19 Temmuz 2011

Pankart

Tribün kültürünün temelidir pankart ama gri stat Mardan'a geçtiğimizden beri tribünlerde pek pankart da görmez olduk. Yeni sezonda artsın pankartlar, bir nebze güzelleşsin Mardan..!
 





17 Temmuz 2011

Işıklar Maç Günü Başka Güzel

Eskiyi düşündüm az önce yine. Ligler başlayacak diye hop oturur hop kalkardık. Transferleri bir heyecan bekler, yönetimin akıbeti ne olacak diye düşünürdük. Sonra bir liste yapardık acaba hangi deplasmanları kaçırmasak diye. "Yok abi geçen yıl gittik buna", "E abi buradaki muhabbetlerden sonra bu yıl kaçmaz ama orası..." derken tartışa tartışa neredeyse 17 deplasmanı da özel kılan birşey bulurduk. Kaldı ki bulmaya çalışırdık, direkt demezdik ulan Antalyaspor en özeli, ne kasıyoruz gidelim işte hepsine kan yerinde durmuyorken diye.


Nasıl özlemezdik ki futbolsuz geçen 2 ayda o tribünlerin kokusunu? Daha evden çıkmadan başlardı heyecan. Antalya ağustosunda sabah denize gidilir baba ile, üstünde Antalyaspor forması... Eve gelinip yine Antalyaspor tişörtü ile yapılan balkonda bir kahvaltı... Baba ile tartışılır nasıl geçecek bu sezon bakalım diye onlarca kez yapılmış olsa bile. Bir başkadır o sabah... Anne yine homurdanmaya başlar bu yıl da bırakılmayacak Antalyaspor herhalde diye. Ah annem para vermiyor elbette bu kulüp ama sen değil misin, Antalya değerleri unutuldu diye sürekli hayıflanan?


Saatler geçmek bilmez, kan damarda durmaz bir türlü. Daha 6-7 saat olmasına rağmen maça çıkılır evden. Sevgili ile buluşulacaktır aylar sonra. Yeni kırmızı tişört giyilir, en uğurlu atkı ağustos sıcağına rağmen takılır boyna... Bir çıkılır evden sağa sola bakılır. Mahalleden arkadaşlarla buluşursun, istikamet bellidir Işıklar.

Ah Işıklar... Kırmızı insan deryasının akıp denize dönüştüğü yer... Antalya'nın esas sahiplerinin buluşma noktası Antalya Atatürk Stadyumu... Abiler yerini almışlardır zaten Perge'de. Birbiri ardına patlıyordur besteler: "Akrebiiim inandık size bu sene, koş artık koş zaferlereee"... Uzar gider besteler, muhabbetler... Özlem giderilir has kardeşlerle...

Bir aşağı, bir yukarı turlarsın Işıklar'ı... Karşından gelen her formalı, her atkılıya bir kez daha bakarsın. 10 metrede bir "Lan ne özlemişim ya" dersin. Karşı caddeden "Kırmızııı..!" diye bir ses duyduğunda, haykırırsın gönlünce "Beyaaaz..!" diye. En büyüksündür, Antalyasındır. Bakanlar olur elbet deli diye. Ulan seviyoruz ne yapalım, çok özledik aşkımızı...


Akşam olur yavaş yavaş. Evren Büfe'nin önünde kuyruk artmaya devam eder. Meşale dumanı, köfte dumanına karışır. Herkes sırılsıklam olmuştur zaten terden. Atkılar boyundan çıkıp bele bağlanmıştır bile düşünürken "Hoca ne sıcak be topçular nasıl oynayacak?" diye...

Hele o stada ilk giriş anı yok mudur? Çok fazla kalabalık olmaz belki ama herkes bir an önce girmek istediğinden yığılma olur illa ki kapıda. Hem sıkış tepiş girmeden zevki mi çıkar lan maça girmenin. Tribüne giriyorsun; operaya, tiyatroya değil. İlk polis ile karşılaşırsın, o polisin 10 saniyelik araması 10 yıl gibi gelir sana. Bırak memur bey çıkayım bir an önce tribüne.

