17 Nisan 2011

Mevzuların Başladığı Eskişehir Deplasmanı

Antalya'dan yola çıkan 15 otobüsün ardından benim de deplasman yolculuğum Ankara Garı'ndan başlamıştı. Ben bir Antalyalı olarak üniversite yıllarıma kadar pek de alışık olmadığım tren yolculuklarından birini daha sorunsuz bir şekilde tamamlayıp Eskişehir'e varırken Antalya'dan gelen otobüsler içinse yol biraz daha sıkıntılı geçmişti. Kötü hava koşulları nedeniyle otobüslerden 3'ü yolda kalmıştı.

Kalan 12 otobüs Eskişehir'e girerken benim için de ufaktan stada doğru ilerleme zamanı gelmişti. Stat çevresinde ortam çok hareketli değildi. Polis kontrolünden geçip deplasman tribünün olduğu bölüme girdikten sonra otobüsler de gelince tribündeki yerimizi aldık.

Ligin lideri olan Antalyaspor ile ikincisi Eskişehirspor arasındaki maçın aslında gergin geçmesi beklenebilirdi ama 99 depreminin acılarından doğan kardeşliğimiz ile bizim için tek kardeş olan Kocaelispor'un hatırına Eskişehirspor'u ile de ilişkilerimizi ılımlı bir havada sürdürüyor, içerideki maçlarda gelen taraftarları çiçeklerle karşılıyorduk. (Bu konuda antalyasporum.com'un hazırladığı derlemeyi okumak için: Biz Antalyasporluyuz! )

Ancak Eskişehirsporluların onlara gösterdiğimiz misafirperverliğin kıymetini bilmeyeceği ve gerginlik yaratmak için hazır bir şekilde bu maça geldiklerini gösteren ilk işaret o dönemler aramızdaki gerginliğin devam ettiği 3-4 Bursa taraftarının da yeşil polarlarıyla Nefer tribününde yer almasıydı. Bu kişiler maç boyunca en ön sırada sürekli sataşma halindeydiler. Bunun yanı sıra açık tribünden de -daha sonraki senelerde de gelenek gibi devam eden- bir kişinin bizim bulunduğumuz tarafa doğru gelip Antalyaspor taraftarına sataştığı, Eskişehir tribünlerinin de buna alkış tuttuğu devre arası ise bu tavrın sadece Nefer tribünü ile sınırlı olmadığının göstergesiydi.

Dk. 38'de öne geçen Eskişehir önde olmanın da heyecanıyla maçın geri kalan kısmında bu tavrını devam ettirirken deplasman tribününde biz takımımıza olan desteğimizi devam ettiriyorduk. Ve 90. dakikaya geldiğimizden hakemin lehimize verdiği penaltı kararıyla tüm tribün sessizliğe büründü. Penaltıyı kullanan Cenk İşler'in bu fırsatı geri çevirmeyip skoru 1-1 yapan golüyle tribünde herkes kopmuştu. Eskişehir taraftarı sessizliğe gömülürken bu defa gülen taraf bizdik. Maç bu skorla bitti. Herkesin keyfi yerindeydi.

Maç bitiminde atışmalar arasında tribünü boşalttık. Ben tek başıma geldiğim için yine tek başıma dönecektim. Epeyce bir süre otobüsle gelmediğimi anlatmaya çalıştığım polise sonunda derdimi anlatıp bariyerli bölgeden çıktım ve gara doğru ilerlemeye başladım. Garda Antalyalı olduğumu anlayan bir Eskişehirli ile maç hakkında konuşurken birkaç Eskişehir taraftarının stadın yakınlarında içinde bayan sürücü olmasına rağmen 07 plakalı olduğu için bir araca saldırdığı haberi geldi. Olaylar sadece bunla da kalmamış Eskişehirliler Antalyaspor taraftarını taşıyan otobüsler taşlayıp kaçmış, Antalyaspor taraftarı otobüslerden inince olaylar patlak vermişti. Gerisi bilindik hikaye.... Ancak bu hikaye iki tarafa göre de değişiyor, ben de orada olmadığım için bir şey yazmayayım. Neyse konuyu dağıtmayalım. Sonuç olarak taraftarımız çiçeklerle karşıladığımız Eskişehir taraftarının attığı taşlarla patlayan camlarla o kış günü yüzlerce kilometre yol gitmek zorunda kaldı.
O günden sonra iki taraf arasındaki olaylar da başlamış oldu. Ancak bu yaşananların maç içinde gelişen bir olay olmadığı açık... Olaya karışan Eskişehirli taraftarlara bu olayların sebebini sorsanız Erciyes maçında kendilerine edilen küfürler diyeceklerdir ama hiçbiri o sezon o maça kadar olan maçlarda Antalya Atatürk Stadı'ndaki bu pankarta cevap veremezler.
Daha sonra Kocaelispor ile olaylar yaşandı, suçlu Kocaelispor dediler; daha sonra Ankaragücü ile olaylar yaşandı, suçlu bu sefer de Ankaragüçlüler oldu. Kısacası Eskişehir her zaman sütten çıkmış ak kaşık oldu.

Hiçbir zaman birkaç kişi ile genelleme yapmam. Ancak Eskişehir'in de zamanında bir özeleştiri yapması gerekiyordu. Çünkü suçluyu hep dışarıda aradılar ama yıllar öncesine ait bir kibirle kendilerine dönüp bakma gereğini hiç duymadılar. Oysa daha sonraki dönemde Kızılcıklı ile Nefer arasında yaşananlar bu yaşanan olayların da diğer takım taraftarları nedeniyle değil de içerideki sorunlardan kaynaklanabileceğini gösteren güzel bir kanıt oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...