Karalama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karalama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Mayıs 2014

Sadece Futbolcular Küme Düştü

Maçtan hemen sonra yazmak istemedim bir şeyler. Çünkü yazacak olsam, neden düştük, suçlu kim falan gibi gereksiz şeylerden bahsedecektik. Topa basalım, bir oyun sakinleşsin istedim. 

Antalyaspor'un küme düşmesine üzülmedim. Hatta başlığı da Oh Be Düştük! gibi bir başlık koyacaktım ancak çok fazla üzülen arkadaşlara saygısızlık olsun da istemedim. Çünkü ben ciddi anlamda kendimi Antalyasporlu hissettiğim yaşlarımda Antalyaspor, şuan düştüğümüz ligde orta sıralarda idi. Hatta artık bir tribüncü olduğumu düşündüğüm zamanlarda oradan da düşmemeye oynuyorduk.

Bu bir avuntu değildir. Hani diyor ya herkes, "Antalyaspor, bu şerefsiz lig için fazla şerefliydi" "Bizim olduğumuz her lig süper ligdir"... işte bunlar benim için esasında bir avuntu. Ancak gerçek anlamda söylüyorum ben artık sıkılmıştım. 

Sıkılmıştım, Antalya'da tatil yapmak için gelen veteran futbolculardan, sıkılmıştım İstanbul takımlarını izlemek için kombine alanlardan, sıkılmıştık süperligde iki üç reklamını yapmak için Antalyasporlu gözüken siyasilerden işadamlarından, sıkılmıştım hersene acaba bu sene düşer miyiz diye korku yaşamaktan, sıkılmıştım mali çıkarları uğruna Antalyaspor hakkında yabancı takım gibi bahseden yorumculardan, sıkılmıştım futbol sevgisi sadece İstanbul takımları olduğundan ve Antalyaspor onların bu ligde rakibi olduğu için Antalyaspor hakkında salak salak yorumlar yapanlardan, sıkılmıştım endüstriyelleşen tribünden...

Bir alt lig gerçekten çok daha iyi gelecek Antalyaspor'a. Küme düştüğümüz maçtan sonra gururla, en içten duyguyla "canım feda olsun sana" diye haykıran yüreklerin olacağı bir lige gidiyoruz. İnsanların, samimiyetsiz ilgisinden kurtuluyoruz. O aptal İstanbul takımı hayranlarının yorumlarından kurtuluyoruz. 

Kimbilir belki tribün gücü ile gönderemediğimiz Medical Park'dan bile kurtulucaz bu düşüşle. Tertemiz Antalyaspor armasına tekrar kavuşacağız, bu bile yetmez mi? 

Başlıkta okuduğumuz gibi, Antalyaspor'da bu sene top koşturan futbolcular küme düşmüştür. Antalyaspor'u sevenler hala yerinde olacaktır. Sadece destekledikleri takımın rakipleri farklı olacaktır. Ancak şuanda kendilerine takım arayan futbolcular, düşmüş futbolcular olarak takım arayacaklardır. 

Sahada ağlayan Zeki, Musa, Serkan... Varını yoğunu ortaya koyan Diarra onurumuzdur. Antalyaspor her zaman bizim gururumuzdur. Bu taraftar bu futbolculara hakkını helal etmiyor, ancak Antalyaspor armasına canımız, kanımız her zaman feda. 





06 Nisan 2014

Gözler Seni Arar Şanlı Kocaelispor

Günlerdir Antalyaspor küme düşecek mi, kupada finale kalacak mı diye tartışıp duruyoruz. Aramızda kulübün geleceğini pek parlak görmeyenler var. Sonumuz Kocaelispor olur mu diye düşünenler var. İşte o Kocaelispor bugün amatör kümeye düştü. 

Antalyaspor tribünlerinin kardeş tribünü değil, Antalya'nın kardeş şehri olmuştu artık bizim için Kocaelispor. Yeri geldi onlar için deplasman yaptık, yeri geldi onlar için evimizi açtık, yeri geldi sırf Kocaelispor atkılarıyla deplasmanda giremezsiniz diyen polisle çatışık. Kocaelispor atkısını, Antalyaspor atkısından farksız gördük. Kim unutur ki 6 sene önce Gençlerbirliği maçında Kocelispor bayrağını sökmeye çalışan polisle yaşananları? Kim unutur Kocelispor tribünün yönetimin protesto edildiği maçtan sonra bizimle yürüyüşünü? Kim unutabilir Kocaeli'ye gittiklerimizde yaşadıklarımızı, kim unutabilir İstanbul, Bursa ve başka deplasmanlarda bizimle beraber gırtlak patlatan Kocaelisporluları...

Evet şuanda Kocaeli şehrinden çok uzaktayız, aramızda kilometreler var. Ancak o kilometreler, onların şuan yaşadıkları hissi bizim de yaşamıza engel olmuyor. Dibi gördü artık Kocaelispor şuan tek dileğimiz, arzumuz Kocaelispor'un dipten güç alarak eski haline dönmesi. Belki çok duygusal bakıyorum işe, evet Kocaelispor'un işi çok ama çok zor ancak Kocelispor çok büyük bir camiadır bunun altından kalkacağına inancımız tam. 

Amatör kümede, tahta tribünlerde canım feda olsun sana diye içten haykırmaya devam eden koca yürekler oldukça yıkılmaz Kocaelispor. Nerede olursak olalım 41. dakikada Kocaeli tek kardeş diye haykırdığımız sürece yıkılmaz Kocaelispor....

Ağlarsa Hodrimeydan Ağlar, Gerisi Yalan Ağlar!






04 Mart 2014

Hani Nerede Antalyaspor Sayın Adaylar?

Belediye başkanlığı seçimlerine şunun şurasında 25 gün kaldı. Adaylar hergün bir yerde karşımıza çıkıyorlar. Sürekli vaatlerini dile getiriyorlar. Ancak bugüne kadar Antalyaspor'a dair hiçbirşey görmedik desek yeridir.

MHP'nin başkan adayı Kemal Çelik bazı otobüslere liderlik vurgusu yapan giydirme yaptı. Bu akşam Büyük Antalyaspor Derneği'ni ziyaret edecek. Başka da birşey yok. Antalyasporlu bildiğimiz Menderes Türel de 2 haftadır maça geliyor. Ne bir açıklama, ne bir demeç. Akaydın'dan da hiçbir şey yok.

Önceki dönemi hatırlıyorum da iyi veya kötü, gerçek ama yalan Antalyaspor adı sıkça geçiyordu. Bu seçimlerde ne oldu da Antalyaspor akıllara gelmiyor. 

Peki biz çok mu masumuz? Grup 1966 Kemal Çelik'i ziyaret etti, peki ne çıktı bu ziyaretten. Şampiyonlar Ligi'ne gidicez, Avrupa'da oynayacaz demeçleri. Bunları yapmak için somut adımlar olarak neler sunuldu? Ziyaret etmek kolay, bizler şuanda tüm istediklerimizi Antalyaspor adına açık açık bu adaylara söylemeliyiz. Büyük başkan diye bağırmaktan öteye gidemiyoruz ne yazık ki. Ancak bir kişiye büyük diye bağırmak bu kadar kolay olmamalı.

Biz bu seçim döneminde, tüm adaylara onların söylediği gibi bir hizmetkarları olarak düşünüp, Antalyaspor'un çıkarı için baskı uygulamalıyız. Bizim için Antalya ne kadar önemliyse, Antalyaspor bu önem sırasında en geniş yeri kaplıyor. Ondan dolayı Antalyasporlular'dan da ricamız, yönetime aday olan kişilere Antalyaspor'un çıkarları için baskı yapmalarıdır. 


02 Mart 2014

07harfli Fanzin Çıktı!


07harfli Blog olarak, en son yaptığımız stickerlardan önce düşünüyorduk aslında fanzin işini. Ancak stickerın biraz daha gereklilik olduğunu düşünüp ilk ona yoğunlaştık. Sıra fanzine geldiğinde ise türlü yoğunluklardan dolayı uğraşamadık. Ancak özellikle benim sömestır boşluğumu da kullanıp 07harfli Fanzin'i Antalyaspor tribünlerinin ve Türkiye fanzin meraklılarının beğenisine sunmuş olduk. 