O yeşil alanın ilk görünüşü, yavaş yavaş dolmaya başlayan tribünler, şen şakrak kahkaha sesleri... Kimse daha bağırmaya başlamamıştır. Ulan arkadaşları da çok özledik içeride muhabbet farklı oluyor tabii. Yavaş yavaş takım çıkar sahaya, lan şu yeni transfer Sedat mı? Bu Bülent çocuk için çok iyi diyorlar. Bak bu Hüseyin altyapıdan gelen eleman, fena bilek var bu oğlanda. Eski topçular gelmeye başladıkça heyecan artar tabii. Bir bir tribünlere çağrılır oyuncular, onlarla da özlem giderilir teker teker.

Oyuncular maç için hazırlanmaya döndüklerinde, tribünler de dinlenir. Rakip takım gözükür tünelden. Kısa bir ıslıklama, ardından stat yıkılmaya başlar: "Alemin kralı geliyooor..!" Takım çıktı mı sahaya, işte futbolun gösterisi başlar. Patlayan meşaleler, atılan konfetiler...

Santaya çıkmıştır futbolcular, hakemin ilk düdüğü heyecanla beklenir.

10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1...

ANTALYA SEN BİZİM HER ŞEYİMİZSİN..!


14 Temmuz 2011

Eyvallah Hoca


 Antalyaspor'u kendi çocuğun gibi gördüğün için;

Antalyaspor için hiçbir hocanın göstermediği özveriyi gösterdiğin için;

Antalyaspor'un en önemli sorunu olan ve en az 50 yıllık süreçte önünü açacak olan stat ve tesis sorununa "Antalyalıyım" diyen insanlardan daha çok önem verdiğin için;

Adamın hası olduğun için eyvallah Mehmet Özdilek..!
 

12 Temmuz 2011

Futbol Mu? Nedir O Kardeş?

Ah futbol sen ne güzel bir şeymişsin. Fena halde hayata benzemeye başladın, o zaman sen de hayatın türlü pisliklerini barındırmaya başladın. Adam kayırma, sırttan bıçaklama, insandaki yaşama sevincini bırakma. 


Para babaları insandaki futbol aşkını aldı götürdü. Piç Adnanları, Öküz Metinleri, Kelebekleri belki izleyemedik ama dinledik babalarımızdan, abilerimizden... Bu insanlar Antalya şehri, Antalyaspor için terliyorlardı ama şimdi Antalya çocuğu dediğimiz, burda doğmuş, büyümüş, burada futbolcu olmuşları(!) görüyoruz da Antalyaspor'a karşı oynarken direk tekmeliyor, Antalyasporlu taraftarlara el kol yapıyorlar. 


Para, para, para... Aldı götürdü futbol aşkını. Eskiden tribünde sırf o şanlı armayı taşıyor diye kardeşim dediğimiz; yemeğimizi, suyumuzu paylaştığımız insanlara şimdi tribündeki "abiler" bile müşteri gözü ile bakıyor. Kendi adamımı sokayım maça da yönetimden gelen bileti okuturum şu yeni gelenlere. Ama bilmiyorlar ki o yeni gelenler Antalyaspor sevdası ile geliyorlar tribüne ve senin para hırsın yüzünden tribünlerde şimdi yok o çocuklar... 
Aslında şikeden bahsedecektim ama şu lanet olası para o kadar içimize işlemiş ki yaz yaz bitmek bilmiyor. Düşünüyorum. Ulan geçen yıl kombinemi aldım. 2 haftada bir Isparta-Antalya yolu yaptım. Antalya'da annemleri görmeden bir tam günümü Mardan Stadı'nda Antalyaspor'u izlemek için harcadım. Elimden geldiğince Isparta'dan tek başıma deplasmanlara gittim. Yollarda hastalandım, finalleri kaçırdım. E noldu İstanbul takımlarının oyunları yüzünden biz önceden belirlenmiş olan yerimizde ligi bitirdik. Neden üzüldük, neden heyecanlandık, neden bu kadar derde soktuk başımızı?


Hani diyorlar ya tribün kafasında düşünmeye gerek yok, biraz gerçekçi olalım. Düşünemiyorum arkadaş. Ben bu takımın maçlarına küçükken giderken futbol izlemek için gidiyordum. Aklım basmıyordu çünkü şikeye, ranta... Gol atıyordu kırmızı-beyaz; gool diye ayağa kalkıyor, babamla "Antalya Antalya şanımız, feda olsun canımız" diye bağırıyordum daha 6 yaşındayken. 


