31 Mart 2014

STSL 27. Hafta Kayserispor (D) | Paraşüt Yırtılmaya Başladı

Bu postu yazmaya maç bitti haberi geldiği an başlıyorum. Maçı da ders dolayısıyla izleyemedim. İzlemeden neyini yorumunu yapacaksın derseniz haklısınız ona da birşey diyemem. Ancak maçları izlemeye gerek var mı onu da bir düşünmeden geçmemek lazım.

Bu Antalyasporlu futbolcuların ne yapmaya çalıştığını ben anlayamıyorum. Kesin formada bir sıkıntı var ya da Antalya'nın havasına. Her sene her sene aynı şeyi çekiyoruz. Düşme potasına girmişsin, oynayacağın rakibi bu maçta yensen aşağıda kalmaya mahrum bırakacaksın hala neyi bekliyorsun oynamak için... Hala neyin rahatlığındasın. 

Sen git Eskişehirspor'u kalabalık ve coşkulu tribünün önünde yarı finalde yen gel, Kayseri'de boş statta kazanmak zorunda olduğun karşılaşmadan 3-1 gibi bir hezimetle ayrıl. Hem de ilk yarı 1-0 önde kapamışken. Yok arkadaş bunun bir açıklaması yok. Bu futbolcular adam olmayacaklar. 

Paraşütümüz yırtıldı, son sürat gidiyoruz bir alt lige. Haftaya Konya maçından sonra belki daha da kesin konuşacak duruma geleceğiz. Bizleri bu hale getiren herkesin Allah belasını versin. 

---------------------------------------

Stat: Büyükşehir Belediyesi Kadir Has
Hakemler: Fırat Aydınus, Serkan Ok, Aleks Taşçıoğlu
Kayserispor: Sinan Bolat, Abdullah Durak, Sereno, Levent Gülen, Ömer Bayram, Mijailovic (Dk. 46 Nobre), Tziolis, Biseswar, Engin Bekdemir (Dk. 83 Sefa Yılmaz), Vanek, Bobo (Dk. 66 Taner Yalçın)
Antalyaspor: Fornezzi, Serkan Balcı, Giray Kaçar, Musa Nizam, Vederson, Uğur İnceman, Murat Duruer, İbrahim Dağaşan (Dk. 66 Köksal Yedek), Emrah Başsan, Tita (Dk. 58 Isaac), Semih Şentürk (Dk. 44 Diarra)
Goller: Dk. 36 Uğur İnceman (Antalyaspor), Dk. 51 Biseswar, Dk. 59 ve Dk. 60 Nobre (Kayserispor)
Sarı kartlar: Dk. 40 Sereno, Dk. 82 Levent Gülen (Kayserispor), Dk. 70 Giray Kaçar, Dk. 75 Uğur İnceman (Antalyaspor)




24 Mart 2014

Antalyaspor Akrep'tir

Benim ilk maça gittiğim yıllara tekabül eder Şimşek mahlasının son kullanışları. Babalarımız o zamanın modasına uyup hep Şimşek demişler Antalyaspor için. Hala kendilerine şimşek diyen çok fazla taraftar var Türkiye'de. Ancak Belki de son 20 yıldır, Antalyaspor tribüncüleri bilindiği üzere Antalyaspor için Akrep mahlasını kullanıyor.

Akrep hem orjinal, hem de yaşam koşulları Antalya şehri için oldukça uygun, bizi simgeleyebilecek bir sembol. Bundan dolayı ben de hep Akrep'in kullanılmasından yana olmuşumdur ki, buna karşı çıkan bir tribüncü yoktur da. 

Bunun yanında özellikle yerel basında çalışan ve Antalyasporlu gözüken çoğu gazeteci ısrarla Antalyaspor için Şimşek sembolünü kullanmaktan geri kalmıyor. Sırf bu sebepten bile Antalyaspor hakkında yazdıklarına ön yargı ile yaklaşıyorum.

Neyse ney, Antalyaspor yönetimi de bizim gibi düşünüyor olacak ki, takım otobüsüne Akrep giydirmesi yaptı. Biz Antalyasporlular bu giydirmeyi çok sevdik, umarım bu artık bazılarının gözüne Antalyaspor'un simgesinin Akrep olduğunu sokar. 

Akrep gol gol gol!