İlk sayı olarak güncel yazı hiç yok. Biraz arşivlik olarak saklansın istedik. En son fanzini 2005'de gören Antalyaspor tribünlerine inşallah yeni bir heyecan daha kazandırmış oluruz. Devamlılığı olur mu bilinmez ancak bir ilk adımı attık gerisi gelir umarım. 

Fanzinlerin dağıtımına başlıyoruz, Antalya'da belli başlı yerlere göndereceğiz. Almak isteyenler oralardan alabilirler. Ücreti yoktur, tek isteğimiz aldıktan sonra okunmasa bile eşe dosta verilmesidir. Antalya dışından fanzini edinmek isteyenler ise 07harfliblog@gmail.com mail adresinden veya Facebook fan sayfasından mesaj yoluyla bize ulaşabilirler.  Dağıttığımız yerleri de fanzinler ulaştıktan sonra Twitter ve Facebook hesaplarımızdan duyurucaz. Bu postu da güncelleyeceğiz. 

İyi okumalar.



28 Ocak 2014

Üçüncü Yılın Ardından

07harfli blog 3. yaşında... Bu blogu açarken ikimizin de aklında bu günleri görmek daha doğrusu görebilmek pek yoktu. İkimiz de "1-2 yıl yazar, sonra sıkılırız herhalde." diye düşünüyorduk ama geçen senelerin ardından sıkılmak bir kenara çok daha büyük bir zevkle yazmaya devam ediyoruz ki 3. yaşımız için hazırladığımız görselde de yer aldığı gibi artık "1,2,3 oldu; bırakması güç oldu." Bu iş artık nerede biter, nerede bırakırız bilmiyoruz ama bugünleri görebildiğimiz için biz son derece mutluyuz.

Tabii tüm bu güzel hisleri ifade ederken geçtiğimiz yıla dönük olarak bir özeleştiri yapmamız gerektiğinin de farkındayız. Çünkü geçtiğimiz yılı diğer 2 yıl kadar aktif bir şekilde değerlendiremedik. Hem paylaştığımız yazı sayısı olarak hem de gerçek hayata dönük yaptığımız projeler açısından... Bu noktada mezuniyet telaşı, iş koşturmacası gibi sayabileceğimiz pek çok neden var ama sizlere bahaneler sunmak yerine daha iyi bir 07harfli Blog sunmayı her zaman tercih ederiz. Bu yüzden geçtiğimiz yılki tempo düşüklüğümüz için sadece affınıza sığınıyor, bu yıl geçtiğimiz yılı telafi edebilmeyi umuyoruz.

Bizim düşük tempoda tamamladığımız bu yılda sizler ise bize desteğinizi hiç kesmediniz. Bugüne kadar 3 yılda toplam 511 yayın paylaşmış ve 182 bin görüntüleme almışız. Yayınların 130'u ve görüntülemelerin 50 bini son seneye ait... Ortalamaya baktığımızda yayınlarımız diğer iki seneden daha fazla kişiye ulaşmış. Gösterdiğiniz bu ilgi ve 3 yıldır verdiğiniz destek için siz değerli takipçilerimize teşekkür ediyoruz. Daha nice 3 seneyi birlikte Antalya ve Antalyaspor sevdası peşinde geçirmek dileğiyle...



07harfli Blog





 

09 Ocak 2014

Burası Adopen Herkes Ayağa

Aslanların önünden geçip, forma atkı satan tezgahlara gözümüzün ucuyla baktıktan sonra karşımıza çıkar Adopen'in gişeleri. Turnike kapısının önünde bulunan, insanları tek kişi hizaya sokmak için oraya konmuş demirlerin arasından çıkan sonunda bilet tutan eller olan kolların sallandığı turnike. O biletler ki, gişede biriken okutulmamış biletleri dışarıda kalanlara ulaştırılmaya çalışanlardır.

Hizaya sokulması zor bir tribündü ki o demirlerin arasında 1 kişi durması mümkün mü, alt alta üst üste durulan, demirlerin arasında sıkışan boyunları atkılı tribüncüler. Şimdi ki gibi kravat gibi bağlanan tek kat atkılar değil, boyna sıkı sıkı sarılmış yün atkılar. Kimi zaman Antalyaspor atkısı bulamayanlarn boyunda yer edinen, Ajax ve hatta Dortmund atkıları. 

Ortalıkta gezinen abi beni maça sokar mısın diyen, tribünü tanımaya başlamış olan meşale sokmakla görevlendirilmiş çocuklar... Perge'den çıkan tribünün büyükleri... 

Bizimle girenlerin ortada toplanmasının istenmediği yıllar. Kimi zaman bizimle girenlerin bulunamadığı yıllar. Genelde acı gördü, dışlanmışlık gördü, kavga gördü, ihanet gördü Adopen tribününün koltuksuz sıraları. Koltuklar takıldıktan sonra bile çoğu zaman koltuk görmedi o sıralar. 

Bunca acıya rağmen hep makaranın döndüğü, tatlı bir heyecanın olduğu, tribünün kralının yapıldığı yer oldu Curva Nord. Ondan geriye sayıp goool diye tellere tırmanıldı, rakip takip kalecileri ile makaranın asosunun yapıldığı başka bir yer olmadı Antalya'da. 

Zıplamayanın Bursalı olduğu Adopen tribünü... Meşale yandığı zaman dumanını fırtına bulutları gibi sahaya gönderen, zıplanıldığı zaman gökgürültüsü oluşturan Adopen tribünü. İsmiyle tezat olduğunu düşünenlere inat, endüstriyelleşmeyen Adopen tribünü...

Çok özledi Antalyaspor taraftarı seni... İstemiyor Antalyaspor taraftarı rahat gişeler, açılır kapanır koltuklar. Demirlerin arasına sıkışmayan taraftara, Antalyasporlu mu derim ben...




 

16 Aralık 2013

Neler Oluyor Antalyaspor'da? ( Aralık )

Hiç yazmıyoruz artık biliyoruz... İstatistiklere bakabildiğimiz günlerde hala takip edenleri gördükçe de daha da artıyor üzüntümüz. Bu sene böyle gidecek artık belli oldu bari fırsat buldukça böyle boşluğu kapatmaya çalışalım.

Dediğim gibi bugünlerde o kadar yoğunuz ki, Kasımpaşa maçının özetini bile izleyemedim daha gerçi pek de bir anlamı kalmadı. Hele cumartesi günü izleyebildiğim Elazığ maçından sonra hiç mi hiç kalmadı. Kasımpaşa maçında velev ki muhteşem bir oyun sergiledik, neden Elazığ maçında futbol takımımız sahada yoktu? Antalyasporlu futbolcular maç seçiyorlar ve bu bizim canımızı çok sıkıyor. 

Elazığspor maçında izlediğim Antalyaspor özellikle ilk yarıda çok iyi gözüküyordu. Ancak bu iyi gözükme Antalyaspor'un futbolundan mı yoksa Elazığspor'un futbol adına hiçbir şey göstermemesinden ötürü mü? Musa'nın dengesiz hareketlerinden hep bahsediyoruz, hatta Konya deplasmanını değerlendirirken, yine Musa'nın hareketi ile başlamıştım yoruma yine aynı hatadan dolayı gelen bir penaltı, üstüne üstlük bir kırmızı kart darmadağan etmeye yetti bir sistemi olmayan Antalyaspor'u. Üstüne sağ kanattan yediğimiz üç gol daha...

Uğur'a, Deniz Barış'a ve diğerlerine alışığız da, Tita'ya neler oluyor. En güvendiğimiz adamı 6 sene sonunda fazla mı şımarttık acaba? Yoksa bütün haftayı Ankara'da geçiren Samet Aybaba'nın suçu mu bunların hepsi? Türkiye kupasında ite kaka, iki lig altımızdaki takımlara karşı malup duruma düşüp, uzatmalarda tur atlayan takımı başarılı mı görüyor ki Aybaba Ankara'da geçiriyor tüm haftasını?

Antalyaspor'da işler hiç iyi gitmiyor. İki geri bir ileri gidiyoruz resmen. Tamam bu senenin zor bir sezon olacağını hepimiz biliyorduk, az kişi de değildik bu sene ligde kalmanın başarılı sayılacağın düşünen ancak takımın bu isteksiz, ruhsuz hali çıldırtıyor bizleri.