E şimdi öyle bir duruma geldik ki gol attıktan sonra "Yok arkadaş bu maç bağlanmıştır. Acaba kaç dakika sonra gol yiyeceğiz?" diye düşünüyoruz. İstemiyorum ben böyle bir ligte futbol oynamayı... Evet, tribüncü kafası ile düşünüyorum. Düşelim amatör lige. Gidelim Mardan veyahut yeni yapılacak stat yerine Zeytinköy'e. Orada 1000 tane gerçek arma sevdalısı ile Kırmızı - Beyaz gol atsın. Yine hep beraber bağıralım "Aksa Bile Kanımız, Harbi Antalyalıyız" diye...


Yenildik işte endüstriyel futbola. Tribün kültürüne karşı, yaşasın endüstriyel futbol..!

11 Temmuz 2011

Onurumsun Antalyaspor




Adı şike iddiaları arasında anılmayan nadir takımlardan bir tanesi de Antalyasporumuz...

Teşekkürler Hasan Akıncıoğlu ve Antalyaspor Yönetim Kurulu...

Başımız dik yürüyoruz tüm Türkiye'de...

Yaşa, varol Antalyaspor..!
  

08 Temmuz 2011

İl Başkanlığı Ziyaretlerinden İzlenimler

Geçtiğimiz cuma yayınladığımız İl Başkanlıklarına Stat ve Tesis Ziyareti başlıklı yazımızda il başkanlıkları ziyaretimizde neler konuşulduğunu aktarmıştık. Bugün de bu ziyaretlerde partilerin bizde bıraktığı izlenimleri paylaşacağım.

Öncelikle partilerden görüştüğümüz isimlerin konuya hakimiyetlerini değerlendireyim. Görüşmede 3 ana başlığımız vardı: Stat, tesisler ve 2013 U20 Dünya Kupası... En gündemde olan konu olması sebebiyle tüm partiler stat konusuna hakim gözüküyordu. Ancak burada şöyle biri AK Parti biri de CHP ile ilgili iki not düşmek isterim. AK Parti'nin stat konusundaki söylemleri Menderes Türel'in açıklamaları ile birebir aynıydı. Bu durum bize “Acaba yeni dönemde AK Parti stat konusunda Menderes Türel'in ön planda olduğu bir tutum mu sergileyecek?” diye sordurturken CHP'de ise Ankara'nın konuya ilişkin sürekli bilgilendirilmesi Akaydın'ın gündeme getirdiği "Yer göstersinler, yapayım." söylemi dışında yeni ve daha kapsamlı bir söylem mi ortaya konulacak diye sorduttu. Stat kadar gündeme gelmese de en az stat kadar önemli olan tesisler konusunda da partiler konuya hakimdi. Bu konuda 3 partiden de aldığımız yorumlar umut vericiydi. Gelelim 2013 U20 Dünya Kupası konusuna... Partilerin en az bilgi sahibi olduğu konu buydu. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası elinden alınan bir şehrin siyasileri bu konuya çok daha fazla hakim olmalıydı. Hatta bu turnuvayı düzenleyecek şehirler henüz kesinleşmediği için bu konuda çalışmalar yapmaya başlamalıydılar ki bir kez daha hayal kırıklığı yaşamayalım.