23 Mart 2014

STSL 26. Hafta Karabükspor | Görünen Köy Kılavuz İstemez

Üstünüzdeki dedik, forma dedik, güç verir size dedik... Sizin yapmanız gereken tek şey hakkını vermekti o formanın ama siz bırakın formanın hakkını vermeyi, işinizin hakkını, aldığınız paranın hakkını bile vermekten acizsiniz. 

Hangi taktiği, hangi bireysel hataları, hangi takım içi uyuşmazlıkları konuşacağız. Takımın şuan ki halinin taktiği, sistemi mi kaldı? Bu saatten sonra, bugüne kadar yapmayı aklınızın ucundan bile geçirmediğiniz şeyi yapacaktınız. Savaşacaktınız. Sizden jeneriklik goller istemedik, sizden müthiş pas organizasyonları istemedik, sizden harika vücut çalımları istemedik. Tekmeye kafa sokmanızı istedik, formanın terle hatta gerekirse kanla ıslanmasını istedik... Acınacak haldesiniz ki, formanın terden ıslandığını bile düşünmüyorum.

Takımın taraftarı yok dediniz, son 3 maçtır sene başı sponsorlara verilen koltukları dışında stat tamamen dolu. Her deplasmanda yanınızdayız, daha geçen hafta 800 kişi Manisa'ya geldik. Daha ne istiyorsunuz. Şehir mi kötü, havalar mı bozuk... Başka şehirlerde döner bıçakları ile girilen tesislere iki haftadır tatlılarla geliyor Antalyaspor taraftarı... Daha nasıl bir ortam istiyorsunuz? 

Hadi bunca taraftarı, Antalyaspor camiasını önemsemiyorsunuz. Sanıyor musunuz ki bu takım küme düşerse siz topçular başka takımlarda oynayabileceksiniz. Çoğunuz da bizimle beraber alt liglere doğru yola çıkacaksınız. Antalya gibi bir şehirde yaşama, futbol oynama şansını tepeceksiniz. Eh sizin gibi adamlardan futbol yorumcusu da olmaz, belki bir köfteci açarsınız. 

Artık futbolcuların adam olma zamanı gelmiştir. Antalyaspor taraftarının sabrı taşmıştır. Bu takım eğer küme düşerse, bunun tüm vebali Antalyaspor futbol takımı oyuncularında olacaktır. Bir şehrin vebali boynunuzda olacaktır.

Adam olun, formanın hakkını verin. Tekrar hatırlatmakta fayda var...

EN BÜYÜK TARAFTAR, FUTBOLCULAR SAHTEKAR!





18 Mart 2014

Hoş Geldin Fuat Çapa

27 Mart 2012... Birkaç gün sonra üzerinden tam 2 yıl geçmiş olacak o günde Gençlerbirliği'nden birkaç isim ODTÜ'ye gelmiş, "Şehrinin Takımını Tut" adlı etkinlik için Gençlerbirliği taraftarıyla buluşacaktı. Fırsattan istifade Antalyasporlu kimliğimle ben de katılmıştım bu etkinliğe.

O günleri Antalyaspor camiası açısından kısaca hatırlamak gerekirse böyle bir etkinliğin bizim camiamızda düzenlenmesini hayal bile edemediğimiz günlerdi. Hatta çoğu maçtan sonra Özdilek'in taraftara yönelik eleştirilerini dinlediğimiz günler... Hal böyleyken imrenerek takip etmiştim Gençlerbirliği'nin bu etkinliğini. Çünkü bizde soğuk bir savaş yaşanırken orada sıcak bir aile ortamı içinde kalakalmıştım.


O etkinlikte şu an kadromuzda yer alan Murat Duruer ile birlikte Fuat Çapa da konuşmacılar arasında yer alıyordu. Söyleşiyi dinlerken "Özdilek'in yerine Antalyaspor teknik direktörü Çapa olsa nasıl olurdu durumumuz?" diye aklıma takılmıştı. 2 yıl sonra bugün tam da böyle bir durum ortaya çıktı. Özdilek Gençlerbirliği'nin başında, Çapa ise Antalyasporumuzun... Bakalım nasıl bir tablo ortaya çıkacak.