Grup1966 deplasman anlamında güzel işler yapıyorlar bu sene. Deplasmanda eksikleri yok. Her deplasmanda en kötü pankartlarını astılar. Sanırım bu sene 17/17 hedefliyorlar. Kaza bela olmadan gidip gelirler inşallah her deplasmana. Ah bir de futbolcular yapılan bunca yola layık olsalar başka birşey istemeyiz herhalde Antalyaspor taraftarları olarak.

Hangi konuya giriş yapmaya çalışsam aklıma hep Antalyasporlu futbolculardaki ruhsuzluk aklıma geliyor. Başkanın twitter kullanmasına sevindik, artık herşeyden kesin haberimiz olur diye ancak ne yazık ki başkan da genelde şov amaçlı kullanır oldu twitterı. Geçtiğimiz aylarda kolu kırılan Koray Arslan'ın akıbeti nedir abiler, neden bu konu ile ilgili bir açıklama yapılmıyor hala? Mehmet Sedef zaten artık yok gibi birşey tekrar tekrar geçmiş olsun diyoruz ancak nedense Mehmet Sedef yerine oynayabilecek bir futbolcu arandığına dair bir inancım yok ne yazık ki benim.

Antalyaspor yönetimsel anlamda da sıkıntılar yaşanıyor. En basit örnek yapılan uçak organizasyonları. Gültekin Gencer yönetiminin en başarılı olduğu taraftarla ilişki konusunda bu uçak organizasyonlarında tam bir fiyasko yaşandı. Konaklama olmadığı halde talep edilen çok yüksek meblağlardan dolayı tabii ki taraftarlar bu organizasyonlara katılamıyor. Haliyle Antalyaspor hem taraftar olarak deplasmanda yalnız kalıyor, hem de maddi gelir elde edemiyor. Yönetimin davetlisi olarak giden 3-5 kişi ile kalkıyor uçaklar. Sonra da Antalyasporlular destek çıkmadı oluyor...

Gerçi şimdi düşünüyorum, 500 lira verip gittiğimizi Elazığ'a. 10 haftadır kazanamayan Elazığspor'dan 4 yemiş bir futbol takımıyla aynı uçakta dönecek olsak Antalya'ya, o uçakta neler yaşanırdı kestirmek çok da zor değil. 

Cumartesi günü maçtan sonra bütün gece başım ağrıdı, belki sinirden, belki stresten bilemiyorum ancak bu kadar ruhsuz futbolcuları düşündükçe yine başıma ağrılar girmeye başladı. Biraz da Antalyaspor'un güzel yönlerinden bahsetmekte fayda var.

Çoğu kişinin düşündüğünün aksine hatta store yetkililerinin gözümüze sokmaya çalışmasına rağmen belki de kötü bir tabirle bir avuç Antalyasporlu, Antalyaspor'un bir spor kulübü olduğunu hala hatırlıyor. 

Antalyaspor sutopu takımı ve Antalyaspor hentbol takımı bizi gurulandırmaya devam ediyor. Sezona kötü başlayan Antalyaspor hentbol takımı toparlanmaya başladı. Salonda yalnızlıktan dolayı kendi evimizde bile zaman zaman psikolojik olarak hem hakemler hem de rakip takım tarafından türlü çirkinliklere maruz kalan hentbol takımı cumartesi günü benim de izlediğim maçta ligin zirve ortağı ve şampiyonluğun en büyük adaylarından olan Ankaraspor karşısında muhteşem bir galibiyet aldı. Hakemin rezalet yönetimine rağmen son 4 dakikayı bir kişi eksik oynamasına, ikinci devresinde bir oyuncumuzun sahada bayılıp çıkmasına rağmen Ankaraspor'u 29-28 mağlup eden kızıl akrepler salonda bulunan 10-15 kişinin, salonda bulunamayan yüzlerce Antalyasporlunun göğsünü kabartmayı başardı. Yüzlerce diyorum çünkü hala tribünd ne yazık ki onlardan haberdar olmayan çok fazla insan var. 

Antalyasporlu hentbolcular Hakan İrban'ın tutkusunu almış, sahada savaşıyorlar. Armanın hakkını veriyorlar. Ondan dolayı desteğin en büyüğünü hakediyorlar. Ancak ne yazık ki biz bu hakkı onlara vermiyoruz. Oturup düşünmek lazım biz  sadece Antalyaspor futbol takımının mı sevdalısıyız, yoksa bu kentin her dalga markası olan Antalyaspor'un mu? 

Antalyaspor şuanda 13 puanla 8. sırada. Adı Antalya SK olan bu takıma destek olmak için neyi bekliyoruz? İnanın bizim desteğimzi artarsa, onlar bunu görürse takım daha da hırslanacak. İki üç Antalyaspor atkılıyı gördüklerinde ki mutluluğu görmeniz lazım. Bu heyecana ortak olmamız lazım bizim de Antalyasporlular olarak.

Branşında en üst ligde Antalyaspor'u gururla temsilen eden bir diğer ekibimiz ise Antalyaspor sutopu takımı. Belki oyuncuları ve Alp Özel kızabilir ancak ben Antalyaspor sutopu takımını bir proje olarak düşünüyorum. Yazın sonunda Alp Abi (Ben Alp Abi diyorum çünkü birlik içinde bir camia olmak istiyorsak abi-kardeş ilişkimizin güçlü olması gerektiğine inanıyorum) ile uzun bir sohbet gerçekleştirmiştik Özgün ile beraber. Orada Alp Abi'nin aklında olan projeler o kadar yerindeydi ki. Aslında bunlar için ayrı bir post bile gönderilebilir ancak en başta bahsettiğim nedenler engel buna. Ondan şimdilik kısaca değinmek istiyorum.

Alp Abi Antalya'da Antalyasporlu bir nesil yaratmak için Antalyaspor spor okullarının önemini anlatıyor. Kendimi düşünüyorum da buna katılmamak mümkün değil. Daha 7-8 yaşındayken Antalyaspor futbol okulunda her pazar günü en büyük Antalyaspor diye antremanı sonlandırıp, Antalyaspor'un maçlarına gidiyorduk formalarımızla. Belki de o günlerin mirası bendeki Antalyaspor sevgisi. Alp Abi diyor ki, çocuğa Antalyaspor forması giydirmeden bu sevgiyi aşılamamız çok zor. Futbol ve basketbolun yanında Antalya'da en çok yapılan sporun da yüzme olduğunu düşündüğümüz zaman, Alp Abi'nin bize verdiği yüzme kursuna giden çocuklarının sayısını da gördüğümüzde bu çocuklara Antalyaspor sevgisini aşılamanın yolu Antalyaspor yüzme okullarının açılması ve bu çocuklarının Antalyaspor mayolarıyla yüzmesi, Antalyaspor'u tanıması ve sevmesi demek... Ayrıca Antalya SK'ya da kazançlı bir gelir kapısı. Kim istemez ki bit gibi türeyen yüzme kursları yerine profesyonel bir eğitim veren Antalyaspor bünyesi altında çocuklarının spor yapmasını...

Antalyaspor sutopu takımı hala Alp Abi'nin ve ona yardımcı olan Antalyaspor sevdalılarının maddi destekleri ile ayakta durmaya çalışıyor. Hatta geçen sene en golcü oyuncumuzu satmak zorunda kaldılar. Galatasaray'dan iki genç kiraladık bunun karşılığında takip edebildiğim kadar. Geçen sene ligin en yaşlı takımıyken, şuan en genç takımı durumundayız sanırım. Bu sene de hedef ligde kalmak ancak onların sportif başarısı inanın benim için hiç önemli değil. Yaptıkları iş çok kupanın, şampiyonluğun önünde. Belki de Antalya Spor Kulübü için bugüne kadar yapılmamışı yapıyorlar, geleceğimizi garanti altına almaya çalışıyorlar. Kocaman bir alkış havuzun kızıl akreplerine...

Antalyaspor basınında ise değişen pek birşey yok işin aslı. Önceki senelerde Antalyaspor menfaati uğruna haber yapmayanlar hala suları bulandırmaya devam ediyor, hala bildiğimiz sadece Antalyasporlu gazeteciler gördüklerini yazmaya devam ediyorlar. 

