12 Temmuz 2014

Rezalet!

Antalyaspor başkanı olarak nam salan zat bugün yapıp yapabileceği en aşağılık hareketi yapmıştır. Temsil ettiği kurumun, yani bizim için sevdanın en önemli parçasını kutsal formamızı kendi geleceği için revize ederek kullanmıştır. 

Antalyaspor başkanı olarak isimlendirilen bu kişinin Antalyaspor ile adının anılmasından artık son derece rahatsısız. Avrupa ile tüm ilişkilerini kesmiş olan bir ülkede, Avrupa Birliği'ni düşünmüyoruz denilen bir ülkede AB Bakanlığı'na getirilen bir kişi hakkında yaptığı açıklamalardan sonra Antalyaspor başkanı olarak gözüken kişiyi uyarmıştık. 

Ancak bugün kutsal saydığımız, her zaman heryerde taşımaktan kıvanç duyduğumuz kırmızı beyazlı formamız önüne cumhurbaşkanlığı forsu kullanarak daha seçim için devletin tüm olanakları ile yaptığı tanıtım turlarında bir adaya vermiştir. 

Zaten sportif anlamda hiçbir başarı bekletmizin olmadığı bu adam, Antalyaspor adını tarihte ilk defa bu kadar kötü bir şekilde lanse ettirerek ve Antalyaspor'un kutsal değerlerini kendi çıkarları uğruna kullanarak tek isteğimizin bir şekilde bu adamdan kurtulması yönünde şekillendirmiştir.






11 Temmuz 2014

E-Bilet Alanlar Parmak Kaldırsın

Malumdur devletin yeri rant kapısı PassoLig satılmaya devam ediyor. Bir ara uygulamadan kaldırıldı dendi ama daha kutlamaya bile başlayamadan uygulamanın devamına karar verildi. Hatta ülkenin heryerinde olan kanunsuzluk üzerine, uygulamadan kaldırılmasına rağmen bizzat biz Passolig yüzünden Ankara'da oynanan Gençlerbirliği - Antalyaspor maçına giremedik. Düşünün ki mahkeme kararının bile dinlenmeden uygulamaya devam edilen bir sistem. 


Bugünlerde Aktif Bank müşteri kazanmak için Passolig ile çeşitili kampanyalar yaparak bu kartı satmaya çalışıyor. Hatta insanları sömürmek için Soma için bile yardım kapmanyası başlatmışlardı bu kartı aldırmak için. Bu kadar vahim bir olayı bile kendi rantları için kullanabiliyorlar. 

Passolig'i aldığınız zaman önce size koltuğunuzdan başka hiçbir yere oturamayacaksınız diyorlar. Yani öyle gol attığında arka sıradaki arkadaşınla altlı üstlü duruma gelip, orada golün coşkusunu kutlamaya devam edemeyeceksin. Aman yerimi kaptırmiyim telaşına düşeceksin. 

Daha sonraki sezon ne olacak? Belki de sana ayağa kalkma diyecekler. Diğer sezon bağırma diyecekler. 3-5 sene sonra maça etekle gel diyecekler. Sen bunların hepsine imza attığın için "takımım yalnız kalmasın" diye onaylayacaksın. 

Böyle yalnız bırakılmak yok arkadaş. Sen söylenen herşeyi tıpış tıpış yaparsan yoga taytı ile maça gitmeyi de kafana koymuş olacaksın. Lama cimi yok bu işin. Hep beraber savaşıp, bu e-bileti yenmeliyiz. 

2 ay önce e-bilet stickerlarımızı bastırmıştık, uygulama tekrar aktif hale geldiği için yapıştırmaya da devam ediyoruz. Böyle böyle tepkimizi arttırmalıyız. Ancak ne yazık ki görüyorum ki Türkiye'deki çoğu tribün passolig denen illete savaş açmışken, bizim tribünlerde almayı unutmayın deniyor. 

Antalya'da tribün kültürü öldü tabi, ne yapsak olur. 







7 Temmuz'un Götürdükleri

Antalyaspor taraftarı olarak ne yazık ki güzel bir imajımız yoktu şehir içinde. Eğer üstünüzde Antalyaspor ile ilgili bir ürün varsa, kesinlikle bir serserisinizdir. Her an adamın yanındaki kıza laf atabilir, yalnız gezen bir gençten sigara isteyebilir vermediği takdirde bıçaklayabilirdik. 

Peki bu durum havadan mı indi? Hiçbir şey yokken mi çıktı bunlar ortaya? Antalyasporluların yaptığı hangi etkinlikte halka rahatsızlık vermedik? Geçen seneki 7 Temmuz... Muhteşem bir etkinlikti? Şahane bir görüntü çıktı ortaya? Ama bunu Antalya halkı ne kadar sahiplendi? Ya da neden sahiplenmedi? Yolda yedikleri onlarca meşaleden, duydukları onlarca küfürlü tezahürattan dolayı olabilir mi?