Söyleşi sırasınca Fuat Çapa'nın taraftarla olan olumlu diyalogu etkileyiciydi. Avrupa geçmişinin de etkilerini taşıyan futbol anlayışı yaptığı açıklamalarda kendini hissettiriyordu. Etkinlikten bir süre evvel Twitter'da İstanbul takımları için kullandığı "büyük takım" ifadesine aldığı tepkilerin hemen sonrasında geri adım atmış, konuya ilişkin özrünü bu etkinlikte şu sözlerle yapıyordu: "Ben neredeysem benim için en büyük kulüp odur."

Kendisi hakkında bu etkinliğe dair anılardan öte çok fazla paylaşabileceğim bir detay yok. Zaten gerisi herkesin internetten kolayca bulabileceği rakamsal veriler olur ancak ama bana kalırsa mevcut durumumuzu da düşünerek bunlarla oyalanmak yerine ateş hattından nasıl kurtulacağımız konusuna odaklanalım. Çapa'ya gereken desteği verip el birliği ile mücadele edelim. Ha baktık sıkıntı var, zaten ilk eleştiren de bizler oluruz ama bugün "Gençler'de iyiydi.", ".Erciyes'te kötüydü." gibi muhabbetlerle haybeden hükümler oluşturmayalım.

Bir kez daha Antalya'ya, Antalyaspor'a hoş geldin Fuat Çapa deyip kendisine başarılar dileyelim. Umarım o gün taraftarla kurduğu diyalogu bizlerle kurmak ve kariyerinde çok daha başarılı bir dönemi Antalyaspor'la yaşamak nasip olur Fuat Çapa'ya...





 

17 Mart 2014

STSL 25. Hafta Akhisarspor (D) | Bu Taraftar Daha Ne Yapsın?

Antalyaspor taraftarının kaderi bu sanırım, ben artık günden güne buna inanmaya başladım. Ne zaman işler güzel başlasa hüsranla bitiyor. Geçen hafta Rize'ye resmen rezil bir oyunla kaybetmişsin, bunun üzerine hocan istifa etmiş ve küme düşme için adı geçenlerin en başında geliyorsun. Buna rağmen 1000'e yakın taraftarın cumartesi günü deplasmanda senin yanında. Nasıl bir ruh hali var bu takımın anlamadım ki ben...

Deplasman öncesine dönelim. Özellikle Grup 1966'nın yoğun çabaları üzerine Antalyaspor taraftarının Manisa'da olacağı günler öncesinden belli olmuştu. Öyle ki, ilçelerin yanı sıra Burdur, Isparta ve İzmir'den dahi otobüsler kalkıyordu. 

Ben normal şartlarda katılmayacaktım bu deplasmana. Zira ilk yarıdaki Eskişehir deplasmanından beri kendi kendime söz veriyorum bu sene başka deplasman yok okul bitecek diye. Ama akacak kan damarda durmuyor işte, cuma gecesi kendimi Antalya'da buldum, cumartesi sabahı önden Süleyman Turhanlar, arka voltta biz yola çıktık. 

Manisa'ya en son varan bizdik sanırım. Geceden çıkanlar Akhisar'da on numara karşılanmışlar. Tüm Akhisarlı dostlara teşekkürler. Biz de Manisa merkezden geçtik stada giderken, hatta meydandan. Bir kişi bile çıkıp laf etmedi. Kaldı ki, Manisa tribünleri ile husumetimiz vardır. Bir çocuk hareket çekti, ama bizim arabalarda da boş yere salça olacak adam yoktu gerçi.

Beklediğimizden bir saat erken vardığımızdan direk stada girmedik. Benzinliğin orada kahve falan içiyorduk, Akhisarlılarla beraber. Orada bile bizi her gören hoşgeldinizi eksik etmedi. Keyfimiz yerindeydi taa ki ilk11'e dair ilk bilgiyi edinene kadar. 

Isaac, İbrahim Dağaşan kadroda Köksal ve milli takımda oldukça iyi performans gösteren Murat Duruer kesik yemiş. Uğur İnceman bile ilk 11'de, gerçi hakkını yememek lazım önceki maçlara göre fena bir performans da göstermedi tribünden takip edebildiğim kadarı ile. Hadi Murat'ı biraz olsun önceki maçlara göre anlarım da, geldiğinden beri mükemmel performans gösteren Köksal'ın yediği kesiği anlamak mümkün değil. Kaldı ki daha sonradan öğrendim Köksal kadroya dahi alınmamış. Bunun mantığı nedir Osman Hoca'nın açıklaması lazım. 