Ancak bu sene başında ne yazık ki blogda değinme şansı bulamadığımız bir işe girişildi. Tunahan ve Ünal haber sitelerini açtı. Artık motto haline getirdiğimiz "Sadece Antalyaspor" söylemini alan adı olarak seçtiler. Ve bu doğrultuda haberleri yayınlamaya başladılar. Güçlü yazar kadrosu ise benim uzak kaldığım Antalyaspor'a tutunduğum dal oldular özellikle her salı günü gelen yeni köşe yazılarıyla. Onlara da biraz sönük hoşgeldin demiş olduk ancak onlar zaten hertürlü desteği esirgemediğimizi biliyorlar. Blogu takip edenler zaten haberdardır ancak olmayan varsa bile takip etmenizi öneririm. www.sadeceantalyaspor.com

Özellikle şu günlerde Kenan Abi (Kemaneler) 'in yaptıklarına hayran olmaya devam ediyorum. Yoğun iş temposuna, birbirine kenetlenmiş ve gördüğüm/bildiğim kadarıyla beraber vakit geçirmekten büyük keyif aldığı ailesine rağmen hala blogu (Antalyasporlu Blog) aktif tutmaya çalışıyor ve 7/24 Antalyaspor'un menfaatleri uğruna tweet atmaktan geri kalmıyor. Zaten Özgünle de hep konuşuyorduk "işi çok zor Kenan Abi'nin" diye ancak biz de hafiften iş-okul-seyahat yoğunluğunu görünce direk anlamış olduk. Takip ediniz ettriniz. antalyasporlu.blogspot.com 

Çok uzun bir yazı olduğunun farkındayım, saat sabahın 7'si uykusuzluk, yorgunluk, birikenler daha da bahsetmediğim şeylerin olduğuna eminim ancak bizim kişisel hayatımızla ilgili mutlu bir haber de vermek istiyorum. Uzun öğrencilik hayatından sonra Antalya'da çalışma umudu pek de olmayan Özgün, ocak ayında Antalya'da işe başlıyor. Şuan İstanbul'da eğitim için. Özgün'ün Antalya'ya temelli dönüşü ile blog olarak bir ayağımızı Antalya'ya atmış olduk umarım ben de en yakın zaman da dönerim Antalya'ya da, alıştığımız şekilde şehir içi Antalyaspor aktivitelerine döneriz. İnanın çok özledik Antalya'da yaşamayı...

Bu kadar uzun yazıyı okumaya katlandıysanız teşekkür ederim. Esen kalın 7/24 Antalyaspor'u yaşayanlar. Bu arada aylar sonra Antalya'daydım, çok güzel bir şehirde yaşıyoruz lütfen değerini bilelim...



 

03 Aralık 2013

Tribüncü Ölümleri

Bugünlerde iyice artmaya başladı kayıplarımız. Bucaspor tribününden Yasin'i askerde, Kocaelispor tribününün önde gelen isimlerinden Tuna Abi'yi 3 aydır verdiği yaşam mücadelesinde, Denizlispor'un yeni tribün gruplarından Yeşil Cephe'nin lideri Fatih Abi 57 Gençlik taraftar grubu üyeleri tarafından öldürüldü. 

Yasin'i genç yaşında askerde kaybetmek çok üzdü. Hele ki bir arkadaşıyla facebook üzerinden konuşmasında yazmış olduğu "eğer askerde ölürsem, Tribün Dergi'ye Yasin ölmedi kalbimizde yaşıyor, askerin kralı Buca'dan çıkar" sözleri çok dokundu bana. Gelecek sene ben de askerde olacağım, belki aynı muhabbeti biz de arkadaşlarımızla yapacağız, gerçekten çok acı bir durum. 


Tuna Abi de 3 ay önce arkasından hala bulunamayan kişiler tarafından vurulmuştu. 3 ay boyunca yaşamla savaştı resmen. Ancak geçen hafta Kocaeli'den acı haber geldi. Ne yazık ki Tuna Abi aramızda değildi artık. 


Geçen gün yaşanan ise bu ölümlerden farklı bir boyutta. Kendi gibi aynı arma uğruna deplasman  yapan kişiler tarafından gerçekleştirilen bir cinayet. Herkes tarafından takdir toplamaya başlayan Yeşil Cephe grubunun kendi rantlarına gölge düşeceğinden korkan 57 Gençlik üyeleri, zaten sürekli sıkıntı çıkartıyorlarmış ki sonuç bu oldu. 

Fatih Abi hakkında önceden okuduklarım da vardı, maddi anlamda sıkıntısı olmayan tek arzusu tribünleri toplarmak olan bir insanmış. Böyle güzel abilerimizi, bu şekilde kaybetmek Türk tribünleri için çok acı veren birşey. Pompalı tükefle deplasman yapan bir topluluktan ne gibi bir tribün kültürü bekleyebiliriz o da işin diğer yönü.


Yasin'e, Tuna Abi'ye, Fatih Abi'ye haberimizin olmadığı vefat eden arkadaşlara abilere, önceki senelerde kaybettiğimiz, Teoman Abi'ye, Aykut'a, Özgür'e tekrar Allah'dan rahmet, yakınlarına ve camialarına başsağlığı diliyorum. Ölümlerin tribünlerden uzak durduğu günleri görmek üzere...


 

05 Ağustos 2013

Geldi Çattı Yeni Sezon

Geçen sene "Farklı bir sezona gireceğiz, pek tribünde olamayacağız." demiştik bilet fiyatlarından dolayı. Bu sene ise 180 derece döndü durum. Tanıdığım herkes aldı sanırım kombinesini. Öğrencilik durumundan ötürü benle Özgün hariç. Biz de bir şekilde elimizden geldiğince gidip yerinde izlemeye çalışacağız maçları.

20 gün oldu fikstür çekileli... Fikstür çekiminde insan bir heyecanlanıyor. Herkesin ilk isteği sezonun ilk haftası yakın bir deplasman oluyor. Bizim dışımızda herkesin ise ilk iki üç hafta Antalya'da oynamak istemesi gibi... Fikstür çekimi heyecanı başlatıyor, ilk maçın hangi gün kaçta oynanacağı açıklandığı an ise heyecan tavan yapıyor herhalde.

İlk maçımızı 16 Ağustos Cuma günü 21.45'te Kayseri Erciyesspor ile oynuyoruz. Yaklaşık 10 gün sonra ilk düdük çalınacak. Gerçi ben kronik öğrenci olarak yaz okulu finalleri olduğu için yine statta çekilen ilk üçlüde olamayacağım ama olsun, en azından gerçek Antalyasporlular'ın bu santrada statta olacağını bilmek de yeter bana.

Geçen seneden sonra o kadar güzel ki hangi pankartları yapsak bu sene diye düşünmek... O kadar güzel ki Antalya'ya gidişlerimi yine maçın Antalya'da olacağı haftaya göre ayarlayacağımı bilmek... Kim ne derse desin bizi Antalyaspor kadar heyecanlandıran başka bir şey yok.

Geçen sene kahveciye sormuştuk "Maçı yayınlıyor musun?" diye... Bu sene çaylar kalsın usta biz maça kaçıyoruz...




 

03 Ağustos 2013

Tribünüme Dokunma

Uzun zamandır uğraştığımız yasaklar, artık mevcut hükümetin korkuları sebebiyle çekilmez hale gelmeye başladı. Gezi Parkı eylemlerinden sonra ulaşabildiği her alanda sansür uygulayan hükümeti bu sefer de tüm maçların Lig TV'den ve devletin kanalı TRT'den canlı yayınlandığı düşünülünce tribün korkusu sardı.

6222 sayılı kanun çıktığında da yazmıştık. Bu kanunu ucu açıktır. Polise neredeyse sınırsız ve keyfi yetki verilmiştir diye. Çünkü her şey kolluk kuvvetlerinin inisiyatifinde idi. Şimdi ise siyasi slogan diye icat çıkardılar başımıza.

Bu siyasi slogan nedir? Çav Bella'nın tribünlere uyarlanmış hali bir siyasi slogan mıdır mesela? Ya da tribünlerde sıkça duyduğumuz Gençlik Marşı siyasi bir slogan mıdır? Ya da İstiklâl Marşı söyledikten sonra bağırılan "Kahrolsun PKK!"... Bu da siyasi bir slogan mıdır?

