Ligin 4. haftasında da galibiyetle tanışamadık. Ancak bu sezon sahadan 3. kez beraberlikle ayrılırken bu hafta aldığımız 1 puan daha önceki haftalarda aldığımız 1 puanlardan farklıydı. "Hepsi sonuçta 1 puan değil mi, o zaman fark nerede?" diye sorabilirsiniz, hemen açıklayayım.
Bu maçta ilk 3 maçın aksine oyunu kontrol etmeye çalışan ve kazanmayı planlayan bir takım vardı sahada. Özellikle ilk haftadaki Beşiktaş maçında takımın oynadığı futbol tam anlamıyla dan dun futboluydu mesela. Beşiktaş maçının yazısında futbolcular için "Sahada aklına ilk ne geldiyse onu yapıp geçti." yazmıştım. Galatasaray maçında ise bu görüntü tersine dönmüştü.
Ha diyebilirsiniz ki sahaya konulan futbol yeterli miydi? Elbette yeterli değildi. Yeterli olmuş olsa şu an galibiyet yazısı yazıyor olurdum zaten ama ilk haftalardaki o dan dun görüntünün ardından aşağıdaki şu görüntü bile beni oldukça mutlu etti.
Bu kare maçın ilk yarısından, skor 0-0 iken... Antalyaspor tam kadro rakip sahaya yerleşmiş oyun kuruyor. Zaten maçın genelinde kazandığımız toplarda önce rakip alana yerleştik, sonrasında bu topları olumlu değerlendirmek için sakince fırsat kolladık. Bu karenin aynısını maçın ikinci yarısında skor 1-0 iken de çekmiştim ama bu ara bana farklı sürprizler yapan telefonumda o fotoğrafı bulamadım.
Bu görüntüyü neden önemsiyorum. Çünkü bu görüntü rakibe maçı kazanmak istediğini söyleyen bir görüntü... Nasıl Akhisar maçının 90+ dakikalarında rakip yarı sahaya koşmayan bir takım görüntüsünü eleştirdiysek Galatasaray maçındaki bu görüntüye de hakkını vermemiz lazım.
Bu maçla ilgili en çok konuşulan konulardan birisi de Rıza Çalımbay'ın kadro tercihi... Doğrusunu söylemek gerekirse kadroyu görünce Nasri konusunda ben de tepki gösterdim ama takımın hocası oyuncu sakattı diyorsa üzerine bir şey yazmaya da gerek yok diye düşünüyorum.
Peki, Rıza Hoca'nın kadro seçimi yine doğru mu? Bence değil. Örneğin El Kabir artık bu takımın seviyesine pek uygun bir isimmiş gibi durmuyor. Önündeki topa bile koşmayan bir El Kabir yerine bir o kanatta bir bu kanatta top kovalayan Aydın Karabulut'u ben bu maçta ilk 11 görmek isterdim. Bir diğer örnek de Danilo... Oyun içerisinde ara sıra bir kıvılcım tuttursa da oyunun genelinde kayıp bir görüntüde...
Biraz da takımın iyilerine değinmek istiyorum. Her ne kadar statta en çok alkışı Eto'o alsa da şu ana kadar oynadığımız maçlarda asıl yıldız Maicon'du. Hem mücadelesi hem de futbol aklıyla oyuna katkısı büyük, bu katkısını ideal kadro ile sahaya çıkmaya başlayınca çok daha fazla göreceğimizi umuyorum diyeyim ve konuyu kapatayım. Çünkü nazar değdirmemek adına çok yazmak istemiyorum ama ortaya koyduğu futbol sebebiyle hiç değinmemek de istemedim. Kısaca ona da değinmiş olayım böylece.
Şimdi önümüzde Kayserispor maçı... Galatasaray maçıyla düzelttiklerimizin üzerine daha da fazlasını koyarak umarım ilk 3 puanımızı alırız bu deplasmandan. Elbette her maça kendi özelinde bakmak lazım ama Galatasaray maçı sonrasında fikstürü açıp şöyle bir göz atarken içimden "Güzel bir galibiyet serisi neden olmasın." dedim. O yüzden haydi inşallah diyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.