Antalyasporumuz iyi başladığı 2010-2011 sezonunun ilk yarısını kötü bitiriyordu. 23 puanla 10. sırada başladığımız 2. yarı öncesinde Mehmet Yılmaz, İbrahim Dağaşan ve Ali Turan takıma dahil olurken Ertuğrul Arslan ve Proment ile yollar ayrılıyordu.
18. haftada sezonun ilk yarısındaki maçta bizi 4-0'lık bir hezimete uğratan Fenerbahçe ile sahamızda karşılaşıyorduk. Ancak maç öncesinde Fenerbahçe'de de işler karışıktı. Hatta bu maç 2. yarının ilk maçı olmasına rağmen Aykut Kocaman için neredeyse tamam mı devam mı maçı idi. Bu şartlar altında başlayan maç sıkıcı şekilde devam ediyordu ki Uğur Boral'ın güzel şutu ve Ömer'in hatalı yer tutuşuyla Fenerbahçe'nin bulduğu gol 3 puanı Fenerbahçe'ye getiriyordu. Antalyaspor 2. yarıya da yenilgi ile başlıyordu.
Camia içinde sesler yükselmeye devam ederken rakip yine zor günler geçiren Sivasspor idi. Karlı bir deplasmanda oynanan maçta Antalyaspor ilk yarıyı 1-0 önde bitirmesine rağmen sahadan 1-1 lik sonuç ve 1 puan ile ayrılıyordu. Bu maçta akılda kalan ikinci yarı Antalyaspor ceza sahası kardan temizlenirken kardan temizlenmeyen Sivasspor ceza sahası ve Antalyaspor'un istekli futbolu idi.
Sivas'ta oynanan güzel futbolun umudu ile Trabzon'a uçuyorduk 19. haftada... Rakip Trabzonspor şampiyonluğun en büyük favorisi olarak görülmesine rağmen sezonun ikinci yarısına istediği gibi başlayamamıştı. Bu şartlar altında Antalyaspor için beraberlik iyi bir sonuç olacaktı. Antalyaspor beraberlik isterken galibiyeti kaçıran taraf oluyordu. Ancak Burak Yılmaz'ın o maçta yaptığı hareketleri hala içime sindiremiyorum. Tita kadar Antalyalı değildir benim gözümde Burak Yılmaz.
Antalyasporumuz 2. yarıya da ilk yarıda olduğu gibi Fenerbahçe mağlubiyeti, Sivasspor ve Trabzonspor beraberlikleri ile başlıyordu. Ancak özellikle Sivas ve Trabzon deplasmanına oynanan futbol umut veriyordu. Sezonun ilk galibiyetini aldığımız Manisaspor'u bu sefer Antalya'da konuk ediyorduk. Bu maçta Mehmet Özdilek bir ilki gerçekleştiriyor; Antalyaspor'da 100. maçına çıkan ilk teknik direktör oluyordu. 100. maç heyecanı ve iyi futbol ile tribünler takımdan güzel bir galibiyet beklerken tam bir hüsran ile karşılaşıyorduk. Maça 1-0 önde başlamamıza rağmen 1-4'lük mağlubiyet takıma tepkilerin artmasına neden oluyordu. Özellikle maçtan önce barlarda görülen futbolculara tepki dinmiyordu.
Manisa'dan alınan ağır mağlubiyet sonrası 25 puanda kalarak 13. sıraya gerileyen Antalyasporumuz Kayseri'ye konuk oluyordu. Bu maçta Kayserisporluların Ali Turan'a yönelik yoğun bir tribün baskısı vardı. Maçın sonucu ise maça iyi başlamamıza rağmen son dakikalarda yediğimiz gollerle 2-0 oluyordu.
Antalyaspor'da ters giden bir şeyler vardı. Acil olarak bunun önüne geçilmeliydi fakat diğer hafta rakip 12 yıldır yenemedeğimiz Beşiktaş olunca çok fazla umutlanamıyorduk ki bu maçta da bu şanssızlığı bozamıyor ve Beşiktaş'a boyun eğip Antalya'da sahadan 0-2 mağlup ayrılan taraf oluyorduk.
Bu mağlubiyetlerden sonra Antalya'da Yılmaz Vural döneminde yaşanan acı düşmenin tekerrür etmesinden korkulur olmuştu. Düşme potasında olası rakiplerimizden Kasımpaşa'ya konuk oluyorduk. Tarafsız seyreden için oldukça keyifli, bizim içinse stres dolu geçen maç sonucunda Antalyasporumuz Tita'nın son dakikada orta sahadan attığı bana göre sezonun en güzel golü ile 2-3 galip dönüyordu. Bu galibiyet biraz olsun nefes almamızı sağlıyordu.