Meşale yasak, pankart yasak, deplasman yasak, davul yasak, slogan atmak yasak, bağırmak yasak... Ayağa kalkmak ne zaman yasaklanacak? Peki ya Türkiye tribünleri statlarda ayağa kalkmak yasaklanmadan ayağa kalkacak mı acaba?

Çıkarı olmadan kılını kıpırdatmayacak bünyelerin, çıkarsızca yüzlerce kilometre yol giden insanları anlaması olanaksız. Yeter ki #TribünümeDokunma





 

27 Temmuz 2013

Gerçek Kombine Coşkusu

Geçen sene kombine zamanı yaşanan sıkıntılar malumunuz... Tribünler arasında oluşturulan uçurum fiyat farkı ile yapılmak istenen belli idi. Eski yönetim istediğini başarmış olsa da kaybeden Antalyasporumuz olmuştu. İnatlaşma yüzünden tribüncü dediğimiz büyük çoğunluk kombine alamamıştı.

Bu kombine inatlaşması öyle boyutlara varmıştı ki Antalyaspor taraftarı gazetelere bile ilan vermişti. İşte bu restleşmeyi Antalyaspor yönetimi basınını kullanarak "Mükemmel satışlar", "Kombine rekorları" gibi içi boş haberlerle kombine satışlarının iyi gittiğini duyurmaya çalışarak görüyordu. Biz zaten satılmadığını biliyorduk, ancak onlar bilmiyordu. Kaldı ki ilk hafta oynanan karşılaşmada ortaya çıkan durum her şeyi apaçık gösteriyordu.

Neyse ki yönetim değişti ve kombine fiyatları makul fiyatlara indirildi de Antalyasporlular kombinelere gereken ilgiyi gösterdi. Öyle ki ilk gün çoğu kişi yaşanan yoğunluktan dolayı "Maraton kombinesi bulamayacağız bu gidişle." korkusu bile yaşar oldu. Bildiğiniz üzere kombinede indirimli satış zamanı 4 Ağustos Pazar günü bitiyor. Şu anda satışlarda 1000 rakamı geçildi ve bunun tamamına yakını Maraton tribününden... Ayrıca belirtmekte fayda var. Bugüne kadar satılan tüm kombineler bireysel alınan kombinelerdi. Yani daha sponsor firmalar kombine almadılar. Bizim Antalya'daki arkadaş grubumuz da 3'erli 5'erli giderek aldı kombinelerini En son Serhat Abi gitti aldı kombinesini...

Siz de geç kalmadan kombinelerinizi alın. Bu sene çok güzel geçecek çok...





 

01 Temmuz 2013

Hoşgeldin Temmuz

Gün itibari ile akşamların bir başka olduğu aya giriş yapmış bulunmaktayız. Dolu dolu bir ay bizi bekliyor gibi. Yeni gelen hoca ve yönetimin en önemli sınavı şimdi başlıyor. Bir ay boyunca gidişat aşağı yukarı belli olur. Takım çalışmalara bugün başladı bile ama önümüzdeki günlerde transferler netleşecek, kombine fiyatları belirlenecek ve bunların hepsi bir aya sıkışacak.

Camiayı düşününce de farklı heyecanlar var tabii. Yarın yani 2 Temmuz'da Antalyaspor'un 47. yaşını kutlayacağız. Daha sonra herkesin bildiği üzere 7 Temmuz'da Bir Meşale de Sen Yak yürüyüşünün ikincisi var. Şu anda tribün olarak üzerinde en çok çalıştığımız olay bu...

Temmuz ayı hoşgeldin, sefa getiresin...

İşte ben böyle bir akşamda aşık oldum...


Görsel için Emre Oğuz Baycın'a teşekkürler.




 

30 Haziran 2013

Ne Değişti Haberci Duymuş?

20 gün önce yaşanan istifa depremi Antalyaspor camiasında dengeleri epey bozmuşa benziyor. Çünkü herkes farklı bugünlerde... Ancak en ağır değişimi de antalyasporum.com yaşamış gibi gözüküyor. Site içeriği ve yayın anlayışı bir değişti, pir değişti. 

Sitenin sahibi ile aramız önceden oldukça iyi idi. Bunu blogu takip edenler de, bizi birebir tanıyanlar da bilir. Hatta geçmiş senelerdeki yazılara bir göz atarsanız bunu açıkça görebilirsiniz de... Ancak bu yazılardan gocunmuyoruz ve yaptığımız her işin arkasında durmaya devam ediyoruz. Her zaman doğru bildiğimizi yaptığımızdan da hiç kimseye veremeyeceğimiz bir cevap yok.

Önceden antalyasporum.com'un yayın anlayışı herkesin bildiği üzere "Antalyaspor'un çıkarlarına uygun olarak yayın yapmak" idi. Bunda yanlış bir şey yok tabii ki.  Antalyaspor'un çıkarları derken de ilk akla gelen konu transfer haberleri...

Kabaca bir özet geçmek gerekirse şöyle bir durum vardı. Antalyaspor bir futbolcu ile anlaşıyor, bunun haberi "normal" olarak site sahibine geliyor ve o da piyasada duyulmasın da futbolcu değerlenmesin diye bunun haberini yapmıyordu. Daha sonra transfer resmiyet kazanınca ise bu haber yapılıyordu. "Belki haberi yoktu, böyle ayak yapıyordu." diyebilirisiniz. Aslında haklı da olabilirdiniz; ancak aramızın iyi olduğu zamanlarda bizimle de paylaşıyordu bu haberleri ve biz de bu uygulamasına saygı gösterip Antalyaspor'un çıkarları için bunu kimse ile paylaşmıyorduk. 

Ancak Sedat Peker döneminde tanık olduğumuz olumsuz haberlerin de yapılması durumu bu dönemde iptal olurken Antalyaspor'da her şey güllük gülistanlık gibi gösteriliyordu. Zaten taraftar tepkisinin de başlamasının sebeplerinden biri de bu.

Şimdi ise 15 gün öncesine gidelim. Yeni başkan geldi, sanki Antalyaspor değişti. Önceden haberi dahi olsa Antalyaspor menfaatleri için dedikoduları yazmayan antalyasporum.com resmen dedikodu saldırısına başladı. Bu dönem içerisinde Yılmaz Vural ile ilgili bile 2 tane haber yayınlayan site, "Bu haberi ilk biz açıkladık!" heyecanını da herkesle paylaştı. Yazılan yabancı hocalar, ismi geçirilen Türk hocalar, İstanbul takımlarında oynamak istediği ileri sürülen futbolcularımız da cabası...

Hele hele Antalyaspor'un Akıncıoğlu zamanında as başkanlık yapan ve medyada da en göz önünde olan isimlerden Ali Yılmaz'ın istifasını "Antalyaspor zarar görecek." diye haber yapmayan bir sitenin, "Medyatik görevler istiyorlar." alt metni ile servis ettiği yeni yönetimde görüş ayrılıkları haberinin hangi Antalyaspor menfaatleri içerisinde olduğunu merak ediyoruz. 

antalyasporum.com'un neden kaos yaratmak istediğini çok iyi biliyoruz. Sadece Antalyasporlular'dan kaybettiği hit sayılarının yanında, sürekli aynı haberleri farklı farklı haberlerle paylaşarak sosyal medyadaki çift takımlı ve hatta Antalyaspor ile alakası olmayan insanlardan toplamaya çalıştığını, yanaştığı yeni yönetimden istediği verimi alamayışını, kulübün sosyal medyayı daha aktif kullanması ile yaşadığı korkuyu ve Antalyaspor başkanı Gültekin Gencer'in de Twitter'da aktif olup taraftarları ilk ağızdan dinlemesi korkutuyor gözünü...

Özgün genel kurul idi. Orada Murat Özgen ve İhsan Coşkun'la aklına takılan tüm soruları konuşmuş. Hepsini anlattı. Eski hukukumuza binaen Murat Duymuş ile de görüşmek istemiş ancak kendisini hiçbir yerde görememiş. Ta ki genel kurulun sonuna kadar. Meğer Duymuş genel kurul salonunun yan odasına pısmış, orada duruyormuş. Akıncıoğlu'nun bile insanların tepkilerini dinleyip bu tepkilere cevap verdiği, herkesten helallik istediği bir ortamda Murat Duymuş'un neden insanların karşısına çıkamadığını düşünmüş.