En son Galatasaray maçından önce yürüyüş yaptık. Amaçlarından birisi de devre arasında çok havalara giren Antalya'da yaşayan Galatasaraylılara bir gözdağı vermekti. Peki bunu nasıl yaptık? 15 kmlik yol boyunca "vurmayan ipne, vurmayan ipne Cimbomluları vurmayan ipne" diye bağırarak. Ee noldu yolda gördüğümüz Galatasaraylıları mı vurduk? Sadece bağırdık çağırdık... Burada bir parantez açmak istiyorum, sırf bu gereksiz bağırış, çığırışlardan sonra Selekler'de ayrıldım yürüyüşten. Çünkü profilimizi düzeltmek yerine daha da aşağılara çeken bir görüntü vardı? Çok mu zordu Antalya'yı, Antalyaspor'u nasıl sevdiğimizi gösterip, insanlara İstanbul takımının tutmanın ne kadar saçma olduğunu, onlara utandırarak göstermek? Zaten ne oluyor ki vurmayan ipne diye bağırınca, 1000 tane Antalyasporlunun karşısına çıkabilecek mi de Galatasaray formalı biri onu arıyorsun? 

Bu seneye gelelim. Artık Isparta'da değilim. Antalya'dan çok daha uzakta bir yerdeyim ondan gelemedim. İçim içimi yiyordu, uçakla günü birlik gelsem mi diye. Çünkü ramazan ayındaydık, alkol daha az olacaktı insanlarda. Hatta herkes beraber iftar muhabbeti yapıyordu. Bir de bunun üstüne, tribün büyüklerinin haftalar boyunca yaptıkları çağrılara artık kulak takar tribünün küçükleri diye düşünüyordum. Ayrıca ramazan şenlikleri için kurulan alandan da geçecek olmamız, Antalyalılara güzel bir şov izleteceğimiz hissiyatını yaşatmıştı bana. 

Ancak gelemedim. Gelsem ne olacaktı, sevdiklerimi tribündeki abilerimi, kardeşlerimi görecektim herşey mükemmel başlayacaktı ama sonu yine kocaman bir hüsran olup, lan boşuna geldim ha diyecektim. Etkinliğin daha ilk saatlerinde Gs Store olayı çıktı. Sadece saldırıldı olarak görmüştüm ancak gece olayların sandığımızdan daha da büyük olduğu görüldü. Etkinliğin önüne geçecek kadar. Ona zaten değinicem ama etkinliğe dönelim.

Evet herkesin hemfikir olduğu gibi sonuç orada da hüsran. Belediye başkanın gelmesi ile sonuçlanan bir hüsran hem de. Menderes Türel, Antalyaspor taraftarının organizasyonuna geldi diye kimsenin haberi olmadan yakılan bir meşale ve bölük pörçük bir veda. Hem de o stadyuma veda etmemizin baş sorumlusunun teşrif etmesi ile vedanın bile güzel olamadığı bir şekilde. Evet, bizi bu stadyumdan gönderen Menderes Türel geldi diye vedamızı bile layıkıyla yapamadık. Bu olay üstüne başlayan atarlar, giderler. Tribün bölünmesinin had safhasını da geçmesi. Bu blogda senelerdir her etkinlikten sonra yazıyoruz, bölünme giderek artıyor diye. Aslında incelen halat çoktan koptu. Artık telleri atmaya başlıyor. 3'er 5'er kişilik gruplar halinde. 

Store olayına gelince de, Antalyaspor tarafarına çok fazla yüklenildiğini düşünenlerdenim. Kendimi düşünüyorum, normal bir zamanda bile o storeların önünden geçerken sinirleniyorum. Bir de, Antalyaspor için birşey yaptığın zamanda, o storeda çalışan bir insanın çıkıp bana meydan okurcasına güldüğünü, birşeyler söylediğini görsem ne yaparım bilmiyorum. Gerçi sırf orada Antalyaspor taraftarını temsil ettiğim için sakin kalmak için ekstra çaba harcarım ancak oradaki arkadaşlarımızın yaş ortalamasını görünce de bu sakinliği beklemek biraz zor. Hele ki adam silahına davranınca. Kaldı ki, adam dükkana giriyor olay yatışıyor üstüne silahına davranıp tekrar dışarı çıkıyor. Zaten tribünden bir abimiz, etkinlikten 2-3 saat önce gidip uyarmış, bana birşey olmaz diye kabadayılık taslamış. Polis uyarmış. Yani bu adamın içinde birşey yapma isteği var. E elinde güzel bir malzeme de var basının dikkatini çekeceğini, o da gereğini yapmış. Ne kadar olay kapatılmış olursa olsun, bu adam Antalya şehrinin göbeğinde, bir grup Antalyaspor taraftarına gider yapmış, Antalyaspor taraftarını tüm Türkiye'ye hedef göstertmiştir ve ne yazık ki bizim tribün büyüklerimiz de bunu sineye çekmiştir. Tek avuntum Metin ve Oğuzhan'ın ceza almadan kurtulmuş olması. 

Normalde blogda hiç bir postu fotoğrafsız bırakmıyoruz, ancak bugün için paylaşılacak güzel hiçbir şey yok. Ancak Kapalı tribünde, Adopen'de etkinliğe sadık kalıp saat tam 22:00'da yaktıkları meşalelerle oluşturdukları görüntüye de saygısızlık yapmak istemem. Ellerine sağlık. 







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...