Bunlara rağmen maça fena başlamadık aslında. Baskılı gözüküyorduk, ara paslarla tehlikeli pozisyonlarla Akhisar kalesinde tehlikeli oluyordu. Hatta Isaac'in bir topu direkten bile döndü bir ara pas organizasyonunun devamında. İlk yarının sonunda takım yedek kulubesine giderken bir kısım taraftarımız protesto etse de ilk yarı itibari ile takıma protestoda bulunmak anlamsızdı. 

Ancak ikinci yarı yine ne olduysa işler sarpa sarmaya başladı. Arka arkaya 3 pas yapamayan Antalyaspor yine geri döndü. İkinci yarıya dair konuşabileceğimiz hiçbirşey yok. Bırakın koşmayı, 5 metre ötedeki topu almak için bile ayrı bir çaba sarfetmeye gücü olmayan bir Antalyaspor vardı sahada. Bunun sonucunda da 80. dakika itibariyle taraftarın da protestosu başladı. Bu protesto maç bitene kadar devam etti. Maçtan sonra futbolcular özür dilercesine tribüne geldiler, tribün onları alkışladı ancak bir daha böyle bir futbol sonunda ne olur kestirmek güç.

Tribüne gelirsek... Tribünde ilk defa deplasmanı geçtim, ilk defa maçı statta takip edecek olan arkadaşlar vardı. Özellikle üniversitelerden gelen arkadaşlardan. Ancak onlar da elinden geleni yapmaya çalıştılar, hepsine bir kez daha teşekkürler.

Böyle arkadaşlara, Akhisarlı dostlarla takas edilen atkılara rağmen tribünde kırmızı yoğunluğu göze çarpıyordu. Bu tribünlerimiz için önemli bir gelişme, umarım bu giderek artacaktır. Gerçi Antalya'daki maçlara pek gelemiyorum ama gördüğüm fotoğraflara göre de tribünde kırmızı yoğunluğu yönünde olumlu gelişmeler var zaten. 

İlk yarı özellikle güneşin etkisi ve Akhisar tribünüyle yapılan karşılıklı bestelerden dolayı pek bir varlık gösteremedik tribünde. Ancak ikinci yarı tribünün gitmesi, maçın öneminin akıllara yeni yeni dank etmesiyle tribünde özellikle 70. dakikaya kadar iyiydik diyebilirim. Ancak takımdaki ruhsuzluk tribünü de ekledi ve sonra bahsettiğim protestolar başladı zaten. Maçı da protesto ile bitirmiş olduk. 

Sonuç olarak, Antalyaspor taraftarının yine yapması gerektiğini fazlasıyla yaptığı ancak futbolcuların sanki inadına görevini yerine getiremediği bir deplasmanı geride bıraktık. 

Grup 1966'ya yoğun uğraşları için, özellikle üniversiteli arkadaşlarımızın katılımı için, cumartesi günü Antalya'dan 8 saat yolculuk yapan Antalyalılara, arkadaşlarımızı evlerinde gibi rahat ettiren Akhisarlı dostlara sonsuz teşekkürler. 



*Tribün Günlüğü, erişebildiği Akhisar Deplasmanı fotoğraflarını arşivliyor. Ulaşmak için tıklayınız.

16 Mart 2014

STSL 24. Hafta Çaykur Rizespor | Yönetmen Farklı, Film Aynı

Güzel bir pazar gününde maç için düştük yola. Güzel havanın keyfini çıkaralım diye yürüyerek gidelim derken tesislerin orada iki renktaşımız buyur ettiler, stada onlarla gittik. Muhabbet tabii ki Antalyaspor ve herkeste de aynı düşünce: "Yenelim şu Rize'yi de bir rahat nefes alalım be." Yazıya devam etmeden o renktaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür edeyim. Çünkü yürüseymişiz maça hiç yetişemeyecekmişiz.


Derken stada geldik ki İl Sağlık tarafındaki kapıda bilet kalmamış. Haydi Uncalı kapısına... O kapıya doğru giderken bu sefer iki abimizle karşılaştık. Almanya'da yaşıyorlarmış, Antalya'ya gelmişken de maça gelmeye niyetlenmişler. Onlarla birlikte Uncalı kapısına geldik ki orada da bilet kalmamış. Bir süre sonra biletlerimizi temin edebildik.