Murat Abi, benim bildiğim Murat Duymuş Mondial Antalyaspor atkısının haberini yapar, sonuna kadar da takım isminin reklam malzemesi gibi kullanılarak aşağılaştırılmasını araştırır bunu ortaya çıkartırdı. Neden yapmadın abi?

Soracağı tek bir soru varmış, o da buymuş. Bu soruya alınacak cevap Murat Duymuş'un bizim zaten bildiğimiz gerçeği kendi ağzından duymuş olmamızı sağlayacaktı. Ancak Murat Duymuş aşağıdaki fotoğrafta da göründüğü gibi bir köşe sinmiş ve genel kurul boyunca salona adım atamamıştır. İnsanlara verilebilecek cevabınız yoksa sizin de yapacağınız gibi...


Tekrar soruyoruz. Yeni yönetim değişti de Antalyaspor mu değişti? Nedir bu ortalığı karıştırma merakı antalyasporum.com? Nerede Antalyaspor çıkarları?



31 Mayıs 2013

Tek Gerçek Antalyaspor'dur

Geçtiğimiz gün yaşanan istifaların ardından antalyasporum.com bir açıklama yayınlamış, söz konusu açıklama şöyle:

"Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek'e "Kalın, devam edin." demek onlara yapılan en büyük kötülüktür.

Bu kişiler kendi kariyerlerini düşünmeden 5 yıldır yokluklar içinde Antalyaspor'u ligde kalıcı yapıp ekonomik olarak düzlüğe çıkarmışlardır. Artık Antalyaspor sevdalısı farklı kişilerin gelip bu yükü, sorumluluğu almaları gerekmektedir.

Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek, mevcut şartlardan daha iyisini hak etmektedirler. O yüzden kalın, yokluklar içinde kulübü yönetin, bunu da beğenmeyenler olsun, siz yıpranın, yorulun, emek harcayın, zaman harcayın, kendi kariyerlerinizi hiçe sayın demek büyük haksızlıktır.

antalyasporum.com olarak kulübün bulunduğu şartları bilerek küme düşsek dahi Başkanımız Hasan Akıncıoğlu ve Teknik Direktörümüz Mehmet Özdilek ile yola planlı ve programlı devam edilmeli diye yıllardır dile getiriyoruz. Şu anda 5 yıldır büyük fedakarlık yapan bu iki değerli isme ise yokluklar içinde kalın deme lüksümüz yok."

"Mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz nedir?

Bugüne kadar yaptığınız haberleri şöyle bir düşünüp sıralıyoruz ve ortaya kabaca şöyle bir sonuç çıkıyor:

- Kulübün ekonomik anlamda tüm borçları ödenmiş, istikrarı sağlanmış ve hiçbir sıkıntısı yoktu;
- kurumsal açıdan Antalyaspor büyük bir profesyonellik ile yönetilmesi neticesinde artık örnek bir kulüp olmuştu;
- başarı deseniz sakatlıklar, hakem hataları ve türlü şansızlıklar olmasa bu sezon "tarihin en iyi sezonu" olacaktı;
- taraftar deseniz sezon başında kombine rekorları kırılmış, sezon içerisinde de hasılat rekorları kırılmıştı;
- takım deseniz Antalyaspor yükselen bir değer olarak her futbolcunun gelmek için can attığı bir kulüp olmuştu.

Bu maddeler gibi daha birçok madde sayabiliriz aslında ama sizin yaptığınız haberlere göre Antalyaspor'da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu göstermek için yukarıda saydığımız kadarı bile yeterli olacaktır diye düşünüyoruz. Sorumuz da şu: Madem Antalyaspor'da her şey güllük gülistanlık ise "mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz nedir?

Bu "mevcut şartlar" taraftarın Akıncıoğlu ve Özdilek'e yönelttiği eleştiriler zaten olamaz. Çünkü yine sizin yaptığınız haberlere göre Akıncıoğlu ve Özdilek'i eleştirenler Antalyaspor'u kendi çıkarları için kullanmak isteyen belli bir azınlıktı ve bu azınlığa rağmen "gerçek Antalyasporlu" kişiler ise Akıncıoğlu ve Özdilek'in arkasında durmaya devam ediyordu. Bu yüzden "mevcut şartlar" diyerek kastettiğiniz bu da olamaz.

Gerçekten merak etmekteyiz. Dün güllük gülistanlık tablolar çizmeye çalışıp duran sizi bugün bu kısacık açıklamada iki kez "...yokluklar içinde kulübü yönetin..." gibi ifadeler kullanmaya iten ve arkasına sığındığınız bu "mevcut şartlar" nedir diye? Kaldı ki her ne şart altında olursa olsun Antalyaspor'da başkan veya teknik direktör olmak büyük bir onur olduğunu unutmamak gerekir. Bu onurun kıymeti de her an bilinmelidir.

Hiç kimse Antalyaspor'dan daha büyük değildir!

Akıncıoğlu ve Özdilek'in "mevcut şartlar"dan daha iyisini hak ettiğini yazmışsınız, hızınızı alamayıp onlara kalın deme lüksümüzün olmadığını yazmışsınız. "Mevcut şartlar" konusunda şimdilik yeterli soruyu sorduk, "mevcut şartların daha iyisi" size kalsın. Ancak bu sefer de "lüks" kelimesine takıldık.

Kimseye kal demek gibi bir derdimiz yok ama sizin yazdığınız haberlere göre bu 5 yılda Antalyaspor çok büyük kurumsal değer kazandı ama bu Antalyaspor için Mehmet Özdilek'e kal demek "lüks" mü oluyor? kelimesini pek anlamadık. Mehmet Özdilek'e kal demek gibi bir derdimiz zaten yok ama Mehmet Özdilek, Antalyaspor için lüks müdür? Türk Dil Kurumu sözlüğünde "lüks" sözcüğünün karşısında yazan kelimeler: şatafatlı, aşırı, fazla... Teknik direktörlük kariyerine baktığımızda milli takımdaki rezalet ile dibe vuran, Antalyaspor'daki 5 sezon dışında teknik direktörlük tecrübesi neredeyse bulunmayan Mehmet Özdilek hangi ara Antalyaspor'a fazla gelir oldu?

Birilerine yaranmak uğruna Antalyaspor'u bu şekilde küçük düşürmekten siz utanmıyorsanız bile biz sizin adınıza utanıyoruz. Tam bu noktada şunları hatırlatmamızda da fayda var sanırım. Kişiler gelir geçer, Antalyaspor ise baki kalır. Dolayısıyla aslolan da her zaman her şeyin en iyisini hak eden de sadece Antalyaspor'dur. Kimse Antalyaspor'dan daha büyük değildir. Antalyaspor'u karşılıksız seven bizler için değil Özdilek, feriştahı gelse bu böyledir.

Antalyaspor için emek ve zaman harcamanın nesi garip?

Yazının şu bölümü de hayli ilginç: "...siz yıpranın, yorulun, emek harcayın, zaman harcayın, kendi kariyerlerinizi hiçe sayın..."

Yıpranmak mı? Tek bir deplasmana gidebilmek uğruna bir haftayı sadece kuru ekmekle geçiren Antalyasporlu üniversite öğrencisi yıpranmıyor ama Antalyaspor'dan kim bilir kaç lira maaş alan Mehmet Özdilek yıpranıyor, öyle mi? Maç günleri patronundan izin almak için bin takla atan Antalyasporlu emekçi yıpranmıyor ama Antalyaspor sayesinde daha fazla itibar ve prestij kazanan Hasan Akıncıoğlu yıpranıyor, öyle mi? Ne diyelim ki? Yüreğimiz burkuldu vallahi.

Bir de "kendi kariyerlerinizi hiçe sayma" meselesi var tabii. Örneğin Mehmet Özdilek, Antalyaspor teknik direktörlüğünü yaparak hangi kariyerini hiçe sayıyor? Zahmet olmazsa bize açıklayabilir misiniz? Beşiktaş'a tüzük yazma kariyerini mi hiçe sayıyor?

