Bugün skora baktığımızda mağlup taraf olarak gözüksek de emin olun bu mağlubiyet zafer kokuyor. Kaybettiğimiz sadece 3 puan iken gönüller kazandığımız ve Antalyaspor bayrağını yükselttiğimiz bir zafer... Nasıl mı? Hemen anlatayım.
İstanbul takımları ile oynanan maçlarda tribünde bir tek "Sadece Antalyaspor" diyen taraftarlar olmuyor. Farklı farklı kategoriler altında gruplandırabileceğimiz pek çok kişi de bu maçlarda tribüne geliyor. Örnek vermem gerekirse Antalyaspor'u desteklemek için değil de sadece statta maç izlemek için gelenler... Daha uç bir örnek vermem gerekirse Antalyaspor sevgisinden değil de Galatasaray nefretinden maça gelen bir başka İstanbul takımı sempatizanları...
Dün maç başlarken bu kişilerle her ne kadar bedenen aynı tribünde olsak da ruhen uzaktık birbirimize. Hele ki ikinci örnekte bahsettiğim grup ile birbirimize en az deplasman tribünündekiler kadar uzaktık. Ancak "Sadece Antalyaspor" diyen bizler gibi bu kişiler de maçta olanları gördü. Antalyaspor'un sahaya koyduğu futbolu zevkle izledi; skora kadar yansıyan adaletsizliğe ise kahroldu.
Böylece maç sona ererken maçın başındaki kadar uzak değildik artık birbirimize. Çünkü onlar böylesi bir maçın ardından "Tugor niye tribüne gönderildi?", "Bruma ne yaptı ki oyundan atıldı?", "Hakem Galatasaray'ı harcadı.", "Maç zaten Galatasaray'ın hakkıydı, son dakikada adalet yerini buldu." gibi televizyon taraftarlığı yapanların internete yazdığı komik yorumlara aldanmak yerine futbolun gerçeğini dün tribünde bizzat gördüler. İstanbul takımlarının nasıl "büyük" olduklarını...
Onların içlerinde bu maçla birlikte ufak da olsa bir şeyler değişti. Yıllardır maruz kaldıkları medya pohpohlaması ile ayakta duran İstanbul hegemonyasına dayalı futbol anlayışları bu maçla hepten yıkılmadı belki ama biraz da olsa çatırdadı. Bu maçla hepten anlayamadılar belki ama biraz da olsa sorgulamaya başladılar bizim niye "Şehrinin takımını destekle!" diye haykırdığımızı, niye "Anti-İstanbul!" diye isyan ettiğimizi... İşte bu değişimler bugün bizim sevincini duymamız gereken 3 puanlardan değerli asıl zaferimizdir.
Maç sonunda Deniz Kaddah'ın döktüğü göz yaşları kaybedilen bir maç için değil; göz kamaştıracak geleceğimiz için akmalıdır. Dün sahada maça 90 dakika boyunca var gücüyle asılan bir takım, tribünde ise maç 2-0 olduğunda bile takımına inanmaktan bir an bile vazgeçmeyen bir taraftar vardı. Skor her ne olursa olsun özlemini duyduğumuz tablo budur bizim. Görüyoruz yavaş yavaş taşlar yerine oturuyor; inanıyoruz çok güzel bir gelecek bizi bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren yorumlarınızın yayınlanmayacağını hatırlatır, yorumlarınızı paylaşarak blogumuzu zenginleştirdiğiniz için teşekkür ederiz.