18. haftada sezonun ilk yarısındaki maçta bizi 4-0'lık bir hezimete uğratan Fenerbahçe ile sahamızda karşılaşıyorduk. Ancak maç öncesinde Fenerbahçe'de de işler karışıktı. Hatta bu maç 2. yarının ilk maçı olmasına rağmen Aykut Kocaman için neredeyse tamam mı devam mı maçı idi. Bu şartlar altında başlayan maç sıkıcı şekilde devam ediyordu ki Uğur Boral'ın güzel şutu ve Ömer'in hatalı yer tutuşuyla Fenerbahçe'nin bulduğu gol 3 puanı Fenerbahçe'ye getiriyordu. Antalyaspor 2. yarıya da yenilgi ile başlıyordu.
Camia içinde sesler yükselmeye devam ederken rakip yine zor günler geçiren Sivasspor idi. Karlı bir deplasmanda oynanan maçta Antalyaspor ilk yarıyı 1-0 önde bitirmesine rağmen sahadan 1-1 lik sonuç ve 1 puan ile ayrılıyordu. Bu maçta akılda kalan ikinci yarı Antalyaspor ceza sahası kardan temizlenirken kardan temizlenmeyen Sivasspor ceza sahası ve Antalyaspor'un istekli futbolu idi.
Sivas'ta oynanan güzel futbolun umudu ile Trabzon'a uçuyorduk 19. haftada... Rakip Trabzonspor şampiyonluğun en büyük favorisi olarak görülmesine rağmen sezonun ikinci yarısına istediği gibi başlayamamıştı. Bu şartlar altında Antalyaspor için beraberlik iyi bir sonuç olacaktı. Antalyaspor beraberlik isterken galibiyeti kaçıran taraf oluyordu. Ancak Burak Yılmaz'ın o maçta yaptığı hareketleri hala içime sindiremiyorum. Tita kadar Antalyalı değildir benim gözümde Burak Yılmaz.
Antalyasporumuz 2. yarıya da ilk yarıda olduğu gibi Fenerbahçe mağlubiyeti, Sivasspor ve Trabzonspor beraberlikleri ile başlıyordu. Ancak özellikle Sivas ve Trabzon deplasmanına oynanan futbol umut veriyordu. Sezonun ilk galibiyetini aldığımız Manisaspor'u bu sefer Antalya'da konuk ediyorduk. Bu maçta Mehmet Özdilek bir ilki gerçekleştiriyor; Antalyaspor'da 100. maçına çıkan ilk teknik direktör oluyordu. 100. maç heyecanı ve iyi futbol ile tribünler takımdan güzel bir galibiyet beklerken tam bir hüsran ile karşılaşıyorduk. Maça 1-0 önde başlamamıza rağmen 1-4'lük mağlubiyet takıma tepkilerin artmasına neden oluyordu. Özellikle maçtan önce barlarda görülen futbolculara tepki dinmiyordu.
Manisa'dan alınan ağır mağlubiyet sonrası 25 puanda kalarak 13. sıraya gerileyen Antalyasporumuz Kayseri'ye konuk oluyordu. Bu maçta Kayserisporluların Ali Turan'a yönelik yoğun bir tribün baskısı vardı. Maçın sonucu ise maça iyi başlamamıza rağmen son dakikalarda yediğimiz gollerle 2-0 oluyordu.
Antalyaspor'da ters giden bir şeyler vardı. Acil olarak bunun önüne geçilmeliydi fakat diğer hafta rakip 12 yıldır yenemedeğimiz Beşiktaş olunca çok fazla umutlanamıyorduk ki bu maçta da bu şanssızlığı bozamıyor ve Beşiktaş'a boyun eğip Antalya'da sahadan 0-2 mağlup ayrılan taraf oluyorduk.
Bu mağlubiyetlerden sonra Antalya'da Yılmaz Vural döneminde yaşanan acı düşmenin tekerrür etmesinden korkulur olmuştu. Düşme potasında olası rakiplerimizden Kasımpaşa'ya konuk oluyorduk. Tarafsız seyreden için oldukça keyifli, bizim içinse stres dolu geçen maç sonucunda Antalyasporumuz Tita'nın son dakikada orta sahadan attığı bana göre sezonun en güzel golü ile 2-3 galip dönüyordu. Bu galibiyet biraz olsun nefes almamızı sağlıyordu.
Kasımpaşa maçının ardından konuk ettiğimiz rakip 3 yıldır sahadan sürekli mutlu ayrıldığımız Gençlerbirliği idi. Kasımpaşa maçında gelen galibiyetle sahaya umutlu çıksak da Antalya'da yine sıkıcı geçen maçın 0-0 bitmesine engel olamayıp puan kaybetmeye devam ediyorduk.
Antalyaspor 25. haftayı 29 puanla 13. sırada geçiyordu. İlk yarının son haftalarında başlayan duraklama dönemi, ikinci yarının başında tam anlamıyla bir gerileme dönemi dönüşmüş; Antalyasporlular için kabus devam ediyordu.
Antalyaspor 25. haftayı 29 puanla 13. sırada geçiyordu. İlk yarının son haftalarında başlayan duraklama dönemi, ikinci yarının başında tam anlamıyla bir gerileme dönemi dönüşmüş; Antalyasporlular için kabus devam ediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.