Gelelim söz konusu açıklamanın saçmalıkta zirve yaptığı kısma: "...emek harcayın, zaman harcayın..." Bu kısım hakkında söyleyeceklerimizi çok uzatmayacağız. Sadece soruyoruz: Antalyaspor için emek ve zaman harcamanın nesi garip Allah aşkına? Antalyaspor için emek harcamak kendisine zor gelen veya Antalyaspor için zaman harcamaktan şikayetçi olan varsa buyursunlar ve yolları açık olsun.

Bizler Antalya aşığı ve Antalyaspor sevdalısı olarak bu arma için harcadığımız her emekten her saniyeden sadece şeref duyarız ve bu armayı her şeyden üstün tutarız. Bizim gibi düşünen tüm renktaşlarımıza selam olsun.







 

11 Mayıs 2013

Yine Bazı Antalyasporlular


Artık yeter! antalyasporum.com'un sahibi olan ve zamanında bizim de iyi ilişkilerimizin bulunduğu Murat Duymuş, yönetimi eleştirmeye başladığımız ilk andan itibaren bizimle tüm ilişkisini kesmiştir. Son iki yıldır yönetim ve Mehmet Özdilek hakkında tek bir eleştiri yazısı yazmamış olması da sanırım neden böyle bir tavır takındığını anlamak için yeterlidir. Biz de en sonunda "Sevgimizin zaten tükendiği insanlara karşı saygımız da tükenmiştir." açıklamasını yapmıştık.

Site yöneticisi Murat Duymuş, iki senedir yönetime ve Mehmet Özdilek'e toz kondurtmazken "bazı Antalyasporlular", "3-5 sahte Antalyasporlu" diyerek bizim yaptığımız çoğu işi gündeme taşıyor. Biz şu anda onun 2 senedir isimlendiremediği kişilerin bir kısmını 12 saat gibi bir süre içinde toplamaya çalıştık.

Aşağıda ismini yazdığımız tüm Antalyasporlular bugün oynanacak Orduspor maçında "Şifo istifa!" diyecek olan insanlardır. Bilmelisiniz ki sizin yalanlarıza karşı duran ama bu listede yer almayan daha nice Antalyasporlu var ve tüm bu isimler Murat Duymuş'un internet sitesinin Facebook hesabında yorum yapanlar veya tweetlerini RT edenler gibi çift takımlı değil, sadece Antalyasporlulardır. Ayrıca bu isimlerin yazılmasını hepsi kendisi istemiştir, kimseye bu konuda bir baskı yapılmamıştır.

Kamuoyuna duyurulur. Bu listede adı yazılı olan insanlar basının hedef gösterdiği ama bir türlü isimlendiremediği gibi 3-5 kişi değildir. Biz kim olduğumuzu her zaman söylüyoruz, şimdi kim olduğumuzu illa ki birilerinin gözlerine sokmamız gerekiyorsa işte onu da yapıyoruz.

Murat Duymuş'a duyurulur. 3 sene önce kendi yaptığın Antalyaspor Gönüllüleri Listesi'ni aç da bir bak ve bu isimleri o listedekilerle karşılaştır. Bugün sahte dediğin, "Antalyaspor kombinesi almıyor." dediğin insanların isimleri ile o listedeki isimler ne kadar tanıdık gelecek bir bak. Azıcık utanman varsa yüzün kızaracaktır.

12 saat içerisinde bize ulaşan, bugün stadyumda "Şifo İstifa!" diye bağıracağını dile getiren Antalyasporlular:

Abdurrahman Avdanlıoğlu • Abdurrahman Kamaç • Ahmet Bülbül • Ahmet Rauf Özkul • Ali Demir • Alim Çetinkaya • Ali Özenç • Alper Aydınlık • Alper Kırbaş • Aran Mehmet Yanar • Aykut Gk • Aykut Kahvecioğlu • Bahadır Celep • Barış Büyük • Barış Günel • Batuhan Çimentepe • Berk Çoraylı • Burak Celep • Burak Çakmak • Bülent Güvenç • Can Akarsu • Can Atlı • Celalettin Akbulut • Çağlar Kozcalı • Çağlayan Yanar • Deniz Taylan Günaltay • Doğan Şahin • Durali Altun • Eda Genç • Emrah Güler • Emre Oğuz Baycın • Emre Yetim • Emre Yiğit • Ercan Girenizli • Ercan Göksel • Erdal Özdemir • Eren İnal • Ersan Göbelek • Ertuğrul Ercan • Ertunç Özenç • Furkan Turan • Gökhan Karacan • Görkem Ayan • Görkem Karakoyun • Güney Gök • Gürbey Erbay • Hakan Demiratar • Hakan Girgin • Hakan Küsken • Hamdi Ece • Hasan Antalya • Hasan Dağaşan • Hasan Küçük • Hasan Sarı • Hasan Tayfun Karakoca • Hüseyin Canbolat • Hüsnü Alp • İbrahim Kasapoğlu • İlker Özgör • İsmail Aktaş • Kadir Duran • Kadir Vural • Kazım Doğan • Kenan Kemaneler • Mahir Altıntaş • Mehmet Alp • Mehmet Atik • Mehmet Daşlıova • Mehmet Ercan • Mehmet Erhan Üras • Mehmet İnan • Mehmet Karadeniz • Mehmet Küheylan • Memet Yiğit • Metin Çelik • Mevlüt Toklu • Murat Şimşek • Musa Taşdemir • Mustafa Anıl Akıncı • Mustafa Yalçın • Nevzat Aytekin • Nursel Uysal • Oğuz Güler • Oğuzhan Olgaç • Okan Uyar • Onur Cankurtaran • Ozan Demir • Özkan Türkmen • Özler Öztürk • Recep Küçükkaya • Remzi Özdaş • Rıdvan Redsoldiers • Rıza Şahin • Sadullah Karatoy • Sedat Ateşçi • Serbay Şahin • Serdar Çetin • Serdar Gökçe • Serden Erol • Serhat Gökçe • Serkan Dönmez • Serkan Kasapoğlu • Servet Kavak • Sinan Kılıç • Soner Şişkolu • Süleyman Kamış • Süleyman Manay • Süleyman Özgün Yılmaz • Süleyman Öztekin • Şener Dede • Şükrü Aydoğdu • Şükrü Çalışkan • Şükrü Kara • Tamer Alar • Tevfik Yıldız • Ulaş Kalkan • Umut Ercan • Utkan Ozan Kurter • Utku Taşkın • Ünal Aydın • Veysel Yılmaz • Yavuz Sarı Çobanoğlu • Yener Akgün • Yılmaz Yıldız • Yusuf Dursun • Zeki Canitez




 

12 Nisan 2013

Bu Tebrik Bizim Değil

 
Son günlerde İstanbul takımları başarılı sonuçlar alarak taraftarlarını sevindiriyor. Bu sonuçlardan sonra Antalyasporlu futbolcular da bir iki kez sosyal medyada tebrik ettiğini açıklayan beyanlarda bulundular. Antalyaspor taraftarı da bundan ne kadar rahatsız olduğunu her zaman gösterdi.

Bizim için aslolan Antalyaspor'dur. Antalyaspor dışında gerçekleşen her şey teferruattır. Hele hele İstanbul takımlarının Avrupa'daki başarısı bizim zararımızadır. Adamlar ligte şike dahil olmak üzere onlarca çirkinliğe imza atarak senin üstünde yer alsın. Bu çirkinlikler sayesinde Avrupa'ya gitsin. Avrupa'da kazandıkları paralarla seni daha çok ezsinler. Sen de gel bu adamları tebrik et.

Kişisel olarak herkes herkesi tebrik edebilir. Herkesin istediği takımı tutabileceği gibi... Ancak çoğu kişinin "resmi" hesap sandığı hesaplardan edilen tebriği biz kabul etmiyoruz. Bu tebrik biz Antalyaspor taraftarının tebriği değildir. Yazıklar olsun Antalyaspor adını kullanarak Türk futbolunu kirletenleri tebrik edenlere...




  

07 Nisan 2013

Yalnızlığın Resmini Yapabilir Misin Abidin?