Antalyaspor'dan bir hatıra olsun diye abilerimize birer atkımızı hediye ettikten sonra stada doğru ilerlerken stattan bir uğultu yükseldi: Goool!!! Biz daha tribüne giremeden 1-0 öne geçmiştik. Bir keyifle içeriye girdik, girdiğimiz anda kendi adıma keyfim kat be kat arttı. Çünkü oturmaya yer yoktu. Maratondaki bazı boşluklar dışında tribünler tamamen doluydu. Diğer maçlarda tezahüratlara ara sıra katılan tribünler bile çoğu tezahürata eşlik ediyordu.


Şu ana kadarki tabloyu kabaca özetlersek gökyüzü pırıl pırıl, tribünler tıklım tıklım ve sahada da maça neredeyse önde başlamış bir takım var ama artık Antalyasporlu için bunların yeterli olmadığını öğrendik. Onun için aklımızdan endişeyi söküp atamıyorduk ve hatta sahadaki görüntümüz de her geçen dakika bu endişemizi haklı çıkarıyordu. Tam bu noktada tabloya bir de rakip açısından bakalım. 3 puan önündeki rakibin skor üstünlüğünü yakalamış ve puan farkını 6'ya çıkararak seni iyice ateş hattının içine atmak üzere...

Ne yapmak gerekir? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir? Rakibin çaresizliğinin üzerine oynayarak önce telaş, sonra hata yapmasını beklemek... Sahadaki görüntü de ise defansa gömülüp rakibine daha fazla atak, daha fazla umut sunan bir Antalyaspor vardı. En sonunda da geliyorum diyen gol geldi. Önce 3 puandan sonra o elimizdeki 1 puandan da olduk. Nerede kaybettiğimizi herhalde çok sorgulamaya göre yok, maçtaki bir görüntü yeter. Skor 1-0, kenarda İbrahim Dağaşan oyuna girmek için bekliyor. Tam o ara golü yiyoruz ama Aybaba yine de bu oyuncu değişikliği tercihinden vazgeçmiyor. Neden? Çünkü oyunu okumak gibi bir derdi yok. Neden? Çünkü maçta skor ne olursa olsun yapacağı değişiklik aynı.

Bu eleştirilerimizi ezbere oyun anlayışı diyerek geçtiğimiz senelerde Mehmet Özdilek'e yöneltiyorduk, şimdi ise Samet Aybaba'ya... Dolayısıyla da geçen yıllarda izlediğimiz bu filmi daha önce izlemiştik. Yönetmeni farklı ama izlediğimiz film aynı ve biz bu filmi tekrar tekrar izlemekten fena sıkıldık.




 

11 Mart 2014

Berkin Elvan Yaşıyor

Sabah uyandığımda yine twittera baktım. Oradan aldım acı haberi, yataktan kalkasım gelmedi. Ama kalkmalıydım, Berkin'in uyanamadığı hergün kalkmaktan nasıl utanıyorsam, bugün daha da dirençli kalkmam gerekiyordu.

Bugün Berkin öldürüldü. Neredeyse bir senedir komada olan kardeşimizin bugün öldürüldüğü haberi geldi. Masum bir eylemi, polis şiddeti ile tüm ülkeye yayılmasına sebep olanlar öldürdü kardeşimizi. İtiraf da etti aslında onu öldürenler. Kahraman polisleri ile övünerek.

Onlar hırsızlık yapan oğulları için binlerce polisin yerini değiştirdi ancak, bizim gibi milyonlar şuan için devlet emriyle öldürülen 15 yaşındaki kardeşimiz için sokaklardayız. 

Berkin Elvan ve diğer Gezi direnişi şehitlerimiz bizimle beraber sokaklarda. 






10 Mart 2014

Ve Samet Aybaba Gönderildi

Son Rize maçından sonra daha maç hakkında birşeyler yazamamıştık. Bu maçta berabere bile kalma durumunda Samet Aybaba'nın artık sonunun geleceğini düşünüyorduk ancak, son zamanlarda en rahat alacağımız maçı da verince Aybaba'nın gidişinin önüne geçilmez oldu.


Dün akşamdan beri beklenen, alttan alttan dillendirilen sonuç bugün açıklandı. Samet Aybaba artık Antalyaspor'un teknik direktörü değil. 