Bu yazıda değinmek istediğim bir diğer konuda partilerin uzlaşmaya yaklaşımları... Bu üç parti arasında uzlaşma konusuna en fazla değinen parti MHP, sonrasında ise CHP oldu. Bu iki partinin uzlaşmaya açık oldukları mesajını vermelerini olumlu buluyorum ama böyle bir uzlaşma için adım atan herhangi bir partinin olmaması bu söylemlerle pek de tutarlı bir tablo oluşturmuyor. Ziyaretimiz sırasında ortak akla birçok kez vurgu yapmamıza rağmen AK Parti'den aldığımız yanıtların hemen hemen hepsi partiler arası değil de AK Parti adı altında atılabilecek adımlara yönelikti. AK Parti, tek başına iktidar olmanın getirdiği bir rahatlıkla “Bu işi ben tek başıma da çözerim” gibi bir düşünceye sahip olabilir. Ancak -eğer böyle bir düşünceye sahiplerse- bu düşünceyi 2 farklı açıdan eleştirebilirim. İlk olarak onca yılın ardından stat ve tesis sorununu diğer partilerle uzlaşmadan kendi çizdikleri yolla çözmeye çalışırlarsa o zaman kendi adıma ben şunu sorarım: "Madem bu sorunu AK Parti tek başına çözebiliyordu. Peki, bugüne kadar neyi bekledi?" Sonuçta AK Parti bu dönemde tek başına iktidar olmadı. 3 dönemdir tek başına iktidar... Antalya bazında düşünürsek AK Parti sadece bu seçimde Antalya'da 1. parti olmadı, 2007'deki seçimde de AK Parti Antalya'da birinci parti olmuştu. İkinci olarak da herhangi bir partinin bu sorunu tek başına çözmesi ile bu sorunun tüm partilerin uzlaşmasıyla çözülmesi arasında ciddi bir fark olacaktır. Hem stat hem de tesis bu şehrin ihtiyaçlarını uzun yıllarca karşılayacak. Bu yüzden bir kez yapıldı mı en iyisi yapılmalı. En iyiye ulaşmak için de şehrin tüm dinamiklerinden faydalanılmalı. Sonuçta AK Parti'nin tüm siyasal gücüne rağmen tek başına yapacakları tüm partilerin bir araya gelerek yapabileceklerinden daha fazla olamayacaktır ki benim savunduğum sadece siyasi partiler değil, bu konuda katkı verebilecek tüm unsurların fikrinin alınması... Bu noktada uzlaşma konusuyla doğrudan ilişkili olmasa da şunu belirteyim: MHP ve CHP hemen seçim sonrası olması sebebiyle meclisin yeni düzeni kurulduktan sonra bu konuda daha kapsamlı bir görüşme yapabileceğimizi belirterek bizi bir kez daha davet ettiler. AK Parti'den ise bu yönde bir davet almadık. Bu da yukarıda yazdığım uzlaşma konusundaki yorumlarımla birebir uyuştuğu için önemli diye düşünüyorum.
 

06 Temmuz 2011

Kombine Kart Üzerine


Antalya'da tribüncü kısmı yıllardır alışıktı bedava bilet almaya... Bulunan koltuğa oturulur. Çoğu zaman koltuk bulunmaz, maç ayakta izlenir. Hatta oturan ayıplanır: "Tiyatro mu lan burası kalk ayağa bağır." Her şey gibi endüstriyel futbol bunu da değiştirdi. Artık kulüp gelirleri çok önemli. Bu gelirler için dönen şikelerden dolayı son günlerde ortamın nasıl karıştığını medyadan takip ediyoruz.

Akıncıoğlu yönetiminin gelmesinin ardından Antalya'da yaşanan değişimlerin başında belki de en önemlisi olarak tüm tribünlere gelen kombine kartları göstersek haksız sayılmayız. Antalyaspor'u bir haftasonu eğlencesinden çok daha fazlasına getirmenin yanında kombineden elde edilen gelir de arttı. İstanbul taraftarına ayrılacak %5 kontenjan garanti altına alındı.

Evet, bu yıl tüm stadın kombineli olacağı 3. yıla giriyoruz. Geçen yıl 125, 250, 1000 ve 2500 TL'den satışa sunulan kombinelerde bu yıl indirime gidildi ve kombine fiyatları 100, 200, 750 ve 2000 TL olarak satışa sunulacak. Tek seferlik bilet fiyatlarında değişiklik olmayacak. Hemen bir hesap yapmak gerekirse açık tribünden aldığımız bir kombine sonucunda Antalyaspor'u izlemek için 575 lira daha az ödemiş olacağız. Tabi buna kupa maçlarını falan dahil etmiyorum.

İnsanların kombine bilet alması hem kulubümüz, hem de kendileri için çok önemlidir. Kombine alırken yanımızda arkadaşlarımızı getirelim onların da kombine almasını sağlayalım.

----------------------------------------------------

Kombine alacaklar antalyasporum.com 'un yapacağı kombine haftası etkinliğine katıldıkları takdirde çeşitli hediyeler de kazanabilecekler.