Bu hafta içi malum Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa kupalarında önemli maçlara çıktılar. Önce çarşamba günü Galatasaray, Real Madrid ile oynadı; Perşembe günü ise Fenerbahçe, Lazio ile karşılaştı. Bu maçlar Türk futbolu için çok önemli gibi gösterilse de benim zerre umrumda değil, onu da baştan belirtmekte fayda var.

Ancak ne de olsa arkadaş muhabbetini, futbol muhabbetini seviyorum. Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı çarşamba akşamı toplandık alkollü bir mekanda maçı izledik. Ortamı görmeniz lazım tribünden farkı yok. Oldum olası da saçma gelmiştir zaten televizyondan maç izlerken bağırma işini. Neyse dediğim gibi televizyondan maç izlemek için 10'ar lira veren insanlar pozisyonlarda hop oturup hop kalktılar. Sonuç onlar için hüsran benim için pis pis bir sırıtış ve 3-0'lık Galatasaray mağlubiyeti... Ha belirtmeden geçmeyeyim, mekanın tamamı formalı atkılı idi. Adopen'de biz o kadar renk birliğini sağlayamıyoruz.

Daha sonraki gün yine telefon geldi aynı ekipten. Akşam Fenerbahçe maçını bir arkadaşın evinde izleyceklermiş, "Gel sen de." dediler. Yine dahil olduk ekibe. Bu sefer Fenerbahçe etkili oldukça evdeki 3 Fenerbahçeli yine totem yaparak maç izlediler. Evde boyunlarına bağladıkları atkıları değişmeler, oturdukları yeri değiştirmeleri falan hep tribünde yapılanlarla aynıdır.

Bu maçlardaki coşkuyu kıskandın da mı bunları yazıyorsun diyen varsa buradan yine bilmiş sırıtışlarımı gönderiyorum onlara. Zaten bu coşkuyu biz tribünde yani gerçek yerinde yüzlerce kez yaşamışızdır. Karşımızdaki rakibin Lazio, Real Madrid olup olmasına bakmadan hem de...

Çarşamba ve perşembe o maçlardan sonra cuma günü Antalyaspor'un maçına geldi sıra. Ben yine evde yalnızdım o maçı izlerken. Televizyondan maç izlemeyi zaten saçma bulan bünye bir de üstüne kendi takımının maçını televizyondan izlerken daha da garip hissediyor.

Evde maçtan 10 dakika önce açtım televizyonu. Maç öncesi röportajları falan oldum olası dikkatimi çekmemiştir zaten. Bir kahve yaptım, kuruldum 37 ekran televizyonun karşısına, maçı beklemeye başladım. Eskiden olsa Isparta'da maçı yayınlayacak kahve bile bulamazdık da şimdi birkaç kampanya var televizyondan izleyebiliyoruz takımı.

Maç başladı. Takım tutuk gidiyor ancak yapılması gerekenleri tartışacağım veyahut veryansın edeceğim bir arkadaş yok yanımda. Yine içimden deli gibi kendi kendime konuşuyorum. İlk gol geldi şöyle bir yumruğumu sıkıp "Oh be!" dedim. Daha sonra bilgisayardan hemen Antalyasporluların Twitter'daki gol sevinçlerine bir baktım ve tekrar koltuğuma oturdum. Penaltı pozisyonunda "Penaltı!" diye ayağa kalktığımı itiraf edebilirim ve evet penaltı atılırken de oldukça heyecanlı idim, gol olduğunda da "Gol be!" diye bağırdım. Son zamanlarda kaçırdığımız penaltılarla ünlüyüz ne de olsa...

Kasımpaşa'nın golü geldiğinde "Adam ne gol attı arkadaş!" diye kendi kendime konuştum yine. Hani birisi olsa "Harbi fena vurdu adam." dese kötü olmazdı tabii... Devre arası olduğunda ikinci yarı yapılması gerekenleri de konuşabileceğim bir tek Twitter ekranı vardı karşımda. Oynanan ilk 10 dakikada da kendi kendime "Hoca takımı çekme geriye artık." desem de nafile...

3. golü attığımızda bu sefer "Oh, rahatladık." desem de 2. golü yedikten sonra totem yapıp koltuk değiştireceğim bir arkadaşım yoktu yanımda. Öyle veya böyle maçı galibiyetle bitirdim. Cuma akşamı için "Beyler ben bir eve gidip maçı izleyeyim, daha sonra size katılırım." diyerek ayrıldığım arkadaşların yanına mutlu dönmüş oldum. Tabii ki gittiğimde "Ne oldu maç?" "3-2 kazandık" "Vay Kasımpaşa'yı ha, helal olsun" noktasından ileri gitmedi muhabbet.

Bir söz var. Anonim mi, yoksa Antalyasporlular tarafından mı çıkarıldı bilmiyorum ama "Antalyasporluluk kalabalıklarla yürümek değil, kalabalıklara karşı yürümektir." diye... İşte bu sözü şehir dışında daha iyi idrak ediyoruz.

İnsanların "İkinci?" diye sorduklarında gururla "Sadece Antalyaspor!" dediğimiz için çok mutluyum. Seni sevmek ibadetim, vazgeçemem biliyorsun...





 

02 Mart 2013

Sosyal Sorumluluk Projelerinde Antalyaspor'un Önemi

Dün, yani 1 Mart Cuma günü, Antalya Guinness rekorunu "organ bağışı" gibi çok önemli bir alanda kırmanın gururunu ve huzurunu yaşadı. Bu etkinliğe katılanları tekrar tekrar tebrik ediyorum. Ancak benim bugün bahsedeceğim konu biraz daha farklı.

Dün etkinliğe Grup 1966 Antalyasporlular Derneği de formalarıyla, pankartlarıyla katıldı. Orada Antalyasporumuzu en güzel şekilde temsil ettiler. Tüm Antalyasporlu abi ve kardeşlerime ben de teşekkür ediyorum ve sürekli böyle sosyal sorumluk projelerinde yer alan Grup 1966'yı bir kez daha tebrik ediyorum.


İşte Antalyaspor'u Antalya'ya yaymak, Antalyaspor'u Antalyalı'ya sevdirmek böyle olur. O gün orada bulunan insanlar, belki de tamamını holigan olarak bildiklerini Antalyaspor taraftarlarının her şeyden önce birer insan olduğunu tekrar anladılar. Belki de o anda 3-5 çocuk bu abilerini görünce ben neden Antalyasporlu olmuyorum diye düşündü.

Böyle sosyal sorumluluk projelerine zaten katılmalıyız. Ancak bunlara katılırken Antalyaspor'u da düşünerek Antalyasporluluk kimliğimizi de doğru şekildeyansıtmalıyız. Bizim sokakta Antalyaspor atkısı ile yürürkenki hareketlerimiz bile insanlara bir fikir sunacaktır.

Bu projeleri elimden geldiği kadarı ile takip etmeye çalışıyorum. Grup 1966 yine yeniden bir adım önde gibi... Toplu kan bağışı, dünkü organ bağışı, senfoni konseri organizasyonu, sponsorlar aracılığı ile bulunan paralarla engelli vatandaşlarımıza alınan elektirikli arabalar... Bunların hiçbiri basında geniş olarak yer bulmasa da hepsi insanlarda bir Antalyaspor bilinci yeşermesine sebep olan şeyler...


Geçen 29 Ekim'de yapılan yürüyüşe 07 Gençlik, biz münferitler, OÇAS meşalelerimizle, formalarımızla tam kadro katılmıştık . İnanın o gün aldığımız tepkiler o kadar güzeldi ki, hatırlarsınız akşamında Fenerbahçe maçı vardı, gelip "Fenerbahçeliyim ama inşallah kazanırsınız" diyen hanımefendiler vardı. Nitekim kazandık da. Belki o hanımefendi maç sonucunu öğrendiği zaman çocuklar sevindi diye mutlu bile olmuştur.

Elbette hepimiz fevri hareketlerde bulunuyoruz sürekli. Özellikle İstanbul takımları ile olan maçlarda. Ben de çok sakin durduğumu söylersem yalan söylemiş olurum ama ne yazık ki şehirde unutulmaya başlayan Antalyaspor'u tekrar böyle güzel hareketlerle sevdirebiliriz insanlara. Bu tarz eylemlerle Antalyasporluları en güzel şekilde temsil eden herkese sonsuz teşekkürler...




 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...