Samet Aybaba geldiğinde olması gerektiği gibi hepimiz destek verdik. Ancak ligin arasına girerken belli idi Aybaba ile daha fazla devam edilemeyeceği. Tıpkı önceki teknik ekipte 3 sene sonunda belirttiğimiz gibi. Antalyaspor önünü göremiyordu hoca ile. Antalyaspor'un el freni olma özelliği sahadaki futbolculardan hocaya geçmişti çünkü. Antalyaspor korkaktı sahada. Biz buna karşı çıkıyorduk önceki dönemde olduğu gibi.

Bu kararın sonucunda belki Antalyaspor küme düşebilir. Ancak birşeyler denenmiş olacaktır. Bu düşüşüş önüne geçmek için bir harekette bulunulmuş oldu. Taraftara ses verildi. Ondan dolayı ben bu kararı alanları alkışlıyorum. Önceki yönetimin düştüğü hataya düşmeyip, anlamsız bir inadın peşinden koşmayanları alkışlıyoyrum. Antalyaspor'un göz göre göre küme düşmesini izlemek yerine birşeyler yapma telaşında olanları alkışlıyorum. 

Antalyaspor takımı bana kalırsa Aybaba kalsaydı da küme düşmezdi. Ancak bu takımın yeri bu değildi. Bu takıma korkak oyun oynatmayacak bir hoca lazım. Şimdi gelecek hocanın getireceği heyecan bile bizi götürür. Ondan dolayı hepimizin isteği Türkiye futbolunu bilen bir hocanın Antalya'ya gelmesi. 

Samet Aybaba'ya bizi kupada namağlup yarıfinale çıkardığı için kendi adıma teşekkürü bir borç bilirim. Ancak gitmesi gerekiyordu, gereken oldu.

Gelecek hoca hakkında çeşitli söylentiler var ancak blogu yakından takip edenler bilir, dedikodular üzerine hiç hareket etmedik, kesinleşen bizim bildiğimiz, hatta kamuoyunun dahi haberi olduğu ama resmileşmeyen konular hakkında hiç yazmadık. Ondan dolayı hoca belli olsun tekrar yorumumuzu yapacağız elbet.

Antalyaspor'da yeni bir dönem başlıyor. Bizim tek isteğimiz canımız Antalyaspor'un başarılı olması.

Taraftarınla çok yaşa Antalyaspor!




04 Mart 2014

Hani Nerede Antalyaspor Sayın Adaylar?

Belediye başkanlığı seçimlerine şunun şurasında 25 gün kaldı. Adaylar hergün bir yerde karşımıza çıkıyorlar. Sürekli vaatlerini dile getiriyorlar. Ancak bugüne kadar Antalyaspor'a dair hiçbirşey görmedik desek yeridir.

MHP'nin başkan adayı Kemal Çelik bazı otobüslere liderlik vurgusu yapan giydirme yaptı. Bu akşam Büyük Antalyaspor Derneği'ni ziyaret edecek. Başka da birşey yok. Antalyasporlu bildiğimiz Menderes Türel de 2 haftadır maça geliyor. Ne bir açıklama, ne bir demeç. Akaydın'dan da hiçbir şey yok.

Önceki dönemi hatırlıyorum da iyi veya kötü, gerçek ama yalan Antalyaspor adı sıkça geçiyordu. Bu seçimlerde ne oldu da Antalyaspor akıllara gelmiyor. 

Peki biz çok mu masumuz? Grup 1966 Kemal Çelik'i ziyaret etti, peki ne çıktı bu ziyaretten. Şampiyonlar Ligi'ne gidicez, Avrupa'da oynayacaz demeçleri. Bunları yapmak için somut adımlar olarak neler sunuldu? Ziyaret etmek kolay, bizler şuanda tüm istediklerimizi Antalyaspor adına açık açık bu adaylara söylemeliyiz. Büyük başkan diye bağırmaktan öteye gidemiyoruz ne yazık ki. Ancak bir kişiye büyük diye bağırmak bu kadar kolay olmamalı.

Biz bu seçim döneminde, tüm adaylara onların söylediği gibi bir hizmetkarları olarak düşünüp, Antalyaspor'un çıkarı için baskı uygulamalıyız. Bizim için Antalya ne kadar önemliyse, Antalyaspor bu önem sırasında en geniş yeri kaplıyor. Ondan dolayı Antalyasporlular'dan da ricamız, yönetime aday olan kişilere Antalyaspor'un çıkarları için baskı yapmalarıdır. 


02 Mart 2014

07harfli Fanzin Çıktı!


