumuz...

Maç haftası güzel başlamıştı. Mehmet Özdilek'in 100. maçı için el emeği bir pankart hazırladık. Üniversitede olduğu için çok görüşemediğimiz arkadaşlarla planlar yaptık maç için... Maç günü hava güzel, ortam güzel, arkadaşlık güzel, Antalyasporum hepsinden de güzeldi.

Maç başlamadan skorboardda Mehmet Özdilek için hazırlanan video dönmeye başladı. Kısa bir biyografi ve görüntüleri izledik tüm stad. Benim kişisel görüşüm olarak Beşiktaş görüntüleri çok hoş kaçmadı aslında  ama hocanın da bir Beşiktaş geçmişi var, bunu da yoksayamayız ne yazık ki.

Aslında maç da çok güzel başladı. Daha bismillah demeden gol geldi. Tribünde Hasan Sarı ile Zitouni gol attı bu işte bir terslik var dedikten hemen sonra  kalemizde golü gördük. Bir anda soğuk duş etkisi yarattı tüm statta bu gol ama durmak yakışmazdı. Açık tribünde "Senin sevgin bu dünyada..." diyerek takıma bağırmaya devam ettik, daha Manisalılar gol sevincini yaşarken...

Ama takımda bir isteksizlik vardı. Mehmet Hoca'nın 100. maçı... Hadi o kadar km yol yapıp Mardan'a gelen, takımı karşılıksız seven bu kadar taraftarı yok sayıyorsunuz da hiç mi gururunuz, vefanız yok hocanıza karşı? Arka arkaya Manisa'nın 2. ve 3. golü geldi. Oysa ne de güzel başlamıştı maç günü. Herkes şaşkındı tribünde... Bu şaşkınlık yenilen 3 gole değildi, futbolcuların bu ruhsuz oyununa idi.

İkinci yarı başlarken ilk dakikalarda bir gol bulursak umutları vardı. Belki bir işe yararız diye Red Soldiers'tan abilerimizle açığın birinci katına indik. İşe de yaradı. Uzun süredir Antalya'da verilmeyen destek kale arkasıyla beraber veriliyordu. Belki de şu ana kadar Mardan'daki en güzel tribün yapılıyordu ama yok yok, bir ruhsuzluk vardı topçularda... Biz kendimizi tribünde parçaladıkça buna karşılık futbolcuların lakayitliğini gördükçe kahroluyorduk. Ve bu desteğin meyvesini(!) kalemizde gördüğümüz 4. golle aldık.

Ve olan oldu. Belki de Bursa maçından beri istisna iki, üç futbolcu dışında top oynamayan takıma patlamaya başladı tribünler. Takım 15. haftadaki İBB maçından beri galip gelemiyor ki o maçta bile İBB golü kendi kalesine atıyordu. Özellikle tribünler Yenal'a yüklendikçe yüklendi. Çünkü barlarda çok gözüküyordu Yenal ve geldiğinden beri doğru düzgün futbol oynadığını görmedi bu gözler. Bu yüklenmelerin sonucunda Yenal dönüp bize hareketler yapmaya başladı. İşler iyice karıştı tabi ondan sonra...

Sonuç olarak maç hiç beklemediğimiz bir sonuçla 1-4 bitiyordu. Acaba sahadaki topçular soyunma odasına girip hangi yüzle Mehmet Özdilek'e baktı. Hangi yüzle maçı tartıştı. Çıkıp özür dilemekle olmuyor bazı işler... Antalyaspor futbol takımı, belki de Süper Lig'teki en rahat top oynayan takımdır. Paraları günü gününe yatıyor, futbolculara ne bir baskı yapılıyor. Belki de bu rahatlatıyor futbolcuları.

Artık herkesin silkelenmesinin vakti geldi. Bu tribünler "UEFA'ya Akrep..." diye bağırırken küme düşme acısını yaşadı ve şuanda konuşulan konu da yine benzer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...