Haftalardır aklımdan şu cümleyi silip atamıyordum: "Şu maçı kazanalım da bari bu sezonu Avrupa ile kapatalım." Bu cümlenin gerçekleşmesine dair umudum haftalarca baltalandı ama yine de hep aklımın bir köşesinde duruyordu. Dile kolay ertelenen 15. hafta maçı olan Akhisar maçını da sayarsak ligin ikinci yarısında oynadığımız 14 maçta 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 10 mağlubiyet almışız. Daha net bir deyişle 14 maçta kaybettiğimiz toplam puan 32...
Ancak her şeye rağmen bir umut içten içe duruyordu bir yerlerde. Ta ki Bursaspor mağlubiyetine kadar... Bursaspor maçıyla her hafta biraz daha zayıflayan Avrupa umuduma son darbe de inmiş oldu. Ligin son 4 haftasına girerken Avrupa puan farkı 9'a çıktı. Yönetim ve Özdilek istedikleri amaçsız takımı en nihayetinde yarattılar. 2 hafta önce küme düşer mi diye tartışılan Trabzonspor sıralamada bizim üstümüze çıktı. Bu 'başarı' dolayısıyla yönetimi ve Özdilek'i tebrik ediyorum.
Bu maça ilişkin yazılması gereken bir diğer önemli nokta da tribünlerde yaşanan olay... Maç içerisinde kale arkası tribünde bulunan bir grup Diyarbakırspor atkısı açarak Bursaspor taraftarının bulunduğu deplasman tribünü ile uğraşmış. Burada benim için konu olayın siyaset boyutu değil, doğrudan doğruya tribün boyutu... Antalyaspor-Diyarbakırspor maçı oynanıyor ve Bursaspor atkısı ile aynı durum yaşansaydı yazacaklarım bundan ne bir eksik ne bir fazla olurdu.
Çokça konuşuldu, defalarca biz de yazdık. Tribünde tek renk olalım diye ama bunu başarmak bir yana başka takım atkılarıyla rakip takım taraftarına sataşmalar bile olabiliyorsa vay halimize. Ha bu işi yapanlar yıllardır Antalyaspor tribünlerini kovalıyordur. Ona eyvallah. Zaten buna kimsenin dediği bir şey olamaz. Antalya'ya sonradan gelmiş olmasına rağmen Antalya'yı, Antalyaspor'u sevip gönül verdilerse buna kim ne diyebilir? Ancak eleştirilen konuyu doğru anlamak gerek. Konu Antalyaspor tribünlerinde her isteyenin kafasına göre iş yapıp yapamayacağı...
Hem de bu olaylar kale arkası tribününde yaşanıyor. 07 Gençlik'in olayın ardından bu gruba müdahale ettiği söyleniyor ama önemli olan böyle bir işe girişmeye cesaret bile edilememesi olmalı. Bu gibi olaylar neden kaynaklanıyor? Tribündeki bölünmüşlükten... Dolayısıyla tribünlerde -ben grup olaylarına sıcak bakan biri değilim ama farklı gruplar adı altında olsa bile- Antalyaspor'da birleşemedikçe biz böyle olayları daha çok yaşarız, çok konuşuruz.
Son olarak da takipçilerimizden bir özür dileyelim. Birkaç saat sonra 31. haftanın açılış maçında Mersin İY deplasmanında oynayacağız ama 30. hafta yazısını daha yeni yazabildik. Bunun sebebi benim de Küheylan'ın da yaşadığı yoğunluk... Şu son hafta bilgisayar başına oturmaya bile fırsatımız pek olmadı. Hal böyle olunca da yazı bugüne kadar sarktı. Gecikme nedeniyle böylece özür dilemiş olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.