07harfli Blog olarak, en son yaptığımız stickerlardan önce düşünüyorduk aslında fanzin işini. Ancak stickerın biraz daha gereklilik olduğunu düşünüp ilk ona yoğunlaştık. Sıra fanzine geldiğinde ise türlü yoğunluklardan dolayı uğraşamadık. Ancak özellikle benim sömestır boşluğumu da kullanıp 07harfli Fanzin'i Antalyaspor tribünlerinin ve Türkiye fanzin meraklılarının beğenisine sunmuş olduk. 

İlk sayı olarak güncel yazı hiç yok. Biraz arşivlik olarak saklansın istedik. En son fanzini 2005'de gören Antalyaspor tribünlerine inşallah yeni bir heyecan daha kazandırmış oluruz. Devamlılığı olur mu bilinmez ancak bir ilk adımı attık gerisi gelir umarım. 

Fanzinlerin dağıtımına başlıyoruz, Antalya'da belli başlı yerlere göndereceğiz. Almak isteyenler oralardan alabilirler. Ücreti yoktur, tek isteğimiz aldıktan sonra okunmasa bile eşe dosta verilmesidir. Antalya dışından fanzini edinmek isteyenler ise 07harfliblog@gmail.com mail adresinden veya Facebook fan sayfasından mesaj yoluyla bize ulaşabilirler.  Dağıttığımız yerleri de fanzinler ulaştıktan sonra Twitter ve Facebook hesaplarımızdan duyurucaz. Bu postu da güncelleyeceğiz. 

İyi okumalar.



01 Mart 2014

Konyaaltı Sahili Büfeleri ve Antalyaspor

Ülkemizde tüm spor kulüplerine tahsis edilmiş, bu kulüplerin gelir elde etmesine yaramış ticari alanlar vardır. Antalya'da Antalyaspor'un birkaç bilboard hariç bir otoparkı bile yok.

Antalyaspor kulübü yaklaşan seçimlerden önce belediye başkanları adaylarına açık açık, Antalyaspor'u vaatlerinizde en üst seviyede tutun demeye başladı. Antalyaspor bu şehrin Türkiye'ye açılan en büyük kuruluşlarından bir tanesidir. Hiçbir sanayi kuruluşunun, hiçbir otelin yapmadığı reklamı Antalyaspor başarılı futboluyla yapabilir. Şehrimizin zenginliği olan oteller, sanayi kuruluşları nerede vergi ödüyor bunlar araştırılırsa daha açıklayacı olabilir bu dediğim. Günümüzde futbolun insanlar üzerindeki etkisi malumken, Antalyaspor'u denli yok sayacak hiçbir başkan adayı, Antalya sorunlarını ciddi anlamda eğilen bir başkan olamayacaktır.

Geçen hafta Antalyaspor basın bildirisi yolu ile, Konyaaltı sahilinde bulunan büfeler için hak talebinde bulundu. Bu büfeler -parti ayırt etmeksizin- belediyeye yakın olan kişilere gidecekse eğer biz bunun karşısında dururuz. Böyle bir durum olacaksa da bu Antalya halkının takımı olan Antalyaspor'dan yana olmalıdır. Çünkü Antalyaspor'un başarısı da, kazancı da Antalya'nındır.



Antalya'nın aşırı göç alışından şikayetçiyiz, bu gelen insanları da Antalyalılaştıramadığımızdan müzdaribiz. Bu insanları birleştirecek bir payda bulmalıyız. Bunun da en kolay yolu Antalyaspor tribünleridir. İnsanlar Antalyaspor'un gollerini beraber kutlamaya başladıkça, birşeyler paylaşmaya başlarlar. Bunun için de Antalyaspor'un başarılı olması gerekir. Bunun yolu da ne yazık ki günümüzde paradan geçmektedir.

Eğer Antalya belediye başkan adayları Antalya'yı gerçekten düşünüyorsa, bu çağrıya kulak vermelilerdir. Antalyaspor, Antalya'nın en büyük değerlerindendir, bunu inkar eden de Antalya'yı tanımıyordur. 





