02 Haziran 2011

Sezon Değerlendirmesi: 1-9

Sezona başlarken yönetimde ve teknik ekipte devamlılık sağlanmıştı. Ancak yeni sezon gelirken Antalyasporumuz daha önce hiç yaşamadığı köklü değişiklikleri de yaşıyor, camia bu değişikliklerin getirdiği bazı belirsizliklerle yeni sezona doğru gün sayıyordu.

Önce takımın arma ve renklerinin değiştirilmesi gündeme geldi. Bunu atlattık. Ardından Medical Park ile isim sponsorluğu konusunda anlaşma sağlandığı açıklandı. Bu gelişmeyi kimileri tepkiyle karşıladı, kimileri destekledi. Bu sponsorluğa rağmen yapılmayan flaş transferlerden ötürü camiada sesler yükselmeye başlarken Antalyaspor olanca borcundan yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştı.

Yeni sezonda bizim için en önemli sorun Mardan'a geçiş idi. Antalya Atatürk Stadı'nın miadını doldurması üzerine 2 milyonluk Antalya gibi bir şehirde geriye tek seçenek olarak Azeri işadamı Telman İsmailov'un sahibi olduğu Mardan Oteli'nin sahası olan Mardan Stadı kalıyordu. Şehirden 35 km uzakta olup tek bir köy yolu haricinde yolu bulunmayan bu stada geçişte çok fazla taraftar kaybedeceğimiz, ev sahibi avantajından olacağımız aşikardı.

Defans hattı dışında takımın kadrosu korunmuştu. Ancak defans herkesin aklında büyük soru işaretleri yaratıyordu. Ligin ilk maçı olan İstanbul'daki seyircisiz Fenerbahçe maçının ilk yarısında yenen 4 gol herkese "N'oluyoruz lan?" dedirtmişti. Tabii bu maçın sonrasında da felaket senaryoları yazılmaya başlanmıştı hemen. Daha ilk haftadan bazıları Antalyasporumuzun düştüğünü ilan etmeye yarışına girmişti. Fenerbahçe maçındaki Antalyaspor, her ne kadar benim de şu ana kadar izlediğim en kötü Antalyaspor olsa da takıma güvenmek lazımdı. Çünkü sezonun ilk maçından böyle karamsar bir hava yaratmak Antalyasporumuza asla fayda sağlamazdı.

Böyle facia bir maçla ve arkasından gündeme getirilmeye çalışılan felaket senaryoları ile 2010-2011 sezonuna başlayan Antalyaspor, taraftarının karşısına ilk defa Sivasspor maçında çıkıyordu. Bunaltıcı Antalya sıcağında, Antalya'ya 35 km uzaklıkta sevgilimize kavuşmuş, hasret gidermeye çalıştığımız bu maçta Tita'nın müthiş golü ile öne geçmemize rağmen skor üstünlüğümüzü son düdüğe kadar koruyamayarak sahadan 1-1'lik beraberlik ile ayrılıyorduk. Ancak bu maçta sahadaki futboldan çok çektiğimiz çile konuşuluyordu. Olmayan yolu, kapıları önce kilitli olup sonra kilitler açılınca ücretli olduğu anlaşılan tuvaletleri, yakıcı Antalya sıcağında alev alev akan muslukları... Mardan bize o maç çok çektirmişti. Hele yaşanan toplu taşıma rezaleti isyana sürüklüyordu insanları...

3. haftaya bu sıkıntılarla gelirken rakip sezona iyi başlayıp Ankaragücü ve Fenerbahçe'yi güzel bir futbolla geçen Trabzonspor oluyordu. Golsüz beraberlikle sonuçlanan bu karşılaşmada Antalyasporumuz beklenilenin aksine iyi bir futbol ortaya koyarak Mardan'da galibiyeti kaçıran taraf oluyordu.

Manisa maçı öncesinde artık Antalyasporlu taraftarlar olarak "Sıra galibiyette" diyorduk. Çünkü rakip lige çok kötü bir başlangıç yapan Manisaspor'du. Maç bu beklentilerimizi karşılıyor; taraftarının da desteği ile 1-0 geriden gelip Necati'nin 2 golü ile Antalyasporumuz sezonun ilk 3 puanını alıyordu. Ancak deplasman tribünde kendi kendimize yaşadığımız sıkıntılar yine canımızı sıkıyordu. 


Bir hafta önce Manisa'dan mutlu dönmüştük ama bu sefer rakip Bursaspor ile beraber namağlup iki takımdan biri olan Kayserispor'du. 4 maçta toplam 1 gol yemişlerdi ve göze hoş gelen bir futbol oynuyorlardı. Ancak buna rağmen Antalyasporumuz sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrılıyordu ve Antalyaspor'da 3. yılını yaşayan Sedat Ağçay ilk defa gol atıyordu.

4 haftadır yenilmeyen Antalyaspor 6. haftada İstanbul'da şansımızın tutmadığı Beşiktaş'a konuk oluyordu ve yine son dakikalarda yediğimiz bir gol ile 2-1'lik mağlubiyetle ayrılıyorduk İstanbul'dan.

Beşiktaş maçının ardından rakip bir başka İstanbul ekibi olan Kasımpaşa'ydı. Bu maçta Yılmaz Vural'ın takımına resmen ders veriyor ve 0-1 mağlup duruma düşmemize rağmen 3-1 alıyorduk maçı. Mardan'da yenilmeme serimiz devam ediyordu. 

Sıra son yıllarda en sevdiğimiz deplasmanlar listesinde kafaya oynayan Ankara deplasmanına gelmişti. Gençlerbirliği ile tarafsız gözle izleyenler için süper bir maç ortaya koyuyorduk. Sahada 2 sefer yenik duruma düşmemize rağmen ortaya koyduğumuz mücadele, kaçırdığımız penaltılar ve yine Tita şov vardı. 3-2 kazandığımız bu maçın ardından tribünde Süleyman Turhan son noktayı "Ankara'ya boşuna gelmeyelim bir daha. Zaten hep kazanıyoruz. diyerek koyuyordu.


İlk 8 haftayla birlikte karşımızda beklenenden iyi bir Antalyaspor vardı. 8 haftada 2 kez yenilmiş, 2 kez berabere kalmış ve 4 kez galip gelmiş bir Antalyaspor vardı. Mehmet Özdilek'in geldiği yıl 8 haftada 2 puanımız vardı, şimdi ise 8 haftada 14 puanımız vardı. Antalyaspor'daki gelişim açıktı. 9. haftada da Antalya'da Konyaspor'dan alınan 1-0'lık galibiyete saha dışında yaşananlar gölge düşürse de evlerimize Avrupa muhabbetleri yaparak dönüyorduk. Ancak 2 kişi yüzünden sabaha kadar karakolda bekleyen 2 otobüs Antalyaspor taraftarında kalıyordu aklımız bir yandan da...

Antalyasporumuz bu 9 haftalık süreçte 17 puanla 5. sıraya başlıyor ve tarihinin en iyi başlangıcını yapıyordu lige. Antalya'dan koparılmış, kendi evinde ortalama 3 bin kişiye maç yapan, kısıtlı imkanlarla oluşturulmuş Antalyaspor için oldukça iyi bir başlangıçtı bu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...