05 Temmuz 2011

Beach Volley

Antalya gibi bir memlekette yaşayıp da kum üzerinde futbol, voleybol oynamamak olur mu? En güzel aktivitelerden biri değil midir Antalya'da akşamüstü beach volley oynayıp kendini masmavi Akdeniz'e bırakmak.

Özgün ile beraber Antalya'da olduğumuz iki haftalık süreçte antalyasporum.com editörü Murat Abi sağolsun bir organizasyona girişmiş, tanıdık simalarla maç ayarlamış. Bizi de çağırdı. Hemen gittik tabii seve seve. Yer deniz kenarı olmasa da oldukça güzel düşünülmüş ve hayata geçirilmiş Soğuksu'daki spor alanı idi.

Murat Duymuş, Murat Özgen, Mehmet Öztürk, Murat Şimşek, Yunus Yiğit, Özgür Şimşek ve biz 3-5 sefer maç yapıp hem Antalya'nın nimetlerinden yararlandık, hem de Antalyasporlu abilerimizle zaman geçirmiş olduk. Maçlar hala devam ediyormuş, oynanmasa da Lokman ve Ümit abiler gibi gidilip takip edilebilir.

Antalyaspor takım kuracak olsa, şampiyonluğa oynarız.



04 Temmuz 2011

Işıklar Dedikodusu


Son günlerde bir dedikodu dolanmaya başladı. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü; Atatürk Stadı'na bakım yapacak, kapasiteyi 15000 kişiliğe çıkartacak ve takım yıllardır sahibi olduğu Işıklar'a kavuşacak diye.

Şimdi dedikodunun gerçekliğini, nasıl yapılacağını, tribünlerin değiştirilip değiştirilmeyeceğini tartışmayacağım burada. Bu olayın Antalyaspor'a nasıl bir getirisi olacak onu düşünmek lazım.

Işıklar malum yıllardır yuvamız olmuş bir caddedir. Işıklar denince akla Atatürk Stadı, Antalyaspor gelir. Haftasonları gol sesleri ile yankılanır o cadde. Ancak Antalyaspor Mardan'a taşındığından beri cadde ne yazık ki yokları oynuyor. Sadece Antalyasporlular değil, bu ayrılıştan herkes rahatsız.

Açık konuşmak lazım. Şu anki durumda 30000 kişilik stadı dolduracak bir taraftar profilimiz yok. Ancak büyük bir potansiyel var. Zaten Mardan'ın bize kaybettirdiği de bu potansiyel idi. Eğer takım Işıklar'a dönerse şehre yabancılaşan Antalyaspor tekrar şehirle bütünleşecek. İşte o zaman tekrar umutlanacağız.

Bu Işıklar olayına bir de şöyle bakmak lazım. Bence Antalya'ya öyle veya böyle bir stadyum yapılacak. Ancak Dokuma dışında yapılması planlanan yerlerin hepsi Antalyaspor'un aleyhine olacaktır. Dolayısıyla açık konuşmak gerekirse ben şehir dışındaki 30000 kişilik  bir stadyum yerine  Işıklar'daki 15-20 bin kişilik stadyumu seve seve kabul ederim.


Atatürk Stadı'nın yenilenmesi bizim için büyük kazanç olacaktır. Artık namus meselesine dönen uluslararası bir futbol organizasyonunu almak için Antalya'ya stat zaten yapılacaktır ama bize Işıkları versinler yeter.

Yazıyı Özgün'ün çok öncelerden yazdığı bir yazının sonu ile bitirmek istiyorum. Işıklar Antalyaspor'dur.

Uzunca bir aradan sonra içerdeki bir maçta Akdeniz'in masmaviliğine komşu olmuş o Işıklar'daki kıpkırmızı insan deryasının arasından ilerleyip tribündeki yerini almak, belki Antalya'dayken “Şurası kötü, burası kötü” dediğin o stada bu sefer "Mabedimsin" diye haykırmak, “İşte benim ait oldum yer burası, işte benim ait oldum yer bu şehir” diye düşünüp Antalyaspor için döktüğün göz yaşına da attığın kahkahaya da bir kez daha “Eyvallah” diyebilmek var.

02 Temmuz 2011

İyi ki varsın Antalyasporum..!