STSL 23. Hafta Beşiktaş (D) | Bir Bir Biri Biri Birine

Bu Beşiktaş maçına çıkarken çoğunluğun tek umudu Samet Aybaba'nın futbolcuları fişekleyecek olmasıydı sohbet ettiğim insanlara, okuduğum yorumlara göre. Açıkcası, bizim için dert olan da bu. Neden Samet Aybaba'nın ve takımınının maç seçeceğini düşünmüyoruz. Bu takımın neden bir sistemi yok. Neden sadece seçtikleri maçlara göre performans bekliyoruz futbolculardan?

Bu akşam oynanan Beşiktaş maçında takım aslında top oynamadı sadece mücadele etti. Bundan dolayı bizde de Antalyaspor iyi oynadı gibi bir algı oluştu. Elbette herkes dikkat etmiştir, hatta spiker bile söyledi ancak Antalyaspor ilk şutunu 56. dakikada attı. Böyle bir durumda iyi oynanan bir futboldan bahsedebilir miyiz? Antalyaspor bu dakikaya kadar iki pas üst üste yapamıyordu. Bir de şunu düşünelim, Antalyasporlu futbolcular bu eforun yarısını, Eskişehirspor maçında gösterse idi 3 puanı alamaz mıydık? Antalyaspor'un derdi de rakibi olabilecek takımlarla saçma sapan maçlar çıkartıp, rakibimiz olmayan takımlardan puanlar almaya çalışması değil mi?

50. dakikadan sonra aslında top yaptık biraz. Gökçek ve Köksal ile iyi bindirdik. Bir iki tehlikeli atağımız bile oldu. Ancak bunun önüne geçen yine Samet Aybaba oldu. Samet Aybaba da Mehmet Özdilek gibi ezbere değişikliklerine devam ediyor ve ne yazık ki bu değişikliklerin ilki her maç sahanın en iyisi olarak izlediğimiz Köksal yerine Emrah'ı sokmak. Arkadaş tamam Emrah'ı kazanmak istiyorsun ancak, bu Emrah yüzünden kaç maç kaybettik ben sayamadım gitti. Bugün yine yaptığı bencil hareketlerle büyük tepki topladı Antalyaspor taraftarından. Köksal - Emrah değişikliğinden sonra da takım yine duruldu ve defansa kapandı. Bu sırada kaç pozisyon verdik sayabilen oldu mu?

Ayrıca niye yine Uğur çıktı piyasaya. Yine hiçbirşey katmadığı gibi bir sürü hatalı pas verdi üstüne sarı kart gördü. Biraz daha zorlasa takımı 10 kişi bırakabilirdi. Ne güzel unutmuştuk Uğur'u.

Sonuç olarak İstanbul'da alınan bir puan her zaman için iyidir. Ancak bu alınan 1 puan bize ilerisi için bir umut verdi mi? Rizespor maçına bu hırs ile çıkacak mı kırmızı beyazlı formalılar... Bunların hepsini tabii ki gelecek hafta göreceğiz ancak ne yazık ki önceden gördüklerimiz üzerine pek bir umut olmayacak gibi. Rizespor'dan 3 puan alamazsak, bu 1 puanın pek de önemi kalmaz.

Cuma günü İstanbul gibi bir yere giden Antalyasporluların hepsine teşekkürler. Umarım hepsi kazasız belasız dönerler memlekete. 




----------------------------------------------------------
BEŞİKTAŞ: 0 - ANTALYASPOR: 0
Stat:
 Atatürk Olimpiyat
Hakemler: Çağatay Şahan, Volkan Narinç, Ali Saygın Ögel
Beşiktaş: Tolga Zengin, Necip Uysal, Ersan Adem Gülüm, Franco, Motta, Hutchinson, Jones (Dk. 58 Oğuzhan Özyakup), Veli Kavlak, Olcay (Dk. 71 Ömer Şişmanoğlu), Holosko, Almeida (Dk. 78 Uğur Boral)
Antalyaspor: Fornezzi, Koray Arslan, Giray Kaçar, Boum, Vederson, Köksal Yedek (Dk.68 Emrah Başsan), Enoh, Uğur İnceman (Dk. 78 İbrahim Dağaşan), Serkan Balcı, Murat Duruer, Diarra (Dk. 85 Semih Şentürk)
Sarı Kartlar: Dk. 35 Veli Kavlak, Dk.72 Necip Uysal, Dk. 90+1 Hutchinson (Beşiktaş), Dk. 68 Uğur İnceman, Dk. 81 İbrahim Dağaşan, Dk. 90+1 Fornezzi, Dk. 90+3 Boum  (Antalyaspor)




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...