Hasan Akıncıoğlu başkanlığındaki yönetimler görev aldıkları ilk günden son güne kadar bildikleri işi yapmaya çalışıyor ve mali konular üzerinde duruyorlar. Amaç borçsuz ve ekonomik istikrarı yakalamış bir Antalyaspor... UEFA tarafından 2013'te yürürlüğe konulacak olan Finansal Fair-Play uygulamasını göz önüne alırsak bu son derece mantıklı bir tercih... Zaten ortada Finansal Fair-Play gibi bir uygulama söz konusu olmasaydı da Antalyaspor gibi darboğazdaki bir takım için öncelikli olarak mali konulara eğilmek gayet mantıklı bir tercih olurdu. Çünkü ekonomik istikrar sağlanmadan kalıcı başarıların elde edilmesi olanaksız... Yönetim bu konuda hedeflerine tam olarak ulaşmış değil ama aldıkları ödül bu hedefe doğru ne kadar başarılı bir şekilde ilerlediklerinin en somut kanıtı...
Ne yazık ki yönetimin mali konulardaki bu başarısını taraftarlarla olan ilişkisinde gösterdiğini söyleyemeyiz. Burada ilişkiden kastım ne taraftara bilet inmesi, ne de herhangi bir rant olayı... Zaten yönetimin bu konulardaki tavrını en az %5 konusu kadar destekliyorum. Benim söz etmek istediğim yönetimin taraftarı yeterince sahiplenmemesi... Belki yönetim bunu bilerek yapmıyor ama taraftar olarak çoğu kişi böyle hissediyor. Bu konuda yönetimin biraz empati yapabilmesi için durumu şöyle özetleyeyim: Yıllarca sevinçlerimize, hüzünlerimize, dostluklarımıza, kavgalarımıza ev sahipliği yapmış Işıklar'dan ayrılıp Mardan'a kiracı olarak gitmek bir Antalyasporlu için zaten ızdırap... Buna bir de orada özel güvenlik ve jandarmanın anlam verilemeyen tavırları eklenince taraftar olağan bir şekilde birilerinin kendisini sahiplenmesini bekliyor. Haksız bir durumla karşılaşınca kendi sesinden başka birisinin de sesini yükselttiğini duymak istiyor. Ancak yönetim bu konularda sessiz kalarak taraftarın böyle hissetmesine neden oluyor. Bu sorunu aşmak için yönetim içinden bir isim bu konularla ilgilenmek için görevlendirilibilir veya tribün gruplarından belli temsilcilerle belirli periyotlar halinde görüşülebilir. Bu sayede aradaki ilişkiler daha sağlıklı bir şekilde kurulacaktır.
Yönetim mali hedeflere doğru ilerlerken futbolu da Mehmet Özdilek'e emanet etti. Jarabinsky ile 8 maçta sadece 2 puan alarak felaket bir sezon geçirirken böyle bir takımın sorumluluğu üstlenmek açıkçası yürek isterdi. O hem bu yürekliliği gösterdi hem de kesin düşecek denilen takımımızı kümede tutmayı başardı. Bir sonraki sezon ise lig tarihimizin en iyi sezonlarından birini geçirmemizde başrol sahibi isimlerindi ki bunları yaparken hep kısıtlı bir kadrosu oldu Mehmet Özdilek'in... Yukarıda bahsettiğim ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi için transfer dönemlerinde tabiri caizse bir kemer sıkma politikası izlendi. Bonservisi elinde olan ve kulübe fazla ekonomik sıkıntı yaratmayacak isimler tercih edildi. Bu durum Mehmet Hoca'yı önemli anlamda kısıtlamasına rağmen sergilediği performansla iyi bir hoca olduğunu ve neler yapabileceğini gösterdi.
Mehmet Özdilek genç de bir isim... Bu yüzden bazı konularda hatalar yapabiliyor. Antalya tribünlerinin Mehmet Özdilek konusunda en çok eleştiriği konulardan ilki oyuncu değişiklikleri... Oyuna müdahale etmek için genellikle son dakikaları bekliyor. Hatta bazen karşılaşma bitmeden giren oyuncunun ayağına top gelecek mi diye beklediğimiz bile oluyor. Bu değişiklikleri daha erken yaparsa hem tribünlerden “Hoca yap artık bir şeyler.” eleştirilerine maruz kalmaz, hem de oyuna giren yeni bir isim bu süre içerisinde mutlaka saha içerisinde bir şeyleri değiştiricek, oyuna bir parça da olsa bir hareketlilik getirecektir. Diğer bir konu ise genç isimlerimize şans vermek konusunda... Genç yıldızlarımızın olgunlaşmasında mutlaka emek harcıyor, o da mutlaka bu isimlerden en iyi şekilde faydalanmak istiyordur ama bu konuda biraz daha cesur davranmalı. Şampiyon bir A2 takımımız var ve tribünler bu gençleri artık sahada görmek istiyor. Çünkü onlara güveniyor. Bugüne kadar izleme şansı bulduğumuz Musa Nizam da Hüseyin Atalay da oynadıkları maçlarla bu güveni boşa çıkartmayacaklarını gösterdiler. Zaten hata yapsalar bile onların yaptığı hatalara tribünlerden daha toleranslı yaklaşılacaktır. Çünkü herkes bu forma için mücadele edecek bu şehrin çocuklarını da sahada görmenin heyecanını taşıyor.
Konuyu şöyle bir toparlarsak yönetim de Mehmet Özdilek de kendi bildikleri işlere yoğunlaşıyorlar ve genel anlamda gösterdikleri başarıyla da camiayı gelecek için umutlandırıyorlar. Yönetim ve Mehmet Özdilek arasında da örnek bir uyum var. Bu da dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta... Yönetim kulübü ekonomik olarak belli bir düzlüğe çıkardıktan sonra vites yükseltecek ve sportif başarı için daha iddialı söylemlerle taraftarın karşısına çıkacak, teknik direktör bu söylemleri hayata geçirebilmek için daha iddialı bir kadro oluşturabilecek. Bu sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Mehmet Özdilek eğer taraftarın onu görmek istediği gibi Antalyasporumuzun Ferguson Mehmet'i olur ve bu yönetimin orta ve uzun vadeli planlarında üzerine düşen sorumluluğu üstlenirse bu uyumlu ikili ile daha önceden yaşamadağımız tüm başarılara aday bir kulüp ortaya çıkacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.