Seninle nefes almaya başladık, seninle son nefesimizi vereceğiz.
Nice yıllara dünyanın en güzel şehrinin en güzel aşkı..!

İl Başkanlıklarına Stat ve Tesis Ziyareti

Stat meselesi üzerinden siyasetçileri oldukça fazla eleştiriyoruz ama tam bu noktada bir an durup ''Madem biz stat istiyoruz, e neden hiç kimse bu stadı yapmaya yanaşmıyor?'' diye sorgulayarak aynayı kendimize tutmamız gerekiyor. Demek ki siyasetçileri taleplerimiz doğrultusunda çalışmaya zorlayacak baskıyı yeterince oluşturamıyoruz. İşte biz de zaman zaman aynayı kendimize tutarak buu konuda neleri eksik ya da yanlış yapıyoruz ve neler yapabiliriz diye düşünüyoruz.

Akaydın'ın Bahçelievler'de düzenlediği mahalle toplantısı sırasında stat meselesini sormuş, seçim öncesinde Antalyaspor'a ilişkin verdiği sözleri ve seçim sonrasında Antalyaspor için yaptıklarını karşılaştırdığımız bir dosyayı kendisine sunmuştuk. (Akaydın'a Stadyumu Sorduk) Şimdi de milletvekili genel seçiminin hemen sonrası olması sebebiyle Antalya'dan milletvekili çıkarmayı başaran 3 partinin il başkanlıklarını ziyaret edelim dedik. Hem seçim başarılarından dolayı bir tebrik eder, hem de bu döneme kadarki tavırlarına yönelik eleştirilerimizi dile getirebileceğimiz, yeni dönemde nasıl bir tavır alacaklarını öğrenebileceğimiz ve taleplerimizi iletebileceğimiz bir fırsat yakalamış oluruz diyerek partilere vermek üzere stat ve tesisler konusunda bir dosya hazırladık.

İlk başta bu ziyaretleri randevu alarak mı yapalım diye kararsız kalsak da sonrasında nasıl karşılanacağımızı da değerlendirebilelim diye çatkapı gitmeye karar verdik ve 24 Haziran Cuma günü öğleden sonra düştük yollara...

Milliyetçi Hareket Partisi
Parti ziyaretlerinde ilk durağımız MHP oldu. Danışmaya gidip konuyu anlatınca hemen buyur ettiler bizi... 1-2 dakika içinde de MHP Antalya İl Başkanı Adnan Kaya yanımıza gelmişti. Açıkçası ilk ziyaretimiz olması sebebiyle başta biraz gergindik ama karşılaştığımız misafirperver tutum ile bu gerginliği üzerimizden attık.

Stat sorunu hakkındaki durumu ve görüşlerimizi aktardıktan sonra Adnan Kaya'dan duyduğumuz ilk cümle "Biz de Antalyalıyız, Antalyasporluyuz" oldu. Böyle bir cümleyi diğer iki partide görüştüğümüz isimlerden duymadığımızı belirtelim. Adnan Kaya daha sonra kendisinin de kombine kart sahibi olduğunu ama mevcut sıkıntılar sebebiyle çoğu maça gidemediği belirterek Antalya'nın stat sorununu bizzat yaşayanlardan biri olduğunu belirtti ve "Bu mesele tam anlamıyla iki partinin çekişmesine dönüştü. Önce bu çekişme sona ermeli, sonrasında da bir araya gelerek bu konuda neler yapılabileceğimizi konuşulmalıyız." diyerek stat konusundaki yaklaşımını açıkladı. Açıkçası bir parti il başkanının "Biz seçilseydik..." şeklinde başlayan bir cümle kurmak yerine stat konusunda doğrudan doğruya uzlaşmayı işaret etmesi sevindiriciydi. Adnan Kaya stadın yeri konusunda ise şu an ön plana çıkan 100. Yıl ve Dokuma'nın yanı sıra Zeytinköy-Kızıltoprak Tesisleri'nin bulunduğu alanın da düşünülmesi gerektiğini belirtti.

U20 Dünya Kupası'nın stat sorunu açısından partilerin iyi değerlendirmesi gereken bir fırsat olduğunu dile getiren Adnan Kaya, Yeşilbayır'daki tesisler konusunda da Antalyaspor'un menfaatleri yönünde partilerin bir araya gelmesi durumunda bu gibi sorunların kolaylıkla çözülebileceğini söyledi.

Adalet ve Kalkınma Partisi
MHP'den sonraki durağımız AK Parti idi. Danışmaya gidip konuyu anlatınca beklememizi, birazdan alabileceklerini söylediler. 20-25 dakika kadar bekledikten sonra baktık hiçbir hareketlilik yok, biz hareketlenip tekrar danışmaya gittik. Konuyu yeniden açıklarken "İsterseniz başka bir gün gelin" yanıtıyla karşı karşıya kaldık ama hem bu kadar bekledikten sonra elimiz boş dönmek istemiyorduk hem de bir dahaki gelişimizde Küheylan şehir dışında olacağı için bu olasılık pek de cazip değildi. Israr etmeye devam ettik. Tam bu sırada daha önceden kendimizi tanıtmamıza rağmen 2. konuşmamızda bir kez daha sorulan "Kimdiniz?" sorusuna verdiğimiz "Bir internet sitemiz var. Orada yazarız." yanıtı bize görüşmenin kapılarını araladı. Bu yanıtımızın ardından alelacele bir koşuşturma yaşandı ve saniyeler sonra AK Parti İl Başkanlığı Basın Danışmanı Murat Yüksel'in odasındaydık.

Stat meselesine ilişkin genel durumu anlattıktan sonra yeni dönemde AK Parti'nin bu sorunu çözmek için neler yapacağı sorumuza Yüksel bu konuda zaten her zaman çalıştıklarını, 100. Yıl Projesi'nin bunun bir göstergesi olduğu ama bu projenin diğer partiler tarafından engellendiğinden bahsetti. Açıkçası bu duyacağımız tahmin ettiğimiz bir yanıttı ama duymak istediğimiz bir yanıt değildi. Çünkü biz bu ziyaretlerimizde geleceğe yönelik çözüm önerileri duymak istiyorduk. Bugüne kadar AK Parti de CHP de birbirlerini yeterince eleştirdi ama bir ilerleme var mı? Hayır. O halde bu söylem artık değişmeli. Bu düşünceyle kendisine 100. Yıl Projesi muhalefet nedeniyle değil mahkeme kararıyla iptal olduğunu ve iptal nedeninin de stat ya da salon olmadığını, projedeki iş merkezlerinin kat ve derinlik sınırlamasının olmaması nedeniyle yarattığı yüksek rant olduğunu hatırlattık ve neden o dönem projede bir düzenleme yapılarak bu sorunun çözülmediğini sorduk. Aldığımız cevap bilindikti ve dolayısıyla da tatmin edici olmadı. Yeni dönem için neler yapacakları konusunda da olayın Büyükşehir'de düğümlendiğini, çünkü imar konusunda Büyükşehir'in düzenleme yapması gerektiğini, böyle bir düzenleme olmazsa stat konsunda bir kazık bile çakma şanslarının olmadığını ifade etti. Kısacası Akaydın'ın "Bana yer göstersinler yapayım" söylemi gibi AK Parti de yer konusunda topu Akaydın'a atıyor.

Yüksel, Akaydın'a yönelik eleştirileri sıralarken bir ara sözü 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın Kayseri'ye kaptırılmasına getirdi. Fırsat bu fırsat deyip FIFA'nın Dünya Kupası'ndan sonraki en büyük 2. organizasyonu olan ve 2013'te Türkiye'de düzenlenecek U20 Dünya Kupası için AK Parti'nin çalışmalarını öğrenelim dedik ama bu konuda tam bir hayal kırıklığı yaşadık. Sohbetimizin başında AK Parti İl Başkanlığı Basın Danışmanı olduğu için bütün haberlerin elinden geçtiğini ve stat sorunu ile ilgili yaşanan süreci iyi bildiğini söyleyen Murat Yüksel'in 2013 U20 Dünya Kupası ile ilgili yanıtı "Bir bilgim yok" oldu. Akaydın'ı 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası ile eleştirirken 2013 için bir şey söylenememesi iki parti arasında nasıl bir kördüğümün olduğunun en güzel göstergesi olsa gerek.

Ak Parti ziyaretimizden elde ettiğimiz tek olumlu haber Yeşilbayır'daki tesisler oldu. "Yeşilbayır'daki tesisler için yeni dönemde neler yapılacak?" sorumuza Murat Yüksel'in yanıtı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim döneminde dillendirdiği 2B arazileri konusunun çözümlenmesinde sona gelindiğini, bu konunun çözümlenmesiyle de tesislerdeki sürecin kaldığı yerden devam edeceği şeklinde oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi
Cuma günü AK Parti'den sonra CHP'ye gitmiştik ama hem kafamızda bize ayıracaklarını düşündüğümüz zamandan daha fazla zaman ayrılması hem de AK Parti'de yaşadığımız gecikme nedeniyle geç kalmıştık. Bu da demek oluyordu ki CHP ziyaretinde Küheylan olmayacaktı.

Pazartesi günü bir diğer değerli dostum Deniz ile buluşup CHP Antalya İl Başkanlığı'na geldim. Danışmaya konuyu anlatınca il başkanı ile il gençlik kolları başkanının kısa bir görüşmede olduklarını, birazdan ikisinin de kabul edebileceğini ama bu konuda CHP Antalya İl Gençlik Kolları Başkanı Önder Önen'in daha fazla yardımcı olabileceğini söylediler. Danışma ile konuşmamıza şahit olan 07 Gençlik'ten bir arkadaş geldi yanımıza. Bekleme sırasında bize o eşlik etti, Antalyaspor'daki son gelişmelerden konuştuk. Derken bir 5 dakika içerisinde Önder Önen geldi.

Stat meselesini genel olarak anlattıktan sonra CHP'nin bu konudaki görüşlerini sordum. Konuşmanın girişi Akaydın'ın "Bana yer göstersinler, stadı yapmaya hazırım." ile gerçekleşince AK Parti'de dinlediğimiz CHP eleştirilerinden sonra CHP'de de AK Parti eleştirileri dinleyeceğim korkusuyla söze girdim. Akaydın'ın hükümetten kendisine sadece yer göstermesini istediğini ama hükümetin kendisine yer vermesi için ekstra herhangi bir şey yapmadığını, mevcut şartları zorlamadığını; sadece bu cümleyi söyleyip kenara çekilmesini de samimi bulmadığımı söyledim. Bu noktadan sonra konu Akaydın üzerinden bir AK Parti eleştirisi olmaktan çıktı. Açıkçası böyle olması çok daha iyi oldu. Çünkü CHP ile ilgili bilmediğim detayları konuşmaya başladık. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting için Antalya'ya geldiğinde Kılıçdaroğlu'na Önder Önen tarafından konuya ilişkin bir dosya sunulmuş. Önder Önen'in anlattıklarına göre benim de Antalyasporlu kimliği ile ismen tanıdığım Avukat Eser Akkaya'nın girişimi ile gerçekleşmiş bu olay... Bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde CHP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Volkan Canalioğlu'nun ziyareti sırasında da benzer bir olay gerçekleşmiş ve kendisi Antalya'nın stat sorunu hakkında bilgilendirilmiş. Yani bu dönemde stat konusunda Ankara'dan da bir destek bekleniyor. Önen, bu sorunun çözülmesi ile sadece Antalyaspor'un değil Antalya'nın da kazanacığını belirtti.

Stat dışındaki diğer iki ana konumuz olan 2013 U20 Dünya Kupası ve Yeşilbayır'daki tesisler ile ilgili AK Parti ve CHP'de benzer tablolarla karşılaştığımı söyleyebilirim. 2013 U20 Dünya Kupası için AK Parti Basın Danışmanı Murat Yüksel "Bir bilgim yok." demişti, ne yazık ki CHP Antalya İl Gençlik Kolları Başkanı Önder Önen'den de buna benzer bir yanıt aldık. Yeşilbayır'daki tesisler konusunda ise Önen seçim döneminde dile getirilen 2B düzenlemesinin hayata geçirilmesi ile bu sorunun çözüleceğini ve Antalyaspor'un tesislerine bir sorun olmadan kavuşacağını söyledi.



       Not:        
Her partiye stat ve tesis konusunda genel bir değerlendirme yaptığımız dosyadan bir tane bıraktık.

Okumak isteyenler il başkanlıklarına verdiğimiz dosyanın tam metnine buraya tıklayarak ulaşabilirler.
 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...